Bir Fenerbahçeli için futbolda Trabzonspor deplasmanına gitmek hacılık ise, basketbolda bunun karşılığı Beşiktaş deplasmanına gitmektir. Özellikle Akatlar'dan beri. Hepimizin bildiği gibi, Türkiye'de basketbolda deplasman tribününe izin yok. O yüzden biz de deplasmana gittiğimizde sus pus maçımızı izliyoruz. Yeri geldiğinde rakip olduğumuzu çaktırmamak için alkışlara eşlik ediyoruz, rakibin basketlerine sevinir gibi yapıyoruz falan. Böyle yazdığımda çok sıkıcı bir aktivite gibi gözükse de bu aslında çok zevkli bir şeymiş, ben bunu pazar günü anladım. Evet efendim, bu satırları yazan Fenerbahçeli, Akatlar'a giderek hacı oldu geçtiğimiz haftasonu. Galibiyeti de Beşiktaş'ın kalbinden söküp çıkararak eve döndük...
Gerek Iverson'ın ülkeye gelişi, gerek artık Akatlar'ı görmem gerektiği hissine kapılmam ve en çok da Beşiktaş'ın bizimle oynaması beni bu maça gitmeye iten faktörler. Çağrı isimli, Beşiktaşlı arkadaşımla bu maça ailelerimizin ortak girdiği dananın kesiminde karar verdik. Hemen ertesi gün İstanbul'a akraba ziyaretine giderken, Kanyon Biletix'ten aldım 40 TL'lik biletleri. En ucuz biletler 30 TL'ydi ve onlar bitmişti, biz de 40 TL'lik biletlerden aldık. Salona girdiğimizde ise gördüğümüz görüntü şoka uğramamıza yetti. Futbolda bileti alırsın ve tribüne girip istediğin yere oturursun. Ama basketbolda genelde böyle değildir bu, özellikle de küçük salonlarda. Biletimizde yazan yere oturmak istedik başta ama imkansız. Maçtan 25 dakika önce salona girmemizin çok yanlış bir karar olduğunu farkettik çünkü 3.500 kişilik salonda yaklaşık 5.000 kişi vardı. Hani erkenden gelsek ve 150 TL'lik yer olan bench arkasına otursak kimse bir şey demeyecek gibi bir ortam. Herkes her yerde. Biz de biletimizle hiç alakalı olmayan bir yere sıkıştık. Protokol karşısı, 2. kat...
Gelin maçtan 3 saat öncesine dönelim. Kadıköy'de Beşiktaş vapurunu bekliyoruz. İlk olarak Beşiktaş formalı bir çocuk gördük ve yanındaki ürünsüz diğer çocuk yanımıza gelip (Çağrı'da Beşiktaş atkısı vardı) "Usta ben Galatasaraylıyım da, bu Akatlar'a nasıl gidiyoruz?" dedi. Çağrı'nın ilk söylediği ise "Arkadaş da Fenerbahçeli." oldu. Neden öyle dedin Çağrı, neden? Ben ki, fişlenmemek için aldığımdan beri sadece 1 kez çıkardığım Fenerbahçe bilekliğimi (1 yıl oldu aldığım ve çıkardığım tek gün yine bir Beşiktaş maçına gittiğim gündü, geçen sene İnönü, Beşiktaş-Sivasspor) çıkarmıştım sabah evden çıkarken. Ondan sonra "Biz de bilmiyoruz vallahi." geldi. Beşiktaş'a geçtik, herkes birbirine Akatlar'ın nerede olduğunu soruyor. Iverson'dan önce kimse gitmiyordu ki Akatlar'a. Bunun somut kanıtını Beşiktaş'ta buram buram hissediyor, hatta canlı tanık olarak görüyordunuz. Bundan önceki 3 yıl, seyirci ortalaması 50 falandı Akatlar'ın.
Burada bir parantez açalım ve Beşiktaş'ta durakta Akmerkez'e giden bir otobüs beklerken yaşadıklarımızı anlatalım. Hani böyle maça giderken görülen kirli sakallı, şişman ve uzun boylu abiler tehlikeli gelir ya hep size. Hele de muhabbete girersiniz ve karşıdakinden "Benim biletim yok." sesini duyarsınız. İyice tırsıp uzaklaşmak istersiniz oradan. Öyle bir abi bize salona nasıl gideceğimizi sordu. Yok yok, gülmekten anlatamıyorum ben, aynen diyalogları yazayım.
Abi: Selam gençler, ya benim biletim yok. Salona nasıl gidiyoruz?
Çağrı: Abi biz de bilmiyoruz, sora sora gideceğiz işte?
A: Ya ben aslında Beşiktaşlı değilim ama Iverson gelmiş, görelim dedik. Galatasaraylı'yım ben, Fenerbahçe düşmanıyım. Zaten bizim tribünün %80'i Beşiktaşlı'dır.
Biz: Eheheh, meheheh.
A: Nerelisiniz siz?
Ç: Kocaeli abi.
A: Kocaelililer sağlam tribün yapar. Bir besteleri var; "Körfez'im, işte bak, Hodri Meydan her zamanki yerinde". (Bu arada doğrusu; "Körfez'im, bak işte, Hodri Meydan her zamanki yerinde" olacak.)
Ç: Evet abi.
A: Hmm, grupta lider biziz ama.
(Çağrı burada abinin Elazığlı olduğunu anlıyor. TFF 2. Lig Kırmızı Grup'ta Elazığspor 1. sırada. Bense hiç sevmem Kocaelispor'u laf arasında.)
Ç: Haftaya bize geliyorsunuz abi.
(Ben nezaketen araya girip "Gel ağırlayalım abi." dedim burada, eheh.)
A: Ben de Elazığ'da olacağım, tüh.
Biz: Tüh.
Biz: Neyse abi biz kaçalım.
A: Haydi görüşmek üzere.
Sonra bindiğimiz otobüste gördük abiyi. Sonra maçtan sonra tekrar Beşiktaş'a döndük ve semtte gördük. Beşiktaş'ta yemek falan yedik. 1 saat geçirdik. Vapurla karşıya geçtik. Kadıköy'de yürürken bakkalın içinde yine aynı abiyi gördük. Şaka gibiydi. Yaşamanız lazım.
Biraz da salondan bahsederek bitireyim. Akatlar çok güzel bir salon. Küçük salonları her zaman sevmişimdir. Sırf bu yüzden Fenerbahçe Kadın Basketbol takımının Ataşehir'deki salon bitince Caferağa'dan ayrılmasını istemiyorum. Akatlar'daki atmosfer muazzam. Çok gürültülü bir maç yaşadık. Rakibi çok iyi baskı altına alıyorlar. Rakip çok kaliteli olduğu için bu baskıya bu sonuç anca. Üstelik Fenerbahçe'nin çok nadir galibiyetle çıktığı bir deplasmandır Akatlar. Iverson'a ilgi büyüktü. İlginin büyük olduğu kadar, Iverson'ın basketbol oynama niyeti düşüktü. Oynamadı demeyelim de oynayamadı diyelim. Ömer Onan çok iyi kilitledi onu, ondan ziyade uzun bir süre sonra yeni yeni basketbol oynuyor. Dolayısıyla form durumu, kondisyonu falan çok alt seviyede. Zamanla iyileşecektir Ivy. Ancak Beşiktaş taraftarının her maçı böyle doldurması gerek takımlarının başarılı olabilmesi için. Kötü bir kadronuz da olsa şu seyirci önünde maç kaybetmeniz çok zor gerçekten. Ancak seyirci de haddini bilecek ve 40 dakika boyunca rakibe küfretmeyecek. Bu bir derbi nihayetinde ve küfrü tabii ki anlarım. Bütün Beşiktaş seyircisine de mal etmiyorum bu olayı. Sadece protokol karşısındaki tribüne göre sağ pota arkasında kalan az sayıda Beşiktaş taraftarının amacı tamamen olay çıkartmaktı. Tamamen kendi egolarını tatmin ettiler. Basketboldan zerre anlamadıklarına ve işlerinin güçlerinin Fenerbahçe ile olduklarına eminim. Her tribünde var böyle azınlık ve açıkçası spor, onlar olmadan çok daha güzel.
İmkanı olan her basketbolsever Akatlar'ı görmeli.Maç girişinde arama yapılmasa da (Evet bozuk parayla girdim içeri.), herkes istediği her yere oturabilse de, maç çıkışında orta çıkıştaki kapıların açılmaması dolayısıyla turnikelerden geçtikten sonra geri dönemeyip, kapıların da kilitli olmasından dolayı bir 8-9 kişi, küçücük bölgede bir 10 dakika hapis kalsak da (2 de yabancı vardı yanımızda, hayır yabancılar ülkesine gidip ülkemizi kötüleyecekler geyiğine girmeyeceğim) Akatlar güzel salon. Ama her maç böyle dolduğunda güzel, 10 kişiyle değil...