İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

28.06.2011

U17 - Souleymane Coulibaly

Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası yok ama bu yaz da futbolsuz kalmadık. Her ne kadar Meksika'da olması sebebiyle saat farkından çok seyredemesem de futbolsuz kalmamak adına U17 Dünya Kupası'na bakıyorum arada. Grup maçları sonunda bahsedilmeye değer bir Fildişili var elimizde. 16 yaşındaki Sienalı Souleymane Coulibaly; Brezilya'ya hat-trick ve Danimarka'ya 4 gol atarak toplamda 3 maçta 8 golle grup maçlarını kapattı. FM'de baktım ama eklememişler oyuna. Gelecek sene kesin olur. Gollerin videosunu koyuyorum. Göreceğiniz üzere sağlı sollu atıyor eleman. Siena başkanı da ellerini ovuşturmaya başlamıştır artık.

24.06.2011

Durduramıyoruz Efendim, Her Yerden Geliyorlar!


Galatasaray'ın, teklif yapılınca imza attılar sanılan transferlerinden sonra bir bomba da Bursaspor adına patlatıldı bugün; Ertuğrul Sağlam'dan "olur" alınınca olabilir sanılmış bir garip transfer hikayesi:

"Bursaspor'da Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam'ın raporu doğrultusunda orta sahaya kaliteli bir oyuncu kazandırmak için çalışmalar sürüyor.

Yeşil-beyazlı yöneticilerin, yeni sezon için kadroda düşünülmeyen Ivan Ergiç'ten boşalan mevkiye, Chelsea'nın yıldız oyuncusu Frank Lampard'ı transfer edebilmek için bu oyuncunun menajeri ve İngiliz kulübüyle temasa geçti.

İngiliz kulübünün Bursasporlu yöneticilerin teklifine sıcak baktığı, 31 yaşındaki yıldız oyuncunun da ikna edilmesi için yoğun görüşmeler yapıldığı öğrenildi."


Benim favorim yine de hâlâ; Shevchenko'yu 30 milyon Sterlin karşılığı Chelsea'ye transfer olduktan 1,5 ay sonra Fenerbahçe'ye getirten İHA.

22.06.2011

Yeni Başlayanlar İçin Muhasebe #4: Hüsn-i Talil

Günlerdir bu üç adamla yatıp-kalkıyor Galatasaray camiası: Forlan, Reyes ve Ujfalusi.



Yeni başkan Ünal Aysal, basına aksedene göre, bir gün bu üçünün transferi için özel uçağına atlayıp Madrid'e gittiğinden beri, ben şahsen dönüşte neden bu üçünü de alıp gelmediğini merak eder oldum; öyle bir kıyamet koptu çünkü. Yaratılan etki, "üç bomba transfer"in ötesinde, "transfer nasıl yapılır dersi"ydi neredeyse. Konu hakkında "Galatasaray'ın, bu üç futbolcunun transferi için Atletico Madrid ile görüşmeye başladığını borsaya bildirdiği"ni yazan bir kaç temkinli gazete ve internet sitesi dışında bütün basın yeni sezonun muhtemel kadro formasyonlarını yayınladı günlerce.

Velhasıl, bu üçlüden sadece Ujfalusi İstanbul'a geldi bir kaç gün önce ve 2 yıl için bonservis dahil toplam 8 milyon Euro maliyetli bir imza attı Galatasaray'a. Ve Galatasaray camiası diğer iki ismin kendilerini beklerken, yerlerine haklarında haberler sökün etmeye başladı yavaş yavaş: Meğer Atletico Madrid'in Reyes'i satmak gibi bir niyeti yokmuş, hatta sportif direktör Caminero'nun dalga geçer gibi dillendirdiğine göre Galatsaray'ın teklifini sadece dinlemişler, üzerine tartışmamışlar bile; Forlan'a ise gelen teklifi iletip 4 Temmuz'a kadar karar vermesini istemişler, eğer kalmak isterse ona da "yallah" demek istemezlermiş, Beşiktaş kendisiyle ilgilenmeye başladığından beri "ne işim var benim Türkiye'de" ayağına yatan Forlan'ın gelme ihtimalinin nerelerden nereleri sürüklendiğini varın hesaplayın.

Eh şimdi, Adnan Polat yönetiminin acayipliklerinden "illallah" demiş taraftar, "transferin son gününde faksla transfer teklifi alacak kadar samimi olunan bir kulübe, sadece transfer teklifi yapmak için kalkıp, Türk basınının pek sevdiği özel uçak tribiyle Madrid'e gitmek neyin nesidir" diye sorar herhalde.

19.06.2011

Bu ipin ucu neresi?

Tüpçü, başkanlığının bilmem kaçıncı senesinde Beşiktaş başkanı sıfatını nihayetinde kendi çıkarları için kullanmaya başladı. Gitti, İstiklal'in ortasına bir AVM dikti. Sonra bir haber çıktı ve Cristiano Ronaldo ile fifti fifti golf tesisi işine girdi.

Ronaldo ile Jorge Mendes aracılığı ile tanıştığını, onun sayesinde bu Portekizlileri getirdiğini de biliyoruz. Oradan sonrasını ben bulamadım. Tüpçü, Jorge Mendes'e nasıl erişti, bu adama bu transferler için kaç para ödeniyor merak ediyorum.

Merak ettiğim birşey de Tüpçü, Beşiktaş'tan alabileceği herşeyi alıp çekip gittiğinde, geride nasıl bir enkaz kalacağı, kaç yıllık gelirinin şimdiden kullanıldığı.

16.06.2011

Atletico Madrid - Galatasaray dolmuş hattı

Galatasaray; Arda, Atletico Madrid'e gitmesin diye; Atletico Madrid'i, Galatasaray'a getiriyor.

15.06.2011

Harika site

Belki bazı okg'ciler biliyordur ama ben daha yeni rastladım. Birçok pl, la liga, bundesliga, fransa liglerinin yanısıra şampiyonlar ligi, avrupa ligi, avrupa kupası ön eleme maçlarının birçoğu gayet iyi kalitede bu siteye yüklenmiş. Herhangi bir ücret talep edilmiyor ama tek dezavantaji maçların rusça olması =) Yine de çok çok çok iyi site.

13.06.2011

Gözün Aydın Trabzon!



Gözümüz aydın yeni bir 1996’ımız oldu. 96’ya kardeş geldi. Ali Şen’i,Metin Tokat’ı, Vanlı Erkan’ı, kaleci Metin Mert’i hatırladık. (Sanki onlar hep yanımızdaydı) Şampiyonluk gelmedi. Öyle ya da böyle olmadı işte. Şampiyonluk gelmemesi bir şey değil, asıl tehlike sonrası. Seneler sürer bunun değerlendirmesi. 9 puan fark nasıl kapandı sorusu 9 sene sorulur? Cevabı yoktur, boşuna sorulur. Sonuç, kederlenmedir. Ne şehir efsaneleri türeyecek, ne masallar anlatılacak. 1996’daki Van maçı ve öncesinde yaşananlar, sanki yeni olmuş gibi anlatılır. Bu sezonki hikaye de zamanla bir yere oturur. Bir on sene daha anlatılır. On birinci seneyi devriyesinde kaseti başa sararız.

Bu iki anlama gelir:

1) Siz sürekli kaybedersiniz, ama sizi yönetenlerin, kabahati dışarıda arama huyu hiç değişmez. Federasyon, hakem oyunları der, siz de inanırsınız. Lig zaten şaibeliydi. Fenerbahçe, Galatasaray şaibeyle kazandı, biz ne yapalım deyip işin içinden çıkarlar. Böylece siz de kulübünüzle gurur duyar, acınızı hafifletirsiniz.

2) Gerçekten ligin şaibeli olduğu döneme denk gelir ki, bu durumda yapacak bir şey yoktur. Aslında vardır. Şaibelilerle kol kola yürümemek. Zamanında Anadolu takımlarına sırtını çevirip onlara yakın görünmeyecektin. Üç İstanbullunun şaibeli büyüklüğüyle, Trabzonspor’un büyüklüğü arasındaki derin farkı anlamayanlar, sözüm size. Ağlardan topu çıkarın bakalım!






Fatih ve Gökdeniz’e geç de olsa TEŞEKKÜR!
Trabzonspor’un şampiyonluk serüveni en fazla giden oyunculara yaradı. Hala daha gitmek isteyen olursa onlara da yarayacak. 1 milyonluk oyuncular, artık, 3-4 milyon değerine yükseldi. Üstelik de bedava gittiler. Atay Aktuğ yönetimini Trabzon’da çok kişi tutmamış olabilir. Onun en büyük artısı, Fatih ve Gökdeniz gibi oyuncularla 1 sene öncesinden sözleşme yenilemesi oldu. Hatırlarsınız, Fatih tekke ve Gökdeniz Karadeniz, gittiklerinde Trabzon’da bazı kesimler onları hain bile ilan etti. Her biri 7 milyon Avro para kazandırmasına rağmen. Maalesef Gökdeniz için yıldız değil bile denildi. Neyse eski defterleri boşverin de, bizim bu çocuklara teşekkür borcumuz var. Onlar, Trabzonspor’u bir tek şampiyon yapamadı. Para kazandırmadan gitmeyeceğiz dediler. Sözlerinde durdular. Onları hain ilan edenlere ve sevmeyenlere duyurulur!


İşte Transfer Listem!
İzleme komitesinde değilim, scout ekiplerinden birinin içinde zaten yokum. Futbolu takip eden biri olarak, giden oyuncuların arkasından ağlayacak değilim. Ben gelene bakarım. İşte benim transfer listem:


David Degen: Fenerbahçe’yi tek başına yıkan adam da diyebilirsiniz. Young Boys’un sağ kanat oyuncusu. Gol vuruşları, içe kat edişleriyle komple oyuncu.

Mehmet Eren: Kayserispor’dan tanıyoruz. Kale hariç her yerde oynayabilen ender oyunculardan. Real Madrid Hamit Altıntop’u transfer ederken, takımın her yerinde oynayabilme özelliğini ön plana çıkarmıştı. Mehmet Eren, işte böyle bir oyuncu. Üstelik bonservisi elinde.

Hasan Ali: Kayserispor’un sol beki. Trabzonspor’un 2 yabancı sol bekinin de ihtiyaca cevap vermediği, çok uzun seneler Trabzon’da kalamayacağı düşünüldüğüne göre Hasan Ali, yaşı ile gelecek vaad ediyor. Hem iki sol bekiniz yabancıysa üçüncünün de yabancı olması, yabancı hakkınızı da düşünerek yanlış olacaktır.




Georgios Samaras: Yunan milliyetçisi olabilir ama futboluna, golcülüğüne laf yok. Belki onu Trabzon’a getirmek zor. Yaşı 30’u geçti, gelebilir de. Tek forvetli sistemde Trabzonspor, bundan iyisini bulamaz. Samaras’a alternatif olmasa da, Bursasporlu Turgay da doğru bir tercih olur.

 
Aydın Doğan Trabzonspor Onur Üyesidir
Şenol Güneş, ilk kez isim vererek merkez medyaya yüklendi. Biri Lig Tv, diğeri Fenerbahçe yayın organı gibi çalıştığını söylediği Hürriyet Gazetesi. Doğan grubunun en tepesi birkaç ay önce Trabzonspor’u ziyaret etti. Aydın Doğan’a bu ziyaretin sonunda Trabzonspor Onur Üyeliği verildi. Şenol hoca ve pek çok Trabzonlu Hürriyet’i eleştiriyor, gazeteleri almayın diyor. Unuttuğunuz şu: Eleştirdiğiniz, şampiyonluğun çalınmasında etkisi var dediğiniz gazetenin sahibi Trabzonspor onur üyesi. Ya eleştiriler ya bu üyelik yanlış.



Şener ulusal medyayı neden eleştirmedi?
Sadri Şener, Fenerbahçe yüzde 70 hak etti dedi, diğer yüzde 30’u açıklayamadı. Üstelik bilerek hata yapılmadığını da söyledi başkan. Demek ki başkana göre Fenerbahçe’nin şampiyonluğunda sorun yok. Başkanın aksine Şenol hoca bilerek yapılan hakem hatalarından bahsetti. Sadri Şener, medyaya hiç değinmezken, Şenol Güneş isim vererek medyayı eleştirdi. Şenol hocanın aksine, başkan Şener’in merkez medya ile ilgili konulara girmemesi de manidar. Konuşsa ne olacak diyeceksiniz? Doğru. Olan oldu…

8.06.2011

lşık Hızı

Gençlerbirliği, 26 Mayıs'ta sözleşme imzaladığı teknik direktör Giray Bulak ile yollarını, 8 Haziran itibariyle ayırmış bulunuyor. Gerekçe 4 yıl önce Ersun Yanal ile yaşananın aynısı: Transfer politikasında uyuşmazlık.



Ne olmuştu 4 yıl önce?

Gençlerbirliği'nin, 7 Haziran 2007'de sözleşme imzaladığı Ersun Yanal, 9 Haziran'da istifa etmiş, sebebinin ise temelde transfer politikasında uyuşmazlık, özelde ise Yanal'ın takımda kalmasını istediği Haminu Draman'ın satılması, transfer edilmesini istediği bazı oyuncuların da veto edilmesi olduğu söylenmişti.

2007-2008 sezonu aslında kulüplerin teknik direktörlerle anlaşma ve yollarını ayırma hızları açısından mimli bir sezondu. Aynı sezonun başında Rizespor ile anlaşan Samet Aybaba ikinci hafta Rize'de oynanan ve 1-0 mağlup oldukları Gençlerbirliği maçının ardından şehirden ayrılmış ve geri dönmeyeceğini açıklamıştı. Daha da garibi; yine Rizespor'un Aybaba'nın yerine iki yıllığına her konuda anlaşmaya vardıklarını duyurduğu Hikmet Karaman'ın basına açık imza törenine gelmemesi ve kulüp başkanı Kadir Çakır'ın konuya ilişkin basına yaptığı açıklamanın absürtlüğüydü: "Kendisine ulaşamıyoruz, telefonlarımıza da cevap vermiyor".

1.06.2011

Beşiktaş'ın Kalesine Geçenin Sonu

Yok, hayır; Rüştü, Hakan yahut Cenk'ten bahsetmiyorum. Rüştü önümüzdeki sezon da takımda, herhalde sezon sonunda da bırakır. Hakan'ı ise yedekliği sorun etmedikçe, en azından bir süre daha göndermezler.



Olay şu:
2005-06 sezonunda oynanan, Kadıköy'deki akıllara zarar Fenerbahçe - Beşiktaş maçının sonlarına doğru Cordoba'nın kırmızı kart görmesiyle kaleye geçen ve yaşayan bir efsaneye dönüşen Pancu'nun bir sonraki sezonun ortasında takımdan ayrılması gibi; 2007-08 sezonunda oynanan, Trabzon'daki Trabzonspor - Beşiktaş maçının sonlarına doğru Rüştü'nün kırmızı kart görmesiyle kaleye geçen, tabii Pancu kadar bahsi edilir bir kalecilik performansı sergilememiş olsa da, Beşiktaş'ı maçı kazanmasıyla yeni bir efsaneye dönüşen Bobo ile yollar ayrıldı.