İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

30.05.2016

FPL'de Şampiyon VfB Gegenpressing

18 takımla başladığımız geleneksel fantasy premierleague OrtaKafaGol ligi bu yıl büyük çekişmeye sahne oldu. Premierleague'te yaşanan sürprizler fantazi futbola da yansıyıp bir de bu yılın yenilikleri olan çipler de devreye girince son haftaya kadar kopma yaşanmadı ve 5 takım son maçlara şampiyonluk iddiasıyla girdiler.

Son hafta bench boost desteğini kullanan Can Özenç'in yönetimindeki VfB Gegenpressing böylelikle yedek kalecisinden 2 puan daha aldı ve 2. sıradaki Grungium ile arasındaki farkı belirleyen de bu iki puan oldu.

Can Özenç'i bir kez daha tebrik ederken, katılan herkese teşekkür ederiz. 15 Temmuz'da yeni sezon kayıtlarıyla oyuna kaldığımız yerden devam edeceğiz.

9.05.2016

Bir Tottenham ve Pocchettino Güzellemesi

Leicester’ın şampiyonluğu bu yılın hatta bir önceki yazımda değindiğim gibi spor tarihinin en büyük sürprizi olabilir ama sezonu yakından takip eden herhangi birine sorarsanız bu yılın en heyecan verici ve kaliteli futbolunu oynayan takımı için Kuzey Londra’nın mavi beyazlı ekibini göstereceklerdir. Ve esasında daha yeni başlıyoruz.

Önce hikayeyi 2 sezon önceye saralım. Tottenham Gareth Bale’i tarihin en yüksek bonservis ücretiile satıp bu paraynın 60 milyon poundunu Paulinho, Capoue, Soldado, Chircles’e harcayıp sezona Andreas Villas-Boas ile başlamış, sezon ortasında yol verip sezonu Tim Sherwood ile tamamlamışlardı.

Takım geçtiğimiz yıla ise Pocchettino’yu getirerek başladı. Bir önceki yıl Southhampton’ı sekizinci yaparak tarihinin en iyi derecesini yaptırtan ve Clyne, Ward-Prowse, Lallana, Jay Rodriguez,Schneiderlein, Chambers, Shaw gibi isimleri parlatan Arjantinli, Tottenham’da da temizlik çalışmalarına başladı.İki sezonda Sandro, Soldado, Adebayor, Livermore, Holtby, Townsend, Lennon, Livermore ve daha birçok ismi toplamda 100 milyon pounda satıp, 25 milyon ne transfer karı elde etti. Bu başlı başına bir olay. Zira Premierleague kulüpleri, yüksek televizyon gelirleri sayesinde transfer harcamalarında inanılmaz müsrifler. Örneğin City son 3 sezonda 250 milyon pound harcamasına rağmen bu oyuncuların hiçbiri ilk 11 oyuncusu haline gelemedi ya da küme düşme hattındaki Newcastle sadece bu sezon 80 milyon poundun üzerinde harcadı.

Bu transfer çalışmalarının ardından Pocchettino aynı Southampton’da olduğu gibi gençleri takıma monte etti. Geçtiğimiz sezon Harry Kane’i, bu sezon Delle Alli’yi çekip çıkardı. City, Arsenal gibi takımların sahaya hiçbir İngiliz’in olmadığı kadrolarla çıkarken, İngiltere milli takımına ilk defa çağrılan son 16 oyuncunun dokuzu Pocchetino’nun öğrencisiydi. Bu yaz Euro 2016 İngiltere ilk 11’inde muhtemelen Walker, Rose, Dier, Alli ve Kane olmak üzere beş Tottenhamlıyı göreceğiz.

Sezon başlarken gerçekçi olan herhangi bir Tottenham taraftarı sezona şampiyonluk iddiasıyla başladığını sanmıyorum. Gerçekçi hedef Şampiyonlar Ligi olabilirdi, ki ben de ekim ayında sezonu ilk dörtte bitireceklerine dair bahis oynamıştım. Ancak geçen hafta dediğim gibi herkesin kötü olmasıyla bir anda kendilerini şampiyonluk yarışında buldular. Şubat ayındaki istatistiğe göre Tottenham mağlup duruma düştüğü maçlardan 17 puan çıkarmayı başarmıştı. Oynadıkları oyun  ligin en ikna edici oyunuydu ve her ne kadar geriden takip ediyor olsalar da medya tarafından şampiyonluk için en büyük favori olarak gösterilmeye başladılar. İşte yaş olarak genç olan bu takım mental olarak bunu kaldıramadı. Önce WBA karşısında 3 tane direkten dönen top sonrası yenilen beraberlik golünden sonra tüm oyuncularda “naapacaz lan biz?” bakışı vardı ki daha maçı çevirmek için 15 dakikaya sahiptiler. Chelsea maçındaki şampiyonluğu resmen kaybetme hazımsızlığı ise daha önce hiçbir Premierleague takımında rastlamadığım boyuttaydı. Takımdaki dokuz oyuncu sarı kart görürken bunun üç tanesi 90. Dakikadan sonraydı.

Hugo Lloris
29
Kyle Walker
25
Jan Vertonghen
28
Toby Alderweireld
26
Danny Rose
25
Eric Dier
21
Dele Alli
19
Erik Lamela
23
Christian Eriksen
23
Heung Min Son
23
Harry Kane
22

Ne olursa olsun bu genç takım için ikincilik bile oldukça büyük başarı. Gelecek sezon çok daha tecrübeli olacaklar, Şampiyonlar Ligi’nde oynayacaklar. Football Manager’da kalecilerin en olgun zamanlarının 31, savunma oyuncularının 29 yaşında olduğunu da hesaba katarsak bu ideal kadronun hiçbiri henüz olgunluğa ulaşmadı. Zaten orta saha ve hücum hattında kimse henüz 23 yaşını geçemedi. Zaten bu gençliğin avantajıyla sezon ilerledikçe yorulmak bilmediler ve takvimler 2016’ya döndükten sonra maç başına 117 km ile Premierleague’in en çok koşan takımılar.  Bütün bunları düşünürsek Tottenham’ın altın çağı daha yeni başlıyor ve gelecek yıl yine onları buralarda göreceğimizi düşünüyorum. 

6.05.2016

5001

Elvis’in hala yaşıyor olması, Loch Ness canavarının varlığının ispatlanması ya da Kim Kardeshian’ın 2020’de ABD başkanı olması. Leicester’a sezon başında şampiyonluk için verilen 5001 oranın, bu saydıklarım için açılan bahis oranıyla aynı değerde olması esasında Leicester’ın şampiyonluğunun ne kadar düşük bir olasılık olduğunu, hatta sezon başında imkansız olarak algılandığını gösteriyor. Zaten 5001 oran, spor bahis tarihinde tek bir etkinlik ile gerçekleşen en yüksek bahis oranı. Buna bağlı olarak da Leicester’ın yaptığının spor tarihinin en büyük sürprizi olduğunu da böylelikle ispat edebiliriz.

Gerçekten de gün denk gelir Amerikalı kolej çocukları buz üstünde mucizeye imza atabilir hatta 3 hafta ve 6 maç sonunda komşu Avrupa Şampiyonu bile olabilir. Ancak bu beklenmeyeni  10 ay süreyle, 38 maç boyunca sürdürmek işte zaten 5001’in karşılığı bu oluyor. Hatta şöyle diyeyim: Leicester bu sezon sadece 3 defa yenildi. Namağlup şampiyon olan Arsenal ve Mourinho’nun tek yenilgili ilk sezonundan sonra en az mağlubiyet ile şampiyon olan takım. Buna rağmen geçtiğimiz hafta Manchster United’a kazanması için 2 oran yani %50 ihtimal veriliyordu. Leicester şampiyon olurken halen daha milletin inanası gelmiyordu.

Sezon başında beklenmedik bir şekilde City’nin ilk sekiz haftadaki başlangıcı ve dahası Chelsea’nin içinde bulunduğu durum spot ışıklarını bir süre için Leicester’dan uzak tuttu. Sonrasında 10 haftalık korkunç fikstürü gelince “e zaten bu fikstürden çıkamazlar” diye burun kıvırmaya devam ettik. Manchester City deplasmanından 3-1 ile çıkana kadar esasında halen daha ciddiye alınmıyorlardı. O korkunç fikstürden alınlarının akıyla çıktıklarında bu defa da “favori olmadıkları maçlarda kontraatak futbolu oynamak kolay, şimdi Norwich’e WBA’ya karşı nasıl oynayacaklar?” diye yeni bir kılıf uydurduk. İşte Tottenham’ın yapamadığını burada yapmayı başardılar. Ardı ardına gelen 1-0’lık galibiyetler mental anlamda buna ne kadar hazır olduklarının kanıtıydı. Bütün sezon boyunca geriden gelip en çok puan kazanan takım olan Tottenham son iki haftada WBA ve Chelsea karşısında öne geçtikten sonra yakalandıklarında yaşadıkları paniği Leicester hiç yaşamadı.

Şimdi gelecek yıl Şampiyonlar Ligi’nde yer alacaklar. Esasında kağıt üstünde daha büyük platforma çıkıyorlar ancak başarı çok daha zorlu olmayacak. En nihayetinde Simon Kuper’in dediği gibi Leicester dünyanın en çok para kazanan 24. kulübü ve buna rağmen onların şampiyonluğunu peri masalı olarak görüyoruz. Ancak unutmamak gerekir ki önündeki 23 kulübün 12’si Premierleague’den. Hele ki gelecek yıl başlayacak yeni yayın sözleşmesi ile İngiliz kulüplerinin kazanacağı para, Avrupa’daki diğer ülkelere kıyasla kendilerini başka bir platforma taşıyacak. Şu anda bile küçük dediğimiz Leicester’ın oyuncularına ödediği para Higuainli, Hamsikli Napoli’nin ödediğnden daha fazla. İngiltere’nin Şampiyonlar Ligi yayın haklarında ödediği para sayesinde Leicester, Şampiyonlar Ligi’ni puansız tamamlasa bile 40 milyon poundu cebe atacak.

Bu başarı bundan 5 yıl önce olsaydı Avrupa’nın başaltı takımları Leicester’ın takımını talan ederlerdi ancak bu gelirler ile İngiltere’deki 4-5 takım ve Barça, Real, PSG, Bayern dışında o paraları ödeyebilecek kulüp yok.  Tam tersine, sezon başında Jordan Amavi, Şampiyonlar Ligi’nde Lyon forması dökmek yerine, küme düşeceği Aston Villa’ya gitmeyi tercih etti. Pekala Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak Leicester Avrupa’dan adamları toplayabilir.

2011’de Bundesliga’da şampiyon olan Dortmund, daha önceki sezonlarda Avrupa’da başarısız olduğu için kendine ancak dördüncü torbadan yer bulabilmişti. Ha keza 2012 Serie A şampiyonu Juventus da şike ve küme düşme olayları sonrasında Olympiakos ve Anderlecht’in de arkasında üçüncü torbadan devler ligine dahil olabilmişti. Sadece 15 ülke puanı ile Avrupa’ya gidecek Leicester da bu anlamda Azerbaycan’dan 13 puanlı Karabağ ile aynı seviyede. Ama bir kez daha şans onlardan yana. Zira geçen yıl değişen statü ile şampiyon oldukları için Bayern, Juve, La Liga şampiyonu ve PSG ile diğer İngiliz takımlarının olmadığı bir grupta seri başı olacaklar. Keza yine favori olmadıkları için bu sene çok başarılı oldukları kontraatak futbolunu uygulayabilecekleri bir ortam olacak. Bu açıdan bakarsak henüz daha birçok belirsizlik olsa da bahisçiler halen daha Leicester’ı küçümsemeye devam ediyorlar ve gelecek yıl gruptan çıkma ihtimallerine %37 veriyorlar.

Gelecek sene olacakları gelecek seneye bırakalım şimdilik biz bu senenin keyfini çıkartalım zira önümüzdeki iki hafta boyunca spor tarihinin en büyük sürprizine şahit olmaya devam edeceğiz.