İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

21.11.2006

Sen İlerleme, Vasatta Buluşuruz

Ligimiz başlayalı 14 hafta oldu. Eğer maçları takip edemeyen yalnızca ara sıra puan durumuna göz atan biriyseniz muhtemelen ligin çok çekişmeli, herkesin birbirini yenebildiği, kıran kırana bir mücadeleye sahne olduğunu düşünüyorsunuz. Hem haklısınız hem de haksız. Çünkü evet ligimizde herkes birbirini yenebiliyor, geçen sezonun şampiyonu tüm sezon boyunca kaybettiği kadar puanı nerdeyse şimdiden kaybetti ama bu işte bir terslik var. Yıllarca ligimizde büyüklerin aralarındaki maçların şampiyonu belirlediğinden şikayet ettikten sonra şimdi bunu da beğenmemek ayıp olmuyor mu denebilir. Ama öyle değil, perhizde de lahana turşusunda da problem var. Çünkü bizim kastettiğimiz ligdeki çekişmenin alt sıradaki takımların kalite olarak üsttekilere yakınlaşmasıyla oluşmasıydı, bu şekilde toptan rezalete ortak olunacağını bilseydik üç dilek hakkımızı başka türlü kullanırdık elbet.

İçinde bulunduğumuz durumda yine de ümit veren bir değişim var aslında. Şöyle ki, ben artık Anadolu takımlarının büyük takımlardan düzenli olarak puan alabilmesinin büyük ölçüde hatta sadece bir gerçeği fark etmelerinden kaynaklandığını düşünüyorum: Büyükleri yenebilirler. Bu kadar açık ve sade. Hiçbir takımın sadece forması diğerini yenmek için yeterli değildir ve bu ligin büyükleri olarak kabul edilen takımlar, yıllardır basit iç çekişmelerle kavrulduklarından, dünyanın geri kalanında neler olduğunu takip etmediklerinden, yönetim yanlışlarından ve kibirlerinden dolayı yerlerinde sayıyorlar. Ama herkes bu durumda değil. Çok basit bir örnek vermeme izin verin. Bu ülkede 2004 yılından beri yasal olarak bahis oynanıyor. Daha önce de internet siteleri vasıtasıyla oynanıyordu ama “iddia”yla beraber Türkiye’nin her yerinde insanlar bu sektöre merak saldı. Nasıl salmasın ki, gerekli tüm niteliklere sahibiz: 1- Hepimiz futbol profesörüyüz 2- Havadan para kazanmayı seviyoruz. Bu yüzden bu satırların yazarı dahil hepimiz hummalı bir tarama faaliyeti içine girdik. Hangi ligde hangi takım ne yapar, en çok berabere kalan takımlar hangileri, kim nereye transfer oldu kovalar olduk. Taşranın ücra köşelerinde Norveç 2. ligini merakla bekleyen var bu ülkede!

Tabi bu furya bunla kalmadı, arz talep mekanizmasının çarkları çalıştı ve özel kanallarımız bütün dünya liglerini evimize getirmeye başladılar. 90’lı yıllarda özel merak konusu olan Edirne ötesi futbol ekmek parası aracı oldu. Bu sayede isteyen herkes futbolun her seviyede oynananı takip edebilmeye başladı. Buna ligimizdeki futbolcular da dahil. Ve artık palavraya karnımız tok, dünya takımı edebiyatlarına bağışıklıyız çünkü o standartları kimseden öğrenmeye de ihtiyacımız yok çünkü kendi gözlerimizle şahit oluyoruz onlara. Küreselleşme, futbolun ticari hale gelmesi gibi bize soğuk gelen kavramlar hiç değilse bu işe yaradı; oyun sevgisi, taraftarlık kültürü gibi daha uzun vade gerektiren konularda pek yol alamadıysak da farkındalık düzeyi ciddi biçimde arttı. O yüzden yıllardır suni olarak yaratılan fark ortadan kalktı. Anadolu takımları da gerçekten korkmaları gereken takımlarla oynamadıklarını biliyorlar artık çünkü o tür takımlardaki ne tempo ne oyun anlayışı ne de oyuncu kalitesi büyük takımlarda mevcut. Ve bu yüzden ne Fenerbahçe’nin Denizli’de pozisyon bulamadan beraberlikle dönmesi sürpriz ne de Beşiktaş’ın Sivasspor’a evinde yenilmesi. İlla bir sürpriz aranacaksa bu 32 metreden kafa golü yemek ama anlaşıldığı kadarıyla bu konuda repertuarı geniş Runje bunlara da alıştıracak kısmetse hepimizi!

İstatistikte vasata yakınsamak diye bir olgu vardır. Rastgele bir değişkenin değerinin sonunda ait olduğu grubun ortalamasına yaklaşacağını söyler ki yaşadığımız da budur. Sahip oldukları maddi kaynaklar ve ayrıcalıklar sayesinde bu ligin büyükleri olarak kabul edilen takımların görevi bu ortalamayı yukarı çekmektir. Bunu yapamadıkları zaman bugünkü tablo ortaya çıkar, kendi aramızda debelenip dururuz. Mart ayı geldiğinde de kendimize asıl rakip görmemiz gereken takımları televizyondan seyrederiz; bize uyar, “iddia” sağolsun…

Hiç yorum yok: