İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

14.03.2007

3-3'lük Değil, Dört Dörtlük Maç

Bu maçı yazmamak, analiz etmemek olmazdı. Son zamanlarda, belki de son yıllarda izlediğim en iyi maçtı. Şampiyonlar liginden elenerek gelen iki dünya devi Camp Nou’da karşı karşıya geldiler. Maç sonunda altı gol, bir kırmızı kart, on sarı kart, bir penaltı, sayısız pozisyon izleme şansını elde etmiş insanlar olarak çok mutlu olduk.

Şampiyonlar liginde Liverpool’a elenen Barcelona, şampiyonluk yarışında Sevilla’nın gerisinde kalmamak, yine şampiyonlar liginde Bayern’e elenen Real Madrid ise şampiyonluk yarışından tamamen kopmamak, bir ucundan tutunabilmek için kazanmak istiyordu. Bir tarafta Eto’o ve Ronaldinho ile yaşadığı sorunlarla gündeme gelen, çok sert biçimde eleştirilmeye başlayan Hollandalı Rijkaard diğer tarafta ise Ramon Calderon “teknik direktörümüz sezon sonuna kadar görevinin başında” demiş olsa da kaybetmesi halinde görevde kalması hayli zorlaşacak olan Capello. Bir yanda mükemmel maçlar çıkaran Casillas, diğer yanda son maçlarda hatalı goller yemiş olan ama genel olarak iyi bir sezon geçiren Victor Valdez. İspanya’nın en iyi iki savunmacısı Puyol bir yanda, Sergio Ramos karşıda. Bir yanda Deco, Xavi, İniesta’lı üçlü beyin, diğer yanda sadece Guti. Eto’o, Messi, Ronaldinho bir tarafta, Nistelrooy ve Raul karşı tarafta. Bu önemli yıldızlar Cumartesi gecesi bizlere büyük bir futbol ziyafeti vermek için sanki sözleşmişlerdi.

Basında Barcelona’nın kaç gol atarak kazanacağı tartışıla dursun, maça iyi başlayan ve maçın yıldızlarından Guti’nin başlattığı, Higuain’in pasını verdiği topta Nistelrooy daha beşinci dakikada takımını öne geçirdi. Güzel bir maç olacağı o anda belli olmuştu sanki. Bu golden beş dakika sonra Messi sahneye çıkıp skoru eşitliyor, bundan da iki dakika sonra Guti’nin Oleguer tarafından düşürülmesiyle Nistelrooy takımını tekrar öne geçiriyordu. Daha ne olduğunu anlamadan 13 dakikada üç gol izleme şerefine nail olmuştuk. 2-1’den sonra özellikle 20. dakikadan sonra oyunun kontrolünü ele geçiren Barcelona Ronaldinho’nun başlattığı pozisyonda karambol sonucunda Messi ile tekrar eşitliği yakaladı. 2-2’den sonra da oyun Barca’nın etkili ataklarına sahne oldu. Real Madrid’in de tehlikeleri oldu ama Barcelona-Casillas maçı izler olmuştuk o dakikalarda. Tam devre biterken Oleguer’in ikinci sarı kartı görüp kırmızıyla oyundan atılması, ikinci yarının başka türlü olacağını gösteriyordu.

Bol kartlı, bol gollü, bol pozisyonlu o mükemmel ilk yarının ardından gelen ikinci yarı ilk yarıyı aratıyordu çünkü 10 kişi kalan Barcelona öncelikle 2-2’yi korumaya yönelik bir oyun anlayışına büründü. Eto’o nun çıkıp, Sylvinho’nun girişiyle hücum etkinliği azalan Barcelona oyunu genellikle kendi yarı alanında kabullenip kontra ataklarla etkili olmak istedi. İlk yarının ikinci bölümüne benzer bir biçimde Real Madrid de ikinci yarıda, rakibinin eksik olmasından da faydalanarak bir hayli etkili ataklar geliştirdi ama onlar da Valdez’i bir türlü geçemediler. Sonra Ramos’un Guti’nin ortasında vurduğu kafa Real Madrid’i Barcelona karşısında üçüncü kez öne geçirdi. Özellikle Guti’nin çıkmasıyla, savunmada kalıp rakibini karşılayan Real Madrid 90+2 de maçın bir başka yıldızı Messi’nin sahne almasına engel olamadı ve bu muhteşem karşılaşmada Barcelona üçüncü kez eşitliği yakaladı. Maçta 3-3 sona erdi.

Maçı izleyemeyenlerin çok şey kaçırdıkları bir gerçek, Kesinlikle kaçırılmaması gereken, mükemmel bir maç izledik. Çok şanslıyız.

Maçı biraz analiz edelim; Zaragoza ve Liverpool maçlarında olduğu gibi Rijkaard maça 3-1-3-3 sisteminde başladı. Topa kolaylıkla hakim olacak olan bu onbir hücum zenginlikleri üretmekte de hayli başarılı olabilecek bir onbirdi. 20. dakika ile 10 kişi kalana kadar yani 45. dakikaya kadar Barcelona takımı bu üretkenliği genel olarak sağladı. Real Madrid ise savunmanın önünde Gago-Diarra ikilisi, solda Guti, sağda ise Higuain, ilerde ise Raul-Nistelrooy ikilisini tercih etmişti. Maça istekli ve iyi başlamış olmalarına rağmen 2-1’den sonra oyunun kontrolünü tamamen Barcelona’ya kaptırmak zorunda kaldılar. Sezon başında kurulan Real Madrid kadrosunun gol atma şansı zaten Guti üzerine kurulmuştu. Bu maçta da doğal olarak Guti’nin yapacaklarına bel bağlayan Real Madrid bu konuda başarılı oldu. Guti mükemmel bir oyun ortaya koyarak, takımının tüm hücum aktivitelerini yöneten, başlatan isim oldu. Real’in attığı üç golünde yaratıcısı oldu. Barcelona ise 10 kişi kaldıktan sonra beraberliğe razı bir oyun ortaya koyup istediğini almayı başardı.

Real Madrid’in son dakika golüyle çok önemli şeyler kaybettiğini düşünüyorum. Capello’nun iyi bir teknik direktör olup olmadığını bile, en azından şu an için, düşünmemize neden olan bir kritik eşik vardı maçta. Guti’yi oyundan çıkararak takımının orta sahada top tutma şansını öldüren ve muhtemelen gelecek dördüncü golü önleyen, son 10 dakikayı takımı için kabusa dönüştüren Capello maça damgasını vurmayı başardı. Eline gelen maçı böylece itmesi O’na hiç yakışmadı.

Maçla ilgili bazı istatistikleri vermek istiyorum. Barcelona %59 topa sahip olurken, Real Madrid %41 topa sahip oldu. Barcelona 19 kez Real Madrid kalesine giderken on tanesinde isabet sağladı. Real Madrid ise 13 kez Barça kalesini yokladı. Onlarda sekiz tanesinde çerçeveyi buldu. Her iki takımada beşer sarı kart çıkarken, Guti yine bir çok kez olduğu gibi üç kez rakiplerine kart gösterterek bu konuda uzman olduğunu gösterdi. Ronaldinho 16, Nistelrooy ise 15 kez top kaybı yaparken her iki oyuncu da hiç top çalmadı. Maçın en iyi isimlerinden olan Thuram 16, Sergio Ramos ise 14 kez rakiplerinden top çalarak bu alanda maçın en iyileriydi. Guti 9 kez faule maruz kalarak yere en çok düşen oyuncu oldu. Guti’ye en yakın isimler dörder kez faul yapılan Ronaldinho ve Diarra. Maçın en çok faul yapan isimleri ise beşer kez faul yapan Deco ve Diarra.

Guti 7 kez gollük pas atarak takımının gol atma ihtimalinin O’nun üzerinden geçtiğini bizlere tekrar hatırlattı. Guti Real Madrid adına, Messi de üç gol atarak Barcelona adına maçın yıldızlarıydı. Thuram savunmada mükemmel bir oyun ortaya koyarken, Puyol da genel olarak her zaman ki gibi başarılı bir performans ortaya koydu. Takımın başını yakan Oleguer tercihini Rijkaard’ın bir kez daha gözden geçirmesi gerekecek. Deco ve Raul her iki takım için de sahanın en kötüleri olurken, Barcelona orta sahasının diğer iki önemli ismi İniesta ve Xavi başarılı performans gösterdiler. Eto’o’nun ise hala hazır olmadığı gözleniyor. Yine de zaman zaman tehlikeli oldu. Ronaldinho ise ilk yarıda etkili gözükürken maçın ikinci yarısında hemen hemen sahada yok gibiydi.

Real’de Nistelrooy attığı iki gole rağmen girdiği pozisyonlardaki bonkörlüğüyle takımının kazanamamasına neden olan faktörlerden birini yarattı. Raul’un çok etkisiz olduğu bu maçta, İki Arjantinli Gago ve Higuain iyi maç çıkardılar. Diarra kötü başladığı maçta ikinci yarıda daha iyi bir oyun çıkardı. Sergio Ramos da yine mükemmel bir oyun ortaya koydu. Attığı golün yanı sıra savunmada hatasız oynadı. Helguera ve Salgado vasat bir oyun ortaya koyarlarken, Miguel Torres, Messi karşısında oldukça zorlandı ama birçok pozisyonda da başarılıydı.

Real Madrid puan farkını tam ikiye indirdi, şampiyonluk yarışına ezeli rakibi kadar şanslı duruma geliyor dediğimiz anda gelen bir golle her şey alt üst oldu. Real Madrid için bu gece daha iyi bitmeliydi. Barcelona ise son dakika golüyle bir puanını kurtardı ve aradaki puan farkının beş olarak kalmasını sağladı. Son söz olarak şunu söyleyelim. Hepsine sonsuz teşekkürler!

Hiç yorum yok: