İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

3.11.2007

HariKAKÁ!

Futbolcu olduktan sonra köşeyi dönen Brezilyalı futbolcuların aksine O, zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Her Brezilyalı ve her erkek gibi futbola tutkundu. Tozun toprağın içinde, çıplak ayaklarla belki hiç top oynamadı ama sadece Brezilya’da değil, tüm dünyada dönemin en iyi futbolcusu seçilmesini sağlayacak yeteneği sayesinde, adını milyonlarca insan öğrendi. Kimden mi bahsediyoruz? Tabii ki de San Siro’lu taraftarların gözbebeği Kaká Leite’den.

Ricardo Izecson dos Santos Leite, 22 Nisan 1982’de Brezilya’nın başkenti Brasília’da doğdu. Fark edileceği gibi uzunca isminin içinde “Kaká” sözcüğü yok. Böyle anılmasının sebebi, kendisi gibi futbolcu olan ve bu yıl itibariyle A. C. Milan’ın savunmasında görev yapmaya başlayan kardeşi Digão’nun, küçükken Ricardo’yu telaffuz edememesinden dolayı, O’na “Kaká” diye seslenmesiymiş.

Kulüp kariyerine 8 yaşındayken São Paulo’da başlayan Kaká, 18 yaşında kulübün A takımına yükselmeyi başardı. Burada geçirdiği iki sezonda toplam 49 maça çıktı ve 22 gol kaydetti. Bir gözleri her daim Güney Amerika üstünde olan Avrupalı kulüpler, Kaká’yla ilgilenmeye başladıklarında yıl 2003’tü ve Kaká, kendisini A.C. Milan’lı yapan imzayı atarak Milano’nun yolunu tuttu. Dönemin Milan başkanı Silvio Berlusconi’nin yeni transfer hakkındaki yorumu ise şöyleydi: “Adını da oyununu da beğenmiyorum. Bu adama bu kadar para vermek delilik!” Ancak Berlusconi herhalde bu laflarını geri almıştır. Zira Kaká, buradaki ilk sezonunda Rivaldo ve Rui Costa’yı takımdan kesecek kadar iyi bir performans sergilemişti.

Bir rivayete göre Kaká, Türk spor camiası tarafından daha 17 yaşındayken keşfedilmiş ve adı, Gaziantepspor’la anılmaya başlanmış. Ancak dönemin Gaziantepspor başkanı Celal Doğan’ın “17 yaşındaki çocuğa 1.5 milyon dolar vermem” demesi üzerine transferden vazgeçilmiş.

Milan’a transfer olmadan bir yıl önce, yani 2002 yılında ilk kez A milli formayı giyen Kaká, 2002 Dünya Kupası kadrosunda yer almasına rağmen, biraz da şanssızlığı yüzünden bu turnuvada sadece Kosta Rika maçında oynayabildi. Almanya ve Brezilya arasındaki final maçında, teknik direktör Luiz Felipe Scolari, maça yedek başlayan Kaká’yı son dakikalarda oyuna sokmak istemişti. Ancak genç oyuncu, fark edilebilmek için saha kenarında girdiği tüm şekillere rağmen, hakem tarafından fark edilmedi ve böyle önemli bir maçta dakika alabilme fırsatından mahrum kaldı.

2003 yılında Brezilya’nın katıldığı Gold Cup turnuvasında takımın kaptanlığını üstlenen Kaká, turnuvanın en iyi 11’i oylamasında en iyi forvet oyuncusu seçilmiş; Brezilya’nın şampiyonluğuyla sonlanan 2005 Konfederasyon Kupası’nda ise, final maçında attığı şahane gol sayesinde adından çokça söz ettirmişti.

Her hafta dağıttığı takımlar Inter, Lazio, Juventus gibi takımlar olunca haliyle futbolunu daha da geliştiren Kaká, 2004 yılında layık görüldüğü “Serie A’daki en iyi yabancı futbolcu” ödülüne, 2006 yılında da layık görüldü. Brezilya milli takımı olarak iyi bir futbol sergilemedikleri 2006 Dünya Kupası’nda ise, Kaká da kendisinden beklenileni sunamadı. Hâlbuki turnuva öncesinde takım arkadaşı Ronaldinho kendisi için şunları söylemişti: “Geçtiğimiz Dünya Kupası’nda Kosta Rika’ya karşı sadece 19 dakika forma giydi fakat biz, onun çok büyük bir yıldız olacağını biliyorduk. São Paolo’da da çok başarılıydı ancak Milan gibi büyük bir takıma gitmesi ve bir anda bu kadar büyük bir adım atması şaşırtıcıydı. O, sihirli bir futbolcu ve harika bir pasör. Bu Dünya Kupası’nda çok çok daha iyi olmasını bekliyorum.”

Geçtiğimiz sezon Shevchenko’nun Chelsea’ye gitmesinin ardından Milan’ın kilit adam rolünü üstlenen Kaká, mental olarak da kendini geliştirdi ve adeta altın yılını yaşadı. Sir Alex Ferguson, Şampiyonlar Ligi’nde Milan’ın Manchester United’ı 3-0 yendiği maç sonrasında “Kaká, dünyadaki en iyi iki futbolcudan biri; diğeri Cristiano Ronaldo” demişti. Ancak İtalyan La Gazzetta dello Sport, İngiliz The Times, Alman Kicker, UEFA ve hatta zor beğenen Ahmet Çakar bile Sir Alex’le aynı görüşte değildi. Onlara göre bir tek “en iyi” olabilirdi ve O da Kaká’ydı.

İyi olduğu kadar yoğun da bir sezon geçiren Kaká, geçtiğimiz Temmuz ayında Venezüella’da düzenlenen Copa América’ya katılmak istemediğini şu sözlerle açıkladı: “Üç sezondur hiç ara vermeden futbol oynuyorum. Bu turnuvada benden beklenileni sergileyemeyeceğimi ve ülkemi iyi temsil edemeyeceğimi düşünüyorum.” Kaká’nın bu açıklaması tüm Brezilyalılar’ı olduğu gibi, Brezilya milli takım teknik direktörü Dunga’yı da hayal kırıklığına uğrattı ancak Dunga, işe iyi taraftan bakmak gerektiğini, Kaká’nın yokluğunda şimdiye kadar az forma şansı bulmuş oyuncuların değerlendirilebileceğini söylemişti.

Futboluyla gündemi oldukça meşgul eden ünlü futbolcunun, haliyle özel hayatı da büyük merak konusu oluyor. Örneğin, koyu bir Katolik olduğu bilinen Kaká’nın, 2006 yılında Kuveyt’e yaptığı bir gezi esnasında Müslüman olduğu ve “Ben Müslüman olmak için doğmuşum.” dediği iddia edilmişti. Ancak Kaká, bu haberlerin asparagas olduğunu kanıtlamak istercesine formasının altına, üstünde “İsa’ya aidim”, “İsa sizi korusun” yazan tişörtler giymişti. Ayrıca Kaká yaptığı açıklamada, 18 yaşında yüzme havuzunda geçirdiği kazadan sonra mucizevî bir şekilde hayatta kalmasının ardından gelirinin bir kısmını Kilise’ye bağışlamaya başladığını ve 2005 yılında evlendiği eşi Celso Celico ile evlenmeden önce bakir olduğunu ve bir Katolik olarak bunlarla gurur duyduğunu dile getirmişti.

Takım arkadaşı Gattuso’nun kendisi için “O kadar muhteşem ki, bazen gerçekten var mı yok mu anlamak için O’na dokunmam gerekiyor” dediği Kaká’yı Allah, onunla aynı ligde, aynı formayı giyerken bir grup kasap tarafından gaddarca bitirilenlerin kaderinden korusun!

Futbol Extra dergisi 2007/10 Sayı: 31'de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: