Haftanın ilk maçında lider Barça, Villarreal’i konuk etti. Sezona hiç beklenmedik şekilde kötü giren Villarreal bu karşılaşmada da oldukça kötüydü. Aslında Gudjonhsen’in Cygan tarafından düşürüldü kararını veren hakemin bu pek de doğru olmayan kararı maçı Villarreal için bitirdi. Bu dakikaya kadar maç aslında Villarreal için hiç de kötü geçmiyordu. Sonuçta özellikle ikinci yarıda Barça oldukça rahat bir oyun sergiledi ve maçı da 4-0 kazandı. Maçın adamı hiç kuşkusuz İniesta idi. Bu aralar oldukça formda olan İniesta güzel futbolunu asist ve golle de süsledi. Tabi Ronaldinho’nun attığı enfes gole de değinmek lazım. Son zamanlarda böyle gollere pek sık rastlayamıyoruz. Mutlaka görün bu golü.
Villarreal ise sanırım devre arası transfer dönemini hareketli geçirecek. Şimdilik ilk yarıyı en az kayıpla bitirmeye çalışmaktan başka çareleri yok gibi.
Aynı akşam oynanan diğer karşılaşmada ise Atletico Madrid, Sociedad karşısında iki puan kaybederek Barça’nın sekiz puan gerisinde kalmış oldu. Atletico Uranga’nın ayağından maçın 24. dakikasında yediği golle 1-0 yenik duruma düşmüş, bu dakikadan sonra uyguladığı baskının sonucunu ise ancak 78. dakikasında 24 yaşındaki altyapıdan gelen Ansotegui’nin kendi kalesine attığı golle alabilmişti. Atletico karşısında Sociedad’ın en iyisi kuşkusuz Şilili kalecisi Bravo’ydu. Bravo bu sezon iyi maçlar çıkarıyor takımın bu kötü durumuna rağmen.
Atletico Madrid çok önemli iki puan kaybetmiş oldu böylece. Sociedad ise bu kazandığı bir puanla haftalar sonra son sıradan kurtulmuş oldu. Mamafih, 12. hafta sonunda da galibiyetsiz tek takım olma durumunu sürdürüyor.
Barcelona’nın ardından ligde ikinci sırada bulunan Sevilla, Bilbao deplasmanında 8. ve 14. dakikalarda bulduğu gollerle maçı erken çözmüş oldu. Bu dakikadan sonra maçı daha çok kendi yarı sahasında kabullenen Sevilla Aduriz’in golüyle kritik dakikalar yaşamış da olsa Fabiano’nun 90. dakikada attığı golle maçı 3-1’e getirdi ve maçı böylece bitirdi. Sevilla bu galibiyetle Barça’nın ardından ikinci sıradaki yerini korurken, Bilbao bu mağlubiyetle Osasuna’nın da farklı kazanması sonucunda ligde 18. sıraya gerilemiş oldu. Bu karşılaşmanın ardından teknik direktör Sarriugarte’nin görevine son verildi. Böylece Sociedad’ın ardından diğer Bask takımı olan Bilbao’da teknik direktör değişikliğine gitmiş oldu. Dani Alves geçen hafta olduğu gibi yine iyi bir performans ortaya koyarken, Fabiano da attığı iki golle Kanoute yokken de etkili olabileceğini gösterdi. Juande Ramos kadrosunu iyi bir şekilde kullanmaya devam ediyor.
Zirvenin üç numarası Real Madrid ise haftanın maçında Valencia deplasmanında 1-0 galip gelmeyi başardı. Bu maçla ilgili aslında hayli fazla söylenecek şey var. Öncelikle daha önce Guti ile ilgili yazı yazmış, yazılarımda Real Madrid’in şuan ki kadrosunun en önemli unsurlarından biri olduğunu belirtmiştim. Guti’siz Real Valencia karşısında hiçbir hücum girişiminde bulunamadı desek yeridir. Bir kez maçın 51. dakikasında sol taraftan etkili gelen Real Madrid, Raul’un şık golüyle öne geçti ve üstünlüğünü maç boyu korudu.
Asıl söyleyeceklerimiz Valencia ile ilgili. Son hafta yaşadıkları talihsizliklerden bir türlü kurtulamayan Valencia bu maçta da birçok gol pozisyonuna girmesine rağmen gol atmayı beceremedi. Maça daha atak başlamış olmasına rağmen David Villa’nın erken sakatlanmasıyla oyun kurgusunda değişikliğe giden Flores, Vicente’yi sol tarafa alıp Silva’yı, Villa’nın yerine koydu. Vicente zaman zaman sol kanadı etkili kullanmış olsa da Silva iyi başladığı maçın devamını Real savunması arasında gösteremedi.
Eleştirilerim elbette Flores’e olacak. Villa’nın çıkmasından sonra Morientes’i maç boyunca düşünmemiş olması ve Angulo’yu da ısrarla oyunda tutması eleştirilerin odak noktası. Morientes’i almayıp oyunda tuttuğu Angulo özellikle iki gol kaçırdı ki inanılmazdı. Aragones’in de ısrarla tercih ettiği Angulo bu kaçırdığı gollerle Flores’i de Valencia’yı da çok zor duruma düşürmüş oldu. Valencia bu kadar eksiğine rağmen, formsuz oyuncularına rağmen maçı kazanacak pozisyonları da bulmuş olmasına rağmen bu haftadan da puansız ayrılmış oldu.
Aslında çok beğendiğim ve gelecekte önemli işlere imza atmasını beklediğim Flores bu maçın kaybedilmesinin sorumlusudur diye düşünüyorum.
NTV’nin yayınladığı bir diğer karşılaşmada ise Celta ile Zaragoza 1-1 berabere kaldı. Zaragoza Diego Milito’nun erken golüyle öne geçmiş olmasına rağmen Zapater’in 14. dakikada oyundan atılmasıyla muhtemelen kazanacakları maçta 2 puan yitirmiş oldu. İlk yarının sonlarında etkili olan Celta müsait pozisyonlar bulmasına rağmen bunları değerlendirememişti. İkinci yarıda ise Zaragoza kalecisi Cesar Barça maçında olduğu gibi yine bir hatalı gol yedi ve takımını zor duruma düşürdü. Buna rağmen 10 kişilik Zaragoza 1-1den sonra gol fırsatları yakaladı ancak bunları değerlendiremedi. Celta 10 kişi kaldıktan sonra ise maç tamamen rölantiye döndü ve 1-1 sona erdi.
Haftanın en talihsiz takımı da Betis’di. Bu sezona kötü başlamış olmasına rağmen, iyi futbol oynayan ve şansız puanlar kaybeden Betis Pazar gecesi de çok şansızdı. 1-0 önde götürdüğü maçın 94. dakikasında Pandiani’nin golüne engel olamayarak iki puan daha kaybetmiş oldu. Ligin beraberlik takımı Espanyol da böylecek 94. dakikada da olsa yine haftayı bir puanla tamamlamış oldu.
Getafe ise sahasındaki ikinci puan kaybını Levante karşısında yaşamış oldu. Getafe bu maçta da gol yemeyerek sahasındaki gol yememe serisini bozmamış oldu.
Bu sezonun kötü takımlarından Osasuna ise deplasmanlarda bir türlü etkili olamayan Deportivo önünde 4-1 gibi farklı bir skorla kazanma başarısı gösterdi. Bu sezon belki de Osasuna ilk kez iyi bir performans gösterdi. Deportivo, Barcelona beraberliğinin ardından ligde oynadığı son üç maçta sadece bir puan alabildi.
Haftanın en gollü maçında son haftaların formda iki takımı karşılaştı. Yedi golün atıldığı maçta Racing Santander maç öncesi altıncı sırada bulunan, ligin yeni takımı Recreativo’yu 4-3 mağlup etti. Son iki haftaya kadar neredeyse bütün maçlarında bir ya da ikiden fazla gol olmayan Mallorca, Barça mağlubiyetinin ardından Gimnastic ile karşılaştı. 1-0 yenik duruma düştükleri maçta önce 2-1 öne geçen Mallorca, Nastic’in golüne maçın 90. dakikasında da bulduğu golle karşılık vererek maçı 3-2 kazandı. Nastic takımında da bu maçtan sonra teknik direktör Luis Cesar Sampedro’nun görevine son verildi.