Karşımızda sadece Almanya için değil, bütün Avrupa’da yankı uyandıracak sürprizi yapan Hoffenheim takımı var. Geçen sezon ikinci ligde mücadele ederlerken, ben bu takımın 1. ligine çıkacağını ve geçen sezon Karlsruhe’nin yaptığı sürprizin daha iyisini yapacaklarını düşünüyordum. Ama ligin ilk yarısını şampiyonluk potasında ve lider olarak bitireceklerini açıkçası tahmin edemedim. Bazı kesimler bu takımı, kasaba takımı olarak görerek hafife alıyorlar. 1899 yılında kurulmuş bir takım. Başkanları Almanya’nın en zengin ilk 8 kişiden birisi ve teknik direktörleri Ralf Rangnick ise Almanya’da saygı duyulan ve değer görülen bir teknik adam. Kasaba takımı olabilir, ama ligde Bayern’den bile daha göze hoş ve iyi bir futbol oynuyorlar. Yaş ortalaması düşük genç bir takım. Tarihlerinde hiçbir kupa başarısı bulunmuyor. Lige iki galibiyetle başladılar. Leverkusen deplasmanında yedikleri 5 golden sonra ileri ki haftalarda puan kayıpları yaşasalar da, seri galibiyetler alarak kendilerini gösterdiler. Aslında bu takımı ben, bizim Sivas spora benzetiyorum. Hatırlarsanız, Sivas spor geçen sezon ligimizde şampiyonluk mücadelesi verirken, 3 büyükler karşısında aldıkları yenilgileri yüzünden şampiyonluğu kaybetmişti. Hoffenheim’da ligin ilk yarısında böyle bir portre çizdi. Ligin güçlü takımlarında sadece Hamburg’u yenebildiler. Eğer ikinci yarıda böyle bir grafik çizerlerse, şampiyon olmaları çok zor. Zaten ligin ilk 10 haftası çok önemli. Eğer 10 haftayı en az kayıpla ve şampiyonluk potasında girerlerse, o zaman bir mucize ile karşılaşma ihtimalimiz hayli fazla olacak. Gönlüm şampiyon olmalarında.
BAYERN MÜNİH
Sezona şampiyonluğun en büyük favorisi olarak giren Bayern, lige çok kötü bir başlangıç yapmıştı. Ligin ilk 7 haftasında beklenilmeyen sonuçlar aldılar. O haftadan sonra seri galibiyetler alarak ligin tek favorisi olduklarını bir kez daha gösterdiler. Zaten ligin ikinci yarısında onları şampiyonlukta Hoffenheim dışında başka bir takımın zorlayacağını sanmıyorum. Özellikle kale ve savunmaları bir büyük takıma yakışmayacak derecede hatalar yapıyor. Eğer ligin ikinci yarısında aynı hataları yaparlarsa şampiyonluğu kaybedebilirler. Kaleci Rensing’e hiç güvenmiyorum. Ribery faktörünü de söylemek istiyorum. Takım ona çok alışmış gibi görünüyor. Ribery’nin olmadığı bir maçta özellikle hücum yönünde aşırı derecede zorlanıyorlar. Takımın bu kadar bir oyuncuyu alışmaması lazım. Hatırlarsanız, Ballack Chelsea’ye gittiğinde Bayern 2006/2007 sezonunda kötü sonuçlar almış ve ligi ilk 3 arasında bile bitirememişti. Bayern, Ballack gittiğinde iyi bocalamıştı. Ribery’nin olası sakatlığında kötü sonuçlar alacaklarını düşünüyorum.
HERTHA BERLİN
Berlin takımı ise ligin ilk yarısını beklenilmeyecek bir derecede bitirdi. Onlar da ligi kötü başlangıç yapmıştı. Sonra ki haftalarda düzelen takım, özellik iç sahada seri galibiyetler aldı. İç sahada çok etkili oynayan ve iyi sonuçlar alan bir takım. Sezon ortasında Pantelic’in çıkardığı huzursuzlukları takımı fazla etkilemedi. Çünkü alternatif olarak Voronin vardı. Zaten Voronin geldikten sonra Pantelic’e bir şeyler oldu ve performansı geçen sezon gibi değil. Ligin ilk iki sırasındaki takımların sadece 2 puan gerisinde olmalarına rağmen şampiyonlukta pek şansları bulunmuyor. Bu sene şampiyon olabilecek kapasitelerinin olduğunu düşünmüyorum. Ligin ikinci yarısında yine iç sahada başarılı sonuçlar alacaklardır, ama dış sahada aynı şeyleri söylemem çok zor. Zaten dış sahadaki topladıkları puanların çoğunu şanslarının yardımıyla aldılar.
HAMBURG
Hamburg ise ligin güçlü takımlarının sezona kötü başlaması ve özellikle favori Bayern Münih’in kötü başlaması nedeniyle, ligi birkaç hafta lider götürdüler. Sezona yeni teknik direktörleri Martin Jol ile başladılar. Jol, takıma kendi sistemini oturtmaya çalışırken, takım göze hoş gelmeyen bir futbol oynamaya başladı. Oynadıkları futbolu açıkçası pek beğenmiyorum. Bir maçta Petric, diğer maçta Olic hem takımı, hem de Jol’ü kurtarıyor. Özelikle deplasmanlarda alınan kötü sonuçlar yüzünden iç sahada kazanılan puanların pek bir anlamı kalmadı. En son 1983 yılında şampiyon olan bu takımın, bu sezon şampiyonluk şansları matematiksel olarak yüksek görünse de, mantık olarak bunun çok zor olduğunu düşünüyorum. Ligin ikinci yarısının ilk maçını sahalarında Bayern’le oynayacaklar. Eğer Bayern karşısında galip gelirlerse, o zaman ligde çok şey değişebilir. Ligi 3. sırada bitirip şampiyonlar ligine katılmalarını bile başarı olarak görmeleri lazım.
BAYER LEVERKUSEN
Tarihlerin hiç şampiyonluğu bulunmayan bu takım, bu sezon şampiyonluk için ümitlenmişlerdi, ama beklenmedik kötü sonuçlar yüzünden bu sene de şampiyonluğun zor olduğunu bir kez daha gördük. Yine de Hamburg’un ne kadar şampiyonluk şansı varsa, bu takımın da o kadar şansı olduğunu düşünüyorum. Sezona teknik direktör Bruno Labbadia ile başladılar. Futbolculuk döneminde forvet olan Labbadia, takımını ofansif oynatarak cesur bir yönetim gösteriyor. Bazı maçlarda bu durum, takımın kolay gol yemesine sebep oluyor. Geçen sezonki Leverkusen ile bu sezon Leverkusen arasında en büyük fark ise takıma monte edilen Helmes olarak gösterebilirim. Kiessling ile iyi anlaşan Helmes, özellikle deplasmanlarda kontrataklarda çok etkili oluyor. Ligin ikinci yarısına çok zor fikstürle başlayacaklar. İlk 4 maçta alınacak sonuçlar, Leverkusen’in sezon sonunu nerede bitireceğini gösterecektir.
BORUSSİA DORTMUND
Ligde en son 2002 yılında şampiyon olan bu takım, taraftarlarının özlemini galiba bu sene de bitiremeyecekler. Sezona çok iyi bir kadro ile başlamışlardı. Ben, kadroyu görünce eski Dortmund’u görebiliriz diye düşündüm. Yeni teknik direktörleri Jürgen Klopp’u hiç hesaba katamadım. Korkak ve küçük düşünen Klopp yüzünden Dortmund ligin ilk yarısında istediği ve hak ettiği sonuçlara alamadı. Zaten Dortmund, son yıllarda ne kaybettiyse, yanlış seçim olan kötü teknik direktörler yüzünden istenilen başarıyı yakalayamadı. Bu teknik direktör yüzünden şampiyonluk şansları neredeyse yok gibi. Eğer bu takım ligi ilk 5’te bitiremezse, bu takıma çok yazık olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder