-Turnuvanın 2. gününe ilk defa izleyeceğimiz bir 14.30 maçıyla başladık. Euro 2004 Şampiyonu King Otto'nun Yunanistan'ı ile 2002 Dünya Kupası'nda kendi evinde Hiddink ile 4. olmuş Güney Kore karşı karşıya geldi. Bu iki takımın karşılaşmasında ikisi adına da şöyle ilginç bir istatistik vereyim: Güney Kore'nin, kendi evindeki Dünya Kupası hariç diğer Dünya Kupaları'nda oynadığı 17 maçta sadece 1 galibiyeti varken Yunanistan daha önce katıldığı tek Dünya Kupası'nda 3 maçı da kaybedip, 10 gol yemiş. Üstelik gol atamadan! Maçta ise Güney Kore, Yunanistan'ı ezdi adeta. Otto'nun süresi dolmuş Yunanistan'da, onu anladık bu maçta. Şu sistemle bu takım nasıl Avrupa Şampiyonu oldu anlamak gerçekten zor. Dünya'nın en iyi savunma takımlarından biri oldukları söylenir hep son yıllarda ama Güney Kore'den yedikleri ilk goldeki savunma hatası akıllara zarar. Sonra ise gol atma namına hiç bir şey yapmadılar. Durum 2-0 olduktan sonra çift forvete dönüp 1-2 cılız atakta gol aradılar ama nafile. Yunanistan çok kötüydü, Kore dozer gibi futbol oynadı ve hakkıyla 2-0 kazanıp 3 puanla başladı turnuvaya. Yunanistan ise ilerisi için hiç umut vermedi ve Dünya Kupaları'nda oynadıkları 4. maçı da kaybettiler. Nijerya ve Arjantin maçlarında da gol atamadan yenilirlerse şaşırmamak lazım.
-B Grubu'nun 2. maçında turnuvanın favorilerinden Arjantin'i izleme fırsatımız oldu. Ancak Maradona'nın Arjantin'i "şampiyon olabilecek takım" gibi oynamadı ilk maçında. Maça bomba gibi başlayıp 6 dakikada 3 pozisyon buldular. 3.sü gol oldu zaten Veron-Heinze iş birliğiyle. Golde Samuel'in de payı büyük tabii. Kimi tuttuğunu hatırlamıyorum şimdi ama, bir Nijerya oyuncusunu kucaklayıp, o oyuncunun Heinze'nin topuna atlamasına engel oldu Samuel. Açık bir faul vardı yani. 1-0'dan sonra da devam etti Arjanin atakları. Higuain kolay pozisyonları gole çeviremezken, Arjantin'de Barcelona'daki gibi iyi oynayamıyor denilen Messi 2-3 pozisyon yarattı bireysel çabalarıyla. İlk yarıda sadece Obasi ile kontrataklarda etkili olan Nijerya, gücünü iyi kullanınca 2. yarı yorulan ve savunması zaten S.O.S. veren Arjantin karşısında pozisyonlar buldu ancak "Afrika'lı oyuncular son vuruşlarda beceriksizdir" klişesi gerçekleşince gol bulamadılar. Arjantin adına Messi'nin yarattığı pozisyonlar var yine 2. yarı, Milito çok geç girdi bence. Sonuç olarak Maradona'nın takımı turnuvaya 1-0'lık galibiyetle başladı ve Maradona'nın deyimiyle rahatladılar. Güney Kore-Arjantin maçı zevkli geçecek...
-21.30'da ise benim çok zevkli olmasını beklediğim İngiltere-ABD maçı başladı. ABD çok sağlam bir takım. Savunmalarında Konfederasyon Kupası'nda parlayan Onyewu var. Orta sahaları bir birleriyle çok uyumlu oyunculardan oluşuyor, ileride ise Altidore fiziğini çok iyi kullanan genç bir forvet. Kalede ise en güvendikleri isim Howard var. İngiltere de tıpkı Arjantin gibi turnuvanın bir diğer şampiyonluk favorisi ve yine Arjantin gibi erken buldular golü Gerrard ile. James Milner'ı neden erkenden çıkardığını anlamadım Capello'nun. Sakatlık vardı da ben mi kaçırdım bilmiyorum. Sonra Dempsey çevresinde bir kaç kez döndükten sonra vurdu, Green'in hatasıyla top ağlara gitti. Golden sonra Twitter olsun, Facebook olsun, Ekşi Sözlük olsun bilimum sosyal platformda çok üstüne gidildi Green'in. Halbuse İngiltere'nin şu an en iyi kalecisi ve ilk 11'de forma giymeyi sonuna kadar hak ediyor bence. Ancak abartıp "Kalede Green olursa bu golü yersin tabii." diyenler bile oldu, Green'in West Ham'da kaç maçını izlemişlerdir acaba? Neyse ki takım arkadaşları maçtan sonra arka çıktılar Green'e. Umarım Capello'da arka çıkar ve bu salak gol yüzünden bir sonraki maç James'e geri dönmez. 2. yarıda Altidore'un çok önemli bir pozisyonunu, yakından köşeye sert gelen bir topu da kurtardığını belirtelim Green'in. Yine İngiltere'nin Heskey ile karşı karşıya kaçırdığı bir pozisyon var. Euro 2008'e gidemedikleri için hayal kırıklığı yaşayan İngilizler bu turnuvaya da hayal kırıklığı ile başladılar.
-Şu ana kadar 5 maç oynandı ve gol ortalaması 1.4 turnuvanın. İddaa tabiriyle 5 maç da "alt" bitti. İlk maçta tribünlerdeki boşluklar göze çarparken, Arjantin ve İngiltere taraftarları, ev sahibi Güney Afrika'yı saymazsak, stadı en çok dolduran ve en organize taraftardılar. Vuvuzela sesleri de diğer maçların aksine, onların maçlarında daha az duyuldu. Tabii ellerinde vuvuzela olan Arjantin ve İngilizler de görülmedi değil tek tük. Güne erken gelen goller damgasını vurdu. Güney Kore 7. dakikada Jung Soo Lee ile, Arjantin 6. dakikada Heinze ile, İngiltere 4. dakikada Gerrard ile öne geçti. Sahanın en iyileri, Kore'li iki Park, Arjantin'den Messi, Nijerya'lı kaleci Enyeama olurken hayal kırıklığı Yunanistan takımı ve ne kadar arka çıksam da Robert Green oldu. Ayrıca Nijerya orta sahasında genç Haruna, Obi Mikel'in yokluğunu aratmadı, boy, pos, saç yapısı ve oyun stiliyle Obi'nin kopyasıymış gibi bir görüntü sergiledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder