İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

26.08.2005

7=Shevy

Avrupa’da kendi futbollarını, futbolcularını ve liglerini tüm dünyaya izleten ve futbolu, her yönüyle pazarlayarak bir sektör haline getirmiş başlıca ülkeler belli: İngiltere, İspanya, İtalya, belki Almanya, belki Fransa. Bu ülkelerin her an piyasaya yeni bir isim veya gelecekte yıldızlaşacak hatta efsaneleşecek yeni bir yüz sürmeleri olası. Bu yüzden örneğin Hagi’nin Romanyalılar gözündeki büyüklüğü ile, Gascoine’in İngilizler gözündeki büyüklüğünü karşılaştırmak yanlış olur. İngiltere için dün Gascoine’dir, bugün Owen’dır, yarınsa Rooney. Ama Romanya için tek olan Hagi’dir. İşte Romanya için Hagi neyse, Ukrayna için de Shevchenko odur.

Andriy Mykolayovych Shevchenko ( takma adıyla Shevy, Chevy, Sheva ) , 29 Ekim 1976 Dvirkivshchyna Ukrayna doğumlu. Babası Mykola emekli bir asker, annesi Liubov ise muhasebici. Çoğu futbolcunun aksine, tahmin edilebileceği gibi Shevchenko’nun maddi yönden rahat bir çocukluğu olmuş. Ancak ağız tadıyla bir çocukluk yaşadığını söyleyemeyiz. Çünkü henüz 9 yaşındayken, Dynamo Kiev’in genç takım antrenörü Olexandr Shpakov tarafından Leather Ball adlı bir turnuvada keşfedilmiş ve doğduğu kentten ayrılarak Kiev’e gelmiş.

1990 yılında Dynamo Kiev’in 14 yaş altı takımıyla Galler’de düzenlenen Ian Rush Kupası’na katılan küçük Shevy, bu kupada en iyi golcü seçilmiş ve bizzat Ian Rush tarafından Rush’ın futbol ayakkabılarıyla ödüllendirilmiş. Rush ve Shevy ikinci kez karşılaştıklarında yıl 1997’dir ve Dynamo Kiev’li Shevy, Newcastle’da son günlerini yaşayan Rush için artık sadece ayakkabılarını hediye edeceği küçük bir futbolcu değil, Şampiyonlar Ligindeki ciddi bir rakiptir.

1994 yılında Dynamo Kiev’in A takımında 10 numaralı formayla top koşturmaya başlayan 18 yaşındaki Shevchenko, aynı yıl Ukrayna Milli Takımına davet edilmiştir. Dynamo Kiev formasıyla ilk maçını ’94 Ekim ayında Shakhtar’a karşı oynamış ve ’94 Aralık ayında ilk golünü 4-2 yendikleri Dnipro maçında atmıştır.

Shevchenko’nun çıktığı ilk milli maç ise 1995 yılındaki Hırvatistan-Ukrayna maçıdır. Milli formayla ise ilk golünü, 1996 yılında Samsun’da oynanan Türkiye-Ukrayna maçında kaydetmiş ancak golüne rağmen Ukrayna’nın 3-2 yenilmesine engel olamamıştır.

1997 yılında Dynamo Kiev’in Barcelona’yı 4-0 yendiği maçta, Shevy 3 gol atmış ve golcülüğünü Avrupalı seyirciye de kanıtlamıştır. Dynamo Kiev’in yarıfinalde Almanya Şampiyonu Bayern Münich’e elendiği ’98 Şampiyonlar Liginde ise, Shevchenko attığı 11 golle turnuvanın en skorer ismi seçilmiştir. Artık birçok ünlü takımın transfer listesinde adı geçen Shevchenko, ’99 Ukrayna Kupasında Dynamo Kiev’in Zirko Kirovohrad’la oynadığı maçta, kariyerinin 100. golünü kaydetmiştir. Yine aynı yıl, ardında 5 Ukrayna Şampiyonluğu ve 4 Ukrayna Kupası bırakarak, kendisini “Shevchenko” yapan, 14 yılını geçirdiği, Serhi Rebrov ile birlikte altın bir dönem yaşattıkları Dynamo Kiev’den ayrılmış ve 26 Milyon $’a A.C Milan’a transfer olmuştur.

Bu ayrılığın ardından, kimilerine göre futbol dünyasının peygamberlerinden biri olmasına rağmen uyruğu nedeniyle hep perde arkasında kalan ve Shevchenko’nun manevi babası olan Dynamo Kiev teknik direktörü Valery Lobanovsky, Shevy hakkında şu yorumları yapıyor: “O, bir forvetin ihtiyacı olan tüm özelliklere sahip – iyi bir görüş, inanılmaz bir hız ve fiziki güç. Tüm bunlar arasında en önemlisi ise pozisyonu hissetmesi ve derhal sahadaki, pozisyonu golle sonuçladırabileceği yere yönelmesi. Ayırca Shevchenko, antremanlarda çalışmayı çok seviyor ve her geçen gün oyunun taktik yönüyle ilgili kendisini daha da geliştiriyor.”

Milli takımda olduğu gibi , Milan’da da 7 numaralı formayı giyen Shevy ( ki aynı zamanda Shevy İbranice’de 7 anlamına gelmektedir ), İtalya’ya geldiği ilk sezon ve 2003-2004 sezonunda Serie A’nın en golcü futbolcusu olmuş ve takımına hali hazırda 1 Serie A şampiyonluğu (2003-2004), 1 İtalya Kupası (2002-2003), 1 Şampiyonlar Ligi şamiyonluğu (2002-2003) ve 1 de Süper Kupa (2003) kazandırmıştır. Ayrıca Shevy son olarak 2004 yılında Avrupa’da Yılın Futbolcusu seçilerek, Oleg Blokhin’in ardından bu ünvana sahip 2. Ukraynalı olmuştur ve bunun yanında 52 farklı ülke gazetecisi tarafından Ballon D’or (Altın Top)’la ödüllendirilmiştir.

Shevchenko, alamayacağı topa çoğu kez koşmaz. Aldığında da ya gol yapar ya da isabetli bir pas verip hemen gol yollarına kaçar, pas ister. Hızına ise diyecek yoktur; kısa mesafede olimpiyatlara katılması olasıdır. O kadar çabuk ivmelenir ki, O, topla normal koşuşunu yaparken, bir bakmışsınız arkasından 3-4 tane defans elemanı yırtına yırtına koşuyor. Derken Shevy ani bir dönüşle kaleye yönelir ve kaleci gözlerini ikinci kez açtığında topu kalesinde görür.

Shevy, özellikle sağ ayağını çok iyi kullanır. Kasım 2004’te oynanan Türkiye-Ukrayna maçında orta sahadan kaleye sağ ayağıyla gönderdiği bir şut vardır ki bu adamın ayaklarıyla düşünebildiğine zerre şüpheniz kalmaz. Gerçi Shevchenko’nun Türk sahalarında, Türk seyircisinin içini kan ağlatmasına rağmen, gözlerinde bayram havası estiren tek şutu bu değildir. Vaktinde A.C Milan’a farklı yenilen bir takımın fanatiklerinin yaktıkları ağıtlar sonucu ortaya çıkmış anonim bir türkü bile vardır ki, müziği “Karşıki Dağlar Jandarma”nın müziğidir. Sözlerinin ahlaka uygun kısmı şöyledir:
“Hocam ben size demeeedim mi
Karşıki forvet şeev çenko şev çen ko
Şeev çen ko şev çen ko!”

Shevchenko’nun Milan’da kimi zaman yedek kulübesinde oturduğu da olmuştur. Normal şartlar altında yeryüzündeki her takımda ilk 11 oynaması gereken Shevy, 2002 yılında kendisinin sakatlıktan yeni çıkmış olmasından ve Inzaghi’nin o dönemdeki muhteşem formundan dolayı yedek kalmıştır. Ancak Inzaghi’nin formu normale döner dönmez, hatta ona bile gerek kalmamış, Shevy sakatlığını atlatır atlatmaz, Inzaghi ait olduğu yere, yedek kulübesine dönmüştür.

Shevy, takımı için her önemli maçta üstüne düşen görevi yerine getirir. Milan ligde
1-0 öndedir, bakarsınız golü kim atmış diye, karşınıza çıkar; Milan İtalya Kupası’nda 3-0 ile bir üst tura çıkmıştır, bi bakarsınız hat-trick yapmıştır; Milan Şampiyonlar Liginde finaldedir, bir bakayım buraya kadar nasıl gelmişler dersiniz, yine aşağı yukarı bütün gollerin altındadır imzası; Ukrayna Milli Takımı kendi milli takımınızı evinde 3 golle sarsmıştır, sahanın adamı gollerin sahibi yine Shevy’dir. Bir yerde gol varsa, futbol adına güzellik, centilmenlik, zerafet varsa O, mutlaka oradadır.

Zerafet ve centilmenlik Shevy’i en güzel açıklayan kelimelerden ikisi. “Bir PSV Eindhoven deplasmanı. Shevy’nin hakemin düdüğünden sonra vurduğu bir şut. Seyirciden gelen protesto ve onun dönüp duymadığını anlatmaya çalışması ve özür dilemesi...”
“ Bir Şampiyonlar Ligi finali. Shevy’nin off-sidedan attığı gole çalınan düdüğü duymaması ve formayı çıkarmaya çalışıp koşması. Sonra da niye kimsenin sevinmediğini düşünüp, korner direğinin ordan dönüp şaşkın bir ifadeyle bakakalması. Hakeme el kol sallamaması, küfretmemesi, olayı kabullenerek maça ve yeni pozisyonlara dalması...” Futbolda zerafet ve centilmenlik dedikleri böyle bir şeyler olsa gerek.

Shevchenko’nun futbolu dışında bazı kişisel detaylarına da bakalım. Boyu 1m 83cm, kilosu 72kg. Balık tutmayı, bilardo oynamayı, buz hokeyini ve özellikle de tenis oynamayı çok seviyor. Zaten en yakın arkadaşı Ukraynalı tenisçi Andrey Medvedev. Köpekleri çok seviyor ve yavru bir Labrador almayı düşünüyor. En büyük tutkusu arabalar. Geçen yaz bir Mercedes kullanıyordu. Ancak en çok Ferrarileri beğeniyor. En beğendiği aktörler Brad Pitt ve Alexander Abdulov; aktris ise Julia Roberts. En beğendiği film “The Goalkeeper” ve “Legends of the Fall”. Ayrıca Sovyet komedi filmlerinden hoşlanıyor. En sevdiği yemekler balık, barbekü ve Japon yemekleri. Yemek yapmakta futboldaki kadar başarılı değil, hatta hiç değil – ki arkadaşları mümkünse onun evinde yemek yenilmemesini öneriyorlar. Futbol idolleri Dyamo Kiev’in ’86 yılındaki tüm oyuncuları, Pele, Platini, Zico ve Romario. Tarihi ve şiir kitapları okumayı seviyor. Giyimde Dolce&Gabbana ve Armani’yi tercih ediyor. Shevy, arkadaşı olan Giorgio Armani için modellik de yapmış. Kolundaki ejderha dövmesinin kendisine şans getirdiğine inanıyor. 2004 yazında, uzun süredir beraber olduğu model sevgilisi Kristen Pazik’le evlendi.

Müthiş tekniğine ve büyülen futboluna rağmen, kendisini övenlere “ Beni idol gibi göstermeyin, henüz bir şey yapmış değilim” diyecek kadar alçak gönüllü; Fatih Terim Hocamız Milan’dan ayrıldığında onu merak edip de arayıp soracak kadar vefalı; kendisini yere atarak penaltıya dönüştürebileceği pozisyonlarda bile temiz futbolundan ödün vermeyen, tanrının yetenek verdiği yerden güzelliği de esirgemediğini kanıtlayan bir futbolcudur Andriy Shevchenko. Futbol Shevy’le güzel!

Hiç yorum yok: