Bu yazının amacı futbolun küreselleşmesine bir başka açıdan bakarak küreselleşmenin taraftara etkisini vurgulamaktır.
Her Türk vatandaşı o veya bu şekilde bir futbol takımını desteklemektedir. Bu düstur gibidir. “Takım tutmayan adam mı olur kardeşim” ibaresi çok haklı görünür gözümüze. Hiçbir takımı desteklemeyen insanlar milli takımı desteklerler. Onu dahi desteklemeyene vatan haini gözüyle bakarız. Herkes futbol endüstrisinden payını alır yani. Peki, küreselleşmenin etkisi bu boyutta nasıl etkiledi bizi.
21.Yüzyılın en moda kavramı küreselleşme bazılarına göre “bizi bu durumlara getiren emperyalistlerin oyunu”, bazılarına göre “yaşamamız icap eden bir süreç”, bazıları için ise “zincirin en önemli merkez halkası”. Peki, bu halka bizim taraftarlığımızı etkiledi mi?
Yanıt kesinlikle evet. İçinizde herhangi bir Avrupa ligi izlemeyeniniz var mı? Sanırım hayır. Peki, ne kadar zamandır izliyoruz bu ligleri? Şifresiz televizyon kanalları bu ligleri göstermeye başladığından beri. 21 yaş kuşağının sadece müziğini hatırladığı, 30yaş grubunun ise izlemek için uykusuz kaldığı ve o zamanlar Avrupa futbolundan haber almanın tek yolu olan “Avrupa’dan Futbol” programı şimdi hepimizin izlemekte olduğu takımları daha güzel göstermiyor muydu? Yani üç beş dakika izlediğimiz özet görüntülerde o zamanın meşhur takımı Atalanta çok daha güzel gözükmüyor muydu? O zaman inter taraftarı bu kadar meşale atmıyordu sahaya herhalde ki bize sempatik geliyordu.
Bir Avrupa takımını Türkiye’de tuttuğunuz takımın yanına kardeş olarak seçmek bize o günlerden yadigâr olsa gerek ama bu kadar pompalanan bir heves değil di bizimkisi. Yani o zamanlar bu Nike ve onun gibi firmaların ürettiği formaları satmak için başvurduğu bir yöntem gibi gelmiyordu bize. Peki şimdi öylemi? Bu herhalde başka bir yazının konusu.
Ama şu bir gerçek ki NTV, TV8 gibi kanallar Avrupa liglerini canlı maç yayınları ile aktarmaya başladıklarından beri hepimiz birer chelsea’li biraz barcelona’lı biraz milan’lı olduk. Küreselleşmeden nur topu gibi bir ikinci takımımız oldu.
Bu ikinci takım mevzusu gariptir. Azımsanmayacak şekilde iki takımı destekleyen insanlar vardır futbol ahalisinde. Ankara’nın iki takımını tutmak gibi. Ya da üç büyüklerden birini tutup “Mersin idman yurdu ne yaptı acaba bu hafta” gibi soruları aklından çıkarmayan bir topluluk sayıca kesinlikle az değil.
Örneğin el clasico üç büyüklerin herhangi bir maçından daha önemli hale gelmeye başlamadı mı? İtiraf edeyim kendi takımımım maçını izlemeyip bu derbilerden birini izlemek için bira alıp koltuğuma kurulduğumu hatırlıyorum. Artık daha fazla ilgimizi çekiyor bu maçlar. Kendi aramızda bu maçlar için iddialara girmeye başladık. Eskiden bu tip iddialar Türkiye’deki maçlar için olurdu. Kendi adıma Southampton’u Kayserispordan daha fazla izledim bu sene ve daha fazla bilgiye sahibim Southampton hakkında. Lig maçının özetini izleyip yorum yapan bizler Arsenal’in 90 dakikasını izleyip yorum yapmaya başladık. Artık Roma’nın nasıl oynaması gerektiğini tartışıyoruz.
Kesinlikle yazıdan şu anlaşılmasın “Avrupa maçları yayınlanmasın”. Demek istediğim bu değil. Artık yöresel değerlerin azaltılıp, küresel değerlerin ön plana çıkartıldığı gerçeğinin çağımızın en büyük endüstrilerinden biri olan futbolu etkilediği kadar taraftarları da etkilediği gerçeği. Ve artık öz evladımızın sırtını sıvazlayıp onu cesaretlendirmiyor, komşu çocuğunun yaptıklarını alkışlıyoruz. Yani kendi ligimizin güzelliklerin görmüyoruz. Tamam ben de biliyorum ligimiz keçi boynuzu tadında ama biz onu bile kaçırıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder