İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

5.09.2008

Porto ve Lyon

Avrupa’da 2000 li yıllara hangi takım damgasını vurdu? Bir önceki yüzyılın takımı Real Madrid mi? İki kez Şampiyonlar Ligi şampiyonu olup, bir kez de finalde kaybeden Milan mı? Abramovic’in renklendirdiği Chelsea mi? Yoksa Ferguson’un istikrarlı Manchester United’ı mı?

Tam anlamıyla hiçbiri değil. Elbette yukarıda saydığım takımlar ve bunların dışında Barcelona, Arsenal, Inter, Juventus gibi takımların kuruldukları günden itibaren olduğu gibi 2000li yıllarda da adlarından çok söz ettirdikleri gerçek. Fakat damga vurmak farklı bir anlama geliyor. Adından söz ettirmek, şampiyonluk kazanmaktan fazlası. Ekstra işler yapmak gerekiyor. Örneğin Fenerbahçe 17 kez şampiyon olmuştur ama 103 gol attığı sezon Türk futboluna damga vurmuştur. O nedenle benim adaylarım üstteki takımlardan biraz farklı. Hatta son Quaresma transferiyle artık eminim diyebilirim. Avrupa’da 2000 li yıllara Porto ile Lyon damga vurdu. Bu takımlar oynadıkları ligleri domine ettiler, Avrupa kupalarında başarılar kazandılar, ve en önemlisi bir çok yıldız oyuncuyu futbol piyasasına sundular.

Porto: Miladı 2000 alırsak, 2000 yılında Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıktıktan sonra 2002 yılıyla birlikte Avrupa’ya damga vurdular. Kendi liglerinde o yıldan itibaren 6 sezonda 5 kez şampiyon oldular, Mourinho yönetiminde 2002-03 sezonunda Uefa Kupası’nı, 2003-04’de ise Şampiyonlar Ligi’ni kazandılar. Sonrasında 3 kez ilk 16’ya kaldılar. Avrupa’ya ihraç ettikleri en önemli isim Mourinho oldu fakat futbolcu olarak da bir çok önemli isimi Avrupa futboluna sundular, dünyanın parasını kazandılar, kıyamete kadar o paraları saklayacakları söyleniyor.

İşte Porto’nun Avrupa futboluna kazandırdığı bazı oyuncular

Ricardo Carvalho: Mourinho Chelsea’nin başına geçer geçmez 30 milyon avroya onu Chelsea’ye getirdi. 2004-05 sezonundan beri düzenli olarak Chelsea’de ilk onbir oynuyor. Muhtemelen Terry ile birlikte Avrupa’daki en iyi tandemi oluşturuyorlar.

Deco: Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan sonra takımın yıldızı olarak 21 milyon avroya Barcelona’nın yolunu tuttu. 4 sezon istikrarlı bir şekilde Barca’da oynadı, bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu da orada kazandı. Bu sezon Chelsea’ye geçti. Portekiz Milli Takımı’nın da en iyi oyuncularından biri.

Pepe: Geçtiğimiz sezon başında 30 milyon avroya Real’e sattılar. Avrupa Şampiyonası’nda bize attığı golle de gösterdi ki Dünya’daki ayaklarına en hakim defans oyuncularından biri. Portekiz Milli Takımı’nın ve Real Madrid’in stoperi, daha ne olsun.

Paulo Ferreira: 2004-05 sezonu başında 13 milyon avroya Chelsea’ye gönderilen Paulo Ferreira o günden beri istikrarlı olarak Chelsea’de oynuyor. Çok sıra dışı bir oyuncu olmamakla birlikte biraz da sağ bek sıkıntısından hep vazgeçilmez oldu. Tam güvenilmediği için yerine sağ bek olmayan Essien de oynadı fakat bu yaz 5 yıllık sözleşmeyi kaptı. Portekiz Milli Takımı’nda sol bek de oynadı.

Bosingwa: Bu sezon başında Chelsea’ye 25 milyon avroya satılan Bosingwa henüz Chelsea’deki oyunu için bir şey diyemeyiz. Ama yine Avrupa Şampiyonası’ndan yola çıkarsak, orada oynadığı oyunla Avrupa’nın en iyi birkaç sağ bekinden biri olduğunu gösterdi diyebiliriz.

Anderson: Geçtiğimiz sezonun başında 18 milyon pounda Manchester’a transfer olan Anderson için ise ilk sezonunda iyi bir performans ile fiyatını hak ettiği söylenemez. Fakat henüz çok yeni ve ilerleyen yıllar ne olacağını gösterecek. Manchester tarihinin Kleberson’dan sonraki ikinci Brezilyalısı olarak kariyerinin Kleberson seyrinde devam etmemesi ve alttaki listeye girmemesi dileğiyle…
Quaresma: Aslında Querasma’yı sırf Porto’nun ürünüymüş gibi görmek pek doğru değil. Çünkü Sporting altyapısından yetişti. Daha Porto’ya gelmeden genç bir star olarak anılıyordu ve Barcelona’ya transfer olmuştu. Fakat Barcelona’da bekleneni veremedikten sonra 6 milyon avroya Porto’ya gitti ve Porto’da oynadığı futbolla ismini Avrupa’nın sayılı yıldızları arasına yazdırdı. O nedenle Sporting – Porto ortak ürünü diyebiliriz. Bu yazın sonunda da 18.6 milyon avroya Inter’e transfer oldu. Bakalım Inter’de beklentileri karşılayabilecek mi? Milli takımda kariyer yapamaması da maalesef Portekizli olmasından kaynaklanıyor, önünde Cristiano Ronaldo var.



Bunların dışında Porto’nun attığı bazı “kazıklar” da mevcut…

16 Milyon dolara Galatasaray’a sattıkları Jardel, Galatasaray’da ve Sporting Lizbon’da birer sezon iyi oynadıktan sonra ortalıklarda gözükmedi, Sonra Türkiye’yi falan ziyaret etti, kokain kullandığını söyledi, şu an Brezilya 2. liginde oynuyor sanırsam.

2005 yazında daha büyük bir takıma gitmesi beklenirken 16 milyon avroya Dinamo Moskova’ya giden Maniche ise bir türlü istikrar yakalayamadı. Aynı sezonun ikinci yarısında beklenilen büyük takım transferini Chelsea’ye giderek gerçekleştirdi fakat oynayamadı. Atletico Madrid’e transfer oldu, geçtiğimiz sezon Inter’e kiralandı. Bu yaz Fener’in gündemine geldi, Atletico Madrid’de kaldı.

Olympique Lyon: 2002 yılına kadar Fransa’da hiç şampiyonluk görmemiş olan Lyon 2002 yılından beri 7 yıldır Fransa Ligi’ni kimseye bırakmıyor. Geçtiğimiz yıl Fransa Kupası’nı da kazandılar. Avrupa’da bir türlü istenilen başarı yakalanamadı ve bu bir çok Lyon’un “şampiyon” teknik direktörlerinin işlerinden olmasına sebep oldu. Fakat Avrupa futboluna kazandırdıkları öyle isimler var ki…

Michael Essien: 2005 yazında 24 milyon pounda Chelsea’ye geçtiğinden beri takımın dinamosu. Sağ bek de oynadı orta saha da. Şu an Lampard, Ballack, Deco gibi isimlerle kanımca Avrupa’nın en kaliteli orta sahasının bir üyesi.

Eric Abidal: Aslında 2002-04 yılları arasında Lille’de gösterdiği performansla kendini tüm Avrupa’ya tanıtmıştı fakat Lyon’a gitmeseydi hiçbir zaman bu seviyelere gelemezdi. O nedenle Abidal’i 3 yıl oynadığı Lyon’un Avrupa Futboluna kazandırdığını düşünüyorum. Geçen yaz Barça’ya geçti.(15 milyon avro) Bence şu anda Dünya’nın en iyi sol beki.

Florent Malouda: 2003-07 yılları arası Lyon’da 138 maçta 25 gol attıktan sonra 2007 yazında Chelsea’nin yolunu tuttu. Geçtiğimiz yıl pek çok maçta ilk on bir oynadı. Şu an da takımın önemli isimlerinden biri. 4-2-3-1 sisteminde 3 kişilik attacking midfielder hattının sol kanadında oynayabilecek Avrupa’daki en iyi isimlerden biri, Uğur Boral’ın gelişmiş versiyonu, Fransa Milli Takımı’nın vazgeçilmezi.

Mahamadou Diarra: 2006 yazında Real Madrid defansif orta saha eksiğini doldurmak için onu transfer etti.(26 milyon avro) Kazanılan iki şampiyonlukta da büyük pay sahibi oldu. Şu an belki de Real Madrid’in en önemli oyuncusu.


Juninho Pernambucano: Lyon’a 2001 yılında geldi. O geldiğinden beri Lyon düzenli olarak şampiyon oluyor. Bu süreçte oyuncular, antrenörler sürekli değişti fakat o hiç ayrılmadı. Geçtiğimiz yaz başında Galatasaray’dan yıllık 4 milyon avro gibi ciddi bir teklif almıştı fakat kulübünde kalmayı tercih etti.(Bu transfer gerçekleşseydi ben şu anda daha mutlu, huzurlu ve neşeli bir insan olurdum, muhtemelen ömrüm 2 yıl uzardı) Kariyeri bittiğinde bir Lyon efsanesi olarak anılacak.


Karim Benzema: Lyon altyapısı ürünü 21 yaşındaki genç star, patlamasını geçtiğimiz yıl yaptı. Bu sene de sürdürüyor. Geçtiğimiz sezon Ligue 1 gol kralı olan Benzema şu an Fransa Ligi’nde oynayan en iyi futbolcu olarak gösteriliyor. Ciddi bir fiyata transferi yakındır.

Hiç yorum yok: