Dünkü maça Fenerbahçe aslında oldukça iyi başlamıştı. İlk on dakikada bulunan pozisyonların ardından Porto oynamaya başladı ve golleri geldi. Kazım’ın şans golüyle Fenerbahçe umutlansa da daha sonra golü bulacak pozisyonları bile bulamayan Fenerbahçe sahadan mağlubiyet ile ayrıldı.
Fenerbahçe’deki eksiklikleri sizlere yorumlamadan evvel bu yazıyı tamamen tarafsız olarak yazdığımı belirtmek isterim.
Bir kere Fenerbahçe’de o eski ruh yok. Oyuncuların hepsi birbirine saha içinde küfür eder bağırır çağırır olmuş. Bu bir takım için en son istenebilecek şeylerden birisi. Ayrıca taraftarında takıma tepkisi olumsuz. Dün Volkan ile taraftar arasındaki muhabbet hiçte hoş değildi.
Taraftar demişken şunu da eklemek istiyorum. Ne yazık ki Türk taraftarlar şu Nostalji şarkılarından ve enteresan söylemlerden vazgeçmediler. Yok, efendim beraber yürüdük biz bu yollarda vay efendim bu forma kutsaldır herkese nasip olmaz. Ben böyle tezahüratların oyuncuya ve takıma pozitif bir şeyler kattığını düşünmüyorum. Taraftar dediğin tribün dediğin takımını ateşlemeli moral vermelidir. Ya İngiliz taraftarlar gibi oturduğu yerde oturup çekilen şuta auuu gibi enteresan tepkiler vereceksin ya da gaz vereceksin arkadaş. Gelip Müslüm Baba şarkılarıyla kaybeden insanların mantığıyla takımını sahada yermeye hakkın yok ister genç FB ol istersen emekli FB fark etmez.
Düşünsenize bu metni yazmış olan yazar 3 sene önce bir Denizlispor karşılaşmasına gidiyor. Denizlispor’un rakibi Gaziantepspor ancak kendisini fanatik olarak tanımlayan bir grup çapulcu aralıksız 45 dakika o sezon ikinci ligde olan Göztepe’ye ana avrat düz gidiyor. Yahu arkadaş rahatsız mısın? Git takımı destekle ateşle gaz ver ne diye elin ikinci lig takımına sövüyorsun bu nasıl bir kin bu nasıl taraftarlık.
Gelelim saha içine. Bir kere sahada kimin nerede oynadığı kimin kimi tutacağı hiçbir şey belli değil. Amiyane tabirle katakulli bir futbol oynuyor Fenerbahçe. Bunun en güzel örneği de Alex ile paslaşarak Carlos’un 40 metreden abandığı pozisyon. Arkadaş ne bu böyle mahalle maçında mısınız? O pozisyonda yapılabilecek pek çok faydalı şey varken Carlos’un gelip o mesafeden topa direk asılması takımda dirliğin düzenin yok olduğu anlamına gelir.
Birde Alex meselesi var pek tabii. Günümüz futbolunda artık on numara mevkisinin yeri kalmadı değerli futbolseverler. Sadece bizim ülkemizdeki büyüklerde var birer tane on numara. Fenerbahçe’de Alex Galatasaray’da Lincoln Beşiktaş’ta Delgado. Ve bu oyuncular bence takımlarının sırtında bir kambur. Gerek savunmaya yardıma gelmemeleri gerek durarak oynamaları gerekse kırılgan olmaları sebebiyle bence bulundukları takımı bir kişi eksik oynatıyorlar.
Dünyada şu anda bu mevki ölmüş durumda. Bu oyuncuların yerini orta sahanın ortasında oynayan hücuma destek verebilen savaşçı kuvvetli Lampard gibi Gerrard gibi Pirlo gibi oyuncular aldı. Teknik ve hücum yönü güçlü oyuncular ise artık bizdekiler gibi durarak değil kanatlara doğru yayılarak hızlı oynuyorlar ve adam eksiltiyorlar. Bence bu dönemde Avrupa’da başarı istiyor isek bu on numara fetişinden vazgeçmemiz gerekiyor.
Gelelim evlere şenlik Fenerbahçe orta sahasına. Kanatların göbeğe göre çok daha iyi olduğu bu bölgede kenarları daha çok Deivid Uğur Boral ve Kazım kullanıyor. Bu üç oyuncudan Deivid dışındaki ikisi istikrarsız oyuncular. Ne zaman ne yapacakları belli değil. Ama reziller içindeki göbekten onlar ile ilgilenmeye vakit bulamıyoruz.
Selçuk, Maldonado, Deniz, Josico aynı kalıptan çıkmış dört tane ürün. Bu oyuncuların pas menzili en fazla
Savunmada Edu ve Lugano iyi ve uyumlular ancak Luis paşanın bunlara bir düzgün yedek üretemeyişi enteresan. Niye inatla Yasin’i deniyor anlayabilmiş değilim. Hele ki kulübede Önder varken.
Kaleci Volkan’da istikrarsızlık sembollerinden birisi. Bir türlü düzgün bir dikiş tutturamıyor. Bir maç çok iyi bir maç çok kötü böyle giderse Fenerbahçe Volkan’ın yerine de bir ayarlama yapmak zorunda kalabilir.
Gelelim kulübeye. EURO 2008’i seyrederken Aragones’in değişikliklerine dikkat etmiştim. Hepsi aynıydı. Villa çık Guiza gir. İniesta çık Fabregas gir hep aynı. Hala da aynı değişiklikler. Burak gir Kazım gir falan. Bir kere de oyun şablonunu değiştirecek bir değişiklik yapmıyor Sayın Aragones. Yemeği değiştirmiyor sürekli dolma yeniyor, ilk devre patlıcan ikinci devre kabak. Durum böyle olunca Fenerbahçe’de artık kabak tadı veriyor.
Hoca sen bir saattir söylüyorsun ama bir de ne yapılacak onu söyle diyenler olabilir. Yapılacak şeyler uzun süreli ve meşakkatli ancak yapılmazsa hastamızın kurtulma şansı yok gibi.
İlk evvel dediğim gibi Fenerbahçe’nin Alex’ten kurtulması gerekiyor. Sezon sonunda Alex gönderilerek bir devir kapatılabilir. Tabii sözleşmesi biten Lugano’nun tutulması gerekiyor ama bu bence biraz zor olacak.
İkincisi orta sahanın ortasına iki yönü de oynayabilen oyuncular bulunmalıdır. Yani Selçuk ve Josico gibi olmayan Alex’te olmayan iki yönlü çift bıçaklı bir adam lazım Fenerbahçe’ye ancak o zaman Fenerbahçe iyi bir duruma getirilebilir. Bu orta sahayla ileri uca değil Guiza, İbrahimovic’i getirmenizde bir şey elde edemezsiniz.
Fenerbahçe’nin bu sezonki en büyük eksiklerinden biri olan Bench yani yedek sıkıntısının da çözümlenmesi gerekir. Takımda yedekten gelip patlayıcı güç verecek oyunu değiştirebilecek yarım oyuncu bile yok. Bu gerçekten önemli bir eksiklik.
Ve kulübeye de başarıya aç ama tecrübeli bir teknik direktör getirilmeli bu teknik direktörün disiplinli olması da şart.
Fenerbahçe için nacizane iyileşme önlemlerimiz bunlardır. Yazıda bahsetmediğim Semih’i çok takdir edip beğendiğim için Guiza’yı daha tam çözemediğim için Emre’ye de bir şey diyemeyeceğim için zikretmedim. Umarım sıkıcı bir yazı olmamıştır.