İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

12.01.2009

Premierleague'de orta sıralar

Herkese iyi yıllar dileyerek ve yılın yazarı olarak bana oy atanlara çok teşekkür ederek başlıyorum yazıma. Son yazımda da belirtmiş olduğum gibi İngiltere Ligi’ndeki orta sıralarda bulunan takımlardan bahsedeceğim.

Öncelikle oturmuş kadroları bulunan takımlardan başlamak istiyorum, çünkü onların durumlarını değerlendirmek hem yeniden yapılanan takımlara karşı daha kolay hem de daha doğru olur düşüncesindeyim. İlk olarak bu sene müthiş bir çıkış yakalayan ve ilk 4ü zorlamaya başlayan Aston Villa’dan bahsetmek istiyorum. Aston Villa, sezon öncesi geçen seneki başarısına rağmen birçok transfer yaptı ve hepsinde de takımın forvet hariç her bölgesini güçlendirmeye çalıştı. Olof Mellberg’den doğan sağ bek boşluğuna Luke Young’u monte eden O’Neill, ayrıca Carlos Cuellar’ı da sakat bulunan Wilfried Bouma’nın yerine transfer etti. Liverpool’dan kiralık Scott Carson kalmak istemesine rağmen Martin O’Neill kaleyi 37lik Friedel’a teslim etti.

Defansa son takviyeyse Reading’te geçen sezon başarılı bir performans gösteren Nicky Shorey oldu ama O’Neill istediği oyunu ve verimi tam olarak alamadı ondan. Ortasahayaysa Chelsea’de pek forma şansı bulamayan Sidwell dahil edildi ve O’Neill’ın ve taraftarın 3 sene önceki performansını çok beğendiği James Milner, bonservisiyle birlikte alındı. Gol yollarında geçen sene hiç de sıkıntı çekmeyen Aston Villa, forvetine de takviye yapmak istedi ama O’Neill tam olarak istediği adamı bulamadı. Aston Villa’dan bu kadar bahsetmemin sebebi, onları hakikaten de İngiltere’nin yeni 5. büyük takımı olacağını düşünmem. İki sezonda bu kadar büyük aşama kaydeden bir takımın gelişmesinin gözden kaçması neredeyse imkansız. Kaptan Gareth Barry’nin adı Liverpool’la çok anıldı ama o yeni sözleşme imzalayarak bu takıma inandığını gösterdi.

Ashley Young, Agbonlahor, Carew, Laursen ve Barry takımın kilit isimleri ve şu ana kadarki performansları da Aston Villa’yı 4.lüğe yükseltmiş durumda. Carew’in sakatlığı O’Neill’ın ikinci forvet olarak Young’u ileri sürmesine sebep oldu ama 4-4-2 oynatmayı seven O’Neill’ın ara transferde kadrosuna bence iyi bir forvet katacağı kaçınılmaz. Arsenal’in bu seneki kötü performansı da açıkçası Aston Villa’nın ekmeğine yağ sürüyor ve Villa’nın ligi ilk dört içinde bitireceğini tahmin ediyorum.

Fulham ve Everton da en az Aston Villa kadar ilgimi çeken diğer önemli takımlardan. Fulham geçen sene Lawrie Sanchez’in yerine Roy Hodgson’ı getirdiğinden beri önemli bir çıkış içinde.  Kadrosuna bu sene Paintsil, Andrew Johnson, Zamora, Schwarzer ve Zoltan Gera’yı katan Fulham ligin belki de en “consistent” takımı. Yani kadro yapısı ve oyuncuları en az değişen takım. Bu Roy Hodgson’ın takımına ne kadar güvendiğinin bir göstergesi, öyle ki izlediğim zamanlarda performansını hiç beğenmediğim Zamora’yı dahi her zaman ilk 11de gördüm. Gerçi bunun bir diğer sebebi olarak yedeklerin kalitesizliği gösterilebilir ancak Fulham güçlü defans kurgusu ve çok beğendiğim ortasaha oyuncularıyla forvetine kaliteli bir oyuncu daha alabilirse daha üst sıraları zorlayabileceğinden eminim. Geçen sene küme düşmekten son anda kurtulan takımı bu sene üst sıralar taşıyan Roy Hodgson’ı da ayrıca tebrik etmek lazım.

David Moyes, Premier Lig’deki en beğendiğim hocalardan. 3-4 yıldır beraber oynayan iskelet bir kadrosu olduğunu söyleyebiliriz ve yaptığı transferlerde de hakikaten çok başarılı bir grafik yakalamış bir hoca Moyes. Bu sene takıma kattığı Saha, Baines ve Fellaini şu ana kadar iyi bir performans göstermiş durumdalar. Bu sene Moyes’in peşini sakatlıklar bırakmadı ama yine de Cahill ve Arteta gibi yıldızlarıyla sonuca gitmeyi bildiler ve ligde 6.sıradalar. Everton kadrosuna ara transferde bir forvet daha katmak zorunda kalacak gibi çünkü Yakubu’nun sezonu kapatmasından sonra Saha da şimdilik en az Ocak sonuna kadar sakat.

Wigan da bu sene yaptığı çıkışla herkesi şaşırtmış durumda. Özellikle sakatlanana kadar sezon sonuna kadar kiralık olan Amr Zaki, forvette inanılmaz bir performans göstermişti. Ayrıca geçen sezon da başarılı bir oyun sergileyen Valencia’nın da katkılarıyla Wigan’ı 7.liğe kadar yükseltmiş durumda. Birmingham’ı bırakıp takımın başına geçen Steve Bruce, Middlesbrough’da yedek olan Cattermole’u transfer edip ilk 11e koymakta hiçbir sakınca görmedi ve bu oyuncu da performansıyla şimdiye kadar Bruce’u utandırmadı.

Son olarak hayal kırıklığı yaratan iki takımdan bahsetmek gerekirse hiç şüphesiz bu ikisi Man City ve Tottenham olacaktır. Sezonun son gününde yaptığı flaş Robinho transferi ve Abu Dhabi grubuna satılmasıyla bir anda dünya transfer piyasasında da bir endişeye yol açan City, ne yazık ki menajeri Hughes’ın en azından şimdiye kadarki bu durumumu kaldıramamasından dolayı takım hiç de sevindirici bir noktada değil. Ancak yine de taraftarlar gelecek transferlerden ve oyuncuların da bu duruma ayak uydurmalarının beklentisi içerisindeler.

Tottenham tarafındaysa geçen sene Ramos’un göreve gelmesiyle bir kesim büyük beklenti içerisine girmişken diğer bir kesimse Jol’un görevine son verilmesinin hiç de yerinde olmadığını düşünüyordu. Nitekim yapılan Bentley, Modric, Gomes ve Pavlyuchenko gibi büyük transferlere rağmen Ramos bir türlü doğru 11i kuramadı ve yerini ligin tecrübeli menajerlerinden Harry Redknapp’e bıraktı.

Ligin diğer ekipleriyse açıkçası çok tutarsız performanslar göstermekteler. Tuncay, Middlesbrough’daki oyunuyla Chelsea’nin transfer listesine girmiş olsa da puan durumunda 17.liğe kadar gerilemiş durumdalar. West Ham’ın sezon başında Ashton’ı kaybetmesi, Curbishley-Zola değişikliği gibi durumlara rağmen fena bir durumda değiller ancak kesinlikle daha fazla potansiyeli olan bir takım. Portsmouth’ta Redknapp’ten doğan boşluğu eski Arsenalli Tony Adams doldurmaya çalışıyor ama zaten ortasahada sıkıntı çekiyorken Diarra’yı da kaybetmesi işini zorlaştıran sebeplerden. Yine de Crouch-Defoe ikilisi takımı sırtlamayı başarıyor.

Hiç yorum yok: