İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

28.05.2009

Fenerbahçe Cumhuriyeti

Fenerbahçe’nin başkanlığına yeniden Aziz Yıldırım seçildi. Fenerbahçe’de en uzun süre görev yapan ikinci başkan olmayı garantiledi Aziz Yıldırım. Peki, Aziz Yıldırım diyince akla ilk gelenler ne? Herhalde bir Fenerbahçeli olarak bile akla ilk gelen anti-patik olmasıdır. Galatasaraylılar ve diğer kulüp taraftarları için kesinlik arz eden bu önerme bazı Fenerbahçeliler için bile geçerli. Bu anti-patiklik nerden kaynaklanıyor peki? Birincisi herhalde ben bilirimciliğinden, ikincisi bazı beyanatlarından (Tesadüf), üçüncüsü de gidip gelmesinden. Galatasaraylılar hem kendi şampiyonluklarına gölge düşürmesinden, hem de UEFA kupası sonrası beyanatından ötürü hiçbir zaman sevemeyecekler Aziz Yıldırım’ı. Peki bazı Fenerbahçelilere anti-patik gelmesi nedendir? Bu anti-patikliğin nedeni ise bazı beyanatları ve kesinleşmemekle beraber bazı olaylardan kaynaklanıyor. Birincisi “evinden aldırırım”, ikincisi “takımı ben şampiyon yaptım”, üçüncüsü ise Rüştü’nün dayak olayı ve istifa sonrası bazı grupların “Başkan bizi bırakma” diye bağırmaları için paraya boğulmaları.



Başkanın beyanatlarını değerlendirecek olursak, “tesadüf” beyanatı ne yazık ki o ekibin çok tepkisini çeken ama sonuç itibarıyla doğruluğu kanıtlanan bir beyanat. Tabii ki o ekibin kupayı kaldırması tesadüf değil, ama Türk futbolu açısından o başarı tesadüf olarak yerini çoktan aldı.



İstifa ediyorum, bırakın gideceğim beyanatı ise gündemi değiştirmek açısından başarılı ama ne yazık ki etik değil. Benim inancıma göre taraftarların bağırtılmaları ve yürüyüşleri ise planlı programlı. Bu hareket sonucu şu an başkan adayı olanların bile “Aziz Başkan Bırakma” beyanatları ise çok acı. Fenerbahçe Kulübü istifa eden bir başkanın yerine birini ortaya çıkaramıyor. Böyle bir şey mümkün mü? Olabilir mi? Peki sonra ne oluyor? Başkan tekrar oybirliğiyle görevine devam ediyor. Ve bu sefer daha bir otoriter, daha bir ben yaptım oldu anlayışıyla. Peki, aradan geçen senelerde o zaman Aziz Başkan bırakmacılar, seçimde karşısına çıkabiliyor ve diyorlar ki, 2000 oy başarıdır. Ne yazık ki o sayıya bile ulaşamıyorlar. Çünkü bu süreçte Aziz Yıldırım’ın kulübe yaptığı üyelerin herhangi başka bir adaya oy vermeleri söz konusu değil. Padişahım çok yaşa, ulufeleri dağıt, oy köpeğin olsun. Demokrasi dediğin bu kadar basit bir mesele aslında.



Peki, Aziz Yıldırım bu süreçte başarılı mı? Sportif açıdan tartışılır, hatta başarısız. Şampiyonlar Liginde Çeyrek finali saymazsak (ya da tesadüf olarak nitelendirirsek), en çok Galatasaray şampiyonluğu ve Beşiktaş’ın kupa şampiyonluğunu gören Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım. Ama tesisleşme, kulübün markalaşması açısından hiçbir Fenerbahçe başkanının olmadığı kadar başarılı. Peki, başarı kriteri nedir kulüplerin başkanlarında? Sportif başarı mı? Evet. Tesisleşme mi? Evet. Kulübün markalaşması mı? Evet. Bunların hangisinde başarısız Aziz Yıldırım? Sportif konularda başarısız, istikrar konusunda ısrarlı değil. Peki, Fenerbahçe sadece futbol takımı mı? Hayır. Geriye kalan amatör branşlarda başarılı mı? Evet. Peki, anti – patiklik nerden kaynaklanıyor? Tamamıyla beyanat, davranış ve istikrarsızlıktan kaynaklanıyor.



Eğer Zico kovulmasaydı, Denizli’de kaybeden takımdaki yıldızlar en azından para kazanılarak satılsaydı, Emre, Maldonado transferleri parayı ben veriyorum, istediğim gibi harcarım mantığıyla yapılmasaydı yönetim hataları da olmayacaktı. Zico çok para istedi sattınız, Mehmet ile davalık oldunuz, daha çok para verip Aragonesi getirdiniz, daha da fazlasını verip Guiza geldi bu isimlerle de davalık olmayacağınız garanti değil. Betonda da anlarım, futboldan da olmuyormuş demek ki. Futbol beton gibi değil, daha karmaşık bir yapı.



Bu süreçte amatör branşlarda olduğu gibi teknik kadronun üstünde bir menajer veya şube sorumlusu olsaydı, başkan soyunma odalarına kadar girmeseydi daha iyi olmaz mıydı? Olurdu belki garantisi yok. Ama o zaman Aziz Yıldırım ismi bu kadar ön plana çıkmazdı. Başarıların sahiplenmesi bu şekilde olmazdı.



Bu ülkede bir insan, gayette başarılı bir müteahhit ve iş adamıyken niye böyle bir kulübe başkan olmak ister. Fenerbahçeliliğe adanmıştır, ya da artık para tatmin etmiyordur başka arayışlara kendisini itmiştir. İnsan ihtiyaçları hiyerarşisinde son aşama kendini gerçekleştirme aşamasıdır. Aziz Yıldırım herhalde o aşamada. Zaten bu üç senede eski hatalarını yapmayacağını taahhüt etti ve şampiyonluklar vaat etti.



Bir Fenerbahçeli olarak ise benim tek isteğim, fani Türkiye Liginde şampiyonluklardan ziyade, Fenerbahçelilere yakışır beyanatlar, rakipleri gerekirse tebrik etmeler, hakem hakkında atıp tutmaktansa daha bilinçli beyanatlar ve derbinin yıldönümünü unutmaktansa derbinin değerini arttırıcı hamlelerdir. Yani “Fenerbahçe büyüklüğü şampiyonluk büyüklüğü, kupa büyüklüğü değildir”’i temel alan bir başkan profili olmalıdır. Yegâne istekleri bu olan birçok Fenerbahçeli var ve belki bir gün bu istekleri karşılayan başkanlar daha uzun süre Fenerbahçe’nin başında durabilir. Tabii eğer Fenerbahçe bir cumhuriyetse.



Ama şu andaki durum göstermektedir ki, Aziz Yıldırım istemedikçe Fenerbahçe başkanlığını bırakmayacak ve onu görevinden seçimle indirecek bir ekip de ortalarda yok. Bıraksa bile desteklediği adayın çok büyük şansı var. Yani hanedanlık devam edecek. Yani aslında ortada bir Fenerbahçe Cumhuriyeti yok. Ama hatanın çoğu da sizin canım kardeşim…

Hiç yorum yok: