İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

20.12.2013

Lev Yashin: 2. Bölüm – 20 Yılı Aşan Bir Kariyer

Dün 1953 sezonunun sonunda Dinamo Moskova’nın birinci kalecisi olduğu yerde bıraktığımız Lev Yashin, 1971’de futbolu bırakana kadar başka hiçbir takımın formasını giymemiştir. Başta Real Madrid olmak üzere çeşitli Batı Avrupa kulüplerinin kendisine büyük paralar teklif ettiği rivayet olunur ancak, ülkesinden geri dönüşü olmayacak şekilde kaçmak ve Dinamo Moskova’dan ayrılmak Yashin’e göre değildir.

Teknik kadronun güvendiği Yashin, mentoru Khomich’le birlikte sıkı bir antrenman temposuna girer ve bunun meyvesini hemen 1954 sezonunda Dinamo Moskova’yla birlikte SSCB ligi şampiyonu olarak tadar. 1954 ayrıca Yashin’in milli takıma da yükseldiği yıl olacaktır ve 8 Eylül tarihinde İsveç’e karşı oynanan bir özel maçta ilk defa Sovyetler Birliği’nin kalesini korur. Serimizdeki diğer kalecilerin bazısı için kulüp ve milli takım kariyerlerini ayırmak zor olmuştu ancak futbol oynadığı yılların tamamını Dinamo’da geçiren Yashin için bu daha kolay. Kulüp kariyerini hızlıca aradan çıkartalım…
Yashin, Dinamo Moskova’nın kalesini koruduğu 17 sezonda toplam 5 kez lig, 3 kez kupa şampiyonluğu kazanırken takımı Sovyet Ligi’ni 5 defa da ikinci bitirmiştir. Bu arada 1960,63 ve 66’da 3 defa ülkenin en iyi kalecisi ödülünü almıştır. “Sadece 3 kez mi..?” Bakın bu konu biraz araştırmaya değer. 

Birincisi ülkenin prestijli haftalık dergisi Ogonyok “En İyi Kaleci” ödülünü 1960 yılında vermeye başlamıştır ve Yashin hâlihazırda 31 yaşındadır. 1961 yılında Dinamo Moskova ligi 11. bitirir ve bu yıl ödülün kaçması doğaldır. 1962 ise birazdan göreceğiniz üzere Yashin’in kariyerindeki en kötü yıldır. 1964 ve 1965’te Dinamo’nun yine zirveden uzak olduğunu görüyoruz ve artık 35’ine gelmiş olan Yashin’in (müzeye buyrun) Kavazashvili ve Bannikov (ligin en uzun süre gol yememe rekoru sahibi) gibi çok önemli iki rakibi vardır. Daha önce demiştik ya; Sovyetler Birliği iyi kaleci konusunda sıkıntı yaşamayan bir ülkedir. Ayrıca Sovyet Ligi de dünyanın en çetin liglerinden birisidir; 1960-70 yılları arasında 5 ayrı şampiyon çıkmıştır 1966-68 arası 3 kez şampiyon olan Dinamo Kiev dışında üst üste 2 şampiyonluk yaşamış takım da yoktur. Yashin “En İyi Kaleci” ödülünü son kez 1966 yılında özellikle Dünya Kupası’ndaki başarısıyla almıştır (Dinamo o sezonu 8. bitirmiştir). Son dipnotumuz, Dasaev ve Akinfeev bu ödülü toplam 6 defa kazanmış. Bugün hâlen verilmekte olan ödülün adı artık Lev Yashin olduktan sonra kimin kaç kez kazandığının ne önemi var. 

Bugün bakan bizler için Yashin’in kariyerindeki en büyük eksiklik Avrupa’da başarı olarak görülüyor. Ama bu eksikliğin nedeni Sovyet takımlarının Avrupa arenasında (başka klişe laf kaldı mı.?) ancak 1966-67 sezonundan itibaren mücadele etmeye başlaması. Bu yıllar artık Yashin’in de son dönemi olmakla birlikte Dinamo Moskova’nın da düşüşe geçtiği yıllar. Takım 1968-69 sezonunda Kupa Galipleri Kupası’nın ilk turunda tek maç oynamadan turnuvadan çekilirken, aynı kupada 1971-72 sezonunda Glasgow Rangers’e kaybettiği final dışında iki defa yarı-finalden ötesini göremiyor. Zaten Dinamo, Sovyet (ve sonraki Rusya) liginde de 1976’dan bu yana şampiyonluğa hasret. 

Çok uzadı, artık Yashin’in milli takım kariyerine bakma zamanı. Onu en son İsveç karşısında ilk kez milli olurken bırakmıştık. Sonrasında Dinamo Moskova’dakine paralel bir yükseliş başlar. SSCB ilk olarak 1956’da Melbourne Olimpiyatları’nda altın madalya kazanır, daha sonra ilk defa katıldığı 1958 Dünya Kupası’nda çeyrek finale kadar yükselip ev sahibi İsveç’e boyun eğer. Ancak bu yenilginin de kendince bir mazereti vardır. Grubundan çıkmak için o günkü statüye göre play-off oynamak zorunda kalan Yashin ve arkadaşları –gruptan direk çıkan İsveç’in aksine- sadece bir gün dinlenebilmiştir. Yine de ilk defa katıldığı dünya Kupası’nda gelen çeyrek final ülke için yeterli bir sonuçtur. 

Yashin ve SSCB’nin bugüne kadarki (ve artık ülke mazi olduğu için bundan sonraki) en büyük başarısı 1960 yılında gelmiştir. UEFA tarafından ilk defa düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nın finalleri Fransa’da yapılacaktır. Yine ilginç bir statü ile takımlar eleme turlarından süzülmüş ve Paris’e sadece 4 takım yarı-final ve final için gelmiştir. Sovyetler Birliği yarı-finalde Çekoslovakya’yı 3-0, finalde ise uzatmalar sonunda Yugoslavya’yı 2-1 yenerek tarihin ilk Avrupa Şampiyonu olmuştur. Yashin ise turnuvanın en iyi kalecisi seçilmiştir. Buraya bir not; ilk eleme turunda Macaristan’ı geçen Sovyetler Birliği çeyrek finalde rakibi olan İspanya’nın Moskova’ya gitmeyi reddetmesi üzerine otomatikman yarı finale yükselmiş. 

Artık dünyanın en iyileri arasında gösterilmeye başlanan Yashin’in ve yavaş yavaş iyi bir kuşak yakalamaya başlayan SSCB, 1962 Dünya Kupası’nda favoriler arasında gösterilmeye başlanmıştır ancak bu turnuva Yashin’in kariyerinin en kötü dönemi olarak kayıtlara geçecektir. İlk turun ikinci maçında Sovyetler Birliği, Kolombiya karşısında 67. dakika itibariyle 4-1 öndedir ancak bu dakikadan sonra Yashin kariyerinin en başındakine benzer bir hâle bürünür ve onun hatalarıyla Kolombiya maçı 4-4’e taşımayı başarır. Bu gollerden birisi Marcus Coll’un direkt kaleye giren korner vuruşudur ki bu hâlen Dünya Kupaları tarihinin kornerden direkt atılan tek golüdür. İkinci tur yani çeyrek finalde ise ev sahibi Şili’ye karşı 2-1 kaybeden Sovyetler hayal kırıklığı içerisinde eve dönerken Batı Avrupa gazetelerinde Yashin’in artık kariyerinin sonuna gelmekte olduğuna ilişkin yorumlar görülür. Tarih de bazen böyle yorumları ve yorumcuları madara eder. 

Sadece iki yıl içerisinde en tepeden en dibe çöken Yashin, 1962-63 kışını yoğun bir şekilde çalışarak geçirir ve dönüşü muhteşem olacaktır.
Dinamo Moskova 1963 sezonunu ezeli rakibi Spartak’ın önünde şampiyon olur ancak istatistiklere bakarak Yashin’in bu şampiyonluktaki payını anlayabiliriz. Dinamo, ligin ilk 5 sırası içinde Dinamo Minsk ile birlikte en az gol atan takımdır ama Yashin ile 38 maçta sadece 14 gol yemiştir (diğer 4 takımın yediği gol ortalaması 35). Böylelikle Dinamo Moskova, Spartak’tan 1 tane az galibiyet  almasına rağmen daha fazla berabere kalmayı başararak 3 puan farkla zafere ulaşmıştır. Bu başarı, zaten dünyanın ilgisini bir kez daha Yashin’in üzerine toplamaya yetmiştir ancak onun işi henüz bitmemiştir. 

Çoğumuzun bildiği üzere günümüz futbolu 1863 yılında İngiltere’de Football Association’ın (F.A.) kurulmasıyla başlamıştır. FA, kuruluşunun 100. yılını kutlamak için İngiltere’nin FIFA karmasıyla oynayacağı bir maç ayarlar ve bu maçı “İngiltere-Dünyanın Geri Kalanı” adıyla duyurur. Dünyanın geri kalanında kimler yoktur ki; Eusebio, Puskas, Seeler, Schnellinger, di Stefano, Kopa, Masopust, Law ve Yashin. Peki kimler gerçekten yoktur ki; mesela Pele başta olmak üzere 1962 Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya’dan sadece defans oyuncusu Santos gelmiştir. Yine de kabul edelim yukarıda saydığımız isimler yeterince güçlü bir kadro oluşturuyor.
Zaten biz kaleciler için bu maçın gerçek önemi gelecekte 20. yüzyılın en iyi iki kalecisi seçilecek olan Lev Yashin ve Gordon Banks’in karşı karşıya geldiği tek maç olmasıdır. Yalnız bu maçla ilgili bugün bir şeyler okumak isterseniz Banks’in ismini sadece kadrolarda görebilirsiniz. Hatta maçın kendisiyle ile ilgili çok az şey yazılmaktadır… Herkes Yashin’in performansından bahsetmektedir ve bazıları ilk 45 dakikayı “Jimmy Greaves-Lev Yashin’e karşı” diye adlandırmaktadır. Dünyanın Kara Panter lakabıyla tanıdığı ancak o gün sarı bir kazak giyen Yashin insan ötesi reflekslerle imkansız kurtarışlar yapmaktadır. İlk yarısı 0-0 biten maçın ikinci yarısında Yashin yerini Yugoslav Milutin Soskiç’e bırakır (bu defa müzenin amma yeni sakini oldu yahu) ve maçı İngiltere 2-1 kazanır. Bu sene FA’nin kuruluşunun 150. yılı ve benim bildiğim kadarıyla buna benzer bir maç yapılmadı değil mi? Ne büyük bir kayıp..!

Bu maç 1963 yılını muhteşem geçiren Yashin’in tacındaki en büyük mücevher olmuştur ve taaaa en başta belirttiğimiz şekilde Avrupa’da Yılın Oyuncusu seçilerek Altın Top ödülünü alır ve bugüne kadar bunu başarabilmiş tek kaleci olur. 

Yashin artık 35 yaşına merdiven dayamıştır ve kariyerinin son dönemine gelmiştir. Ancak büyük kalecinin henüz barutu bitmemiştir. Sovyetler Birliği 1964 yılında İspanya’da düzenlenen 2. Avrupa Şampiyonası’nı ev sahibine finalde 2-1 kaybeder. 1966 yılında İngiltere’de düzenlenen Dünya Kupası’na gelindiğinde ise Yashin’in artık kaleyi Kavazashvili ile paylaşmaya başladığını görmekteyiz. Üç grup maçının ikisinde dinlendirilen Yashin, çeyrek finalde Macaristan’a karşı kaleyi koruduktan sonra yarı finalde Batı Almanya’nın karşısına çıkar. Sonraki 10 yılın büyük gücü olacak Batı Almanya’ya tek başına direnmeye çalışır ama Haller ve Beckenbauer’in gollerine engel olamaz. Son dakikalarda Porkuyan’ın attığı teselli golü yetmez ve Sovyetler Birliği 3.’lük maçını da Portekiz’e karşı aynı skorla 2-1 kaybeder. Vay anasını, şimdi dikkatimi çekti; Yashin’in uluslararası kariyerindeki bütün önemli turnuvalar SSCB için 2-1’lik skorlarla bitmiş. Tekrarlayalım; 1960 Avrupa Şampiyonası Finali, 1962 Dünya Kupası Çeyrek Finali, 1964 Avrupa Şampiyonası Finali ve 1966 Dünya Kupası Yarı Finali. Burası yazının ikinci bölümüne noktayı koymak ve son bölüme rakamlarla başlamak için ideal bir yer…

Hiç yorum yok: