İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

2.06.2009

Andrei Arshavin

“Bir menajer olarak onun Zenit’te kalmasini isterim fakat bir futbolsever olarak kesinlikle çok daha iyi şeyleri hak ettiğini düşünüyorum.” Zenit teknik direktörü Dick Advocaat, Zenit’le yollarını ayırmak isteyen Arshavin’i işte bu sözlerle destekliyordu. Leningradlı komünistlere göre ise O, kendini açgözlü Batılı kulüpler için satılığa çıkaran bir vatan hainiydi ve ülkesinden ayrıldığı takdirde Rus halkı tarafından asla affedilmeyecekti.

Euro 2008’de parlayarak kulüpleri peşinde koşturan Arshavin, Zenit yönetimine çektiği rest ve geri çevrilemeyecek 24 milyon dolarlık teklifin ardından İngiltere’nin yolunu tuttu. Evet, herkes rahat bir nefes alabilir. Artık O, Gunners’ta!

Ülkesinde Shava lakabıyla tanınan Andrei Sergeyevich Arshavin, 29 Mayıs 1981’de St. Petersburg’ta dünyaya geldi. Henüz 7 yaşındayken futbolla tanışan Rus oyuncu, eğitimini Smena Futbol Okulu’nda tamamladı. Kabiliyetini ve tekniğini bu okulda öğrendikleri sayesinde geliştirdiğini ve bu okulun hayatında çok önemli bir yeri olduğunu her fırsatte dile getiren Arshavin’in buradaki hocası Gordeev ise kendisi hakkında şunları söylüyor: “Andrei, 11 yaşında bile gerçek bir kaptan ve gerçek bir liderdi. Düşündüklerini söylemekten hiçbir zaman çekinmezdi. Tüm maçların tartışmasız en iyi oyuncusuydu ve diğer çocuklar tarafından çok sevilirdi.”

Okuldan mezun olduğu 1999 yılında Zenit’te profesyonel futbol hayatına başladı. Buradaki ilk sezonunda Zenit’in alt yapı takımı olan Zenit-2’de forma giydi. Sahne ışıklarından uzakta geçirdiği 1999-2000 sezonunun ardından Zenit A Takımı’yla ilk maçına çıktı. Zenit ve Bradford City’i karşı karşıya getiren bu Inter Toto maçında, sağ kanat oyuncusu olarak görev yapan Arshavin’in ortaya koyduğu performans, Zenit’in o zamanki teknik direktörü Yuiy Morozov’u oldukça memnun etmişti. Zenit A takımındaki ilk sezonunda gerektiğinde oyun kuruculuk görevini üstlenerek, gerektiğinde de forvet ve kanatlarda oynayarak saha içinde değişik pozisyonlarda oynayabildiğini kanıtlayan Arshavin, bu başarısı sayesinde Rusya Premier Lig ödülüne layık görüldü.

Arshavin’e milli formayı kazandıran şey ise özellikle 2001-02 sezonunda Aleksandr Kerzhakov’la oluşturdukları muhteşem ikili oldu. A Milli formayı ilk kez Mayıs 2002’de Belarus’a karşı giydi. Ancak genç yıldızın milli takım kariyeri Rus Milli takımının önemli turnuvalardaki başarısızlığı nedeniyle kesintiye uğradı.

2003-04 sezonunda Roman Abramovich’e ait petrol şirketi Sibneft’in CSKA Moskova’yla üç yıllığına imzaladığı 58 milyon dolarlık sponsorluk antlaşması Rus futboluna yeni bir soluk getirdi. Abramovich’in milyonlarından istifade eden Rusya Premier Ligi, yetenekli yabancı oyuncularla şenlendi. Ekim 2005’te ise, Abramovich’in Sibneft’teki hisselerini Zenit’in sponsorluğunu yapan Gazprom’a devretmesiyle birlikte, CSKA Moskova’yla yapılan sponsorluk antlaşması da sona ermiş oldu. Rusya’nın en büyük şirketi olan Gazprom’un, kısa zamanda daha da güçlenmesi ve Zenit’e olan desteğini arttırması sayesinde, Zenit kadrosunu yeniden yapılandırdı. Bu durum Arshavin’e de yaramış, kendisi gibi yetenekli futbolcularla oynayarak futbolunu geliştirme fırsatı elde etmişti.

2007-08 sezonunda Rusya Premier Ligi’nde attığı 10 gol ve yaptığı 11 asistle takımını lig şampiyonluğuna taşıyan kilit isimlerdendi. Yine aynı sezon UEFA Kupası’nı ve Süper Kupa’yı kaldıran Zenit’in başarısında Arshavin’in etkisi tartışılmazdı. Turnuva boyunca attığı 4 gol ve yaptığı 10 asistle dünya futbol camiasında adından övgüyle söz ettiren Arshavin, finalde “Maçın Adamı” seçildi. Arshavin, bu sezonki üstün performansıyla ilgili şunları söylüyor: “Takımım için gol yaratmak benim için bir hobi. Golü kimin attığı önemli değil; bizim kazanamamız önemli.”

Rusya, Euro 2008’in yolunu tuttuğunda ise tüm gözler Zenit’te harikalar yaratan Arshavin’in üstündeydi. İlk iki grup maçında cezalı olması nedeniyle forma giyemese de, cezasının ardından İsveç ve Hollanda karşısında çıktığı maçlarda attığı gollerle, beklentilerin boşa olmadığını kanıtlamış oldu. Ancak Rusya’nın güçlü İspanya ile eşleştiği ve Rusya’nın mağlubiyetiyle sonuçlanan yarı final maçında, İspanyollar’ın göz hapsinde olan Arhsavin’in pek bir şansı yoktu. Rusya Milli Takımı teknik direktörü Guus Hiddink, böyle maçların Arshavin için çok değerli olduğunu söylüyor ve ekliyordu: “İsveç ve Hollanda maçlarında çok iyi oynayınca tüm dikkatleri üstüne topladı ve herkes onun en üst seviyede oynayabileceğine inandı. Oynayabilir de. Ancak rakip oyuncuların tamamı ona odaklanınca ve aşması gereken engeller fazlalaşınca sanırım zorlandı. Böyle maçlar sayesinde çok şey öğrenecek ve kendini daha çok geliştirecek.”

Arshavin, Euro 2008’de sadece üç maçta forma giyebilmesine rağmen UEFA tarafından seçilen turnuvanın en iyi 11’nde yer aldı. Turnuvanın ardından başta Barcelona olmak üzere birçok yabancı kulübün Arshavin’le ilgilendiğine dair haberler iyice artmıştı. Barcelona’nın 15 milyon euro’luk teklifini geri çeviren Zenit, Tottenham’dan gelen 16 milyon pound’luk teklifi de geri çevirdi. Zenit’in Arshavin için istediği 22 milyon pound’un altındaki tüm teklifleri geri çevirmesi, Rus futbolcuyu ve menajerini çileden çıkarmıştı. Menajeri Dennis Lachter, Zenit’in bu tutumunu “barbarca” olarak tanımlarken, Arshavin de verdiği bir röportajda Zenit yönetimine restini çekiyordu: “Yetkililerin şunun farkında olmasını istiyorum. Sezon arasında kulüpten ayrılmazsam, sadece kağıt üzerinde bir Zenit oyuncusu olurum. Önümüzdeki sezon Zenit’te oynamak istemiyorum ve oynamayacağım da.”

Arshavin’i renklerine bağlamak isteyen bir diğer takım da Arsenal’di. Arsene Wenger, Rus futbolcu için neden bu kadar ısrarcı olduğunu şöyle açıklıyordu : “Biz genç bir ekibiz. Arshavin ise 27 yaşında. Tecrübesi bizim için bir avantaj olacaktır. Ayrıca önümüdeki 5-8 hafta süresince Fabregas, Walcott ve Rosicky oynayamayacak. Arshavin gibi bir oyuncuya ihtiyacımız olduğu ortada.”

3 Şubat 2008’de 24 milyon dolar karşılığında Arsenal’e 3.5 yıllığına transfer olduğu resmi olarak açıklanan Arshavin’in, neden Arsenal’i seçtiği sorusuna verdiği yanıt ise şu: “Arsenal’i seçtim çünkü hem takım olarak oyun stillerini beğeniyorum, hem de Arsene Wenger çok beğendiğim ve bana bir şeyler katacağına inandığım bir teknik adam.”

Arshavin, bu sezon içinde Zenit formasıyla Şampiyonlar Ligi maçlarına çıktığı için, turnuvanın diğer maçlarında Arsenal adına forma giyemeyecek. Yine de Arsenal’in yeni oyuncusundan beklentisi büyük. İngiliz medyası ise ellerine düşmüş yeni malzemenin tadını çıkarıyor. Gazetelerde hemen her gün Arshavin ve eşi Yulia hakkında çıkmış birbirinden renkli haberler bulmak mümkün. Eğer ilgiliyseniz, Arshavin’in kucağında bebekleriyle fotoğraflarını, kadınlara araba ehliyeti verilmesini istememesinin sebebini; eşi Yulia’nın ise “beğendiğim tek İngiliz” dediği Victoria Beckham’ın nesini beğendiğini ve nasıl olup da koca Londra’da yapacak bir şey bulamadığını öğrenebilirsiniz.

Futbol Extra dergisi 2009/03 Sayı: 48'te yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: