Futbol aşığı bir insana dünyada gitmek istediği 3 stadı sorsanız mutlaka sorunun cevabında Camp Nou da bulunur. İki hafta önce Barcelona’ya gittiğimde elbette Camp Nou ziyaretini es geçmek futbol adına büyük bir ayıp olurdu. Zaten, Barcelona’nın “Camp Nou Tour” şeklinde 15 eurodan bilet satması da yukarıdaki önermemi doğruluyor. Bu biletle soyunma odasını, basın tribününü, şeref tribününü, basın toplantısı odasını geziyorsunuz. Sanırım bir de sahanın içine girip kulübeye falan da oturabiliyorsunuz ancak benimkisi nasıl şanssa ziyaretim tam da sahanın bakımda olduğu döneme geldi ve çimlerin olması gereken yer şantiyeye dönmüştü. Bir fotoğraf düşünün ki önde ben arka fonda “mes que un club” yazan tribün ve ikisinin arasında bir inşaat kamyonu!
Soyunma odasından, çıktıktan hemen sonra sahaya çıkmadan oyuncuların ibadet etmesi amacıyla ufak bir şapelimsi oda bulunuyor Bizim statlarda mescit olup olmadığı konusunda bir bilgim yok. Bilen yorumlara yazsın lütfen. Olduğunu pek sanmıyorum, olsa muhtemelen olay çıkardı herhalde. Tüm bunların ardından stadın içinde müze kısmına geçiliyor ki kulübün tüm branşlarının bölümlerinin olduğu gez gez bitmeyen hatta “yeter artık çok gezdim” denilecek kadar büyük bir müze.
Bütün bu ihtişamın ardından yol sizi doğrudan Barcelona’nın mağazasına çıkartıyor ki oradan alış veriş yapmamak için ya cimri olmanız lazım ya da Real Madrid taraftarı. Barca’nın mağazaları şehrin önemli her noktasında var zaten. Espanyol’u soracak olursanız bulunduğum dört gün içersinde hakkında her hangi bir şey görmedim. Bu arada, Barcelona, Camp Nou’nun etrafını baya bir parsellemiş, takımın basketbol salonu da hemen stadın yanında bulunuyor.
***
Bütün bir sene boyunca yeteri kadar futbol izliyoruz ki olimpiyatlarda açıkçası mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyorum futboldan. Yine de hem olimpiyatlar resmi olarak açılmadan futbol maçları başlamadığı için, hele ki bir de henüz atletizm başlamadığı için ucundan bahsedelim futboldan da.
FİFA, Dünya Kupası önemini kaybetmesin diye 1992 yılından bu yana oyunlara 23 yaş sınırı koydu bildiğiniz üzere. Yalnız son 7-8 yılda oyuncuların parlaması, transfer yaşı o kadar düştü ki artık büyük milli takımlarda oynayan oyuncuların neredeyse hepsini tanıyoruz. Gerçek hayattan bilmesek bile FM sağ olsun, ahkam kesmek için yeteri kadar bilgi sahibiyiz.
Turnuvanın iki büyük favorisi var. Arjantin ve Brezilya. Defans şampiyonluk getirir mantığından yola çıkarsak Brezilya’nın Rafinha – Alex Silva – Breno – Marcelo’dan oluşan harika bir defans dörtlüsü, buna karşılık Arjantin’in Mascherano – Lucas – Banega gibi bir defansif orta saha gücü var. Messi vs Ronaldinho tabi ki işin hücum hattındaki karşılaştırması. İki takım gruplarını lider bitirirse yarı finalde karşılaşacaklar.
***
İki maçta bir oyuncuyu değerlendirmek hiç de doğru değil kanımca. Hele ki bu oyuncu farklı bir ülkeden geliyorsa biraz müsamaha gösterilmelidir. Ancak yine de MTK maçları sonrası Güiza’nın, Kezman’dan pek bir farkı var mı anlayamadım. Hatta Kezman’ın deli gibi rakibe basması gibi bir artısı da var.
Neyse bunları bütün sene zaten bol bol konuşacağız biz en iyisi şu an Phelps’i konuşmanın keyfini çıkartalım. Youtube’dan 4x100 serbest finalini defalarca izleyelim falan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder