Her ne kadar Montreal de Quebec eyaletinin içinde yer
alsa da kozmopolit bir şehir olduğu için çift lisan konuş sayısı oldukça
fazlaydı. Montreal’den ayrıldıktan sonra ise bölgenin kalanında ise İngilizce’de
konuşabilen insan sayısı üçte bire kadar düşüyor.
Burada şu ayrımı yapmak lazım. Bu adamları ayrıştıran tek
şek konuştukları dil. Ha zaten, Kanada ırkı diye birşey yok. Fransa’dan göçen
Fransız asıllılar ile İngiltere’den göçen ya da ABD bağımsızlığını kazanınca
Kraliyet’e bağlı olup ABD’den göçen İngiliz asıllılar oluşturuyor Kanada
halkını. O yüzden konuyu Türkiye ile karşılaştırmak çok fuzuli olacaktır.
Yine de şehrin il sınırlarına girerken “Capitale
Nationale – Ulusal Başkent” yazısı ile karşılaşmak oldukça değişik. Kyle bu
konuda haklı olarak çok tepkili. Her eyaletin kendi parlementosu var. Diğer tüm
eyaletlerde bunun ismi “eyalet parlamentosu” iken Quebec eyaleti kendisi “Ulusal
Parlamento” sıfatını layık görmüş.
Tabi günün sonunda Kanadalılar en nihayetinde anca buz
hokeyinde kavga eden bir millet. Bu durum bir kargaşa yaratmıyor. Onlarda da
Quebec partisi meclisteki dört partiden birisi ve kendi azınlık haklarını
korumaya çalışıyorlar.
Quebec 1608 yılında Fransızların yeni kıtada kurduğu ilk
şehir. Kanadalıların deyimi ile şehir Kuzey Amerika’daki en Avrupa’ya benzeyen
şehir. Tabi İstanbul’daki Antep kebapçısındaki kebap ne kadar Antep’teki kebaba
benziyor ise Quebec de anca o kadar Avrupa’yı andırıyor. Yine de hakkını
yemeyelim: Quebec, Kanada ve ABD’deki şehir duvarları olan tek şehir ve
mimarisi gerçekten Kuzey Amerika’daki diğer şehirlerden çok daha farklı.
Yaklaşık 150 yıl Fransa idaresinde kalan şehir ciddi
anlamda eski kıtaya kereste ve kürk ticareti sağlıyor. Ancak 1759’da şehrin
hemen önündeki açık savaşta İngilizler yarım saatte Fransızları yenince Fransa’nın
yeni kıtadaki toprakları gidiyor. Söylenen odur ki ekonomik anlamda Fransa’ya
çok büyük darbe yaşatan bu olay 30 sene sonraki Fransız İhtilali’nin en önemli
sebeplerinden biri oluyor.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki eski şehir zaten şehrin
görülmesi gereken tek yeri. Bugün oradaki binalar ya otele çevrilmiş ya da
mağaza olmuşlar. Hepsi yürüme mesafesinde ufak bir şehir. Ottawa yazısında bahsettiğim poutine’in ana
memleketi esasında burası. Halen daha tamamını yemenizi tavsiye etmesem de bi tadına
bakarsınız. Grand Allée adlı muhit gece kulüplerinin toplandığı yer. Gençlerin
yoğun olduğu hareketli bir gece hayatı olsa da “ooo kesin gitmeniz lazım” diye
methiyeler düzeceğim bir gece hayatı yok.
Böylelikle Quebec’i tamamlıyoruz ve gerisi geriye güney
batıya doğru yolumuzu çeviriyoruz. İstikamet, ülkenin en kalabalık şehri
Toronto.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder