İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

26.02.2012

All -Star İzlenir Mi?




NBA'de daha sezonun başladığını tam anlayamadan All-Star hafta sonu geldi çattı. Ciddi bir basketbolsever olarak yıllardır NBA'i ve dolayısıyla All-Star'ı takip ederim. Ama artık NBA bu organizasyonda ciddi anlamda revizyon yapana kadar(Shaq-Barkley takımları bir revizyon değil, komikliktir) izlemeyi düşünmüyorum.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki sporun içine şovun girmesini sevmiyorum, bu öznel bir tercih, kimseyi bundan dolayı eleştirmemem gerekir. Ancak bu konuda biraz ukalayım, All-Star tarzı organizasyonların daha çok basketboldan anlamayanların ilgisini çektiğini, hatta bu organizasyon basketbolu sevmeyen insanlara bu sporu sevdirmek için icat edildiğini düşünüyorum

Ben bir basketbolsever olarak 120-122 biten bol smaçlı bir maçtansa 72-68 biten bol savunmalı mücadeleyi tercih ederim. All-Star'ın en önemli organizasyonu olan pazar gecesi maçında dünya üzerindeki belki en iyi 24 oyuncu sahaya çıkıyor ve insanları eğlendirmek için türlü şaklabanlıklar yapıyor. Oysa Dünya'nın en iyi 24 oyuncusunun dişe diş, kıran kırana bir maç oynadığını düşünsenize. Basketbol tarihine geçecek unutulmaz maçlar izleriz ama dediğim gibi organizasyonun amacı basketbolu sevenleri eğlendirmek değil, basketboldan anlamayanlara sporu sevdirmek.

Çaylaklar maçı daha feci geçiyor. Bu All-Star'ın saçma bir geleneği ama beni All-Star'dan asıl soğutan smaç yarışması ve oradaki haksızlıklardır. Geçtiğimiz yılı hatırlayalım, Blake Griffin daha yarışmaya katıldığında bu yarışmayı kazanacağı havası oluşturuldu. Blake Griffin sezon içinde çok güzel smaçlar yapıyor olabilir ama bu onun smaç yarışmasını kazanması gerektiği anlamına gelmiyor. Bu oluşturulan "Griffin smaç şampiyonu havası"  tabii ki medya, seyirci, kamuoyu vs. aracılığı ile juriyi, halk oyunu etkiledi. Griffin güzel smaç yapmadan yaptığı şovlarla yarışmayı kazandı. Çok kaliteli smaçları olan JaVale McGee'nin çok net bir şekilde hakkı yendi. Bundan bir iki sene önce de DeMar DeRozan'ın hakkı yenmişti. Griffin'in smaç yapmadan önce araba reklamı yapmasının, oraya dua eden insanları getirmesinin şov değeri tartışılır ama smaç değeri sıfır. Tabii Griffin de haksız değil, bu gibi şovların ekmeğini daha önce Dwight Howard ve Nate Robinson bolca yedi, hatta Dwight Howard smaç yapmadan topu potaya fırlatarak smaç şampiyonu oldu. Ayrıca bu işin içinde sponsorlar da var, onlar da şov istiyor. Geçtiğimiz yıl KİA'nın reklamı iyi yapıldı. Ben zaten oyunculara kızmıyorum, organizasyonun mantığına karşıyım. Oyuncular görevleri gereği çıkıp 3 gün boyunca türlü şaklabanlıklar yapıyor, insanlar bunları izleyip eğleniyor ama artık ben dayanamıyorum, sinirlerimi bozmak istemiyorum. 3 sayı yarışmasının tekrarını izlemek benim için yeterli. Tek ciddi rekabet orada yaşanıyor çünkü.

Not: Yukarıdaki linke geçtiğimiz yılki smaç yarışması var, söylediklerimi belgelemek istedim.

22.02.2012

Vizyon Meselesi





" Mücadele yöntemini belirleriz. Genel kurulda karar alırız. Gerekirse hiçbirimiz Avrupa'ya gitmeyiz. "

Yaklaşık 8 yıldır Beşiktaş başkanlığı yapan ve  Türkiye Futbol Federasyonu'nun en kuvvetli başkan adayı Yıldırım Demirören'in vizyonu bu.


Bursaspor ile birlikte Yıldırım Demirören'e destek vermeyen iki Süperlig kulübünden biri Galatasaray. Galatasaray'ın kurucu başkanı Ali Sami Yen'in vizyonu da bu:

""Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek." 




17.02.2012

Topcast 16 Şubat 2012


Bu yayınımızda İlker ve Ali Aktaş'la beraber Afrika Kupası ve Zambiya ile başladık, oradan Glasgow Rangers ve Portsmouth'un iflasını tartıştık, sonra sırasıyla İngiltere, İspanya ve Serie A'ya atladık. Sonunda ise Avrupa Ligi, Beşiktaş, Trabzonspor ve Milan-Arsenal maçıyla bitirdik.

7.02.2012

Üç Büyüklerin Marifetleri




Üç büyüklerin Türk futboluna katkılarını yadsıyamayız. Yalnız bazı şeyleri de mahvettikleri ortada.

2 sezon önce Bank Asya'da Mehmet Batdal fırtınası vardı, Bucaspor'u Süperlige çıkardı. Sezon bitiminde Galatasaray'a transfer oldu. Galatasaray tarihinin en kötü sezonunu geçirdi, forvetsiz kaldı, Pino'yu forvet oynattı, yine de Mehmet Batdal'a şans vermedi. Uzun boylu, yumuşak ayaklı santrafor harcandı gitti.

Geçtiğimiz sezon benzer tipteki stile sahip Mehmet Akyüz Tavşanlı Linyit'te fırtına gibi esti. Bu sezon başında Beşiktaş'a transfer oldu. Almeida ve Edu'ya defalarca verilen fırsatlar şu ana kadar bir kez bile Mehmet Akyüz'e verilmedi.

Fenerbahçe'yi ayrı tutmuyorum. Adeta bir Türk forvet düşmanlığı var Fenerbahçe'de. En başta kendi bünyesinden yetişen Semih bir türlü Fenerbahçe'nin birinci forveti olamadı. Eğer ona gerçekten güvenilseydi bence bunu başarabilirdi. Hadi gol kralları Zafer Biryol ve Gökhan Ünal'ı saymayalım,  Burak Yılmaz'a ne demeli? Fenerbahçe eliyle teslim etti Trabzonspor'a, üstüne bir de para verdi.

Şimdi Karşıyaka'da Şaban Genişyürek parlıyor. Tıpkı Mehmet Batdal ve Mehmet Akyüz gibi, uzun boylu, hava toplarına hakim, yumuşak ayaklı ve diğerlerine göre en büyük farkı boyuna göre epey süratli. Bazen basit goller kaçırsa da bazen müthiş gol vuruşları yapıyor, yani bu konuda yeteneği var, yıllar geçtikçe gelişecektir.  Bakalım bu yıldız adayını hangi büyük takım harcayacak?  Şu kafa vuruşunu yapmak her santraforun harcı değildir. Altta da bu sezon attığı goller var. 

6.02.2012

Temiz Futbolla İmtihan


Sonda söylenmesi gerekeni sonda söyleyeceğim. Başta söyleyeceğim ise
hepinizin bildiği şikeli lig. Ne zamandan beri oynandığı meçhul olsa da
tevellüdü eski. Hele bir yirmi yıl sayarsın. Başta Beşiktaş olmak üzere, bazı
kulüpler, başkanları üzerinden dik ve onurlu duruştan bahsediyor ya, ben
onlara 100.yıllarını, menajerlerinin nasıl da takımı içerden sabote ettiğini
hatırlatayım yeter. Bilsinler de tribünlerde sahte kahramanların posterlerini
asmasınlar.

Gelelim asıl konumuza; Trabzonspor’a... Kupası çalındığından, hakkı
yendiğinden bahsetmeyeceğim. Kupasını almak ister ama verirlerse alacak.
Koparıp alacak dirayeti yok henüz. Kaderine razı yapısı var. Şikeden dolayı
toplanan federasyon genel kurulunda bile, adalet isteyemedi. ‘Talimatlar
uygulansın, suç işleyenler cezasını çeksin, Etik Kurul raporuna göre de kupa
Trabzon’a gelsin’ diyemedi. Üç cümle.

3 Temmuz’dan sonraydı. En fazla 50-60 gün sonra. Arşivlerde var, isteyen
bakabilir, dedik ki, ‘Bu davada taraf ol, şikayetçi ol, mağdur olarak suç
duyurusunda bulun.’ Hırsız ya da hırsızlardan şikayetçi olmak hakkın.

Mağduriyetini suç duyurusuyla pekiştiremedi. Yapsaydı UEFA’nın da işini
kolaylaştırırdı. Oturduğun yerden Plati’ni var nasılsa, İnfantino gerekeni
yapacaktır dersen, geldiğin noktaya da üzülmeyeceksin. Ki bu federasyoncular
da böyle kafalarına göre şikeli maçı uzatıp istedikleri anda da ‘Bitirdik
hadi evimize’ diyemeyeceklerdi. Bunları ve daha pek çoğunu yapamadı
Trabzonspor. Süreç de süreç dendi. Yok yargıyı, Aydınlar’ı, Etik Kurulu’nu,
Play-Off’u bekle.

Siyasette, bürokraside, mecliste orda burada sürekli temiz toplum nutukları
atanlar da ne yazık ki, sürecin 3 maymunu oldular. Adlarını yazmıyorum, siz
kim olduklarını anladınız. ‘Halkın avukatı, dik ve onurlu duran gazeteciler
onlar.’ Şikeci zihniyetinin YILMAZ savunucularına UĞUR’lar olsun diyoruz.
Fenerbahçe önemlidir, temiz futbol ondan sonra önemlidir. Kara parayı, suç
örgütünü yutkundunuz ya, bunu da yazdık bir yere.

Galiba son perdesi olmayacak bu işin. Fenerbahçe, aba altından sopa
göstererek hem kendini hem de kupasını kurtarma derdinde. Trabzonspor
kupaya odaklandı. Hak edilen şampiyonluğun kupasını verin demekten daha
masum ne olabilir. Kupasız 30 yıl geçiren taraftara bunu çok görmemek lazım.

Ancak kupamı verin derken, kendisini, futbolu, ülkeyi kirletenlere ‘Cezasını
verin, takipçisiyiz, tarafız. Kupa için değil temiz futbolun tarafındayız’
diyebilmelidir. Başbakan ne demişti; “BU SÜREÇ, FUTBOLDA BİR
TEMİZLENME-ARINMA SÜRECİDİR.” Başbakan sözü takip edilir, beklenir.
Takipçisiyiz, 100 yıl da geçse bekleyeceğiz.

Aytekin AKAY

1.02.2012

Euroleague'de Final - Four (2)


Final-Four oynayacaklarından değil de, en azından bir çeyrek final oynamalarını istiyorum Galatasaray Medical Park veya Anadolu Efes'in. Şu zayıf Olympiakos'un olduğu gruptan bir takımımızı çıkaramazsak yazık olacak. İlk tercihim elbette Galatasaray MP.

Anadolu Efes'in Olympiakos'a yenilmesi Galatasaray için iyi oldu, ama yediği 18 sayılık fark hiç hoş olmadı. Efes hem kendi işini hem de Galatasaray'ı zora soktu. Bu grupta CSKA'nın altıda altı yapacağı kesin gibi. Diğer üç takımın kendi aralarında şu ana kadar oynadığı üç maçı da ev sahibi olanlar kazandı ve önümüzdeki üç maçın da böyle olma ihtimali çok yüksek. Bu durumda bu grup üçlü averaja kalacak ve Olympiakos'un bugün 18 sayı fark atması başımızı çok ağrıtacak.

Daha önce de yazdım, Galatasaray MP daha Euroleague'de ilk senesini oynuyor ve bu sezon şu ana kadar beklentileri aştı bile.  Galatasaray'ı daha ayrıntılı inceleyeceğim, ilerleyen günlerde yazarız onu da.