Çok keyifli bir maç oldu. Maçı anlatmayacağım, gidişatını herhangi bi haber sitesinde bulabilirsiniz. 113'te Gana beraberlik golünü bulunca "hadi artık penaltılara Ganalıların arasına karışalım" dedik. İndik yanlarına tuttuk bayrağın bir ucundan.
Sonuçta 7 gollü çok dramatik bir şekilde sonuçlanan çok keyifli bir maç seyrettik bu güzel Temmuz pazar akşamında. Ancak bu güzel maçı seyretmek isteyen futbol meraklısı dediğim gibi toplasan anca 2-3 bin kişi idi. FIFA'nın düzenlediği Dünya Kupası'ndan sonraki en önemli ikinci turnuvanın çeyrek finalinde bu kadar az kişinin olması esasında 10 senedir söylediğim tezi doğruluyor: Biz esasında futbolu sevmiyoruz. Biz futbolda taraf olmayı ve bundan doğan tartışmayı seviyoruz. Yoksa çok az insan kendi takımı dışında futbol seyretmeyi seviyor. Zaten futbol seyretmediğimiz için ortada görüntü olmayan futbol tartışma programları 6 saat sürüp seyrediliyor. Oysa yanıbaşımızda, sadece İstanbul'da da değil 7 şehirde çok güzel bir turnuva var. Biletler satılmadığı için en kral yerler 10 TL'ye düşmüş durumda. Haftaya cumartesi final maçı var. Ben gene oradayım. Gelmek isteyen varsa beklerim.
Bu maçtan 4 gün önce de İspanya - Meksika maçındaydım. Orada da tribünler çok boştu. Gerçi bu durum tribündeyken keyif veriyor. Zira etrafında gerçekten oyunu seven, ondan keyif alan ve kendi tuttuğu takım dışında da oyuncuları bilen insanlar çevrende olunca daha bir zevkli oluyor tribünde olmak. Misal İspanya'nın en büyük yıldızı 1994 doğumlu Atleticolu Oliver Torres. Tribünün sağından solundan "Kanka bu adam var ya ileride İniesta olacak", "Bak bu adam Xavi'den daha iyi topçu olacak" diye fikir beyanı edenlerle maç seyretmek sahaya sırtı dönük bir şekilde "ölümüneee ölümüneee" diye bağıranlarla izlemek arasında uçurumlar kadar fark oluyor.
Son olarak eski dostlar makamında söylenen bir Gana türküsü ile postu kapatıyorum. Çakmak yakamadık zira stada girmeden topladılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder