İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

26.11.2009

Futbol Tarihinden Eğlenceli Notlar - 9

Gerçi çok uzun süre oldu burada karalamayalı ancak bu güzide bölümü de ihmal etmemeli.Son kez M.Ali Yılmaz Efendi’nin makine muhabbetinde kalmıştık orayı sonlandıralım İber Yarımadasına inelim.

Bask bölgesinin efsanesi Athletic Bilbao’ya ve kasabına dikkati çekelim.İsmini yazmak o kadar zor ki ekşi’den kopya çekmek zorundayım.Adıyla sanıyla Andoni Goikoetxea.Barcelona tarihine hiç oynamadan geçmeyi bilmiş bir adamdır kendisi.Bir maçta Barcelona’nın o zamanki yıldızı Bernd Schuster’in ayağını kırmıştır.Talih bu ya öteki senede Diego Armanda Maradona, Bilbao Kasabının kurbanı olmuştur.

1982 Dünya Kupasında İtalya zafere ulaşırken en önemli rol o zamanın şike şüphelisi Paolo Rossi’ye aittir.Ancak arkada kalan asıl kahramanlardan bir tanesi de Claudio Gentile’dir. Bu turnuvada eleminasyon turlarında öyle adamlara öyle savunmalara yapmıştır ki.Kimi sinmiş etkisiz kalmış kimi başarısız olmuştur.Maradona’da bu hazretin hışmına uğramış sinirlenip dellenip kırmızı kartı görmüştür.Gentile attığı kasıtlı tekmelerle meşhurdur ki adının anlamı İtalyanca’da sevimli hoş terbiyeli nazik kelimeleridir.

Yine 1982 Dünya Kupasında kupayı kazanan İtalya Milli takımı uçakla İtalya’ya dönerken milli takım antrenörü Enzo Bearzot ile o devrin İtalya Cumhurbaşkanı Alessandro Pertini kağıt oynamışlardır.

Malum ortalıkta domuz gribi virüsü ve haberleri dolaşıyor.Yakalananlara geçmiş olsun dileklerimle beraber Ancelotti’nin büyükannesinin gripten kurtulma formülünü veriyorum.Sıcak sütün içine kırmızı şarap koyup öyle içip öyle iyileşiyormuş Carletto efendi.Bizlere de öneriyor ayrıca.

Adriano efendi zamanında henüz çıldırmamış kafayı yememiş alkolik olmamışken çok etkili durdurulmaz bir santrafor idi.Gerek Şampiyonlar Ligi maçlarında gerekse Serie A’da çok etkili karşılaşmalar çıkartıyorlardı.Zamanın Valencia antrenörü Claudio Ranieri onun hakkında şunları söylemişti.Adriano’yu durdurmanın tek yolu stadın ışıklarını söndürmektir.

Futbolda en beğendiğim teknik adam olan Fabio Capello’nun bir sözüyle yazımı nihayete erdirmek istiyorum.Neden fazla hücum oynamıyorsunuz neden defansif futbolu tercihliyorsunuz eksenindeki sorulara verdiği bu cevap bence bir futbol klasiğidir.

Bir maçı 6-0 kazanmaktansa altı maçı 1-0 kazanmayı yeğlerim.

Arayı bu kez uzun tutmamak dileğiyle şimdilik hoşça kalınız.

Thierry Henry'nin Eli

Çarşamba günü oynanan maçtan sonra günlerdir tartışılan, politikacıların bile karşılıklı demeçlerine neden olan bir olay üzerine birkaç kelam etme ihtiyacını duydum…

Öncelikle olayı hatırlatalım… Geçen Cumartesi Dünya Kupası Elemeleri Play-off maçında Fransa, İrlanda’yı deplasmanda yendikten sonra Çarşamba günkü rövanş maçını İrlanda 1-0 ile kazandı ve maç uzatmaya gitti. Uzatmaların 102. Dakikasında Malouda’nın orta sahadan ortaladığı serbest vuruş oyun dışına doğru giderken Thierry Henry topu eliyle önüne çekti, orta yaptı ve Gallas golü attı, Fransa kupaya katılma hakkını kazandı.

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Ortada çok açık bir ikiyüzlülük var! Özellikle Fransız medyası olayı günlerdir öyle abartıyor ve adeta ‘mağdur’ görünümüne girmeye çalışıyorlar.

Birşeyi hatırlatayım: Malum golden yaklaşık bir dakika önce ceza alanı içinde İrlanda kalecisi Given, Anelka’yı net bir şekilde yere düşürmüştü ve hakem pozisyonu es geçti. O pozisyondan sonra Fransa gol atamasaydı ve elenseydi, FIFA’nın ve hakem Hansson’un başı bugünkünden çok daha ciddi belaya girecekti. Fransız medyası, Henry’nin eli yerine Given’ın elinden bahsedecekti ve emin olun, en az beş kat daha fazla bahsedeceklerdi.

Thierry Henry olaydan sonra ne diyor? ‘’Evet, top elime değdi ama ben hakem değilim, hakemin oyunu durdurması gerekirdi.’’ Galatasaray Cafe Crown koçu da Cemal Nalga olayı için ‘’Milli hezeyana kapıldık.’’ Henry iyi ki onu dememiş! Henry sanki yirmi yaşında da oyundan haberi yok. Bugüne kadar asla böyle basitliklere kapılmadığı için daha çok sempati kazanan Henry bu hareketiyle ve daha sonraki açıklamasıyla bütün sempatisini kaybetmiştir. Ayrıca ‘top elime değdi’ nedir? Görüntülere bakarsak Thierry Henry’nin çok iştahlı bir şekilde elini topa doğru uzattığını ve hatta iki kere eliyle topu ittiğini görürüz.

Perşembe ve Cuma günleri tepkiler yükseliyor. İrlanda Adalet Bakanı ‘’Bence maç tekrarlanmalı.’’ Diyor, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de ‘’İrlandalılar için üzgünüm.’’ Açıklamasını yapıyor. FIFA ‘’Maç tekrarlanamaz.’’ Diyor –ki bunu hepimiz beklerdik-. Ertesi günkü Fransız gazetelerini anlamak mümkün değil. Herkes ‘İrlandalılar’a haksızlık oldu, maç tekrarlansın.’ Diyor; en göze çarpan yorum ise Liberation’dan: ‘’Thierry Henry Dünya Kupası’na katılmasın.’’

Dünkü açıklamasında Thierry Henry de ‘’Bence en doğrusu maçın tekrar oynanması.’’ Demiş. Fransızlar çok iyi biliyorlar ki, bu maç asla ama asla tekrarlanmaz. Thierry Henry samimi olsaydı golün iptali için hakeme gider ve elimle attım derdi. Hadi onu geçtik, Henry samimi olsaydı dün çıkar ve ‘’Gitmiyorum Dünya Kupası’na.’’ Derdi. Henry bunların hiçbirini yapmadı ve kendisini affettirmek için hiç inanmadığı şeyler söylemeye başladı.

Bu maç asla tekrarlanmayacak ve bir süre sonra da unutulacak. Dediğim gibi, eğer gol olmasaydı ve Fransa elenseydi çok daha büyük bir kriz çıkacaktı. Bu golle adaletin bulunduğuna inanıyor muyum? Evet, inanıyorum. Ama lütfen, basit sözlerle bizi aptal yerine koyup saygısızlık yapmayın…