İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

21.08.2006

TOP Ladies

Geçtiğimiz ay Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafayla yatıp kalktık. “Neden attı, atmalı mıydı atmamalı mıydı, Zidane gibi bir futbolcu nasıl oldu da kariyerinin son resmi maçında böyle bir hata yapabildi?” vb. sorulara herkes kendince bir yanıt aradı. Hatta işe biraz daha derin bir boyut kazandırıp “Acaba o kafa, futboldaki tüm çirkinliklere atılan bir kafa mıydı?” diye düşünenlerimiz bile oldu. Ama kimse Materazzi’nin, Zidane’ın annesi ve eşinin zamanında icra etmiş olduğu meslekle ilgili iddialarında yanılmamış olabileceğini düşünmedi; düşünmedikleri için de araştırmadılar. Ama merak etmeyin ben düşündüm; üşenmedim sizler için araştırdım: Değillermiş. Daha sonra yine düşündüm ve tekrar gerçekleşebilecek benzeri bir kafa atma olayında, sizlerin, birer alternatif futbol kültürü sitesi sakini olarak kafalarınızda aynı soru işaretlerinin oluşabileceğini varsayarak bazı futbolcuların eşlerini tanıtan bir yazı yazmaya karar verdim. Ayrıca an itibariyle fark ettim ki yazıyı yazma nedenimi kendime saklasaymışım daha iyi olacakmış; alenen saçmalamışım. Zaten salladım da. Yani yazının kocaaa bir paragrafını boşa okumuş oldunuz.

Neyse...Bilindiği gibi en çirkin futbolcunun bile eşi dünya güzelidir. Tabii böyle olmasının sebebi yine bilindiği gibi, futbolcunun kendisine eş olarak piyasadaki en taş hatunu ve mümkünse manken olanını uygun görmesidir. Başka bir sebebi de şu olabilir: Futbolcular zaman fakiri insanlar. Kendilerini zar zor dışarı attıkları bir gece, hiç tanımadıkları birine yazılıp değerli vakitlerini bir de tanışma faslıyla harcamak istemezler. Onun yerine “Bütün meşhurlar birbirini tanır” düşüncesiyle aynı mekandaki manken arkadaşa yazılmayı daha yerinde bulurlar. Zira birinin zamana, diğerinin de para ve reklama ihtiyacı vardır. Böylece bizler de kimi durumlarda, paranın (ve aşkın!) ırkçılığın da önüne geçebildiği nadir ilişkilere tanıklık etmiş oluruz.

Kız arkadaşlıktan eşliğe terfi edilmesi, bazı zorlukları da beraberinde getirir. Sevgiliyken en ufak bir bıkkınlıkta ayrılma şansınız varken, yapılan çocuklar ve sınırsız kredi kartı harcamalarıyla artık böyle bir durumu düşünmek bile istemezsiniz. Ancak bıkkınlık çabuk gelecek, sinirler gerilecektir. Yüzde 80’i sarışın olan ablaların zaman zaman kafalarında “Paralar burda da koca nerede?” gibi soruların oluşması veya östrojenlerinin tavan yapması durumuda, kocaları derhal kampa alınır. Onlara da, nefislerini yeni bir Chanel gözlükle, Prada çantayla veya Cartier saatle gidermek düşer. Bir diğer zorluk da eşinizin attığı, attırdığı her gol veya yaptığı her fantastik hareket sonrasında, kameraların malum yerlerinize zoom yapmasıdır. Ama ablalarımız bunlara hazırlıklıdırlar; her türlü eksik itinayla giderilmiştir.

Tabii bu saydıklarımdan daha farklı özelliklere sahip olan futbolcu eşleri de var; yok değil. Yani bunların hepsi salak demeye getirmiyorum işi. Ama piyasadaki çoğu futbolcunun kapasite olarak çok ileri varlıklar olmadıklarını varsayarsak, muhatap olabilecekleri karşı cinsiyetteki varlıkların da çok matah olmalarını bekleyemeyiz. Değer yargılarını alıp vermek, fiyaka yapmak, bakımlı olmak üzerine kurmuş varlıkların da, temel ihtiyaçlar dışında, sadece güzel olmayı arzulamak gibi takıntılarının olması gayet normal!

Herneyse...Şimdi bu hatunları aralarında kendimce bir sıralama yaparak sizlere değişik yönleriyle tanıtacağım:

5. Verena Kerth (Oliver Kahn)

Verena Kerth henüz Kahn’ın eşi değil evet. Ancak yine de kendisini üstün başarısından dolayı bu sıralamaya dahil etmek istedim. Ne yaptı, ne etti bilmiyorum ama bir aileyi dağıtmış. Kahn bu kız uğruna 4 yaşındaki kızını ve en az Verena kadar güzel üstelik karnı burnunda eşini bırakmış.

Kahn ve Kerth ilk kez Münihteki bir gece kulübünde görüntülenmişler. Olgun bir Alman baba imajı çizen Oliver’ın piercingli, mini etekli ve tabii ki sarışın bu ablayla ne alakası olduğu uzunca bir süre Alman medyasında tartışılmış ve eleştirilmiş. Kahn da biraz pişman olmuş galiba ki eşi ve kızıyla güzel bir tatile çıkıp yaşananları unutturmak istemiş. Ancak tüm tatili telefon başında Verena ile konuşarak geçirmiş.

Özel hayatındaki bu dengesizlik futboluna da yansımaya başlayınca Kahn artık bu işe bir çekidüzen verme gereği duymuş ve eşinden ayrılmış. Eşi evden taşınınca Kahn Verena’yı takım arkadaşlarına ve ailesine tanıtmış. Herkes Verena’yı pek sevmiş.

Sonraları Kahn Verena’nın giyim tarzından rahatsız olmaya başlamış. Mümkünse beyaz ceketinin içine giydiği siyah südyenin üstüne bir bluz giymesini, şu fazlaca mini olan eteklerin biraz uzamasını ve 3 düğmeden birinin daha kapanmasını istemiş. Ayrıca biraz sporla ilginlenmesini, diskoda daha fazla dans etmesini, daha enerji dolu gözükmesini istemiş. (Orta yaş bunalımı bu mu oluyor?) 21 yaşındaki Verenacık da ona ne isterse yapmış ve yapıyormuş da.

Ancak Kahn’ın eski eşi Simone’un anlaşılan hala bir umudu var. Bir partide üstünde mesaj dolu bir T-shirtle görüntülenmiş: “Like a thief in the night, I’m gonna get what’s mine”

Bravo!

4. Victoria Beckham (David Beckham)

Victoria Beckham’ın bu sıralamada olmaması tabii ki imkansızdı. Onu bu sıralamaya sokmamın sebebi ise bir erkeği bu kadar iyi pazarlayabilmesi. Futbolu dışında bence Beckham onunla Beckham oldu. Allah için David’de de sermaye sağlammış. Ama galiba ‘98 Yapıştırma Albümüydü. Oradaki tipini hatırlıyorum da pek bir şeye benzemiyordu.

Benim Victoria ile tanışıklığım ilkokul 3.-4.sınıflara tekabül eder. Yani yıl 97-98. Ben Spice Girls’le yatıp kalkarken. Evde, serviste, okulda Spice Girls dinlerken. Spice Girls yapıştırma albümünü tamamlayacağım diye okulda bütün gün Spice Lollypop yerken. Her boş zamanımda Spice World adlı güzide filmi seyrederken. Ve tabii okulda her ders arasında Spice Girls danslarını ezbere yaparken....Hatırlıyorum da güzel günlerdi. Ben tüm bu dans çalışmalarında Victoria olurdum. Neden olurdum bilmiyorum. Tip olarak alakamız yok. Etek boyum muydu acaba beni Victoria seçmelerindeki neden? 10 yaşındaki bir kızla, bronz makyajlı yüzüne deriiin anlamlar yükleyerek kameralara bakan bir kadın arasında başka nasıl bir ortak nokta olabilir ki zaten? Neyse işte...Kısaca çoğu kişinin pek haz etmediği bu ablaya anlamsız bir sempatim vardır benim.

Bir insan her şeyiyle haber malzemesi mi olur? Oluyor işte.

“ Evlenmeden önce hamile olduğunu öğreniyor. Fazla kilolarımla gelinlik giymem diyor. Bebek doğunca evleniyor.”

“David Beckhham Victoria’nın iç çamaşırını giymeden maça çıkmıyor” ( Gerçi ben bir maç esnasında boxerını görmüştüm ama belki onun da altındadır bilemem)

“ Saçları postiş, tırnakları protez, göğüsleri silikon, ten rengi solaryum ürünü”

“ Postiş saçları Hintli bakirelerin saçlarından yapılıyor”

“ Üstünde fotoğrafının olduğu tuvalet kağıtları üretildi”

“ 3 çocuk doğurdu ve hala taş ve kız yapana kadar da doğurmaya devam edecekmiş”

“ Çocuklarını parka götürürken bile 10cm topuklu ayakkabılar giyiyor”

“ Magazin ve kadın dergileri dışında kitaptır, gazetedir kessinlikle okumuyor”

“ Her şeye rağmen “Ben sıradan bir kadınım” diyecek kadar da mütevazı.”

Bir seferinde David Beckham’ı sihirli bir değnekle elinde tuttuğunu ve idare ettiğini söylemişti. Hala meraktayım nasıldır, nerededir bu değnek...

3. Mamen Sanz (Raúl)

Sadece zerafetiyle 3. olmayı hak ediyor. Belki kendisi hakkında biraz daha fazla şey bilseydim 2. sıraya da koyabilirdim. Kendisi eski İspanyol Top Modellerden. Ne kadar güzel olduğunu belirtme gereği duymuyorum.

99 yılında Raul’le evlendikten sonra modelliği bırakmış ve kendini çocuk doğurmaya adamış. Hali hazırda 4 çocukları var. Raul ilk bebeklerinin doğduğu akşam oynanan maçta bir gol, 2. bebeklerinin doğduğu akşam oynanan maçta ise iki gol atınca, haliyle Real Madrid taraftarını 3. doğumda bir heyecandır almış. Bir de bebeklerin ikiz olacağı öğrenilince bebek başına 3 golden 6 gol beklemeye başlamışlar. Lakin fısss...

Raul attığı her golü yüzüğünü öperek çok sevgili eşi Mamen’e ithaf ediyormuş. Alkışşş Raul’e!

2. Kristen Pazik (Shevchenko)

Güzellik + hedefe kilitlenme. Kristen bu yüzden ikinci.

Kendisi bir Amerikalı. Ancak anladığım kadarıyla San Siro havası solumuş erkeklere özel bir ilgisi var. Sular seller gibi İtalyanca konuşan Kristen, Milan Başkanı Berlusconi’nin oğluyla başladığı seferini çiçeği burnunda Chelseali Shevchenko ile sonlandırmış.

Giorgio Armani’nin düzenlediği bir partide tanışmışlar. Shevchenko’yu ilk defa bu kadar yakından gören Kristen, bu erkek güzeli karşısında adeta büyülenmiş. Hemen yanına gitmiş ve Milandaki başarılarından dolayı kendisini kokulu kokulu tebrik etmiş. Gerisi malumunuz...

Kristen, Shevchenko üzerinde bir hayli etkinmiş. Bunu öğrenen Abramovich de transferi kolaylaştırmak adına ilk iş olarak Kristen’i kafalamış. Londra’ya çağırmış. Etrafı şöyle bir gezdirmiş. Sonuç ortada...

1.Helen Svedin (Figo)

Hayır güzel değil...Çok güzel. İsveçli eski bir model. Eğer Playboy geçmişiniz varsa Helen’i oradan hatırlamanız mümkün.

Kendisiyle ilgili Figo’nun Portekizce, İspanyolca, İtalyanca ve İngilizce’nin üstüne bir de İsveçce öğrenmesini sağlamasının dışında hiçbir şey bulamadım.

Bir defasında Real Madrid Başkanı Florentino Perez Ronaldo’ya neden biraz daha az dışarı çıkıp daha sakin, örneğin Figo’nunki gibi bir hayat sürmediğini sormuş. Ronaldo da “Benim karım da Figo’nun karısına benzeseydi, ben de evden çıkmak istemezdim” demiş.

Ronaldo haklı. Benden Figo’ya tavsiye. Artık futbolu bıraksın. Ya da bırakmadan bi Türkiye’ye gelsin. Deniz Baykal’ın çağrısına kulak versin. “Boğaz var, balık var, rakı var. Gelsin herhangi bir takıma abilik yapsın.” Çok kasmasın yani. Akabinde dediğim gibi futbolu bırakıp hatta tüm dünya işlerinden elini eteğini çekip evinde otursun paşa paşa.

Evet mümkünse erkek olmak ve bu kıza aşık olmak istiyorum!!!

Hiç yorum yok: