İlker sağolsun son yazısında geçen sene yazdığım bir yazıya gönderme yapmış. Eminim ki blogumuzu takip eden futbolseverlerin %90'ı da Arsenal hakkında şu an İlker'in düşündüklerini düşünüyordur.
Ben ise, açıkçası biraz finans-ekonomi okumaya başladıktan sonra Arsenal'in başarısız olduğu görüşümden 180° saptım. Evet, Arsenal 2004'te kazanılan namağlup Premier Lig şampiyonluğundan sonra (2005 Community Shield'ı kupadan saymıyorum) tek bir kupa dahi kaldıramadı. Bu süreçte, ezeli rakipleri Manchester United 4 kez Premier Lig'i, 1 kez de Şampiyonlar Ligi'ni, Liverpool ise 1 kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanabilirken, Arsenal'in en büyük başarısı 2006'da yine Barça'ya kaybedilen Şampiyonlar Ligi finaline yükselmek oldu.
Yine aynı süreçte takımın yıldızları Arsenal'in hedef küçülttüğünü öne sürerek bir bir takımdan ayrıldı. Kimine göre kulüp tarihinin en efsane oyuncusu Henry, 2 yıllık bir flörtün ardından dün Arsenal'i 4-1 ile sahadan silen Barça'ya gitti. Bir başka efsane kaptan Vieira, Juventus'a satıldı (şimdi Manchester City'de oynuyor). Tecrübeli isimler Parlour, Ljungberg, Lehmann, Campbell bir bir takımdan koptu. Yıldızları parlayan, nispeten daha az önemli Adebayor, Flamini, Hleb gibi oyuncular da kariyerlerini seçerek Avrupa'nın diğer büyük kulüplerine gittiler ve zamanla kayboldular.
Peki Arsenal, bütün bu kayıpları yaşarken ne kazandı? Yukarıda bahsettiğim değişimler olup biterken, guru menajer Wenger, sürpriz bir şekilde, tıknaz bir İspanyol çocuğun etrafına kurulu, top tekniği daha fazla, boy ortalaması daha kısa, yaş ortalaması ise daha da genç, Premier Lig'in aşırı fiziksel standartlarına çok radikal kaçan, yerden ayağa paslarla oynayan bir takım yarattı. Aynı zamanda, Highbury müteahitlere satılarak, 60.000 kişilik Emirates stadına geçildi. Kulüp, finansal açıdan Avrupa'nın en zengin 5 takımı arasına girdi. Üstelik bu finansal performansın en önemli özelliği ise kendi kendine sürdürülebilir olması ki Avrupa'da herhalde benzeri bir performansın yakınına gelebilecek tek kulüp Lyon.
Okurlarımız haklı olarak soracaklardır: bir futbol kulübünün amacı para mı yapmaktır, yoksa kupa mı kazanmak? Dünyaca ünlü strateji gurusu Michael Porter'a göre, strateji, çevredeki değişkenleri gözetmesi gereken, dinamik bir kavramdır. Arsenal, son 6 senedir tek bir kupa bile kazanamamış, Messi, Ronaldo, Ronaldinho, İbrahimoviç gibi "PlayStation" tarzı oyuncular yetiştirememiş olabilir. Wenger, yeni transferlere milyonlar akıtmadığı için inatçılıkla, bunaklıkla suçlanmış olabilir. Fakat, buzdağının su seviyesinin altında kalan kısmına baktığımızda, Arsenal'in geleceğe yönelik çok önemli ve başarılı yatırımlar yaptığını ve bu çizgisinden sapmadığı sürece bırakın hedef küçültmeyi, aslında hedef büyüttüğünü görmemiz mümkündür.
İsterseniz bu hipotezi açıklamak için Arsenal'in rakiplerini ve kupasız geçen bu 6 senede neler yaşadıklarını ele alalım.
Manchester United: Son 6 senedir sportif olarak muazzam başarılar yakalayan (3 lig şampiyonluğu, 3 lig kupası, 1 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 1 Şampiyonlar Ligi finali) United, bütün bu başarılarını Glazer ailesinin aldığı, kulübü mali açıdan tamamen batırmış kredilere borçlu. Carrick'e bile 30 milyon € civarı ödeme yapabilen bir transfer politikası, Ronaldo'yu 80 milyon €'ya satmasına rağmen açıklarını kapayamamış durumda. Bu sene mali zorluklar yüzünden ilk kez kulüp adına, çok yüksek faiz oranlı bonolar basan United'ın mali geleceği çok sakat ve Kızıl Şövalyeler kulübü alsa bile yine öyle kalacak. Çöküşü ise ne yazık ki Fergie'nin takımı bırakmasından sonra göreceğiz.
Chelsea: Farkındaysanız artık Abramoviç transfere eskisi kadar para harcayamıyor. Chelsea'nin oyuncu iskeleti, Mourinho'nun Chelsea'siyle aynı. Takım hızla yaşlanıyor ve bu sene ya da öteki seneye bir tökezleme görmemiz hayli mümkün.
Liverpool: Arsenal ile en iyi kıyaslanabilecek kulüp. Birkaç sene öncesine kadar varlıklarının toplamı Arsenal ile aşağı yukarı aynıydı. Wenger'i transfer yapmıyor diye eleştirenler, Benitez'in yaptıklarını beğenecekler mi acaba. Yeni stada geçilmedi ve bolca transfer yapıldı. Torres'ler, Mascherano'lar, Keane'ler, Kuyt'lar, Babel'ler geldi de ne oldu? Şu anki panoramada, City, Villa, Tottenham gibi takımların seviyesine inen Liverpool'un önümüzdeki birkaç sene parlak bir geleceğe sahip olduğunu düşünüyor musunuz? Eminim Liverpool taraftarları İstanbul'da kazanılmış kupayı daha parlak bir geleceğe değişmek isterlerdi.
Manchester City: Şeyh parasıyla gümbür gümbür geliyorlar. Mali olanaklarının sınırı yok. Her oyuncuya ortalama 50-60 milyon € ödeyebilirler.
Villa, Tottenham & Everton: Son 3-4 senedir istikrarlı bir şekilde ligin 4., 5. ve 6. sıralarını zorlar hale geldiler. Transfere de az para harcamıyorlar.
Barça & Real Madrid: Aslında Arsenal'i bu tür Avrupa devleriyle kıyaslamak bile ilginç. Dünkü 4-1'lik hezimetin ardından "Almunia'yla, Vermaelen'le olmaz" diyebilmemiz bile, esasında gizliden gizliye Arsenal'in yavaş yavaş Barça, Real gibi takımlarla aynı potaya girmeye başladığının ve üzerlerindeki beklentilerin arttığının sinyalini vermiyor mu? Gerek Barça, gerek Madrid, tam anlamıyla kurumsallaşmamış 2 (adı üstünde) "kulüp." Bunların halen, hayli politik atmosferlerde gerçekleşen seçimleri var bir kere! Biri, İspanyol muhafazakarlarının, diğeri Katalan toplumunun simgesi. Yani sırf politik çıkarlar yüzünden, bu iki takımın sırtı parasal açıdan asla yere gelmez. İstedikleri gibi de yıldızlara para saçmaya devam edebilirler. Şike skandalı öncesi bu listeye Milan, Juve gibi takımları da ekleyebilirdik, nasip olmadı.
İşte "Vermaelen'le, Sagna'yla olmaz" zihniyetinin aslında gözden kaçırdığı Arsenal başarısı budur. Aslında ironik bir şekilde, evet, Vermaelen'le ve Sagna'yla da olmaz! Eleştirmek kolay. O zaman yapıcı olalım. Durum böyleyse Arsenal'in alternatifleri nelerdir? Arsenal'in transfere ihtiyacı var. Hatta Almunia'nın yerine adam gibi bir kaleciyle ve sağlam bir stoperle başlayabiliriz! Fakat o da ne? Küresel kriz ve birkaç zengin psikopat yüzünden transfer pazarı tamamen şişmiş durumda. İbra'ya verecek 40 milyon € + Eto'o'muz var mı? Kaka'ya önerecek 100 milyon €'muz? Ronaldo'yu alacak 80 milyon €'muz? Cevap: Yok. Liverpool bu yoldan gitmeye çalıştı, nefesi kesildi.
E, Premier Lig de profesyonel finans kuruluşlarınca denetlenen, her takımın tamamen borsada listelendiği bir lig. Oradan çıkıp Barça ve Real Madrid gibi politikaya malzeme olma ihtimaliniz de kalmadı.
Tek bir alternatif kalıyor: Arap şeylerinin ya da Rus oligarkların himayesi altına girmek. Bunu da ne kadar isterziniz, orası sizlere kalmış. Chelsea'nin durumu ortada: Abramoviç'in şevki kaçtı, transfere akan para bitti. Takım don değiştirir gibi teknik adam değiştiriyor. Oligark yarın Chelsea'yi bıraksın, kulübün durumu ne olur? Koskoca bir soru işareti...
Bugün dahi Uzmanov, Kroenke gibi pek çok para babası Arsenal hisselerini %30'un üzerine çıkarıp kulübün başkanı olabilmek için pusuda beklerken, çokça eleştirilen Peter Hill-Wood - Wenger ikilisinin, dünya kadar parayı alıp gitmek yerine Arsenal'in bağımsızlığını ve sportif başarısını düşünerek saflarını korumaları, Arsenal'in aslında kupa ve futbol için savaçtığının, çevresindeki bütün bu olumsuzluklara rağmen doğru ve sürdürülebilir bir stratejiyle büyümeye devam ettiğinin göstergesidir.
Arsenal taraftarları, dünkü hezimete her türlü hayıflanma hakkına sahip olmakla beraber, takımın geleceğinin emin ellerde olduğu gerçeğini görmeli, bu genç, birlikte büyüyen ve parlak geleceğe sahip takımına destek çıkmalıdır.
6 yorum:
arsenal yönetimi mali durumu düzeltmeye çalışıyor doğru ancak şu da var.
yıllardır kısır bir döngüde arsenal.bir oyuncuyu parlatıp sürekli kaybediyorlar son olarakta fabregas'ı kaybettikten sonra ellerinde kim kalıyor.
silvestre olsun sagna olsun bu düzeye hiçbir zaman çıkabilecek oyuncular değil bence.hele ki bendtner.
ben senin aksine arsenal'in durumunu hiç iyi görmüyorum.
Yazdıklarını açıkçası büyük bir şaşkınlıkla okudum. Gören de sanki Twente'den, Fenerbahçe'den ya da Hamburg'dan fln bahsediyor zannedecek. Bugüne bugün bahsettiğin kulüp 13 lig şampiyonluğu, 10 FA cup sahibi, Forbes'a göre real madrid ve united'ın ardından dünyanın en değerli 3. takımı, Deloitte'e göre dünyanın en çok gelir sağlayan 6. takımı. Bu takımın öyle NBA'deki gibi rebuilding fln yapma lüksü yok.
Oyuncu almak demek illa messi,ronaldo, kaka deildir. En basitinden bu yaz Real Madrid'den ıskartaya çıkan Sneijder, Robben, Huntelaar gibi oyuncular da gayet üst düzey oyunculardır. Yok illa sübyancılık yapacağım diyosan gidersin Hamsik'i alırsın mesela. Ama koskoca takımı Adebayor'u sattıktan sonra Bendtner'e bırakıyosan ortada bi yanlış vardır.
Benim yazımda esas vurgulamak istediğimi sen de söylemişsin.130 senede ligi en çok kazanan 3. FA Cup'ı en çok kazanan 2. takımı, son 5 sezonun 4'ünde Şampiyonlar Ligi'nde en az çeyrek final oynamasına karşılık halen daha "Arsenal'in yavaş yavaş Barça, Real gibi takımlarla aynı potaya girmeye başladığının ve üzerlerindeki beklentilerin arttığının sinyalini vermiyor mu?" diyorsan ortada ciddi bir sorun vardır.
Geleceğe güvenle bakmak diyorsan, ben şu kadroda Fabregas dışında öyle bana güven verecek bir gençte göremiyorum. Diaby'den, Song'dan ya da Bendtner'den bir yıldız çıkacağını düşünmüyorum.
Chelsea'de Abramoviç artık transfere para akıtmıyo demişsin de adam zamanında akıtacağını akıttı ve kurdu kadroyu. Daha neye transfer yapsın, adam zaten ligin zirvesinde şu an. Giggs'in 37 yaşında halen daha oynadığını düşünürsek Lampard'ın, Anelka'nın, Drogba'nın "hızla yaşlandığını" değil daha ziyade "en olgun çağlarında" olduklarını iddia ederim.
İlker'in yazısına düşüncelerimi belirtmiştim zaten ekstradan bu yazıyla ilgili katılmadığım 1-2 nokta var onları belirteyim.
Yazıda bu seviyenin adamı değil denen Sagna ve Vermaalen'in Arsenal'in Fabregas'tan sonra en iyi 3-5 oyuncusu arasında yer aldığını düşünüyorum.Sagna Fransa milli takımında oynuyor ve belkide İngiltere'deki en iyi sağ bek.Vermaelen'in bu kadar göze batmasının, kötü görünmesinin nedeninide Arsenal'in fiziksel olarak çok kırılgan olmasına bağlıyorum.Fizik dezavantajları sebebiyle takım savunmasını beceremiyorlar.
Ayrıca Arsenal transfere milyonlar saçmıyorda değil.Denilson-Ramsey-Vermaelen-Nasri-Arshavin 5lisine harcadıkları para tam 67 milyon €.Chelsea ise 73 m €'ya Essien-Ashley Cole-Malouda-Anelka 4 lüsünü almış.Şimdi soruyorum hangisinin daha mantıklı bir yatırım olduğunu düşünüyorsunuz?Arsenal'in ne kadar yanlış tercihler yaptığı ortada.Wenger'in kesinlikle iyi bir yönetici olduğuna inanmıyorum ...
Elindeki Vieira-Henry-Adebayor-Ashley Cole gibi değerleri harcayan bir takım Fabregas'ı nasıl elinde tutabilir ki ?
Arsenal'in bu sezon bir maçını bile kaçırmamış, yakından takip eden biri olarak söyleyeyim önce. NBA tabiriyle re-building'e gidilme tercihi ne yönetimin, ne de Wenger'in elinde olan birşey değildi. Namağlup şampiyonluk ve gelen muhteşem sezonun ardından Manu maçında son bulan seriden sonra artık o takımın miadının dolduğu anlaşıldı, Wenger de yeni yapılanmaya gitti mecburen. 03-04 efsane Arsenal kadrosu zirveyi ve dibi aynı anda görmüş oldu bir bakıma. Pires, Ljungberg, Parlour, Campbell, Lauren, Lehmann, Bergkamp gibi oyuncular ya futbolu bıraktılar, ya da uzatmaları oynuyorlar şu sıralar. Tecrübeli ve kaliteli oyunculardan oluşan o kadroya Wenger oyun sistemini kolaylıkla oturtmuştu. Bugün ağzının suları akarak Barça'dan bahsedenler o zaman Arsenal'in 4-4-2'yle sahaya daha iyi yayılıp Barça'dan daha efektif bir şekilde pas yaptığını unutmasınlar. Her neyse, takımın dağılmasından sonra Wenger'in önünde bir opsiyon da yoktu açıkçası. Yeni stadın yapımına geçilirken Wenger'in yapabileceği tek şey, eski kurduğu sistemi üzerine yeniden inşa edebileceği bir takım yaratmaktı. Eldeki maddi imkanlarla Bergkamp, Pires kalitesinde oyuncular alınamayacağının gayet iyi bilincinde olduğundan, Wenger en doğru olanı yaptı. Futbolu kendi öğretebileceği bir grup kurdu. Fabregas ne kadar Barca altyapısından yetişmiş olsa da bugünkü haline onu getiren Wenger'dir. Aynı şeyler van Persie, Clichy, Eboue, Song gibi adamlar için de geçerli. Ayrıca Song'a Sagna'ya yetersiz denmesinin tek sebebi de totalde 2 Barca maçı izleyerek Arsenal'i değerlendirme gafletinde bulunmaktır. Bu adamların ligde gösterdiği performans ortada. Song defansif orta saha mevkiinde Avrupa'nın en iyi 3-5 oyuncusundan biri konumuna geldi benim gözümde oynadığı oyunla. İkinci maçta Barca'nın bu kadar dağıtmasının belki de 1. sebebi Song'un yokluğunda Denilson'un orada oynamasıdır. Yine konudan sapmadan devam edeyim. Wenger bu seçimi yaptığı zaman kupasız geçecek 4-5 sezonun önünde olduğunu biliyordu belki de. Ancak sabırlı oldu, kredisinin olduğunun da farkındaydı. Ayrıca devranın bir gün döneceğinin de farkındaydı. Stat yapıldı, borçlar atlatılmak üzere, üstüne Arshavin, Vermaelen gibi önemli oyuncular da kadroya katıldı. Takım 3 senedir her sene üzerine koyarak ilerledi. Bu sezon da kim ne derse desin son 5 haftaya şampiyonluk potasında giriyor öyle veya böyle. Şampiyonlar Ligi'nde de en büyük favoriye elendi. Üzülecek darılacak hiçbirşey yok Arsenal cephesinde, planlar tıkır tıkır işliyor. Eğer bu yaz takım beklendiği gibi satılır ve hisseler devredilirse işte o zaman Wenger kendi yarattığı, sıfırdan kurduğu bu takımın üzerinde istediği son rötuşları da yapma imkanını bulacaktır. Zira şu Barca'yla Arsenal arasındaki en büyük fark Barca'nın altyapıdan yetiştirdiği futbolcuların yanına Ibrahimovic, Henry, Toure, Abidal gibi adamları da çekinmeden 100 milyonlar harcayarak eklemesidir. Arsenal'in günü de yakın, sadece sabretmesini bilene. Zaten Arsenal Türk kulübü olup şu yorumlarda okumuş olduğum zihniyetin eline bırakılmış olsaydı, Wenger 2004-2005 sezonunun sonunda kovulur, 15 yeni oyuncu alınır herşeye sıfırdan başlanırdı. Hoca da Yılmaz Vural olurdu belki de kim bilir.
Ne alakası var Yılmaz Vuralla Türk kulübü ile ortada apaçık gerçek var birisin 67 milyon bayılıp aldığı 5 adam ortada , diğerinin 73 milyon bayılıp aldığı 4 adam ortada ki onlardan birinin Arsenal'den alındığını da unutmamak lazım yani elde var 1 olabilirdi.
Ayrıca Henry+Toure+Abidal'e ilave olarak Pique ve Keita'yı 70 m € bedelle transfer etmiştir Barcelona.Henry bu adamlar içinde en pahalısı ve ne hikmetse yine Arsenal'den çıkmış.
Şimdi yok süper takım kuruyorda 2 seneye görürüzde muhabbeti çekmeye gerek yok.Çünkü Arsenal'in seneye 15 yaşında bir adama 20 milyon € verip elindeki Fabregas-Song-Vermaelen'i tutabileceğinin bir garantisi yok.
Arsenal stadınıda borç ile yapmadı.İngiltere tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasını imzalayıp 100m milyon Poundluk bir gelirle stadın büyük kısmını Emirates'e yaptırtıp,eski stadlarının bulunduğu alanıda konut alanına çevirdiler ki inşaat bizzat kulüp tarafından yapılıyor ve yine oldukça büyük bir gelir sağlayacaklar.Şimdi bu durumdaki bir kulubün 15-20 milyon € luk ekstra transferle batağa düşeceğine mi inanıyorsunuz da çılgınca Wenger savunması yapıyorsunuz anlamıyorum.Bu takım sahaya Mannone - ACole-Vermaelen-Pique-Sagna/Essien-Fabregas-Hleb-Malouda-Henry-Adebayor kadrosuyla çıksa bugünki halinden çokmu kötü durumda olurdu finansal olarak ?
Kusura bakmayın ama 100 m poundluk bir sponsorluk sözleşmesi yapabilen bir takım sahaya çoluk çocukla çıkmamalı.
Yorum Gönder