Herkes bu soruya cevap arıyor; Şenol Güneş, Trabzonspor’da başarılı olacak mı? Trabzonspor Asbaşkanı Ferguson modelinden bahsetti, Şenol hoca imzadan sonra bir takım açıklamalarda bulundu. Ben Şenol Güneş’in başarılı olup olmamasından çok, takip edeceği yöntemin ne olacağını merak edenlerdenim.
Yeniden yapılanma değil de, yeniden bir başarı tarifinden hareket eden yeni bir sistemi hayata geçirecek mi geçirmeyecek mi? Asbaşkanın Ferguson modeli söylemleri kulağa hoş gelen, uygulaması ise imkansız yaklaşımlardır.
Unutmayın, Ferguson Manu’dan üç kez gönderilip dördüncü kez getirilmemiştir. Gigs gibi sembol oyuncuları vardır. Ve taraftarı onu hiçbir maçta yuhalamamaktadır. Ferguson 1986, Gigs 1990’dan beri orada.
Hem hangimiz Manu başkanını Ferguson, Gigs kadar tanıyoruz. Adına Ferguson modeli değil de çağdaş futbol işletmeciği dersek, kitabın ortasında başkan ve yönetimlerin karar verici etkinliklerine sınırlandırma getirmek yazıyor. Şenol Güneş, bir ceo edasıyla bunları yapacak mı? Yöneticilerin yetkilerini ellerinden alacak mı? Trabzonspor’da kongre krizlerinin, tartışmalarının haber olmadığı zamanlar gelecek mi?
Yöneticileri sembolik olarak seçilen, bütün kararları, beş-altı kişilik bir icra kuruluna devreden bir yapıyı kurun bakalım kurabiliyor musunuz? Başına da ceo olarak Şenol Güneş’i getirin. Trabzonspor başkanı neden Hırvatistan’a oyuncu almaya gitsin ki? Transfer komiteleri neden yönetim kurulu üyelerinden oluşsun ki? Şenol Güneş’e tam yetki verdik deyip, istediği takımı sahaya çıkartma, on biri soyunma odasındaki tahtaya yazma yetkisinden bahsediliyorsa o zaman başka.
Burada yükün altına giren Şenol Güneş. Aslında bu camianın Şenol Güneş’e her zaman artı bir özür borcu vardır ve o baki kalacaktır. Neden derseniz, fotoğraf basın toplantısında var.
Atay Aktuğ zamanında da böyle şaşalı bir toplantıyla, yeni bir umut olarak gelmemiş miydi? Daha ligin dördüncü haftasında yalnız bir adam olarak gitmek zorunda kalmadı mı? Hem de ülkesinden, şehrinden çok uzaklara.
Trabzonspor’a dönmesi, imza atması için dua edenler, yalvaranlar, ‘Kurtuluş Şenol Güneş’ diyenler, yarın, ne zaman gideceğini bekleyenlerle aynı kişiler olacak. Bu realite on sene önce de böyleydi, şimdi de böyle. Sanmayın Trabzon’un huyları değişti. Trabzonspor camiası eskiye göre daha sabırsız. Oradaki o kalabalığın anlamı da bu zaten.
Fotoğraflardan, ‘Arkandayız, daha kalabalığız, ama daha sabırsızız’ mesajını yoksa almadınız mı?
Ben kişisel olarak Şenol Güneş’in başarısının yüzde yüz kendi elinde olmadığını düşünenlerden olmaya devam edeceğim. Ferguson modelinin nasıl başlayıp, nasıl devam ettiğini bilmeden, Trabzon şartlarını hesap etmeden böyle hayallere dalmanın mantığı yok. Trabzonlu, Trabzonsporlu Ferguson da gelse, Wayne Rooney’de olsa tabelaya bakmaya ve hemen şimdi şampiyonluk istemeye devam edecek. Bu ülkü için, futbolcu eskitmeye, yönetimleri değiştirmeye, öz evlatlarına kalem çekmeye, Şenol Güneş’leri yığınlarla karşılayıp, yalnız göndermeye devam edecek. Ferguson’un Manu’su, 1986 ile 1990 arasında yerlerde sürünürken, Ferguson orada kaldı, kongre krizleri yaşamadı. Taraftarı, altyapıdan çıkan oyuncularını protesto etmedi. Bunun için Şenol Güneş’in en büyük rakibi içerdeki Trabzon. Trabzonspor’u kimselerle paylaşmayan, acısını, sevincini, futbolcusunu, tesisindeki otuna kadar her şeyini kendisinin gören Trabzon’daki yapı ile Şenol Güneş arasında çetin bir mücadele yaşanacak. Ya da yaşanacak mı, bunu göreceğiz?
Yine de soruyorum; Şenol Güneş’li Trabzonspor, 2009 ile 2013 arasında yerlerde sürünürse, arkasında duracak adam olacak mısınız, arkasında duracak adam bulacak mısınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder