İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

19.06.2008

Bir Şampiyonluğun Hikayesi

11 Mayıs 2008 Pazar günü İstanbul’da evde oturuyor ve bir şampiyonluk hikayesi yazıyor. Çok muhtemel ki bu Galatasaray’ın önceki gece kazandığı Türkiye Ligi şampiyonluğun hikayesi. Hatta zaman ve mekan, muhtemeli zorunlu kılacak kadar belirleyici. O kadar ki, başka bir şampiyonluğun hikayesine dahi bu görülmesi zorunlu kılınan hikayeye atıfla başlamakta. Gece 12 sularında evinin yakınındaki silah ve korna sesleri görülmesi kadar duyulmasını da zorunlu kıldı bu ‘diğer’ şampiyonluğun.

Galatasaray Mecidiyeköy’deki maçı kazanıp şampiyon olduğunda, Londra’daki bu ‘esas’ şampiyonluk kutlanmaktaydı bile. İstanbul saatiyle dört buçukta başlayan final maçı altı buçuk gibi bittiğinde şampiyonluğu İstanbul’da da kutlayan vardı. Ebbsfleet United, FAT (İngiltere’de 5.seviye ve altındaki takımlar arasında düzenlenen milli federasyon kupası) finalinde bu kupada daha önce 3 kere final oynamış Torquay’ı 1-0 yenerek kupayı Kent bölgesine getiriyordu. (Ebbsfleet United daha önce Gravesend&Northfleet olarak bilinen Kent takımının Mayıs 2007’de isim değiştirmesiyle ortaya çıktı, eski ismiyle olan tarihi ise 1946’ya dayanıyor)

Bu satırların yazarına bu kadar ‘uzak’ bir hikaye nasıl oluyor da onu bilgisayar başında internet üzerinden canlı izlediği final maçında heyecanlandırıyor hatta üzerine bir yazı bile yazmaya motive ediyor? Bu şampiyonluğun ve sınılarötesi kutlanışının hikayesi söyle; 2007 Mayıs ayında Will Brooks adlı bir Fulham taraftarı 2005’ten beri düşündüğü ve ayrıntılarıyla kurguladığı projeyi www.myfootballclub.co.uk veya MYFC adıyla işlemeye açtı. Proje genel hatlarıyla, internet üzerinden örgütlenen bir cemaatin para toplayıp İngiltere liglerinden bir futbol takımını satın almasını öngörüyordu. Esas çekici olan kısmı ise takım satın alındıktan sonra maça çıkacak ilk 11 dahil bir çok kararın, internet üzerinden üye-sahiplerin oylamasıyla alınması vaadiydi.

İlk aşamada internet sitesine ücretsiz üyelikler alan proje üyelerine projenin adımlarını anlatıyordu. 50,000 kişi ücretsiz üye olduktan sonra ikinci aşamaya geçildi. İkinci aşama üyelerin üyelik haklarını devam ettirebilmek için 35’er pound ödemesiydi. İkinci aşama projenin duyulmuşluğunun ve üye sayısının arttığı bir dönemdi. Bu dönem içinde tamamen belirsizlik hakim olsa da toplanan paranın hedeflendiği gibi bir futbol takımını almaya yetecek düzeyde olduğunu dair duyumlar, 13 Kasım 2007’de satın alınacak olan takımın İngiliz 5.seviye ligi Conference’dan Ebbsfleet United olduğunun açıklanmasıyla son buldu. Satın alım MYFC vakfına yaklaşık 675.000 pound’a maloldu ve %75’lik hisse 2008 Ocak ayı itibariyle resmen sınılarötesi bir internet cemaati olan MYFC’nin oldu. Takımın borçları kısmen kapatılmış ve bu ilginç, ilginç olduğu kadar gelişmeleri tahmin edilemeyen proje üçüncü aşamaya gelmiş oldu.

Satın alım gerçekleştiğinde bu şampiyonluk hayal edilmekten çok uzaktı aslında. Bulunduğu ligde nispeten yeni ve orta sıralara oynayan bir takım olan Ebbsfleet’in 10 Mayıs’ta Wembley’de boy göstereceği, tarihi ve taraftar tabanı olarak daha ‘üst’ seviye bir takım olan Torquay’ı 1-0 yenerek kupaya uzanacağı hatta daha da önemlisi Torquay’ın sattığı 11,000 bileti 2 ye katlayarak 25,000’e yakın bilet satacağı pek de tahmin edilemezdi. Acaba bu maç için Afganistan’ın başkentinden Londra’ya gelen bir üye olduğunu söylesem (yanılmıyorsam Ankara’daki üye ‘enginsan’ da atlayıp Londra’ya gitti) bu 3-5 aylık sadaakatin gücünü iyi örneklemiş olur muyum?

Projenin en ilginç yönü mutlaka İngiltere özelinde multi-bilyoner satın alımlarına karşı kurulması ve sunduğu kollektif mülkiyet ve yönetim iddiası. Aslında Türkiye, İspanya, İtalya, Almanya gibi liglerin kulüp takımları çoğunlukla vakıf statüsünde olduğundan tekel satın alımlarına izin vermiyor ama yine de Berlusconi, Aziz Yıldırım, Yıldırım Demirören, Agnelli gibi isimleri farklı hukuki zeminlerde de olsa meşru! birer karar verme tekeli oluşturduğunu iddia etmek çok da gerçek dışı değil. Kişiler olmasa da yönetim kurulları hesap sorulabilen, karşı çıkılabilen kurumsal düzenlemeler olmaktan çok uzaklar. İngiltere’de ise çok tartışılan Abramovich, Thaksin Shinawatra, Glazer gibi küresel zenginlerin Chelsea, Manchester United ve City gibi takımlarla girdiği ilişkileri medyada görmemiş olmak zor.

MYFC projesinde her üye verdiği 35 pound ile vakıfa yıllık üyelik kazanıyor, hisse senedi almıyor yani. Karşılığında ise tüm kararlarda oy hakkı ve sitede forumlar ve makaleler yoluyla aktif olma hakkı kazanıyor. Kurgulandığına göre bu proje kar etmek üzerine değil.(hakkını verelim şu ana kadar bir çok şikayet oldu yalnız bu konuda pek bir şüphe yok. Vakfın hesap defterleri de üyelerle paylaşıldığında bu sorun bitmiş olacak.) Futbolu, üzerinde hak iddia edemeyen taraftarlara geri vermek iddiasıyla taraftarı/izleyiciyi daha önce pek hayal edilmemiş sorumluluklara ve üretici pozisyona çağırıyor. Üretilmiş futbol oyuncağının tüketicileri olmaktan çıkıp, -futbolun bir endüstri olduğunu pek de sorgulamadan- bu endüstride üretici pozisyonuna ‘yükselmeyi’ öneriyor bir anlamda.

FAT kupa yürüyüşü çokluktan sadece bokluk çıkmadığını kanıtlayan bazı ilginç anılar sundu. Bir hikaye deplasmanda Burton Albion ile oynanacak çeyrek final maçı öncesiydi. Üyelerden birinin attığı fikir üzerine toplanan para ile takımın bir geceliğine otelde konaklaması ve maça yolculuk üstüne değil, dinlemiş olarak çıkması sağlandı. Takibinde deplasmanda alınan beraberlik (ki Burton ligin güçlü ekiplerinden, sezonu ilk 5’te tamamladılar) turu ikinci maça uzatmaya yaradı. Bir başka hikaye, satın aldığı takımla tanışmak üzere antreman sahasına uğrayan bir üyenin önerisiyle toplanan paranın takıma kaliteli malzemeler, taşınabilir kaleler alınması örneğiydi. Tabi esas hikaye son haftalarda geldi. Takımın FAT finalinde oynayacağı maçın uluslararası yayın haklarının olmaması üzere yine bir üyenin önersiyle harekete geçen yönetim kurulu federasyona yaptığı ricalar sonucu maçın internetten ücretsiz yayınlanmasını sağladı. Bu da Brezilya’da Fas’ta Türkiye’de Avustralya’da Norveç’te üyelerin maçı canlı izleyebilmesi ve bu eğlencenin parçası olabilmesini sağladı.

Projenin gelişimi belirlenmiş bir rota üzerinde gitmiyor. Gerçekten de aktif üyelerin katılımı ve oylarda çıkan sonuçlar yoluyla işliyor. Tabi kayıtlı gözüken 30,000’e yakın üyenin bir kısmı projenin ilk zamanlarında Leeds United veya Q.P.R gibi büyük kalibre takımların alınacağı ümidiyle girenlerdi ve hiç bir oyda 15,000 den fazla oy çıkmadı ki birçok önemli oylama 3000-5000 üyenin oylarıyla sınırlıydı. İddialı ve devrimci sloganlarla MYFC’nin geleceği hakkında konuşmak zor olsa da futbol-taraftar-izleyici üçgenini yeniden kurgulayan bir deneyim olduğu şüphesiz.

Biraz da olayın sosyo-ekonomik boyutuna bakalım. Daha önce de belirttiğim gibi takım Kent bölgesinin takımı olan Gravesend&Northfleet’in ismi Eurostar sponsorluğunda (interrail hikayelerine aşina olanlar bilir, Eurostar Avrupa’daki tren ağını işleten şirket) 2006 Mayıs ayında Ebbsfleet United olarak değiştirilmiş. Ebbsfleet ismi, Eurostar’ın o tarihlerde Stonebridge Road’un (takımın stadı) 3 mil yakınında kurduğu uluslarararası tren istasyonunun da ismi. İstasyon İngiltere’den Fransa’ya geçerken uğranan son istasyon olarak uluslararası dolaşımda önemli bir yere sahip olacak. Bu yüzden Kıta Avrupa’sından taraftarlar için ilginç bir çekiciliği var. Ufak iki kasaba olan Gravesend ve Nortfleet, ise bu tren istasyonu ile birlikte planlanan Thames Gateaway projesi sonucu ciddi bir dönüşüme hazırlanıyor. Yeni iş olanakları ve evlerin yapılmasıyla nüfüsun artması bekleniyor. Yakınlara yapılan Bluewater Shopping Center, türünün Avrupa’daki en büyüğü olarak bu büyük dönüşümün habercilerinden. Ebbsfleet United ve MYFC ortaklığı bu dönüşümden de payını alacaktır.

Not: Ben 27 Ağustos 2007’den beri aktif bir üyeyim. Gelişmeler bu sezonla birlikte çok daha heyecanlı olacağa benziyor. Geçen sezon takımın sezon arasında satın alınması, birçok gelişmenin ertlenmesine neden oldu. Eğer katılmak isterseniz adres www.myfootballclub.co.uk. Çok değişik açılardan ve seviyeli bir düzeyde futbol tartışıldığını söylemek gerek. 16 yaşından büyük olmak ve akıcı bir İngilizceye sahip olmak tek gereklilik. İngilizcesi olup da kullanamadığı için gerilediğini düşünen futbolseverler varsa da müthiş bir olanak bence. Yıllık üyelik 35 pound. Tavsiye ederim.

Yazının ana bedeni 11 Mayıs Pazar günü yazılmıştır. Yalnız bir aylık yoğun bir dönemin ardından ufak düzeltmeler ve eklemeler ile 19 Haziran Perşembe günü İlker’e yolluyorum.

Up The Fleet!!!

Sevgiler,

Can

Hiç yorum yok: