Altyapıyı neden kurar takımlar? Neden 20 yaş altı ve 18 yaş altı milli takımlar vardır ya da neden PAF takımlar vardır? Nasıl olsa A takımı var, yetmez mi? ya da neden her şehirde 2–3 tane futbol okulları kurarlar küçük yetenekleri keşfetmek için? Daha da profesyonel düşünürsek neden ülke dışında ikinci takımları olur bazı geliri yüksek takımların, ya da ülke dışında futbol akademileri?
Bunların Türkiye dışında çok büyük bir önemi var ve hepsinin tek cevabı var, makul olan tek cevap: A takıma oyuncu yetiştirmek. Bu A takım dediğimiz kendi A takımları, piyasaya oyuncu pazarlamak için değil!
Gel gelelim bizim ülkemizde bu böyle anlaşılmıyor ya da böyle uygulanmıyor. Küçük yaştan eğitilen oyuncular nedense yaşı dolup, A takım seviyesine geldiği halde durmadan başka takımlara kiralanıp duruyorlar. Ya da 18’e alınıp bir, iki hatta üç sezon boyunca orada öylece oturuyorlar. Bunun ne anlamı var? Kurduğunuz futbol akademilerinin ya da PAF takımların ne manası var bu ülkede, biri bana bunu söyleyebilir mi?
Neden bu konu sana battı derseniz şöyle açıklayayım. Geçenlerde Arjantin Apertura Ligi’nde Tigre-Boca maçı vardı(final maçı), izleyenleriniz mutlaka olmuştur. Boca antrenörü Carlos Ischia hatalı gol yiyen 21’lik kalecisi Javier Hernán Garcia’ya kulübeyi gösterdi yerine de 20’lik Josue Ayala’yı sürdü sahaya. Dikkat edelim arkadaşlar alınan oyuncu 21’lik,giren de 20’lik,daha işin başında olan kaleciler. Hadi onu da geçtim (ki Türkiye için bu bile ders ve örnek alınması gereken bir hadisedir) giren 20’lik Ayala daha ilk kez bu maçta Boca formasını sırtına geçirdi. Hata mıydı yoksa antrenörün yaptığı? Ya da maçı almak için yapılan ustaca bir hamle miydi? Ya da herkese deli olduğunu mu sergiledi? Eminim herkesin kendince kendini tatmin edecek bir açıklaması vardır bu konu hakkında.
Ülkemizde ise böyle genç bir kaleciyi değil şampiyonluk maçında, hazırlık maçlarında dahi oynatmada tereddütleri olan teknik patronlar var. Bir güvensizlik var, ya da medyadan çekinme. Maçı kazanamama korkusu da olabilir. Onun yerine yabancı kalecileriyle 5 yemek onlar için daha az gurur kırıcıdır.’’Oynattım ama yedi, yabancı işte, napalım’’ diye zihniyeti olan antrenörler mutlaka vardır ülkemizde.
Her takım yabancı kalecilerden medet ummakta. Başta 3 büyükler olmak üzere(Fenerbahçe hariç).diyeceksiniz ki Beşiktaş öyle değil Türk kaleci kullanıyor. Kullanıyor da be kardeşim, Rüştü futbolu bırakacak yaşa geldi şu anda. Kötü kaleci mi? Elbette hayır, ülkenin en iyi yerli kalecilerinden, efsaneleşen kalecilerinden biridir. Buna katılmamak imkânsız, fakat neden artık her başlangıcın bir sonu olduğu kimsenin aklına gelmiyor? Neden gençlerin önü açılmıyor? Neden altyapıya değer verilmiyor? Hakan var arkasında, Korcan var, Erdem var… Bunları siz yetiştirdiniz, siz transfer ettiniz ama şimdi kullanmıyorsunuz…’’Ama onlar genç daha canım’’ diye homurdanmalarınızı duyar gibiyim şimdiden. Bunu deyin sonra da Türk Milli takımdan başarı bekleyin.
Yıllarca Avrupa Kupaları’nda nam salmış, nice devleri deviren ve ‘kıtasal kupa kazanan Galatasaray’ın da bir farkı yok… Aykut ve Orkun gibi hatta üstüne bir de 3. kaleciniz olduğu halde gidip de neden yabancı kaleciye ihtiyaç duyarsınız? Bu Orkun’
Bu altyapıya güvenmeme sadece kaleci pozisyonunda değil elbette ülkemizde. Ama kalecinin iyisi zor yetişir, zor tecrübe kazanır, zor güven verir de be kardeşim bu kadar da değil yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder