A Grubu: Meksika 0-1 Uruguay, Fransa 1-2 Güney AfrikaBilen bilir, Dünya Kupalar'ında Hollanda hariç bir de Afrika takımlarını tutarım. Bu Dünya Kupası'nda bunlara ek olarak Kuzey Kore'yi de tutmuşluğum var, o ayrı. Güney Afrika'nın gruptan çıkması için Uruguay'ın kazanması ve onların da Fransa'yı farklı yenmesi gerekiyordu. Bu ilk bakışta çok zormuş gibi gözükse de imkansız değil pek tabii ki. Uruguay-Meksika maçı heyecanlı başladı, iki takım da "berabere biter" diyenlere inat gol bulmaya çıkmışlardı maça. Guardado'nun direkten dönen şutu Meksika'yı ayağa kaldırırken, Franco'nun çok basit pozisyonları değerlendirememesi maçtan sonra bütün Meksika'da "Gelmiş geçmiş en berbat oyunculardan" denmesine yol açacaktı. Öte yandan Bafana Bafana, Tshabalala'nın ortasına Khumalo'nun kafasıyla 1-0 öne geçmiş ve Fransa'da Gourcuff'ın hava topuna çıkarken attığı dirsekle 10 kişi kalmıştı. 37'de Mphela farkı 2'ye çıkarırken bir kaç dakika sonra da Cavani'nin ortasına kafa vuran Suarez Uruguay'ı öne geçirmişti diğer maçta. İlk yarılar bu sonuçlarla biterken, Güney Afrika'nın gruptan çıkması için 2 gol atması, Uruguay'ın da farkı 2'ye yükseltmesi gerekiyordu. Ancak bunlar olmadı. Meksika gol bulamamasına rağmen daha atak oynayan takımdı 2. yarı. Güney Afrika ise, sahada adeta yürüyen Fransa'ya karşı Mphela ve Tshabalala ile 2 net pozisyon bulmasına rağmen yararlanamamış, Sagna'nın ara pasında Ribery'nin boş olan Malouda'yı bulması ve Malouda'nın boş kaleye, Fransa'nın bu Dünya Kupası'ndaki ilk ve tek golünü atması maçın skorunu belirlemişti. Uruguay, Meksika'yı 1-0 yendi ve iki takım el ele bir üst tura yükseldiler. Bafana Bafana galibiyetle turnuvaya veda etti, Dünya Kupalar'ında ilk defa gruptan çıkamayan bir evsahibi görmüş olduk. Öte yandan maçtan önce soyunma odasında ağlayan ve galibiyet yemini eden Fransa takımı, saha içinde çok dağınıktı ve bu kaos ortamında 2002'deki performanslarının bir benzerini sundular, 1 gol atıp 1 puanla sonuncu olarak turnuvaya Güney Afrika uçağı, ekonomik sınıfı ile veda ettiler.
B Grubu: Yunanistan 0-2 Arjantin, Nijerya 2-2 Güney KoreArjantin diğer 3 takıma göre tabii ki çok daha rahattı aldığı 2 galibiyetle ve bu maçlar sonunda da 1. sıradan çıkmaları bekleniyordu. Asıl heyecan, gruptan kimin 2. olarak çıkacağındaydı ve Nijerya'nın da Güney Kore'nin de bana göre Arjantin ile karşılaşacak olan Yunanistan'dan daha fazla avantajı vardı, öyle de oldu. Arjantin ilk yarı boyunca uzaktan 4-5 şut çekti Yunanistan kalesine, hepsi de çok tehlikeli şutlardı ama Tzorvas'ı geçemediler. Diğer maçta ise Odiah'ın sağdan ısrarla getirdiği topa Kalu Uche ayak koyarak Nijerya'yı 1-0 öne geçirdi 12. dakikada. Daha sonra Yunanistan maçında da kullanılan serbest vuruşu arka direkte bitiren savunma oyuncusu Lee Jung Soo ortaya çıktı ve yine bir serbest vuruşu, Dirk Kuyt misali arka direkte bitirerek maçın 1-1 olmasını sağladı. İlk yarılar 0-0 ve 1-1 biterken 2. yarının başında Yunanistan maçtaki en net pozisyonunu buldu, Samaras'a atılan uzun topta Demichelis yere düştü, Samaras karşı karşıya kaldı ama pozisyondan yararlanamadı. Açıyı kapatan Burdisso'nun da büyük payı var golün kaçmasında. Öte yandan Güney Kore, Chu Young Park'ın frikik golüyle 2-1 öne geçti ama Nijerya pes etmiyordu. Önce Yakubu ile dünyanın en kolay golü kaçtı çeyrek metreden boş kaleye! Sonra Obasi penaltı yaptırdı, Yakubu durumu 2-2'ye getirdi. Bu arada Arjantin kornerde boşta kalan topa Demichelis'in vurmasıyla 1-0 öne geçti, geç de olsa, beklendiği gibi. Sonra Messi'nin direkten dönen topu ve yine Messi'nin kaleciden dönen topuna adamım Palermo'nun vuruşu ve maçın 2-0 oluşu var. 2-0 demek, Nijerya öne geçtiği takdirde 2. turda demekti. Güney Kore'ye ise bu skor yetiyordu. Orada da Martins'in kaçan karşı karşıyası var. Nijerya etkili oldu son dakikalarda ama golü bulamadı ve son maçına yedek ağırlıklı kadro ile çıkan (Agüero, Milito falan) Arjantin ile Güney Kore bir üst tura yükseldiler.
C Grubu: Slovenya 0-1 İngiltere, ABD 1-0 CezayirCapello'nun İngiltere'si Slovenya'yı yendiği takdirde diğer maçın skoruna bakmadan gruptan çıkacaktı. İlk 2 maçta ABD ve Cezayir'e karşı beraberlik almalarına rağmen tabii ki de Slovenya'yı yenecek güçleri fazlasıyla vardı ve favori de onlardı. Golü de 23. dakikada maçın en iyisi olan James Milner'ın ortasına Heskey'i kesen Defoe'nin vuruşuyla erken buldular. Öte yandan Cezayir-ABD maçı bir hayli pozisyonlu geçiyordu. Maçın hemen başında ısrarla bu takımın 1. forvetidir ve her maçı 90 dakika tamamlaması gerekir dediğim Djebbour'un vuruşu üst direkten döndü. Sonrasında Amerika'nın Dempsey ile bulduğu ama ofsayt gerekçesiyle verilmeyen gol. Halbuse ofsayt değildi gibi geldi bana. 3. maçta da verilmemişti golleri Amerika'lıların ve hemen twitter'da "Another disallowed goal"ün trending topic olduğunu gördük. Hemen ardından Altidore ile Donovan'ın kale önünde, Tsubasa'daki ikiz kardeşlerin vuruşlarının bir benzeri vuruş yaptığını gördük. Top, altıpastan uzaya yükseldi. İlk yarılar bu skorlarla bitti. 2. yarılarda aynı dakika içerisinde iki maçta da direkten dönen top var. Rooney kendini ofsayttan iyi sakladı ve karşı karşıya kalacak şekilde çok iyi bir uzun top aldı, vuruşu Handanovic'in parmaklarına çarpıp direkten döndü. Diğer maçta ise golü en çok koklayan isim Dempsey'in vurduğu top sağ direkten dönüp sol direğin önünde tekrar Dempsey ile buluştu. Dempsey boş kaleye golü atamadı. Slovenler tek pozisyonlarını 70 civarı Novakovic ve Birsa'nın üst üste vuruşlarıyla buldular ama Chelsea kaptanı John Terry bu pozisyonlarda başarılıydı. Özellikle Birsa'nın yerden şutuna uzattığı kafa, çok ilginç bir enstantaneydi. Bu Dünya Kupası'nın Türkiye'si lakabı takılan Amerika'ya son dakika golüyle gruptan çıkmak yakışırdı, öyle de oldu. Cezayir taraftarı için İngiltere ve ABD'ye yenilmemek büyük başarı sayılırdı, 90. dakikaya girerken bunu kutluyordu sahadaki taraftarlar. Bir de gol kaçırdılar üstelik. Dönen top ABD kontratağına dönüştü ve Landon Donovan ile golü buldu Amerika'lılar. İngilizler, Slovenya galibiyetine sevinirken hemen ardından gelen ABD golü az da olsa sevinçlerine çomak sokmuştur sanırım çünkü bunun anlamı, ABD'nin gruptan 1. çıkması ve İngilizler'in de 2. çıkarak muhtemelen Almanya ile eşleşmesi demekti.
D Grubu: Gana 0-1 Almanya, Avustralya 2-1 SırbistanBelki de 3. maçlar öncesi en karışık grup D Grubu'ydu. Öyle ya, Almanya'nın bile çıkamama şansı vardı gruptan. Maçlar öncesi Gana'nın 4, Almanya ve Sırbistan'ın 3, Avustralya'nın ise 1 puanı vardı. Almanya-Gana maçı karşılıklı ataklarla hızlı başladı. Mesut'un kaçırdığı karşı karşıya pozisyon ve Gyan'ın kornerden gelen topa vurduğu kafanın kaleci Neuer'i geçip arka direkteki Lahm'ı geçememesi en net pozisyonlardı. Avustralya-Sırbistan maçında ise ilk yarıda Sırplar, kaleci Schwarzer'ı geçemediler. Geçtikleri tek pozisyonda da Krasic'in kötü vuruşu dolayısıyla yararlanamadılar. İlk yarılar golsüz bitti. 60. dakikada Mesut harika bir vuruşla takımını 1-0 öne geçirirken, kaçırdığı golü de affettiriyordu. 10 dakika sonra ise Tim Cahill'in kafa golü geldi. Avustralya 1-0 öne geçtikten 4 dakika sonra da Holman'ın uzaktan şutuyla 2-0'ı yakaladı. Almanya 2 gol daha atsa ve Avustralya farkı 1 arttırsa Gana yerine bir üst tura çıkan onlar olacaktı, tabii bu arada Almanya maçında Gana yükleniyor ama son vuruşlarda bir türlü isabet bulamıyorlardı. Sırbistan, kaleci Schwarzer'ın hatasına Pantelic'in dokunuşuyla sürpriz bir gol buldu. Avustralya'nın bütün umutları tükenirken, Gana'nın yeni rakibi de Sırplar olmuştu. Sırbistan 1 gol daha bulup maçı 2-2 bitirebilse üst tura çıkacaktı. Zaten 85. dakikadan sonra koptu maç, bir Avustralya geldi, bir Sırbistan. Kamerun-Danimarka maçının 40 ila 45. dakikalar arasını izledik bir kez daha. Son dakikada Cahill'in ceza sahası içinde eline çarpan topa çok itiraz etti Sırplar ama bence de penaltı verilmezdi ona. Bir de Pantelic'in kaçan net pozisyonu var. Almanya gruptan 1. olarak yükseldi, Gana ise 2. oldu. Bu, 2. turda Almanya-İngiltere erken finali izleyeceğiz demekti.
E Grubu: Paraguay 0-0 Yeni Zelanda, İtalya 2-3 SlovakyaSon şampiyon İtalya ilk 2 maç sonunda beklentileri karşılayamamıştı ama bu maçı kazanırlarsa öbür maçın skoruna bakmadan gruptan çıkacaklardı. Rakibi Slovakya ise ilk 2 maçta otoritelerin bolca eleştirisini almıştı oynadığı kötü futbolla. 3. maçlar öncesi Paraguay'ın Yeni Zelanda'yı yenip gruptan lider çıkması, İtalya'nın da Slovakya'yı yenip hemen arkasından gelmesi bekleniyordu ama hiç de öyle olmadı. Paraguay-Yeni Zelanda maçı golsüz sona erdi. Maçta Paraguay daha etkili oynasa da, fazla kasmadılar. Yeni Zelanda 1 gol bulsa ve maçı kazansa gruptan lider çıkacaktı katıldıkları 2. Dünya Kupası'nda. Maçlardan önce puan bile alamazlar deniyordu ama onlar yenilmeden elendiler, 3 maçta 3 beraberlik ve 3 puanla. Öte yandan Slovakya Vittek ile harika bir gol bularak 1-0 önde kapadı ilk yarıyı. 2. yarı Pirlo ve Quagliarella girdi oyuna. Ancak İtalya yüklenirken şok bir gol gördü kalesinde. Hamsik'in kullandığı korner, defanstan dönüp tekrar Hamsik'in önüne düştü, bu oyuncunun açtığı ortaya Vittek'in Euro 2008'deki Türkiye-Almanya yarı final maçında Semih'in vuruşu gibi bir vuruş yapması skor tabelasını 2-0 olarak değiştirdi. İtalya ilk defa organize bir şekilde geldiğinde dakikalar 81'i gösteriyordu ve kaleciden dönen Quagliarella'nın vuruşunu Di Natale tamamladı ve durum 2-1 oldu. Kale içinde topu almak isteyen Quagliarella'ya kaleci Mucha'nın el darbesi geldi ve Quagliarella yere bıraktı kendini, İtalyanlar kırmızı bekledi ama hakem Howard Webb sarı verdi. Bir kaç dakika sonra da bana göre ofsayt olmayan bir pozisyonda ofsayt nedeniyle golü verilmedi İtalya'nın, şut yine Quagliarella'dan. Daha sonra taçtan gelen topa Kopunek'in aşırtma vuruşu ve bir şok gol daha. 90+1'de başrol yine Quagliarella, harika vuruş ve 3-2. Maçın bitmesine saniyeler kala, kale dibinde Chiellini'nin topu auta atması ve yitip giden ümitler. Son şampiyon, tıpkı son finalist Fransa gibi grup sonuncusu olurken, Slovakya, Paraguay'ın ardından 2. olarak bir üst tura çıkmayı başardı.
F Grubu: Danimarka 1-3 Japonya, Kamerun 1-2 Hollandaİlk 2 maçlar sonunda gruptan çıkması kesinleşen 2 takımdan biriydi Hollanda ve gruptan çıkamaması kesinleşen 2 takımdan biriydi Kamerun. Perşembe gecesi Aşk-ı Memnu finali vardı bu maçlarla aynı anda. Futbolseverlerin bile neredeyse büyük çoğunluğu Aşk-ı Memnu finalini izledi ilginç bir şekilde. Kalanı ise daha heyecanlı geçmesi beklenen ve amacı olan bir maç olan Danimarka-Japonya'yı. Dizinin gediklisi ben bile izlemedim finali, tercihim de Hollanda maçı oldu çokça. İlk yarıda Van Persie, Van der Vaart duvar pası ile golü buldu Hollanda, topun üstünden atlayan Dirk Kuyt'ı da unutmayalım. Sağlam Hollanda defansı belki maçın da hedefsizliğinden olacak, bolca pozisyon verdi Kamerun'a ama değerlendiremedi bunu Afrika'lılar. 65'te Eto'o penaltıdan durumu 1-1'e getirdi. 73'te Robben reis girdi oyuna ve 10 dakika sonra Sneijder'in ona attığı uzun mesafeli harika pası iyi kontrol edemese de turnuvadaki ilk şutunda direkten döndü top. Dönen top Huntelaar'ın önünde kaldı ve Klaas Jan Huntelaar'ın vuruşu skoru belirledi, 2-1. Hollanda 9 puanla gruptan lider olarak çıkarken, Kamerun puan alamadan sonuncu olarak elendi. Diğer maçta ise ilk yarıya Japonya'nın frikikleri damga vurdu. Hollanda-Danimarka ve Hollanda-Japonya maçlarını kıstas olarak sayarsak, Japonya, Danimarka'dan bir adım öndeydi bana göre. 2 maçta benzer şekilde sona ermişti ama Japonya, Danimarka'dan biraz daha az pozisyon vermişti ve biraz daha fazla pozisyon bulmuştu. Honda'nın ölü yaprağı ve Endo'nun ölü noktaya vuruşu ile 2-0 önde kapadı Japonlar ilk yarıyı. 2. yarı Endo'nun uzak mesafeden frikiği yine giriyordu az kalsın Sorensen'in çabalarıyla. Danimarka 81. dakikadaki penaltıyla ümitlendi. Tomasson penaltıyı kaçırdı ama kaleciden dönen topa vuramayarak 2-1 yaptı durumu. Ancak bir kaç dakika sonra Japonya'nın yıldızı Keisuke Honda'nın harika bir hareketle Danimarka defansını geçerek kaleciyle karşı karşıya kalması ve al da at dercesine pası, Okazaki'nin boş kaleye yuvarlaması ve durumu 3-1'e getirmesini izledik. Haklı bir şekilde gruptan 2. sırada çıkan takım Japonya oldu.
G Grubu: Brezilya 0-0 Portekiz, Fildişi Sahili 3-0 Kuzey KoreYukarıda bahsettiğim ilk 2 maçlar sonunda gruptan çıkması kesinleşen 2 takımdan bir diğeri de Brezilya ve yine ilk 2 maçlar sonunda gruptan çıkamaması kesinleşen 2 takımdan bir diğeri de Kuzey Kore. Yine burada 2.nin kim olacağı tartışılıyordu 3. maçlar öncesi. Fildişi, Brezilya'ya 3-1 yenilmişti ve Portekiz, Kuzey Kore'ye karşı 7 farklı bir galibiyet almıştı. Yani puan eşitliği halinde Portekiz'in en fazla 7 averaj üstünlüğü olacaktı. Dolayısıyla Fildişi'nin Kuzey Kore'ye bolca gol atması gerekiyordu ve Brezilya'nın da Portekiz'e bolca gol atmasını beklemesi. Tabii sakat Elano, cezalı Kaka ve Robinho'nun oynamadığı Brezilya, Portekiz'e nasıl fark atacaktı orası meçhul. bu 3 oyuncu yerine Nilmar, Baptista ve Dani Alves ile başladı Dunga. Queiroz ise tek forvet olarak Cristiano Ronaldo ile başlamıştı. Maç boyunca Brezilya'nın kontrol futbolunu ve Portekiz'in kontrataklarını izledik. Bu kontrataklardan birini Juan el ile kesti. Normalde %100'lük gol pozisyonu değildi ama pas atılan isim Ronaldo olunca iş değişiyor. Tabii kararı Ronaldo'ya göre vermediği için hakemler, Juan'a verilen sarı kart doğru karar. Brezilya ise Maicon'un ortaladığı iki topta Nilmar ve Luis Fabiano ile direğe çarparak oyunda kalan ve dışarı çıkan iki pozisyon buldu, Nilmar'ın şutunda Eduardo'nun kurtarışı da önemli tabii. Fildişi, ilk yarıda Yaya ve Romaric ile 2-0 öne geçti. Havaya girip fark atabilirlerdi ama başaramadılar. Romaric'in golü öncesi direkten dönen bir de topu var. Direk demişken yine Romaric'in golü öncesi Drogba'nın şutu direkte patladı ama ne patlamak? Vuvuzela sesini kesti neredeyse top. İlginç bir enstantaneydi. 2. yarı, Kalou ile bir gol daha buldular ve 3-0 kazandılar. Portekiz ise Brezilya kalesinde yine tehlikeli ataklar buldu. Lucio'nun, Ronaldo ile omuz omuza mücadelesinde dokunduğu top Raul Meireles'in önünde kaldı, Meireles çok net bir pozisyonda kaleci Julio Cesar'ı geçemedi, geçse gruptan lider olarak çıkacaklar ve muhtemelen İspanya ile eşleşmeyeceklerdi. 0-0 sona erdi maç ve Brezilya ilk sırada, Portekiz 2. sırada çıktı gruptan.
H Grubu: İsviçre 0-0 Honduras, Şili 1-2 İspanyaOttmar Hitzfeld'in takımı, 3. maçlar öncesi gruptan çıkma adına Şili'den daha avantajlıydı. Şili oynadığı hücum futboluyla milyonların sevgilisi olmuştu bu Dünya Kupası'nda ama bu tip hücum futbolları büyük takımlara karşı sökmyüor genelde. İspanya'nın farklı kazanacağını ve İsviçre'nin de Honduras'ı yeneceğini düşünmüştüm ama Dünya Kupaları'nda da düşünülen olmuyor çoğu zaman tabii. Şili hücum oynayarak başladı ve 2-0 geriye düştü bir anda. Başlarda pozisyonlar bulmuşlardı ama çok saçma sarı kartlar da yemişlerdi. Önce kalecilerinin büyük hatası ve David Villa'nın harika şutu 1-0 geriye düşmelerini sağladı, sonra da Villa'nın pasını, İniesta'nın asiste çevirmesi. 2. gol akıllara 5-1'lik Türkiye Kupası Final maçında Galatasaray'ın attığı 2. golü getirdi. Orada da Ribery benzer bir yerden pas vermişti ve Necati benzer bir vuruşla golü bulmuştu. Ancak orada gol esnasında Hakan Şükür'ün kendini yere atması ve rakibe kırmızı kart aldırması yoktu. Burada Torres kendisini yere attı ve Şili'nin 10 kişi kalmasına sebep oldu. Öte yandan İsviçre saldırıyor ama gol bulamıyordu Honduras'a karşı. 2. yarıya Gonzalez-Paredes ve Valdivia-Millar değişiklikleriyle başladı Bielsa'nın Şili'si ve erken buldular golü Millar ile. Sonra da hücum futbolu değil de kontrol futbolu oynadılar ve maçın sonuna kadar gol yemediler. İsviçre-Honduras maçı kopmuştu öte yandan, iki takım da %100'lük goller kaçırdı ve maç 0-0 sona erdi. O maç 0-0 ilerlerken atılacak 1 gol İsviçre'yi çıkarmayacaktı gruptan 2-1'lik İspanya-Şili maçı ile beraber. 2 gol lazımdı İsviçre'ye ve Şili ve İspanya takımları son 10 dakika top çevirdiler. Halbuki Şili 2-2'yi bulsa kazaran, o maçtaki 1-0'lık skor İsviçre ve Şili'yi çıkaracaktı bir üst tura. Hitzfeld'e yazık oldu ve İspanya ile Şili el ele bir üst tura çıktılar. Honduras ise gol atamadan veda etti Dünya Kupası'na.