Eh en sonunda 125 maçtan geriye sadece biri kaldı. Oynanan 4 yarı final maçına baktıktan sonra Milan ve Liverpool’un finali hak eden taraflar olduklarına inanmıyorum. Yine de bu iki ekibin finale çıkmasından dolayı mutluyum. 2 senede 200 milyon pound harcayarak tüm kupaları alacağını düşünen Abrahamoviç ile 2 yıldır önüne gelen tüm kupaları toplayarak bir tarafları kalkan Jose Mourinho’nun önce sararmalarını, ardından kızarmalarını, son olarak da morarmalarını seyretmek oldukça keyifliydi. Her şeyin para ile alınamayacağını görmek bizim gibi futbolun endüstriyelleşmesini üzülerek izleyen biz futbol garibanları için bir tebessüm oldu. Yine de Liverpool’un oynadığı berbat anti – futbol ile finale çıkması hayal kırıklığı oldu benim için. Gerçekten de Liverpool, Londra’daki maçta oyunu inanılmaz keyifsizleştirdi ve uyuttu. İkinci maçta da yan hakem o topun çizgiyi geçmediğini süzebilse yine çok keyifsiz bir maç seyredebilirdik. Rafa Benitez’in kazanmak zorunda olduğu bu maçta bile tek forvetli bir sistem benimsemesi ne kadar anti – futbol yanlısı olduğunu gösteriyor. Belki Rafa Benitez, görece kısıtlı kadrosuyla bu aşamaya gelmesi takdir edilebilir ancak yazın Yunanistan’ın yaptığını yarı finalde Chelsea karşısında yaptığını düşünüyorum. Premierleague’de çok kalburüstü bir performans sergileyemeyen Luis Garcia’nın eleme turlarında 6 gol attığı gözlerden kaçmamalı.
Bu sezonun bariz en başarılı teknik direktörü bariz Guus Hiddink. Yıldız adına sayabileceğimiz belki bir tek Mark Van Bommel var ki onun da en üst sınıf bir Avrupa takımında ne kadar oynayabileceği muallâ. Güney Kore’nin başındayken tanıdığı Park ve Lee’den çok iyi faydalanıyor. Eğer Farfan ve Beasley biraz daha tecrübeli olsalardı, İtalya’dan çok daha avantajlı bir skorla dönebilirlerdi. Milan çok kötü 2 maç çıkarmasına rağmen tecrübe farkı ile finale çıkan taraf oldu ki buna çok sevindim. Final maçına dünyanın parasını verdim geçen yıl olduğu gibi yıldızsız bir final seyretmek istemiyorum.
Kupa şu sıralar İstanbul’un büyük meydanlarında sergileniyor. Bu pazara kadar kupa Bakırköy Meydanı’ndaydı. Gerçekten’de bu final şu ana kadar Türkiye’nin yaptığı en iyi spor reklâmı oldu. Statlarda açılan “Road to İstanbul” dövizleri gerçekten de ülke tanıtımı için çok önemli olduğuna inanıyorum. Umarım 25 Mayıs’ta vereceğimiz sınavda da başarılı oluruz.
Son olarak şu 'Aman Liverpool Şampiyon Olmasın' nidalarına aşırı derece de kıl oluyorum. Neymiş, Liverpool kazanırsa şampiyonumuz öneleme oynayacakmışız. 2 senedir başkalarının başarılarıyla Şampiyonlar Ligi'ne kalmayı alışkanlık haline getirdik. Oh ne ala! Sen kupalarda bi halt yiyeme sonra başkasının becerisiyle kaymak ye! Hayır buna karşıyım. Hollanda, Rusya ve Portekiz gibi lig seviyesi kendi ligimizin seviyesine denk olan takımları bu UEFA Kupası'nda oynarken, belki de tarihin en kolay sezonunda Türkiye'nin esamesi okunmadı. Bazı şeyleri kendimiz becermeliyiz, tesadüflerle değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder