İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

11.05.2008

Terim ve Oğulları

Bir sezon daha bitti, Galatasaray şampiyon oldu, tebrik ediyoruz… Sezonun bitmesiyle beraber ise daha gecesinde Avrupa Şampiyonası heyecanı başladı. Çok seviyorum şu sonu çift sayı olan yılları, futbol heyecanı hiç bitmiyor...


Şimdi artık Avrupa Şampiyonası’na konsantre olabiliriz ülke olarak. İlk etapta görevimiz giden kadroyu tartışmak. Aslında bu Dünya üzerinde bizim klasımızda takımlar için fazla sık rastlanılmayan bir durum. Çünkü bizim futbol kalitemiz belli. Bir Brezilya gibi “güzeller içinden birisini seçmiyoruz”, hatta 25 tane Avrupa Şampiyonası’na gidecek adam bile zor bulabiliriz. Yani özetle bizim fazla kadro tartışması yapmamamız gerekir. İyi olan sayılı oyuncumuzla şampiyonaya gitmemiz gerekir. Zaten Fatih Terim ikinci kez gelene kadar da bu tarz tartışmalar ülkemizde pek yaşanmazdı. Çok eleştirilen Ersun Yanal bile sadece Hakan Şükür’ü kadroya almamıştı. Fakat Fatih Terim Hakan Şükür’ün alınmaması kadar tartışılabilecek bir çok tuhaf seçim yapmayı başarabiliyor. Kendisini tebrik ediyor ve yaptığı tuhaf tercihleri eleştirmeye başlıyoruz…

Bu sezon şampiyon Galatasaray oldu… Galatasaray şampiyon olurken de herkesin bildiği gibi Türk oyuncularının üst düzey performansı ile oldu. Herhangi bir futbolcu topluluğu kalite ve formdan yoksun ise Avrupa’da çeyrek final oynayan bir takımın olduğu ligde kolay kolay şampiyon olamaz. Şimdi Aykut ve Emre formda değil mi? Peki kaliteleri Milli Takım’da oynamaya yetmez mi? Hadi Aykut, Volkan’ın yedeği olur. Fakat Emre, Servet’in yanına en ideal seçimdir. Bir kere iyi bir defans oyuncusu olduğunu bence ispatladı. Ayrıca Servet’i tanıyor ve birbirleriyle iyi anlaşıyorlar. En önemlisi ise Servet gibi hava hakimiyeti ve kademesi ile ön plana çıkan yerden zayıf bir stoperin eşi ancak Emre gibi yerden kuvvetli bir stoper olabilir, Gökhan Zan ya da Emre Aşık değil. Song gibi uluslarası çapta ismi olan bir stoperi kesmeyi başarabilen bir oyuncu Emre Güngör. Milli Takım’ın kadrosuna alınamaması yanlış falan değildir, ayıptır bence. Ümit Karan olayına gelirsek. Fatih Terim’in Ümit Karan’la ilgili kişisel bir problemi yoksa hangi mantıkla neden hiçbir zaman kadroya almadığını anlayamıyorum. Bu adam formda, bu adam tecrübeli, bu adamın öyle ya da böyle Avrupa’da bir parça ismi var. Bu adam ekstra özellikleri olan bir forvet, Dünya klasında bir son vuruşu olan bir forvet. Buradan biraz önce değindiğimiz konuya geliyoruz. Bir oyuncunun Milli Takım oyuncusu olması için sadece formda olması yetmez, kalitesinin kendini belli etmesi gerekir. Ümit Karan’ın formda olmadığı dönemlerde bile Milli Takım’a alınması gerekir çünkü ekstra yetenekleri olan bir forvet. Semih’ten ve Halil’den daha kaliteli olduğunu düşünüyorum. Fakat Fatih Terim düşünmemiş. Kendi bilir…

Galatasaray’ı bir kenara bırakırsak… Kupa şampiyonu Kayseri’nin kalitesini ispatlamış yıldızı Mehmet Topuz ve 73(yazıyla yetmiş üç) puan almış Sivasspor’un yine bence kalitesini ispatlamış forveti Mehmet Yıldız’ın da bu kadroda olması gerekirdi….

Alınmayanları konuştuktan sonra biraz da kadroya alınan Fatih Terim’in manevi oğullarına gelelim… Yani Fatih Terim’in düzenli olarak seçtiği tartışılacak isimler. Saymaya başlarsak; İbrahim Kaş, Gökhan Zan, Emre Aşık, Tümer Metin, Yıldıray Baştürk, Kazım Kazım… Burada Kazım Kazım’ı ve Emre Aşık’ı bir bakıma anlayabilirim. Kazım Türk futbolunun güzel şeyler beklediği kalitesi yüksek bir oyuncu. Fenerbahçe’nin de uğrunda Deivid gibi bir yıldızını sola kaydırmasına neden olacak bir futbolcu. Yetenekli, yani en azından ben beğeniyorum. (Bir de artık şu Türkçe’yi konuşsa iyi olacak) . Emre Aşık ise Servet ve Emre Güngör’ün olacağı stoper mevkisinde biraz alternatifsizlikten biraz da tecrübesi ve kalitesinden dolayı yedeklik için en ideal olabilecek seçim. Hele Emre Güngör’ü kadroya almadıysanız ilk onbir için en ideal seçim. Fakat Gökhan Gönül ve Sabri varken (hatta Mehmet Topuz çağrılmamışken) İbrahim Kaş’ın alınması ve zaten müzmin sakat olan, sakat olmadığı zaman da Servet gibi bir oyuncunun varlığında hiçbir lüzmu olmayan Gökhan Zan’ın alınması pek mantıklı olmasa gerek. Ayrıca bizim gibi çift önliberolu oynayan ve orta sahasında zaten yeteri kadar teknik oyuncu bulunduran (Emre, Arda, Hamit) gibi bir takıma iki tane forvet arkası tarzda futbolcu alınması (Yıldıray, Tümer) da ayrı bir yanlış seçim. Ki bu iki oyuncu inanılmaz formsuz durumda ve müzmin sakatsa.

Mevlüt konusuna ise hiç değinmeyeceğim. Kendisini hiç izlemedim, bilmiyorum nasıl futbolcu. Fatih Terim, Ümit Karan’ın yerine kendisini tercih ettiğine göre mutlaka bir bildiği vardır diyorum.

Ek olarak Gökdeniz Karadeniz’in Milli Takım’a alınmasını kişisel olarak etik bulmuyorum, ayrıca Gökdeniz’in futbol kalitesinin de Avrupa Şampiyonası’nda yetersiz kalacağnı düşünüyorum, umarım yanılırım.

Son olarak Hakan Şükür’den de biraz bahsetmemek olmaz. Hakan Şükür’ün şu anda kalite anlamında Avrupa Futbol Şampiyonası gibi bir şampiyonada sıkıntı yaşayabileceği aşikar. Her ne kadar formda da olsa… İsmi, cismi(yani hacmi, hava hakimiyeti vs. gibi hiç bitmeyen özellikleri) turnuvada bize yardımcı olabilirdi. Özellikle mağlupken oyuna girecek bir Hakan Şükür rakibe isim ve cisim olarak korku verebilirdi. Sonuç olarak önemli bir isim ve hala bile önemli maçlarda kalitesini belli ediyor. Büyük maçlar büyük oyuncularla oynanır bu da bir gerçek. Fakat tüm bunları Fatih Terim de düşünmüştür herhalde. O nedenle kadroya almama kararını daha çok Ersun Yanal tarzı yeni yapılanmanın sonucu olarak görüyorum. Fakat bu süreci başlattıysa o zaman Rüştü’nün de bu kadroda olmaması gerekir. O zaman da akla hemen Hakan Şükür’ün takım üzerinde bir etki oluşturabilecek olmasından kaynaklanabilecek sorunları düşünmüş olabileceği gelir. Ayrıca son açıklamalarıyla biraz da haksız bir şekilde toplumda iyice antipati toplayan Hakan Şükür’ün olmayacağı bir Milli Takım’ın ülkenin havası açısından daha iyi olacağını düşünmüş olabilir. Fakat bunları düşündüyse tüm bir yaz boyu medyada yapılacak(özellikle mağlup olduktan sonra) ve takımı de etkileyebilecek “Hakan Şükür neden yok” tartışmalarını göze de almış olsa gerek. Allah hepimizi bu tartışmalardan korusun. Burada Hakan’a düşen görev de Milli Takım’a çok büyük hizmetler vermiş bir efsane futbolcu olarak bu kez de saha dışı bir hizmet vermesi ve medyaya hiçbir açıklama yapmaması olacaktır. Ya da Fatih Terim’i destekleyecek bir açıklama ile olayı kapatmasıdır. Çünkü teknik anlamda Hakan’ın bence de kadroda olması gerekirdi ve bunu söyleyecek yaz boyu tonla adam ortaya çıkacaktır. Özellikle bizim gibi sürekli kaybetmesi beklenen bir takımın medyasında.

Yazıyı bitirirken Milli Takımımıza başarılar diliyorum. Ben her ne kadar 1 den (yazıyla birden) fazla puan alamayız şeklinde de düşünsem biz Türk’üz içimizde her zaman bir heyecan olur. Fakat Fatih Terim ile Tanjevic Milli Takımlarımızın hocaları ve onların manevi oğulları kadroda olduğu sürece açıkçası milli maçları bile heyecanla izleyemiyorum….

Hiç yorum yok: