Bundesliga uzun bir aradan sonra(Süper Lig ile birlikte en uzun ara Bundesliga’daydı) tekrar başladı. Cuma akşamı liderin maçı ile başladı ve ikinci yarı(Rückrunde) başladı. Skorlara bakınca pek sürpriz yok gibi gözüküyor çünkü genelde adı büyük olanlar kazandı.
M’Gladbach 1 - 0 Bielefeld : Ara transferde en etkili ekiplerden M’Gladbach kendi sahasında ilk yarının sürpriz takımı(özellikle deplasmanlarda etkililerdi) Bielefeld’i yendi. Bu onlara hem güven verecektir. Yeni transfer Craig Moore hem gol yemeyen bir defansın parçası hem de tek golün sahibiydi. Gol pasını da bir başka yeni transfer Böhme kornerden yaptı. Yeni transferler için güven verici bir maç oldu. Bu arada geçen yazıda bitti dediğimiz Ümit Karan transferi yattı. (Ama antrenmana bile çıkmıştı?) Gladbach iyi bir seri yakalarsa düşme bölgesinden uzaklaşmakta zorlanmayacaktır.
Bayern Münih 3 – 0 HSV: İlk yarının lideri Hamburg önünde kolay kazandı. Fazla konuşulacak yanı olmayan bir maç bence. Hamburg deplasmanda galibiyet amacı ile maça çıkan bir takım değildi, Bayern de kazanması gerekiyordu. Olması gereken oldu.
Bochum 2 – 2 Hertha: Düşme bölgesindeki üç takımın en üstündeki Bochum iyi bir u-dönüş yaptı maç sırasında. 0 – 2 geri düşmelerine rağmen bir puan önemliydi ama hafta onlar için pek de iyi bitmedi. Hertha ise dengesiz davranışlara devam etmekte kararlı. İlk yarıyı iyi bitirdiler ama deplasmanda 0 – 2 öne geçmişken maçı kazanamayan bir takım üst sıraları zorlayamaz. Bu şansları değerlendirmeleri gerek. İyi bir kadroları var ama istikrar hala büyük sorun.
Mainz 2 - 3 Stuttgart: Tarihinde ilk kez Bundesliga’da oynayan bir takım için çok iyi başladılar ama bunun sona ereceğini onlar da biliyordu. Nitekim ilk yarı arasına kötü girdikleri gibi ikinci yarıya da kötü girdiler. Daha da kötüsü alttaki üç takımla aradaki puan farkı 7’ye geriledi. Gladbach ve Dortmund ne kadar kötü de olsa düşmeleri mucize ve bunu herkes biliyor. Düşmek için kadroları çok iyi. Mainz ve Nürnberg altta çaresiz görünen üçlünün hedefi olacaktır. Bielefeld de katılabilir yorumları tabi var ama ben katılmıyorum. Mainz kendine çeki düzen vermeli yoksa Bundesliga bir senelik bir rüya olmaktan öteye geçemez. Tabi bu yorum bu maç için geçerli değil. Stuttgart’ı yenmeleri zaten zor ve skor fena değil ancak ileriki maçlarda kazanmayı tekrar hatırlamaları lazım.
Hannover 0 – 3 Leverkusen : İsim olarak karşılaştırırsak tabi Leverkusen ama Kırmızıların ilk yarıdaki performansları beni çok heyecanlandırmıştı. Çok ağır bir yenilgi Hannover için. İlk yarıda birçok büyük takıma kök söktürmüşlerdi halbuki. Leverkusen için ise çok başarılı bir başlangıç. Şampiyonlar ligi başlayana kadar ligde toparlanmaları lazım. İlk yarıda Werder gibi onlar da şampiyonlar ligindeki başarılardan olumsuz etkilendiler. Bunu aşarlarsa tepedeki mücadeleye yaklaşırlar yoksa aralarda dolanırlar. İki doğu Avrupalı Voronin ve Berbatov beni etkilemeye devam ediyorlar.
Nürnberg 1 – 3 K’Slautern: Nürnberg de Mainz gibi benim küme düşme mücadelesine eklediğim bir takım. Bu mağlubiyet hala 6 puan fark olsa da Nürnberg için alarmdır. Kendi sahalarında çok da üst düzeyde seyretmeyen K’Slautern’ e üç golle yenilmek kötü bir darbe. Onlar da şu anda bulunan farkı düşünüp yatarlarsa taraftarlarını üzerler. K’Slautern ise adı güçlü bir takım ve orta sıralara tutunup alt taraftan uzak durmaya çalışacaklar.
Wolfsburg 1 – 2 Dortmund: Aslında başta adı büyük olanlar derken Leverkusen ve Dortmund’u kastettim. Bu maçta Wolfsburg’un Wolkswagen Arena’da görkemli bir galibiyeti ile sonuçlanmasını bekliyordum. Antalya’daki hazırlık maçlarında izlemeye çalıştığım Dortmund beni hayal kırıklığına uğratmış “bu sene yoklar” dedirtmişti. İlk maçta deplasmanda Wolfsburg’u yenmeleri umut verici. Zaten ilk yarıyı bitirdikleri yer absürd idi. Oradan daha tepelere çıkmaları lazım. Avrupa katılımı şimdiden hayal olmuş olabilir ama Almanya’nın 1990’lardaki başarılı takımı bu ismin hakkını vermeli.
Hansa Rostock 0 – 0 Freiburg: Bu maç oynanmasa da olurmuş. Maçtan önce iki takım antrenörüne, “maçı boş verin iki takıma da birer puan verip eve gidelim” dese oradan “Eyvallah!” sesleri yükselirdi herhalde. Erken denebilir ama bence iki takımda bu maça yenmek için çıkmalılardı. İki antrenör de “yenilirsek düşeriz” diye bir puana razı çıkmışlar. Ben bu mentaliteyi anlayamıyorum. Bu maçı kazanmayacaklarsa(iki takım için de) hangisini kazanacaklar ya da kazanmak için oynayacaklar? Puan farkı Nürnberg ile 9 o da yakalayabilmeleri en olası takım. Artık kazanmak için oynamaları gerek yoksa iki takım da lig bitmeden çok önce küme düşerler. Bence kurtulacak kadroları da yok ama en azında o tutumu göstermeleri lazım.
SAĞ BEKİ TÜRK BİR MAÇ…
Haftanın şüphesiz en çok beklenen maçı Schalke04 ve Werder Bremen arasındaydı. NTV vereceğini duyurunca sevindim ama ne yazık ki canlı değilmiş ve skoru internetten öğrenip izlemek zorunda kaldık. Tabi zevkine varamadık. Yine de çok heyecanlı bir maçtı. İlk yarısında Werder Bremen çok gol kaçırdı, Schalke de bunu affetmedi. Aufarena’daki bu şölende sağ bekler Hamit Altıntop ve Ümit Davala idi. Milli oyuncularımıza da Rückrunde de başarı diliyorum. Hamit zaten düzenli olarak oynadı ancak maalesef sakatlıklar Ümit’i sahalardan uzak tuttu. Schalke Ailton’un ofsayt şüpheli golü ile kazandı ve çok tartışıldı. İkinci yarının ilk haftasının en karlı takımı da bence Schalke oldu. Bence hala ligin en iyi üç takımı Werder Bremen, Bayern Münih ve Schalke. Schalke bu maçı alarak şampiyonluk iddiasını yine vurguladı. Oradaki muhteşem taraftara da bir hediye oldu.
Sezonun ilk yarısında en çok taraftar çeken lig olmayı başaran Bundesliga yine eğlendirici bir haftayı geride bıraktı. Gerçekten çok güzel statlar var. Hannover de yeni stadının açılışında kötü bir sürpriz yaşadı ama Bundesliga’da bu sene önemli bir yer kazandılar.
• Bu arada Ümit Davala sakatlanan oyuncular olması üzerine Asya’daki felaketzedelere yardım amacıyla düzenlenen maçta yabancı karmasına çağrıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder