Hollanda takımları bu sene Avrupa Kupaları’nda başarılı sonuçlar alıyor. Aynı zamanda Euro 2004’te yarı final oynayan ve Maniche’nin inanılmaz goluyle 2-0 geriye duşen ve finale çıkamayan Hollanda da milli takım olarak iyi bir grafik çizmişti, çizmeye de devam ediyor. Bu yazımda Alkmaar , PSV ve Hollanda Milli Takımı’nı konu alacagım.
Oncelikle Sampiyonlar Ligi Ceyrek Finali’indeki PSV-Lyon kurasına bakalım. Son 10 yıldaki Avrupa futbolu ve klupleri goz onune alındıgı zaman, 8 takım arasında en zayıf 2 tanesi olarak PSV ve Lyon nitelendirilebilir. Milan, Inter, Juventus, Bayern, Liverpool Avrupa’nın en iyi klupleri arasında. Chelsea, Mourinho ile buyuk çıkısta ve cogu insan Chelsea’ye final oynar gozuyle bakıyor. Ote yandan PSV, zevksiz Hollanda Ligi’nden, Lyon da yine digerlerine gore goz onunde olmayan Fransa Ligi’nden buralara geldi. Ama hem PSV hem Lyon cok formda ve diger takımlardan aşagı kalır yanları yok bu sene.
Hollanda ligi yazarı olarak, PSV’nin uzerinde daha çok durmadan once Lyon’a şoyle bir bakmak istiyorum. Werder Bremen bildigim kadarıyla (Can Evren daha iyi bilir) uzun suredir Bayern’den baska Bundesliga’da kimseye maç vermedi. Lyon bu takıma tam 10 gol attı ve bileginin hakkıyla çeyrek finale cıktı. Ote yandan Fransa liginde farkı açtı, gidiyor. Yine çok takip etmememe ragmen, bildigim kadarıyla Lyon’da Wiltord coşmuş şekilde oynuyor. Giovane Elber, Frau, Nilmar gibi cok iyi oyuncular var.
Yalnız bu futbol oyle bir oyun ki, Fener’e 7, W.Bremen’e 10 gol atınca herkes Lyon’a yenilmez gozuyle bakiyor. Fenerbahçe açıkcası Lyon maçlarında kotu top oynadi, tıpkı Galatasaray ve Besiktas maçlarında oldugu gibi. Ama bu maçları Fener’in kaybetmiş olması kadro olarak Galatasaray veya Besiktas’tan daha ustun olmadıgını gostermiyor. Turk futbolseverlerin gozunde –skorun en onemli kriter oldugu Turkiye’de- Lyon o yuzden bayagı puan kazanmis durumda. Su da unutulmamalıdır ki, Wiltord’un iki maçta da erken attıgı gollerle Lyon rahat rahat kazandı. 7-2’lik galibiyet de sayısal olarak çok guzel dursa da, Lyon icin tehlikeli. Yazıyı yazmadan once Lyon’un forumuna girdim ve anladıgım kadarıyla onlar da havaya girmişler, şampiyonluk bekliyorlar.
Bu kadar Lyon’u konuştuktan sonra gelelip PSV’ye. PSV buraya gelene kadar ne yaptı? Ligde sadece 1 maçi 10 kisi kaldıktan sonra penaltıdan gol yiyip kaybettiler. Geçen hafta Ajax’a 4 attılar. Bu sene, Sampiyonlar Ligi’nde çok basarılı sonuçlar aldılar ve Deschamps’in çalıştırdıgı Monaco’yu 2 maçta da yenip çeyrek finale çıktılar. Takıma baktıgımız zaman gerçekten çok tehlikeli oyuncular var.
Simdiye kadar Sampiyonlar Ligi’nde oynayan oyuncular arasinda en uzun ismi olan (gereksiz bir detay, ama vereyim dedim) Jan Vennegoor of Hesselink hucumda gercekten cok buyuk bir guc. Arkasında Cocu ve Guus Hiddinkle beraber Kore’den gelen Park cok iyi oynuyorlar. Cok şut atıyorlar ve diklemesine cok etkililer. CM diliyle ok çıkarılmış AMC’ye benzetebiliriz bu oyuncuları.
Ote yandan defansta gobekte Alex ve Bouma çok saglamlar. Sag kanatta milli takımda da oynayan Ooijer, sol kanatta Lee oynuyor. Ooijer (30) dısında defansta 27 yaşın uzerinde oyuncu yok. çok hızlı hareket eden, hava toplarında etkili olan bir defansı var PSV’nin. Bu Lyon için çok buyuk bir dezavantaj. Ortanın ortasında Cocu, onunde Park, Van Bommel ve Jefferson Farfan var. Bu oyuncular da top kontrolu iyi olan oyuncular. Farfan ozellikle en hızlı sol kanat oyuncusu Sampiyonlar Ligi’nde kalan takımların arasında. (Manchester elendikten sonra) Tek forvet gibi oynayan Vennegor, 26 yaşında ve Nistelrooy’un yerini tam olarak doldurmasa da onun benzeri bir oyuncu. Yani hızlı ve atagi dusunen bir orta sahanın ilerisinde oynayabilecek ideal bir santrfor. Oyuncuları tek tek inceledikten sonra, şunu soylemek istiyorum ki, PSV’nin bu kadrosu birbirine cok alıştı ve sene basından beri bir elin parmakları kadar mac kaybetmediler. Gercekten seri, goze hos gelen iyi futbol oynuyorlar.
Simdi gelelim asıl konumuza: PSV-Lyon ne olur? Aslında bu kadar yazıyı yazmamdaki onemli etkenlerden biri forumda Lyon’un kolaylıkla PSV’yi geçip final oynayabilecegi dusuncesinin yaygın olmasıydı. Her ne kadar bahis sirketleri ve insanların çogu Lyon’u favori gosterseler de, Hollanda da oyanacak maçta hersey belli olur. Ilk maç biraz beraberlik kokuyor bana. Eger ikinci maçta, Lyon erken gol bulursa yine fark da atabilir Bremen’e attıgı gibi ama benim gorusum PSV’nin agır bastıgı yolunda. Demiyorum ki, PSV turu rahat gecer. Benim dedigim PSV’nin hafife alınmaması gerektigi ve Hollanda yazarı olarak diyorum ki PSV tura daha yakın.
Gelelim Alkmaar-Villareal eşleşmesine. Acaba Hollandalı ekip 1981de oynadıgı UEFA Kupası finaline tekrar yukselebilecek mi? Bunu yapması icin onunde zorlu bir ekip var. Villareal su anda La Liga’da Sampiyonlar Ligi’ni kovalıyor ancak yakın zamanda Numincia, Zaragoza gibi takımlara puan kaybetti. Genel olarak iç sahada kazanıyorlar. Steau Bukreş ve Dinamo Kiev’i 2-0lık skorlarla yendiler ancak deplasmanda sıkıntı çekiyorlar, gol atamıyorlar. Buna ragmen, sitemiz yazarlarından Eray Cek’in keyifle okudugum yazısında da anlattıgi gibi Villareal buyuk bir cıkısta, bu sene UEFA’da finali gorse de goremese de.
Ancak bana kalırsa Alkmaar’ın yakaladıgı çıkış ve sergiledigi performans daha etkili. Ligde neredeyse hatasız oynayan, yukarda guclu kadrosundan bahsettigim PSV’yi kovalıyorlar ve belki yakalayacaklar sene sonunda. Alkmaar bana Galatasaray’ın 99-00 yılında yaşadıklarını anımsatıyor. UEFA’da kaybettikleri tek maçın gruptan çıkmayı garantiledikten sonra oynadıkları Graz maci oldugunu, ve Galatasaray’in da elemeli usulde mac kaybetmeden şampiyon oldugunu dusunursek, aynı senaryo gerçeklesebilir. Icime doguyor ki, Alkmaar da bundan sonra aynı Galatasaray gibi maç kaybetmeden şampiyon olacak.
Villareal-Alkmaar eşleşmesi çeyrek finaller arasındaki en guzel eşleşme bence. Iki takım da final icin savaşacak ve guzel maçlar olacak. Villareal geçen sene yapamadıgını bu sene yapmak isteyecek ve Alkmaar da Co Adriaanse’nin onderliginde tur peşinde kosacak. Alkmaar’ın kadrosuna bir goz attıgımızda, en onemli oyuncular Landzaat, Nelisse ve Meerdink. Villareal’in en buyuk (tek) avantaji Meerdink’in cok ciddi sakatlanmıs olması ve 7-8 ay sahalardan uzak kalacagı. Landzaat oyun kurucu ve aynı zamanda takım kaptanı. Oyun tarzı olarak Tugay’a benziyor. Onun dısında 9 numaralı Huysegems, defansta Mathijsen ve kaleci Timmer de onemli oyuncular arasında. Kenneth Perez de Kinder Supriz gibi, ne yapacagı belli olmuyor.
Oyuncu bazında Villareal açıkcası daha agır basıyor. Villareal’de eski Manchesterlı Diego Forlan –kıralandı mı satıldı mı bilmiyorum- var. Onun dısında cok iyi oyunculara sahip. Daha detaylı bilgi icin Eray Cek’in ‘Küçük bir kasabadan nereye...’ yazısını tavsiye ederim. Alkmaar’in agır bastıgı yon az gol yeyip cok atması ve takım gibi oynaması. Dedigim gibi 2000 senesinin Galatasaray’ı gibiler. Eger kupayı almak istiyorsanız, içerde de dışarda da kaybetmemek gerekiyor. Villareal icerde kaybetmeyen bir takım ve Alkmaar turu gecmek istiyorsa kesin Villareal karsısında ilk maçta en az beraberlik almalı. Alamazlarsa işleri zor olur. Gerçekten iki kura da – PSV vs Lyon , Alkmaar vs Villareal – çok degişik maçlara, sonuçlara yol acabilir. Butun maçlar da zevkli olur diye duşunuyorum.
Son olarak kısa bir şekilde Hollanda Milli takımına deginmek istiyorum. 90li yılların Rijkaard, Kouman, van Basten, Gullitli kadrosu unutulmazdı. Bence su andaki kadro da en az o kadro kadar iyi. O yıllarda en çok sevdigim ve begendigim futbolcu van Basten’di şimdi van Nistelrooy. Davids, Ajaxlı Sneijder, Hollandada gol krallıgında lider Dirk Kujit, Makaay gerçekten çok çok iyi oyuncular. Su anda 16 puanla grupta liderler ve Cek Cumhuriyeti macına kadar puan kaybetmezlerse gruptan lider çıkacakları goruşundeyim. Butun dunyanın sevdigi Hollanda, 2006’da Almanya’da çok iş yapacak. Eger Turkiye olarak gidemezsek –Allah korusun- gonlum Hollanda ile olur.
Hepinize sevgiler. Goruş, yorum ve onerilerinizi bekliyorum. Saygılar,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder