İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

19.05.2014

Spor Ahlakı üzerine


Türkiye'de spor sevgisi ya da etiğinin olmadığı zaten malum da gene karşıma bunun bir örneği çıkınca insan tekrar yazmadan edemiyor. Hali hazırda 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor bayramı da gelmişken, yazı için zamanlama baya manidar oldu. Dün akşam Barcelona - Atletico Madrid maçı bittikten sonra Barcelona tribünlerinin şampiyon Atletico'yu alkışladığına şahit olduk. Bunu yapanlar az önce şampiyonluğu kaybeden taraftı. Bahsettiğim taraftar kitlesi İsveç, Norveç gibi kuzey ülkelerinden değil gayet de daha önce aynı tribünlerden Figo'ya domuz kafasının atıldığı tutkulu bir yerdi.

Ama işte tutku, nefret vb. kavramların yanında bizim hiç sahip olmadığımız saygı da var bu insanların lugatında. Üç sene önce aynı konumdaki  Fenerbahçe - Galatasaray maçında stadda ve hatta sonrasında zorunlu olarak sahanın ortasındaydım ve o maçta neler olduğunu tekrar hatırlamam gerek yok sanırım. Üç sene sonra devran döner bu sefer öteki takım şampiyon olur tek değişen şey öfkeyle küfretmek yerine neşeyle küfretmek olur. Ay başında Facebook'ta şunları yazmıştım:
"Büyük çoğunluk, spor sever ya da futbol sever fln değil. Onlar sadece "taraf"tar. Tek bildikleri şey bir "taraf" olmak. Biz, tek bir maç görüntüsü olmadan yapılan futbol geyiği programlarının saatlerce izlendiği ama futbolun izlenmediği, esasında futboldan da pek anlamayan bir "taraf" olmanın getirdiği aidiyet duygusunu seven bir toplumuz. Sevmesini bilmediğimiz için sevinmesini de bilmeyen, sevinmekten anladığı tek şey karşı "taraf"a küfretmek olan bir toplumuz. Şampiyon olmuşuz, nası sevineceğimizi bilmediğimiz için en iyi bildiğimiz şey olan karşı tarafa küfretmekten ötesine geçemiyoruz. Şampiyonluğu kutlarken, "i.ne galatasaray" diye bağırmak güruhun en keyif aldığı slogansa diyecek birşey bulamıyorum."
Cuma günü Real Madrid - Barcelona, Euroleague final four maçında Soma'da ölenler için saygı duruşunda bulunuldu. Koca salonda 3 kişiden ses çıktı ve ne yazık ki bunlar "her yer Taksim, her yer direniş" diye bağıran Türklerdi. İşimize gelince "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" edebiyatını yapar ama saygı duymaya gelince gavurun bize gösterdiği saygıyı, biz kendimize gösteremeyiz.

Tüm bu problemlerin doğduğu nokta esasında yukarıda koyduğum fotoğrafta gizli. Büyükşehir Belediye çocuklara spor yaptırmanın amacını şampiyon yetiştirmek olarak belirtmiş. Bu işin temelinde sağlık, beden eğitimi, spor sevgisi gibi olması gereken kavramlar bizim için ne yazık ki fazlasıyla soyut. Her üç kişiden birinin obez olduğu ülkede sporu sadece profesyonel olarak yapılması gereken bir iş olarak gösteriyoruz.  Hal böyle olunca evet belki şampiyon yetişiyor ama sporcu ahlakına sahip olmayan Batuhan Karadeniz, Sercan Yıldırım, Semih Erdenler yetişiyor. Daha sporcuya spor ahlakını veremedikten sonra, taraftardan bu ahlakı beklemek fazla saflık olur.

Herkesin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayram'ı tekrar kutlu olsun.

Hiç yorum yok: