İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

29.05.2009

Barcelona'yı Durdurmanın Bir Yolu Var Mı?

Maç öncesinde, ideal kadrolar karşılaşırsa, Barcelona’yı favori görüyordum. Çünkü Manchester United, Premier Lig’e bile çok ilginç kaçan, topu ayağında tutan, kesin bir formasyonu olmayan, akıcı bir oyun anlayışıyla oynuyordu ve bu anlayışı dünyada yıllardır en iyi oynayan takım, tartışmasız Barcelona’ydı. Bu durumda, United’ın kendi oyun anlayışını, bu oyun anlayışını icat eden takıma sötkürmesi en azından bana çok inandırıcı gelmiyordu. Fakat maç öncesi arkadaşlar “Abidal ve Dani Alves maçta oynayamayacaklar” dedikten sonra, Ronaldo, Rooney ve Park gibi depar azmanı oyuncuların Barcelona’yı parçalayacağını düşünüp “Haklısınız, United maçı alır” deme gafletinde bulundum.

Bulundum bulunmasına ama, United maçın ilk 8 dakikasında kaleyi bulan 5 şutuyla az kalsın maçı kotarıyordu. Hakikaten o 8 dakikada aşırı tehlikeli geldiler. İşte bu 5. şutun hemen akabinde Eto’o ile gelen Barça golü, maçı tamamen İspanyol temsilcisinin lehine çevirdi ve kalan 82 dakikada Barcelona’nın, Manchester United’a futbol dersi verişini izledik. Açıkçası futbol adına biraz hayal kırıklığı yaşadığımı bile söyleyebilirim. Zira, Avrupa’nın en büyük iki takımının bu uzun süredir beklenen mücadelesinin bu kadar tek taraflı olacağını asla tahmin edemezdim. Barcelona, United’ı kelimenin tek anlamıyla ezdi. Üstelik, bu sefer topla oynama oranını o klasik %60 standardının üzerine de çıkarmadılar. Hatta United’ın o fizikselliğiyle meşhur Ferdinand-Vidic stoper ikilisinden neredeyse bütün hava toplarını bile aldılar. Tek kelimeyle muhteşem oynadılar. Kupayı kesinlikle hak ettiler.

Rondaldo mu Messi mi?

Bu soruya, halen objektif olarak Ronaldo’nun daha iyi bir oyuncu olduğu cevabını vermeliyim. İlker’le beraber sitemizde yıllardır “yaşasın Ronaldinho!”, “Barcelona en büyük, onlar için canım feda”, “Messi bence kerkesten daha iyi odünyaydagelmlşeniyi futboalduc yaşasın barca 4ever” tadında milyon tane Barça sempatizanı yorumla boğuşmak zorunda kaldığımızdan, artık Türk insanının zaman zaman ortalama bir Katalan vatandaşınınkini bile aşan Barça sevgisini anlayabiliyorum. Artı La Liga yayıncı kuruluşu NTV’nin de Manu Chao’nun “Rumba de Barcelona” cingılı ile biraz da kendi reytingini arttırmak için bir Barça propagandası yaptığı su götürmez bir gerçek.

İşte bu tür bir atmosferde, özellikle ülkemizde, çoğu futbolsever Ronaldo’yu kağıttan silebilir. Fakat kazananın her zaman haklı olduğu bir dünyada, “final maçlarında oynayamıyor” gibi saçma sapan bir argümanla Ronaldo’yu inkar etmek de çok saçmadır. Sonuçta bu adam da bu maça gelene kadar pek çok finalde rakiplerin canını yakmıştır. Kaldı ki Barça’nın başarısı, Messi’nin kişisel başarısından çok, takımının oynadığı ultra rahat ve farkında futbolun ürünüdür. Zira United’ın orta sahasını Carrick yönetmektedir, Barcelona’da ise Xavi ve Iniesta gibi iki süperzeka oyun kurucu vardır.

Fakat bu maçın, Ronaldo vs. Messi rekabetinde bir dönüm noktası olabileceği de gerçektir. Messi, mütevazı kişiliğiyle çoğu sporseverin beğenisini kazanırken, Ronaldo, egosunun kurbanı olmakta, takımı kaybettiğinde sergilediği aksi ve concon tavırlarla imajını zedelemektedir. Hele ve hele Platini’den gümüş madalyasını aldığı sırada tüm stadyumca ıslıklanması, kendisinin artık zamanında Kobe Bryant’ın elde ettiği bir antipatik-süperstar imajına sahip olduğunu kanıtlamaktadır. Kaldı ki, Ronaldo, her sene sonu huysuz bir çocuk gibi United’dan ayrılmak istemektedir. Kaybedilen bir Şampiyonlar Ligi finalinden sonra bu hareketi tekrarlaması da çok olasıdır. Öte yandan, Messi halen Ronaldo’dan 3 yaş daha gençtir ve Barça bu hızla giderse önünde çok daha parlak bir gelecek olacaktır.

Barcelona’yı nasıl durdursak?

Barça’yı durdurmanın en iyi yolu, teknik kadronuza Eray Çek’i katmaktır. La Liga’yı yıllardır yakından takip eden Eray, bu soruya hepimizden daha çok cevap bulabilir.

Ha eğer yola Eray’sız devam etmek istiyorsanız, Barcelona-Chelsea eşleşmesinden, kurt hoca Hiddink’in taktiklerini alırsınız. Messi ve forvet hattını savunmak yerine Xavi-Iniesta ikilisi ile sağ ve sol beklerine aşırı bir baskı uygular, sonra da son dakikada Iniesta’nın gol atmamasını umarsınız. Tabii bütün bunlar için Chelsea’ninki gibi cyborg fiziğine sahip, demir ciğerli bir 11’e sahip olmanız da gerekebilir. Ha bir de, ikili mücadelelerde sertlikten kaçınmayıp, Barça’nın görece zayıf birkaç oyuncusunu sürekli ezmeniz gerek, ki bu da kart görme riskinizi arttırır.

Asıl soru şu olmalı: Barcelona’yı uzun vadede nasıl durdurabilirsiniz? İşte bu sorunun cevabı yok. Çarşamba gecesi United karşısına çıkan ilk 11’de Sylvinho, Yaya Toure, Eto’o ve Henry dışındaki 7 oyuncu artı bir de teknik direktör olduğu gibi Barça alt yapısından yetişme isimler! Bu takım, kendi futbol kültürünü, öz kaynaklarıyla yetiştirdiği oyunculara yıllar boyu yavaş yavaş özümseterek bu oyun tarzını bir sezona yayabiliyor. Demek ki, tıpkı Cryuff ve Rijkaard dönemlerinde olduğu gibi, Barça takımı başarının rehavetine kapılıp da kendini salmadıkça, onları durdurmanın da pek bir yolu olmayacak.

Hiç yorum yok: