Cuma günü tatil yaptıktan sonra, cumartesi itibariyle yeniden çalışmaya başladım. Burada tatil günleri Perşembe, Cuma. Yani siz bu yazıyı Pazar sabahı okurken ben çalışıyor olacağım. Bugün, İran futbol federasyonunun pazarlama departmanı sorumlusu ile birlikteydim.
Daha önce de belirttiğim gibi burada endüstri diye bir şey yok. Takımlar ve federasyon bütün parayı devletten almaya alıştığı için özel sektörden para kazanmaya çalışmak diye bir durum söz konusu değil. Bu sebeple ki federasyonun pazarlama departmanı ancak 7 ay önce kurulmuş.
Para devletten geldiği için seyirciden para kazanmayı denemek gibi bir durum söz konusu değil. Bu sebeple biletler 1.5- 2 $ arasında. Buranın Galatasaray – Fenerbahçe maçı olan Persepolis – Esteghlal maçının bile en pahalı bileti 8$.
Federasyon, UEFA’nın Şampiyonlar Ligi’nde yaptığı gibi tüm saha kenarı reklamlarını toptan satıyor. Bu yıl buradan kazanılan rakam geçen sezonu ikiye katlayarak 6 milyon dolara ulaşmış. Televizyon gelirinden alınan para ise 4 milyon dolar. Bir karşılaştırma olması için digitürk senelik 94 milyon dolar ödüyor. Federasyon bu paranın %60’ını takımların sıralamadaki yerine göre, diğer %40’ını ise eşit olarak paylaştırıyor.
Neyse futbolu bir kenarı bırakalım, İran notlarıyla devam edelim. Şunu söylemeliyim ki Tahran, Ankara’dan daha güzel bir şehir. Şehir kesinlikle turistlik değil ancak yeşil geniş bulvarları, inanılmaz güzel apartmanları, kocaman parkları ile yaşamak için oldukça elverişli bir şehir. Neyi nerede bulacağını bilirsen, zaten burada her şeyi bulmak mümkün.
Küçük anekdotlarla devam edelim. Buradaki tuvaletlerde pisuar yok. Ayrıca, tarat musluğu oldukça değişik. Klozetin içinde değil. Tuvalet kağıtlığının olduğu yerde bir musluk var ve duş hortumu gibi bir hortum bu musluğa bağlı ve bu hortumla kıçını yıkıyorsun.
Kızlarına gelecek olursak, İran kızlarının ortalama güzelliği, Türk kızlarının ortalama güzelliğinden daha iyi. Her şeyin başında boyları uzun. Bunun yanı sıra gösterebildikleri tek yer yüzleri olduğu için, oldukça bakımlılar ve makyajlarına son derece dikkat ediyorlar. Ayrıca şunu söylemek lazım ki kadınlar burada Arap ülkelerine göre çok daha fazla özgürler. Arap ülkelerinde göremeyeceğimiz bir şekilde burada kadınlar tek başlarına dolaşabiliyorlar, araba kullanıyorlar vs. vs. Son olarak şunu söylemeliyim ki İstanbul’da, Tahran’da gördüğümden daha fazla kara çarşaflı var.
Şimdilik bu kadar. Gezip gördükçe yazmaya devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder