İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

20.11.2006

Saat Gibi - Sepp Maier

Saat gibi: Sepp Maier

Peşin söyleyim, daha önceki yazılarımda alışık olduğunuz şekilde efsanevi maçlar ve kimsenin unutamadığı kurtarışlar, bu defa o kadar ağırlıklı olmayacak. Onun yerine, 1960 ve 70’lerin Batı Almanya’sında bir istikrar abidesi ve bir kalecinin ulaşabileceği her başarıyı kazanmış birisi var. Aslında Sepp Maier’i bu kadar büyük bir kaleci yapan biraz da bu istikrarı. Dile kolay, tam 422 maç üst üste Bayern Münih’in kalesini korumuş ki bu bugün bile Bundesliga rekoru. Eminim dünyanın geri kalan ülkelerinde de eşine benzerine kolay kolay rastlanamayacak bir başarı bu. Bir de şu açıdan bakalım: 1966’dan 1978’e kadar Bayern’in kalesinde sadece Sepp Maier vardı.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, 28 Şubat 1944’te doğan Josef Dieter “Sepp” Maier, öncelikle cimnastikle ilgilenmiş ve hatta bir kaç minikler birinciliği bile kazanmış. Daha sonraki yıllarda esnekliğiyle meşhur olacak bir kaleci için ne güzel bir başlangıç..! 8 yaşında ise Münih’in küçük klüplerinden birisi olan TSV Haar’ın altyapısında futbola başlamış. Burası da oldukça ilginç; TSV’de oynayan küçük Josef, o zamanlar büyük bir golcü olma hevesindeki bir forvetmiş. Hatta 1958 yılında Bayern Münih genç takımına bile bir forvet olarak transfer olmuş. Ama aynı yıl içerisindeki bir maçta, takımın kalecisi sakatlanınca teknik direktör Rudi Weiss, Maier’den kaleye geçmesini istemiş ve geçiş o geçiş. İlk bir kaç maçını gol yemeden tamamlamayı başaramasa da, kurtardığı iki penaltının da dahil olduğu performansı sonraki yıllarda yazılacak muhteşem bir kariyerin ilk satırları olmuş. Düşünüyorum da sanki Maier’in kaleye geçişi önceden programlanmış ilahî bir olay; önce refleksleriyle beraber kendisinin en büyük özelliği olan esnekliğini sağlayan cimnastik sonra da forvet hattında oynadığı ve sonrası için en büyük düşmanları olacak golcülerin oyun mantalitesini öğrendiği yıllar... Sepp Maier’i büyük kaleci yapan diğer önemli özellikleri ise muhteşem sıçrama yeteneği ve topu kavramadaki başarısıdır.

Sonrasında Maier, Bayern’in genç takımının kalesini korurken 1960 yılında Avrupa gençler şampiyonasında ilk defa milli olur. Aslında 1964 yılında Olimpiyatlara da gitmek istemektedir, ancak 1963/64 sezonunda, Bayern Münih’in kalecisi Fritz Kosar sakatlanır ve takım yönetimi apar topar Maier’e profesyonel sözleşme imzalatarak kaleye geçirir. Kosar, 4 maç sonra yeniden kaleye dönecektir ama Maier artık profesyonel olduğu için Olimpiyatlara katılma hakkını kaybeder. Yine de fazla üzülecek zamanı yoktur çünkü Kosar bir kere formunu kaybetmiştir. Maier ise kendisini çoktan ispatlamıştır ve Bayern’in kalesine uzun yıllar için ambargo koymaya hazırdır.

Bugün bildiğimiz Bundesliga, 1963 yılında kurulmuştur ve Bayern sonrasında bu ligin en güçlü takımı olmasına rağmen 1964/65 yılına sezonuna kadar Bundesliga’ya yükselmeyi başaramamıştır. Bu sezonun başında Franz Beckenbauer ve Gerd Müller Bayern’e katılır ki bundan sonrası ise bir hanedanının başlangıcına işaret ediyor.

Birinci lige çıkan Bayern Münih’in kalesinde oynayan Sepp Maier, çok geçmeden milli takıma çağrılır ve büyük teknik adam Helmut Schön, onu ilk kez 4 Mayıs 1966’da Dublin’de İrlanda ile oynadıkları hazırlık maçında sahaya sürer. Maier, 1966 Dünya Kupası’nda Hans Tilkowski’nin yedeğidir ancak DK’dan sonra Schön, artık 32 yaşındaki Tilkowski’nin yerine Maier’i tercih etmeye başlayacaktır. Maier’in ikinci maçı 12 Ekim 1966’da Ankara’da bize karşıdır ve hazırlık maçını Batı Almanlar 2-0 kazanır. Maier, 1972 Avrupa Şampiyonası elemeleri sırasında Türk Milli Takımının karşısına iki kere daha çıkar. Köln’deki maç 1-1 biterken, Sepp Maier’e milli takımlar düzeyinde gol atabilen tek Türk futbolcusu bu maçın 15. dakikada Kâmuran Yavuz olur. İstanbul’daki rövanş ise 3-0 Batı Almanya’nı olacaktır.

Neyse konuyu dağıtmayalım çünkü daha Maier’in kazandığı kupalar falan var ki bunlar belki de şimdiye kadar yazdığım 3 kalecinin toplamından daha fazladır. Milli takımlar düzeyinde Sepp Maier, yukarıda bahsettiğimiz gibi 1966 yılında Dünya ikincisi olan takımın yedek kalecisidir. Batı Almanya 1970’de 3. olur, 1974’te ise o efsanevi maçtan sonra Hollanda’yı 2-1 yenerek Dünya Kupası’nı kazanmayı başarır. Maier’in çok efsanevi maçları olmadığını söylemiştim ama 1974’te, ikinci tur grubundan finale çıkacak takımı belirleyen maçta Polonya’ya karşı ortaya koyduğu oyun ve finalde Hollanda’ya sadece bir kez, o da maçın başındaki penaltıda mağlup olması Maier’in akılda kalan performansları arasındadır. Maier, Dünya Kupası’nda oynadığı 7 maçın 4’ünü gol yemeden tamamlamıştır. Batı Alman Milli Takımıyla ayrıca 1972 Avrupa Şampiyonası’nı kazanır, 76’da ise finalde Çekoslovaklara penaltılarla yenilirler. Sepp Maier, Batı Almanya adına kaleyi koruduğu 95 milli maçta 80 gol yer.

Bu yazıdaki ilk zaman makinesi jokerimizi 1974 DK finali ve öncesi için kullanıyoruz. Aslında bu maç, Maier’in bir anlamda Hollanda Milli Takımı’nın omurgasını oluşturan Ajax’la, hesabını kapattığı maç olmuştur. 1970’lerde Avrupa’da deyim yerindeyse ortalığı tozu dumana katan Ajax ve Bayern Münih’in arasında, kökleri 2. Dünya Savaşındaki Almanya-Hollanda meselelerine dayanan ciddi bir rekabet vardır. Hemen iki sene daha öncesine dönüyoruz; 1972 Ağustos’unda, iki takım arasında iki takımın Münih’te oynadığı bir hazırlık maçında Bayern, Ajax’ı fena benzetir: 5-0. Hatta Bayernli oyuncular sonrasında, çok iyi bir günlerinde olduklarını ve 5-0’dan sonra durmaya karar verdiklerini falan açıklayacaklardır. Bir kaç ay sonra 1972-73 Şampiyon Klüpler Kupası’nın Çeyrek Finali’nde bu iki takım Amsterdam’da karşı karşıya gelecektir. Bayern’li oyuncular, hâlen bir kaç ay öncesinde aldıkları skorun rahatlığını yaşarken, Ajax’lı oyuncuların gerilimi ve hırsı ise yüzlerinde okunmaktadır. İlk yarı Ajax’ın yoğun baskısı altında geçer, Bayern’in bir kaç kontratağı ise unutulmuştur bile. Devre arasında Almanların soyunma odasında bir rahatlık vardır, çoğunluk işin zor kısmının geçtiğini düşüyordu. Diğer tarafta ise Rinus Michels’in ardından göreve gelen Teknik Direktör Stefan Kovacs ise hiç konuşmadan içtiği sigarasının ardından “Baskıya devam, herşey yolunda” diyordu. Gerçekten de ikinci yarıda Kovacs’ın söylediği olur. Ajax’ın baskısı altında yorulan Bayern defansı önce 53. dakikada Aarie Hahn’ın golüne yenik düşer, sonra da 67. dakikada Gerrie Mühren’in 25 metreden savurduğu muhteşem voleye. Her iki golde de Maier’in büyük hataları vardır. Sonrasında Hahn, 70. dakikada bir kez daha Bayern filelerini havalandırır. 89’da Cruyff’un attığı son gol ise Bayern’in kabus gecesinin sonu olur: 4-0. “Hayatımda hiç bu kadar kötü hissetmemiştim, bir türlü kurtulamadığım bir kabusun içerisinde gibiydim” diyor Maier daha sonra, en sonunda bütün kariyerinin en kötü gecesi olarak tanımladığı gece giydiği bütün kalecilik malzemelerini, kaldığı otel odasının penceresinden, Amsterdam’ın o güzel kanallarından birisine fırlatır. Bir rivayete göreyse Maier, maçtan sonra eldivenlerini yakmıştır.
Her neyse efendim, işte 1974 Finali, Sepp Maier’in intikam günü olmuştur. Batı Almanya Teknik Direktörü Helmut Schön’e göre “kurtardığı yarım düzine gol, kurtarılamaz toplardır”. Ama Maier’in Hollandalılarla işi henüz bitmemiştir. Ajax, Cruyff’’un jübile maçı için Bayern Münih’i davet eder. “Onları parça pinçik edelim” der Sepp Maier maçtan önce. Ve öyle de yaparlar... Artık o efsanevi döneminin sonuna gelmiş olan Ajax, tam tersi bir şekilde hâlen esen Bayern fırtınasının önünde deyim yerindeyse darmadağın olur: 8-0.

Milli Takımlardan klüpler düzeyine güzel bir geçiş oldu bu. Sepp Maier ve Bayern Münih, 1970’lerin en muhteşem takımlarından birisi olur: Maier’in bir istikrar abidesi olarak Bayern’in kalesini koruduğu 13 yıl boyunca klüp, 3’ü üstüste 4 Bundesliga şampiyonluğu, 4 Batı Almanya Kupası, Üst üste 3 Şampiyon Klüpler Kupası (1974-76), 1 Kupa Galipleri Kupası ve 1 de Kıtalararası Kupa kazanır. Bu arada Sepp Maier, 1975, 77 ve 78’de Almanya’da yılın futbolcusu seçilir, yani Breitner, Beckenbauer, Muller ve son zamanlarda Rummenige gibi futbolcuların piyasada olduğu sırada. Bilmem anlatabildim mi..!?

Kayıtlara 1.83 boy ve 78 kg olarak geçen Sepp Maier aslında 40 yaşına kadar kalede durmak istemektedir ancak, Gordon Banks’inkine benzer bir olay onun kariyerini 1979 yılında sona erdirecektir. Geçirdiği araba kazası sonrası bir daha kaleye geçemez ancak, Sepp Maier’in karakteri onun hayata küsmesini engelleyecektir. 1986’dan bu yana hem Bayern Münih hem de Alman Milli Takımında kaleci antrenörlüğü yapmaktadır ve Kaiser kadar olmasa da hâlen Alman Futbolu için konuştu mu dinlenen isimlerden birisidir. Tabii burda, 2004 yılında Oliver Kahn’ı, Jens Lehmann’a tercih eden bir konuşması yüzünden, Klinsmann’ın isteği üzerine Alman Milli Takımı’ndaki sözleşmesinin feshedildiğini belirtmek gerekir.

Maier, saha dışında da çok renkli bir karaktere sahiptir: “Hayata her zaman pozitif baktım, için mutluluk ve mizah benim için en önemli iki şeydir” diyor. Yazımın bu son bölümünde bu karaktere değinmek istiyorum. O yıllar için son derece sıra dışı bir şekilde uzun şortlar giyen ve eline biraz büyük eldivenler seçen Maier, bu özelliğiyle kimileri tarafından “palyaço” olmakla suçlanmıştır. Genelde tercih ettiği siyah kaleci kazağı da bir başka alamet-i farikası olmuştur.
1974-75 sezonuna ait. Beckenbauer bir maçta kendi kalesine üst üste iki gol atmayı başarmıştır. Bir sonraki maçtan önce Bayern teknik direktörü Dettmar Cramer, soyunma odasındaki tahtaya hangi savunma oyuncusunun kimi adam-adama marke edeceğini yazmaktadır. Sepp Maier son derece sakin bir şekilde “Franz’ı kim alacak?” diye sorar.
1978 yılında ise Breitner ile birlikte başını çektiği bir olay ise ne Alman ne de Dünya futbol tarihinde eşine rastlanmamış bir şeydir. Özellikle oyuncular arasında sürtüşmeler nedeniyle kovulan Macar Teknik Direktör Gyula Lorant’ın yerine, o zamanıın efsanevi klüp başkanı Franz Neudecker’in getirmek istediği ismi beğenmeyen Bayernli oyuncular Paul Breitner ve Sepp Maier’in önderliğinde bir isyan başlatırlar ve bu isyan Neudecker’in yerine Willi Hoffman klüp başkanı olana kadar sürer. Alman Futbol Federasyonu hâliyle olaydan hiç memnun değildir ve Maier’e Milli Takım kapıları kısa bir süreliğine kapanacaktır. Ancak, kamuoyu baskısı bu ambargonun kısa sürmesine sebep olacak ve Jupp Derwall, 1979 yılında Maier’i yeniden Milli Takıma çağıracaktır.

Yazının sonunu zaman makinemize ikinci defa binerek bağlıyoruz. Tarih 15 Mayıs 1976, Münih Olimpiyat Stadı. Bayern, Vfl Bochum’u pek de iyi ağırlamamaktadır. Kırmızıların karşı kaledeki baskısı o kadar bunaltıcıdır ki, diğer tarafta Sepp Maier sıkıntıdan patlamaktadır. Tam bu sırada bir yaban ördeği, Bayern altı pasına konuverir ve badi paytak dolaşmaya başlar. Maier uygun bir anı bekler ve bir plonjona dalar. Iska geçmiştir, bir iki deneme daha yapar ama ördeğimiz top kadar kolay teslim olmayacaktır. Maier sonrasında maç hâlen devam ederken ördeği çimlerin dışına kadar kovalar. Bu olay sonrasındadir ki, “Anzing Kedisi”’nin yanı sıra Maier’e zaman zaman “ördek” lakabını da uygun bulanlar olmuştur.
Bu da böyle biter efendim... Bir daha ki yazıda Atlantik’in diğer yakasına geçelim diyorum ben. Uruguaylı Ladislao Mazurkiewicz ve Meksikalı Jose Antonio Carbajal huzurlarınızda olacak....

Hiç yorum yok: