Sevgili ortakafagol okurları uzun süredir sizlere yazılarımla seslenemediğim için özür dilerim. Bu gecikmenin sebebi okuldaki derslerimin yoğunluğu ve yazılı trafiğimdi. En son size ligin 8. haftasında yazmıştım. Sezonun üçüncü yazısını da ilk yarının bitiminde yazmak istedim. Bu sayede hem ligin genel panoramasını hem de şampiyonluk yarışını sizlere daha net verilerle verebileceğim.
Evet en son yazımda Genk, Anderlecht’ ten liderliği kapmış ve Anderlecht’ le oynadıkları karşılaşmada rakiplerini sürklase etmişlerdi. Ligin ilk yarısını da lider kapadılar ve kadro kalitelerine baktığımızda oldukça iyi bir performans sergiliyorlar. Bu başarıda son zamanlarda yeni yıldız adaylarımdan biri olan Kevin Vandenbergh’ in büyük payı var. Yıldız oyuncu forma giydiği 16 maçta 9 gol atarak takımının en golcü futbolcusu oldu. Maçlarının çoğunu 1-0, 2-1 gibi skorlarla az gol atarak kazanan bir takım için oldukça iyi bir istatistik.
Genk’ in şampiyonluk yarışındaki en büyük rakibi Anderlecht ise fırtına gibi girdiği ligde 7. haftadan sonra başarı grafiğini aşağıya doğru çekmeye başladı. Bunda Şampiyonlar Ligi’ nde alınan kötü sonuçların yarattığı moral bozukluğu bir etken olabilir. Gruptan oynadığı maçlarda savunma hatalarının damga vurduğu Anderlecht kolay sayılabilecek grupta grup sonuncusu oldu. Bu grupla ilgili yorumlarımı yazının ilerleyen bölümlerinde Avrupa macerası başlığı altında daha da ayrıntılı işleyeceğim.
Ligin 3. sırasında herkes Brugge veya Standard takımlarından birinin bulunacağını düşünürken geçen senenin sürprizi Zulte Waregem’ in misyonunu üstlenen Gent yer alıyor. Brugge ve Standard Liege’ in yanında esamesi okunmayacak bir kadroya sahip olan Gent’ in performansının ligin ilerleyen haftalarında düşeceği otoritelerin birleştiği nokta. Bana kalırsa da 3. sırayı Brugge’ e kaptıracaklardır.
Beşiktaş’ ın UEFA Ligi’ ndeki grubunda da yer alan Club Brugge’ ün performansı tam bir hayal kırıklığı. 17 haftada Belçika Ligi gibi kolay bir ligde sadece 31 puan topladılar. Önlerindeki 3 takımdan ikisinin kadroları ile onların kadrolarını karşılaştırırsak bu performansı çok daha açık bir şekilde görebiliriz. Beşiktaş maçında izleme şansı bulduğum Brugge’ ün futbolu, 90’ lı yıllarda izlediğim takımları hatırlattı. Son derece ağır oynayan bir takım sadece Balaban’ ın yeteneklerine güvenen bir orta saha ve savunmadan sadece şişirme toplarla çıkmayı yeğleyen bir antrenör. Her takım oyunlarını çağdaşlaştırırken Brugge takımı daha da geriye gidiyor.
Bize tanıdık olan çoğu isime sahip olan Standard’ ın performansı başarı geleneklerine bakacak olursak çok da şaşırtıcı değil. Fatih Terim döneminde savunmanın sağında oynatılan Mohammed Adama Sarr forvet Ali Lukunku ve eski Fenerbahçeli Rapajc’ e sahip olan Standard’ ın en iyimser bakışla sezon sonu 4. sıraya kapağı atabileceğini söyleyebiliriz.
Avrupa Kupalarında Hüsran
Belçika Ligi ve Belçika takımları bana ülkemizi ve bizim takımlarımızı çok hatırlatıyor. İki ülkenin domestik ligleri kalitesiz olduğu için Avrupa arenasında iki ülkenin takımları beklenen başarıyı yakalayamıyor. Şampiyonlar Ligi’ nde bütün takımlar içerisinde en kötü performansı sergileyen Anderlecht ve Beşiktaş’ ın olduğu grupta sadece iki puan toplayabilen Brugge yapılan yatırımlara göre çok kötü performans sergilediler. İki takımın da futbolları sadece hücum üzerinde kurulu ve çok komik goller yiyebilecek kadar acemi savunmalara sahipler. Belçika’ yı Avrupa’ da temsil edebilen tek takım Zulte Waregem ise mücadele ettiği bir üst turda Newcastle United ile eşleşti ve büyük bir sürpriz olmazsa da elenecekler. Ancak onlar Newcastle’ ı eler aynı turda Fenerbahçe’ de Az’ yi elerse iki takımın karşılaşması benim için çok değişik bir his olacak. Umarım Fenerbahçe bu iki turu da geçerde ülke futbolumuzun Belçika futbolundan farkı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder