16.05.2012
Sporda Güzel Şeyler de Oluyor
Cumartesi Süper(!) Final, maç sonrası çatışmalar, sevinmenin adabı, soyunma odasında kupa töreni gibi mevzular ile uğraştıktan sonra pazar günü adeta bütün sinirlerimizi alan ve bize sporun güzel bir şey olduğunu hatırlatan iki müthiş maç izledik, biri futbolda, biri basketbolda.
İlk maç öğlendi. 44 yıl aradan sonra şampiyon olmak için QPR karşısına çıkan Manchester City rakibi on kişi olmasına rağmen 2-1 geri düştü. 90 artı 2 ile birlikte önce Dzeko sonra Agüero ile iki gol atarak şampiyon oldu. Zannedersem Mancini'nin maçın son dakikalarında, 2-2 de ve 3-2den sonraki yüz ifadeleri bu maçı güzel özetliyor.
Biz daha bu büyük spor olayının şokunu atlatamamışken, aynı gün bir ikinci tarihe geçen maç bu kez basketbolda, İstanbul'da oynandı. Bir tarafta sezon başından beri şampiyonluğun en güçlü adayı olan CSKA Moskova diğer yanda sene başında F4 adayı bile olmayan, hatta Top 16 başlarken basketbol analistleri tarafından Anadolu Efes'in arkasına düşebileceği tahmin edilen Olympiakos. Bu iki ekibin mücadelesinde beklendiği gibi CSKA çok rahat başladı ve farkı 19 sayıya kadar çıkardı. Ben de tv başında dikkatimi bu maç bitti diye Fransa Ligi'ndeki Montpeiller-Lille maçına çevirmim. Arada skora bakmak için NTVSpor'u açtığımda farkın 7 sayıya indiğini gördüm ve o andan itibaren Murat Kosova, İbrahim Kutluay ve İhsan Bayülken ile birlikte ben de Olympiakos'u desteklemeye başladım. Sonrası malum, Teodosic ve Siskauskas'ın kaçan serbest atışları, Printezis'in son saniye basketi ve müthiş bir zafer.
Bunları izledikten sonra ve yaşadıklarımız aklıma gelince Türkiye'de futbolu izlemenin manası olmadığını düşünüyorum bazen.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder