İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

24.05.2008

Güzel Bir Sezon

Pek güzel bir Şampiyonlar Ligi sezonu oldu kanımca. Her şeyin başında bir Fenerbahçe taraftarı olarak zaten çeyrek finale kadar gelmek bir rüyaydı. Yarı final ve final de futbol olarak çokça tatmin etti beni.

Geçen sezon Milan’ın yaptığına aday takım bu sene Barcelona’ydı. Ellerinden geleni kanımca fazlasıyla yaptılar. İkinci maçta çok iyi bir ikinci yarı çıkardılar. Pep’in başa gelmesiyle birlikte şu sıralar bir yeniden yapılanma yaşayacakları belirtiliyor. Buna karşılık benim o maçta gördüğüm Xavi, Toure, Iniesta, Deco ve Messi beşlisi turnuvanın tartışmasız en iyi top yapan takımıydı. Fazlasıyla teknik oynuyorlar, ancak gel gör ki hücum hattında pek de etkili olamıyorlar. Pep’in alışveriş listesi bir hayli kalabalık görünüyor. Tabi bunda Euro2008 başlamadığı için yazacak bir şey bulamayan gazetelerin etkisini de unutmamak lazım.

United’ın bir gün önce finale çıkmasından sonra ertesi günkü maçta Chelsea’nin çıkmasını istiyordum. Liverpool her ne kadar 3-4 sezondur Şampiyonlar Ligi’nde farklı, ligde farklı oynasa da United ile ligde oynadıkları maçı izledikten sonra olası bir kırmızı finalin maçı sıkıcılaştıracak kadar tek taraflı olacağını düşünüyordum. Bundan seneler sonra geriye döndüğümde hatırlayacağım iki şey olacak.

Birincisi, Rafa ile Drogba’nın bütün hafta süren söz dalaşından sonra Didier’nin maçta Hulk’a dönüşmesi. Bilmeyenleriniz için belirteyim, Rafa hafta boyunca Drogba’nın maçlarda kendini Arif Erdem misali yere attığını söylemişti. Bunun üzerine Drogba maçta golünü attıktan sonra gitti korner direğinde kendini yere attı. Bu onu kesmemiş olacak ki sonra kalktı gitti bir de yedek kulübesinin önünde kendini yere attı.

İkinci olarak, daha önemlisi, Frank Lampard. Gitti, penaltısını attı. Gözleri doldu, annesi için taktığı siyah bantı çıkardı havaya kaldırdı. Sözün bittiği yer buydu benim için.

Şu soldaki fotoğraf sanırım maçın ironisini yeteri kadar anlatıyordur. Glazer ile Abramoviç’in kapitalist oyuncakları tam da Lenin heykelinin önünde. Ne United, ne de Chelsea’den hazzederim. Ama neden bilmiyorum, kupayı Chelsea’nin almasını istiyordum ve forumları, blogları okuyunca benim gibi düşünen bir çok insan olduğunu görüyorum. Ha United kupayı hak etti mi, elbette hak etti. Açık ara bu sezonun en iyi top oynayan takımıydılar.

Ronaldo artık bu sezon kaçıncısı olduğunu bilmediğim golünü inanılmaz bir sıçrayış ile yaptı. Lampard golünden sonra yine annesini ihmal etmedi.

Ronaldo, kaleciyi önce köşeye yatırıp sonra vurmak istedi. Cech yemedi tabi bunu. O anda ne yapacağını şaşıran Ronaldo’nun penaltıyı kaçırmasını herkes tahmin etmiştir sanırım. Terry’nin penaltısı sanırım bir Roberto Baggio izlenimi bırakacaktır. Kader işte, Drogba aptal bir kırmızı kart görmeseydi, Terry yerine muhtamelen o kullanacaktı penaltıyı. Zaten Ten Cate’de “Terry ilk beş penaltıcımızdan biri değildi, şartlar bunu gerektirdi” diyerek bunu bir şekilde doğruluyor.

Finalden bahsedilmesi gerek bir diğer nokta aceto’nun belirttiği gibi oyunun inanılmaz fiziksel mücadelesi. Oyun artık o kadar hızlandı ve o kadar çok koşmayı gerektirdi ki, “bunlar insan değil” dediğimiz oyuncular bile bu mücadeleyi kaldıramadı, oyunculara sürekli kramp girdi.

Bu maç sonunda Avram Grant ne olacak merak ediyorum. Ligi son haftaya kadar kovaladılar, ŞL’de finali bir penaltıyla verdi. Bu adama başarısız denmemeli. Yine de Roman bu tabi.

Hiç yorum yok: