İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

17.08.2006

Başlamışız Haberimiz Yok

Efendim, UEFA Kupası’nda yeni sezon, Intertoto Kupası’nı fiilen bu kupanın bir alt ön elemesi haline getiren kararın tatbikiyle ve “pat” diye, ne olduğunu anlayamadan başlayıverdi ve ben, tabii ki de geç kaldım; olsun, asparagas kura çekimi yazısı yazmaktan iyidir.. Tahminen bir-iki sezon içerisinde bu karar resmiyete dökülür ve Intertoto Kupası artık tedavülden kalkar. Hayırlısı olması dileğiyle..

Her ne kadar, UEFA’nın muhtelif kararlarıyla, kupalararası seviye iyice esnekleşmiş olsa da, biz yine de UEFA Kupası’na ekstradan bir takımımız daha katılmış farzedip sevindik.

Bu durum, Fenerbahçe adına işlerin pek iyi gitmediği Şampiyonlar Ligi ikinci ön eleme turundan çıkabilecek, olası istenmeyen sonuçla garip bir tezat halinde..

Bu noktada, kupada grup uygulamasının üçüncü sezonuna girdiğini ve dolayısıyla iyice oturduğunu hatırlatalım. Artık önemli olan grup aşamasında yer alabilmek. Bu bölüme daha iki tur varken, ne kadar kupanın içinde sayılabileceğiniz de tartışmaya açık..

İyi ve kötü ihtimallerin müşterek bir paydada birleşmesiyle, kupada dört takımla boy gösterebiliriz. Bu alandaki azami nicelik beş..

2003-2004’de beşi bir yerde kupaya başlayan Almanların hiçbiri üçüncü turu göremedi, bu işin kötümser tarafı. Yine aynı sezon İspanyollar dört takımla başlayıp, Şampiyonlar Ligi’nden Valencia takviyesiyle beraber son 16’ya beşli bir dalış yaptılar, hatta Valencia da kupayı kazandı, bu da Pollyanna gözüyle ulusal bir yükseliş hayali olabilir.

Ama genelde, aynı ligin takımları Avrupa Kupaları’nda komple hareket edemiyorlar, zira herkesin kendi derdi var ve Ferhat Pakdemir kardeşimiz ne kadar aksini iddia ederse etsin, futbol dünyası globalleşmeye ve kulüpleşmeye devam ediyor.

Bu satırlar yazılırken, Kayserispor ligimizin orta sınıfına bir numara büyük futbolunu, Tiran’da hemen hemen turla süsleyerek, Trabzonspor ise ikinci Rum faciasının eşiğinden dönerek yurda dönmüşlerdi.

Bu takımlarımızın ve kupaya bir sonraki kademede iştirak edecek olan Beşiktaş’ın muhtemel rakipleri arasında, her kura çekiminde olduğu gibi, “Aman eyvah” denecek olanlar da var, “Şeker gibi” olanlar da. Ama birinci turda kaç takımla belirirsek belirelim ve bunların kaçı seribaşı olursa olsun, bu heyecanlanmalar biraz lafta kalacak.

İtalya’daki şike skandalı sonrası Juventus ve Fiorentina’nın, İspanya’nın geçen sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonu çıkarması sonucu da Barcelona’nın, puan tablolarında Avrupa Kupaları’na katılacaklar listesinin dışında kalması, bu iki ülke adına seviyeyi bir – iki basamak aşağı çekti. İngiltere’de orta-üst basamaklardaki takımlar yine değişti. Almanlar’da ise küme düşmekten kılpayı kurtulan Frankfurt dışında Avrupa arenasına çıkan takımlarda pek bir değişiklik yok.. Geçen sezonun Slav sürprizinin müsebbibi teşkilat yine hazır kıta ve nicelik yönünden kulüp sıralamasındaki yükselişten dolayı Yunan takviyesi beklenebilir, eh böylelikle Yücel Özmetin’e de malzeme çıkar.. Herifler güya, neredeyse Avrupa Kupaları’na katılamıyorlardı ama birinci turdan kupaya başlayacak üç takımları var.

İşin içine muhtelif Rum takımlarını da katacak olursak, bu kokteyl kupada ses getiremese dahi, isimlerini ilerleyen aşamalarda duyma ihtimalimiz düşük değil. Zaten Avrupa futbolu daha sezonu doğru dürüst açmadan biz bu takımların ikisiyle müşerref olmuş bulunuyoruz bile..

Benzer örnekleri, daha üstdüzey liglerde, geçtiğimiz sezonlarda çokça gördüğümüz bir durum, bu sefer Hollandalılar için geçerli; düşüşteki Feyenoord ile yükselişteki Heerenveen birlikteler (Yanlarında yine birinci turdan başlayacak Groningen de var, pas geçiyoruz)..

Fransızlar zaten kendi içlerinde sürekli bir değişim halinde olduklarından (Son yıllarda sadece şampiyon sabitlendi, haricindeki değişiklik geleneğinde bir değişiklik yok gibi) tutup burada bahsetmenin anlamı ve geçerliliği yok. Ama PSG’nin yeniden Avrupa arenasında olduğunu belirtelim. Ama siz şimdi, bir önceki sene doğrudan katıldıkları Şampiyonlar Ligi’nde grup sonuncusu olduklarını, ondan da önceki sene yine Avrupa’da olmadıklarını, daha daha önceki sene UEFA’da üçüncü turda elendiklerini falan hatırlayıp “Eee, ne olmuş” diyeceksiniz, haklısınız. Sadece bu sezon toparlamaya başlayacaklarına dair bir iddia var, belki bir şeyler değişir.

Bu karmaşa ve seviye aralığının daralması çerçevesinde ikinci ön elemede ve birinci turda, ait oldukları ülke sebebiyle büyük sanacağımız bazı takımlar elenebilir, Basel kabilinden bazı kuru gürültüler yine tepelere tırmanabilir, biz de “Anaaa!” deriz.

Ama, ister Şampiyonlar Ligi beslemelerinden olsun (Ki burada kastedilenler, grup aşamasından sonra düşenler), isterse en başından itibaren bu kupada olanlardan, nedense ben bu kupayı yine disiplinli, iyi kapanan, sıkı alan savunması yapan ve takım halinde kontratağa hızlı çıkabilen bir takımın alacağından eminim.

Daha şimdiden tutup da “dikkat çekmesi muhtemel takımlar” listesi yapmak, henüz ortada tam anlamıyla “oynanan bir futbol” olmadığı için yukarıdaki öngörüye ters ve ayrıca abes. Ama zaten sıkı bir araştırma mahsulünden ziyade, doğaçlama olan bu yazıda; ısrarla dönüp dolaşıp aklıma gelen iki takımı yad etmeden edemiyorum: Schalke ve Palermo, kademeli bir şekilde, yukarıda bahsi geçen bir nev’i “total futbol”a adım adım ilerliyor olmalarıyla dikkat çeken ekipler. Tabi, bir de Sevilla var yine ve kupa tarihinin ikinci double’ını yapma hoşluğunu sunabilirler elbette. Tabi bunun, İspanyol futbolunda sınıf atlamalarına engel olma ihtimali de mevcut.

Bir de, Dünya Kupası’nın, dünya üzerinde oynanan futbola hala bir etkisi oluyorsa eğer, bunu önce Şampiyonlar Ligi’nde değil, UEFA Kupası’nda göreceğiz muhtemelen. Zira, Şampiyonlar Ligi, kendi futbolunu oynayan takımlardan ve kendilerini onlara karşı anti futbol oynamak zorunda hisseden takımlardan oluşuyor. Ama bu derece ayırt edilebilir bir etkinin, hemen bu sene ortaya çıkmaması da mümkün, çıksa da başarılı olamama ihtimali yüksek..

Hiç yorum yok: