İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

2.08.2009

Top Yuvarlaktır Ama Parası Olan Kazanır …

Tarih 1997.İngiltere’nin en büyük mağaza zincirlerinden birinin sahibi Mohammed El Fayed,tarihinin en kötü günlerini yaşayan Londra’nın Siyah- Beyazlı klübünü satın aldığını ve klübü 5 senede Premier Lige çıkarmak istediğini açıklamıştı.5 senede bunu başarabilmek için iyi oyunculara, menajere ve yöneticilere,doğal olarak bu maliyetleri karşılayabilmek içinde bolca para harcamaya ihtiyacı vardı.Bu hareketinin sonrasında günümüzde artık iyice moda haline gelmiş bir akım başlattığının farkında değildi büyük ihtimalle sadece kendini mutlu etmek isteyen zengin bir futbolseverdi sadece.

11 senelik periyotta İngiltere’de çok şeyler değişti.Bugün İngiltere’de Aston Villa,Portsmouth,Man Utd,Chelsea,Liverpool ve tabiki son örnek Man City gibi pek çok klüp yabancı sermaye tarafından satın alınmış durumda.Bu klüpleri satın almak için milyar dolarlarını bağlayan bu kadar insanın ortak düşüncesi,dünyanın en yaygın sporunun,futbolun popülaritesinden çıkar sağlamak olduğu açık.

Bu örnekler içerisinde ikisi diğerlerinden oldukça ayrılıyor.Sizinde tahmin edebileceğiniz gibi onlar Chelsea ve Manchester City,bu değişimden en fazla etkilenen takımlar oldu.2007 yılında öncelikli hedefi Liverpool’u almak olan eski Tayland Devlet Başkanı Thaksin Shinawatra tarafından satın alınan Man City’de uzun bir aradan sonra yüksek hedefler belirlendi ve bu amaç doğrultusunda klüpte yapılan ilk iş,Avrupa’nın en kariyerli teknik direktörlerinden Sven Goran Ericsson’u takımın başına getirmek oldu.Bu süreç içerisinde Petrov,Bojinov,Elano,Kompany,Gelson gibi pek çok yetenekli ismi kadrosuna katan City’de , para etkisini çabuk gösterdi.Mükemmel ilk yarı performansının ardından 19 maçlık periyodu lider tamalayan Ciy,2.yarıda performansını yeni bir takım olmasnınında etkisiyle kaybetti ve beklenen başarı sezon sonunda gelmeyince Shinawatra ilk ve tek hatasını taraftarın sevgilisi Ericsson’u kovarak yaptı.Klübü 16 senelik Premier League tarihinde en üst derecesine ve aynı zamanda yıllar sonra Avrupa’ya taşıyan menajerlernini gönderilme şekli City taraftarlarını oldukça huzursuz etti.Bu olayın ardından inanılmaz yoğunlaşan taraftar baskısı ve ailevi sebeplerle City’i devretmeye karar veren Taylandlı klübü satışa çıkarttığını açıkladı. Uzun süredir Premier League klüpleri ile ilgilenen ve bu pazara el atmak isteyen Arap sermayesi fırsatı kaçırmadı ve Abu Dhabi grup henüz açıklanmayan bir bedelle Shinawatra’nın hisselerini devraldı.

Dünyada şu anda bu kadar büyük bir likiditeye sahip ender Şirketlerden olan Abu Dhabi Group,büyük açıklamalar ve beklentilerle İngiltere’ye adımını attı. City’i,Avrupa’nın en büyük klübü haline getireceklerini iddaa eden çılgın Araplar’ın transfer borsasına girişide aynı derecede şaşalı oldu.Drogba,Santa Cruz,Alex,Kolo Toure,Buffon,Casillas,Villa,Kaka,Tevez ve Diego gibi pek çok yıldız futbolcuya teklif götürdüler.Alabildikleri tek oyuncu ise Real Madrid’den 30 m pound karşılığı kadroya katılan Robinho oldu. City'nin yeni yönetiminin Robinho ile yetinmeyeceğinin herkes farkındaydı... Sezona yapılan kötü başlangıcı kadro yetersizliğine bağlayan Araplar Ocak ayınada fırtına gibi girmekten çekinmediler. Beklenen teklif bir başka Brezilyalı Kaka için Milan'a geldi.

Rakam inanılmazdı, 100 milyon Euro'dan başlayan teklif, "Kaka, Milan'da yaşlanmak istiyor" haberinden sonra 120 milyon euro sınırına dayanmıştı bile.Yıllardır kendine özgü kuralları bulunan belirli bir düzen içerisinde işleyen futbol ekonomisi ve transfer borsasında, futbol dışında kazanılan paranın bu ekonomiye girişiyle, mevcut şartların değişmesi kaçınılmaz bir hale geldi.

Olayın taraflarından Kaka’nın 7 sülalesini hatta bir Afrika ülkesini 1 sene açlıktan kurtaracak bu parayı reddetmesinin altında yatan sebep, Milan’a ve Milano’ya olan aşkımı yoksa kariyerini Kupalar kazanması muhtemel bir takımda devam ettirmesi mi?Peki Milan gibi bu parayla yaşlanan kadrosunu baştan aşağıya yenileyebilecek bir klübün bu transferden vazgeçmesinin sebebi,patron Berlusconi’nin oluşan ortamdan siyasi çıkar sağlamasımıydı?

Her sene farklı istatistik ve finans kurumları tarafından yapılan en zengin klüpler listesinde 2006 yılında toplam 90.1 milyon Euro geliri bulunan Manchester City,dünyada 17. sırada yer alıyordu. Fakat Arap sermayesinin işin içine girmesiyle City bu bütçesinin 30 m pound üstündeki bir miktarı bir futbolcuya ayırabilir hale gelmesi çok enteresan bir durum.Bu hamle ile Uefa’nın yıllardır,uğraştığı gelir gider dengeleme sistemi,futbol klüplerinin ekonomisini düzeltme,batan klüpleri kurtarma ve klüpleri arası denklik operasyonu da büyük darbe almış durumda.Dünya futbolu tabiî ki Araplar’ın umurunda değil.Onlar bir an önce Kupaları kazanmak ve buradan tanınırlık oranlarını dünya çapında arttırarak koyduklarının fazlasını almanın peşindeler.Herkes Kaka kadar karakterli(yada ne olduğuna siz karar verin) olamayacağından ötürü,2-3 sene içerisinde City iyi bir menajerle futbolun zirvesine kurulabilir.Buda bir kez daha paranın futbolu evine puansız göndermesi anlamına gelecektir.

Bu transferin gerçekleşmemesinin altında ki sebep ne olursa olsun,dünya futbolunun bir süre daha nefes almasını ve bazı şeylerin sadece para ile elde edilemeyeceğini göstermesi açısından önemli.Kendi liglerini yaratmaya çalışan Milyarderlere her ne sebeple olursa olsun dur denmediği taktirde futbol dinamiklerinin,yakın zamanda F1’in yaşadığı gibi bir krize sebep olacağı ortada.Biraz daha dayan futbol,Man City bu kadar kötü oynamaya devam ederse Araplar sıkılıp başka hobiler deneyebilirler.

Hiç yorum yok: