İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

3.09.2007

Gerçek Bir Canavar O!

Maradona’nın “Bizimle idman yapan gençlerin heyecandan ayakları titrerken, biri çok farklıydı. Bu çocuğa ne zaman baksam karşımda başarılı olacak birini görüyordum.” övgüsüne mazhar olan; insana, defansta o varken bazı Juventus yöneticilerinin neden maçları önceden ayarlama ihtiyacı hissettiğini merak ettirten; “Kadınlar neden futbolu sever?” sorusuna verilebilecek en güzel cevap olan, İtalyan defansının merkezindeki bir canavar O: Fabio Cannavaro.

Fabio Cannavaro, 13 Eylül 1973’te Napoli’de dünyaya geldi. Küçük Cannavaro’yu futbolla tanıştıran ise futbolcu babası oldu. Sokaklarda top koştururken, en parlak dönemini yaşayan Maradona’lı ve Ciro Ferrara’lı Napoli takımı tarafından fark edildiğinde 18 yaşındaydı. Kariyerine, İtalya’nın ev sahipliğini yaptığı 1990 Dünya Kupası’nda top toplayıcılıkla başlayan Cannavaro, bundan tam bir yıl sonra Maradona ile idmanlara çıkmaya başladı. 1993 yılında Serie A’daki ilk maçını, daha sonradan 2 yıl süreyle formasını giyeceği Juventus’a karşı oynadı. Babasından miras kalan topa yükselme özelliği ve Ferrara’dan öğrendiği defans yapmanın incelikleri sayesinde, kısa boyuna rağmen forvetlere geçit vermiyordu. Ancak Cannavaro’nun yıldızı yükselmeye başladığında, Napoli Maradona’nın ayrılmasıyla düşüşe geçmişti. Maddi zorluklar içindeki kulüp, 1995 yılında Cannavaro’yu Parma’ya satmak zorunda kaldı.

Birkaç yıl önce iflas eden ünlü süt ve yoğurt firması Parmalat tarafından satın alınan Parma, güçlü bir kadro kurmuştu. Parma’da, defansın göbeğinde Lilian Thuram’la müthiş bir ikili oluşturan Cannavaro’nun, kaleci Buffon’la da telepatik bir ilişkisi vardı. 1997 yılında Carlo Ancelotti yönetimindeki Parma, Serie A’da Juventus’un 1 puan altında ikinci olarak, tarihindeki en iyi lig derecesine sahip oldu. Parma’da 1998-1999 sezonunda İtalya Kupası’nı kaldırmanın yanı sıra UEFA Şampiyonluğunu da tadan Cannavaro’nun, UEFA Kupası final maçı öncesi “neoton” adlı bir ilaç enjekte ederken çekilen görüntüleri basına sızdı. Ancak sonradan bu ilacın doping kapsamına girmediği açıklandı ve Cannavaro ile ilgili akıllarda kalan, Parma’nın savunma hattına kurduğu il muro di Berlino (Berlin duvarı) oldu. Ayrıca Parma’da 2000-2002 yılları arasında, şu an Napoli’de forma giyen ve kendisi gibi defansta oynayan küçük kardeşi Paolo Cannavaro ile beraber oynama fırsatı yakaladı. Parma’daki performansıyla Milan, İnter ve Juventus’un gündemine giren Cannavaro, 2002 yılında 32 milyon Euro karşılığında İnter’e transfer oldu.

İnter’de Hector Cuper’ın anlamsız ısrarıyla birçok maçta defansın sağında oynayan Cannavaro, yine de defansın en iyisiydi. Hayatının unutmak istediği yılları olarak tanımladığı İnter defterini 2004’te kapatarak Juventus’a geldiğinde, Parma’daki yakın dostları Thuram ve Buffon’la tekrar buluştu. Burada iki kez şampiyonluk sevinci yaşamasına rağmen, İtalya futbolunu sarsan şike skandalından dolayı Juventus’un şampiyonlukları silinip, Serie B’ye düşürülmesiyle, Cannavaro kendisi için zor bir karar vererek Real Madrid’e transfer oldu. Transferinin Juventus’un küme düşürülmesi nedeniyle gerçekleştiğini ifade eden Cannavaro, “Çok zor bir karardı ancak 33 yaşındaydım. Mecburen gitmek zorundaydım.” diyor. Ayrıca geçtiğimiz yıl İnter’in yılın şampiyonu ilan edilmesini içine sindiremediğini belirten Cannavaro, Juve’nin ligden düşürülmesini kısaca şöyle yorumluyor: “Şampiyonluklarımızı silebilirler ancak tarihi değiştiremezler.”

Bilindiği gibi, İtalya’nın şampiyonluğuyla sonlanan 2006 Dünya Kupası finaline, Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafa damgasını vurmuştu. Real Madrid’de, Zidane’ın ayrılmasıyla boşa çıkan 5 numaralı formayı giyen Cannavaro, uyanık basın mensuplarının açmak istedikleri polemikleri, “Zidane’ın formasını giymek bir şereftir.” diyerek başlamadan bitirdi. Ayrıca bu dünya kupasında gösterdiği harika performansla birçok kişinin “En Değerli Oyuncu” seçilmesini beklediği Cannavaro, 2006 Dünya Kupası’nın en değerli oyunculuğunu Zidane’a kaptırdı. Ancak kadın hayranlarının gönülleri, bu erkek güzelini eli boş göndermeye razı gelmemiş olsa gerek ki, kendisini “Dünya Kupası’nın en seksi erkeği” seçtiler.

Fakat söylentilere göre Cannavaro’nun gözü 18 yaşından beri beraber olduğu, zamanında ona olan aşkını duvarlara yazdığı sevgili eşi Daniela’dan başkasını görmüyormuş. Çoğu futbolcu eşinin aksine hiçbir zaman basının malzemesi olmayan Daniela, eşinin ilk ve tek aşkı olmasıyla ve üç çocuğuna olan düşkünlüğüyle kafalardaki “ideal anne” tipine cuk oturuyor. Ancak Cannavaro, örnek bir eş ve baba imajını geçtiğimiz yıllarda çıkan bir dedikodu yüzünden neredeyse çizdiriyordu. Yanılmıyorsam Romanya'da bulunan bir otelde, bir Türk şarkıcının odasında basılarak skandala yol açmasına ve Türk spor medyasının “Enişte Süper Lig’de” manşetleri atmasına ramak kalmıştı. Neyse ki bu sadece asılsız bir dedikoduydu ya da olay sonradan örtbas edildi.

Geçtiğimiz yıl Cannavaro’nun, görkemli forvetleri ve yetenekli orta saha oyuncularını geride bırakarak, tarihi 1956’ya kadar uzanan France Football Dergisi’nin “Altın Top” ödülüne layık görülmesi, bir defans oyuncusuna yılın en büyük ödülünün verilmesinin ender rastlandığı modern futbol camiasında, büyük tartışmalara yol açtı. Cannavaro, özellikle İngiliz ve Fransız medyasında eleştirilerin artması üzerine bir açıklama yaparak “Benim için eleştiriler bir sorun teşkil etmiyor. Bazıları Juventus’taki iki lig şampiyonluğumu ve Dünya Kupası’nı kaldırdığımı unutmuş. Şimdi öğreniyorum ki Altın Top bir defans oyuncusuna verilemezmiş. Bana yöneltilen eleştirilere yorum yapmak istemiyorum. İnsanların görüşlerine saygı duyuyorum ve her zaman aynı cevabı veriyorum. Altın Top benim evimde ve çok ağır.” dedi.

Gündeme transfer haberlerinin hâkim olduğu şu günlerde ise, Cannavaro’yla ilgili çıkan haberlerden biri Chelsea’ye gideceği oldu. Ancak Cannavaro'nun menajeri Gaetano Fedele, yaptığı açıklamada bu transferin gerçekleşmeyeceğini şöyle anlattı: "Fabio, Chelsea tarafından kendisine yapılan cazip teklifi Real Madrid'in istekleri doğrultusunda reddetti. Takım La Liga'da şampiyonluğa ulaştı ve ben Fabio'nun en azından bir sezon daha takımında kalacağını tahmin ediyorum. Unutmayalım ki Real Madrid dünyanın en prestijli kulübüdür ve Fabio da buraya uyum sağladı. Gazetelerden okuduklarımdan anladığım kadarıyla yeni teknik direktör Bernd Schuster de kendisini oldukça beğeniyor. Cannavaro, Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak istiyor ve bunu başarabileceği tek yer de burası."

Tanrının yetenek verdiği yerden güzelliği de esirgemediğinin canlı kanıtı, güzel insan Cannavaro, dilerim bay-bayan herkesin gözlerini şenlendirmeye daha uzun yıllar devam eder.

Futbol Extra dergisi 2007/08 Sayı: 29 'da yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: