Çeyrek Finale çıktık. Geniş anlamda baktığımızda başarıda bu ülkenin vatandaşı olarak benim bile bir payım olduğu söylenebilir ama dar anlamda bu başarının mimarları Hasan Doğan’ın da belirttiği gibi Fatih Terim ve futbolculardır. Biz alanı daha da daraltalım ve dün akşamki Fatih Terim ile dün akşamki futbolcuları analiz edelim.
Fatih Terim: İlk kez çok az tartışılacak bir ilk on bir çıkarttı. Bu on birde belki de tek tartışılacaklar bekler olabilir. Fatih Terim Sabri – Uğur Boral yerine Hamit – Hakan Balta ikilisini tercih ediyor. Eleştirilebilecek ama belli bir mantığı da olan seçimler bunlar. Hakan Balta’yı Terim bir bek olarak değil de bir stoper olarak düşünüyor olsa gerek. Aksini düşünüyorsa hata yapıyor çünkü Hakan Balta hakikaten bir stoper. Zaten arada Hamit ileri çıktı mı defansımız üçlüye dönüyor ve bu üçlünün solunda da Hakan Balta oynuyor. Terim’in tercihindeki mantık tahminen bu ve anlayışla karşılanır. Hamit için ise biz hep Hamit’in sağ bekte harcandığını düşünüyoruz ama Terim’in mantığına göre Hamit hücum oynadığı zaman harcanıyor. Zaten iyi bir hücum hattı varken orijini sağ bek olmayan ve kalitesi Avrupa Şampiyonası seviyesinde yetersiz kalabilecek Sabri ile maça başlamak pek mantıklı gelmiyor Terim’e. Buna hak verebilirim. Fakat dün gece devre arasında yaptığı değişiklik son yılların en bombastik ve anlamsız değişikliklerinden biriydi. Takımın gole ihtiyacı varken bir numaralı santraforunu çıkarıp Sabri’yi alınca herkes gibi ben de tamam en azından Hamit devreye girecek dedim. Fakat Sabri’yi oyuna aldıktan sonra hala Hamit’i sağ bekte tutup Sabri’yi sağ açıkta kullanmak akıllara zarar bir karardı. Topal- Kazım değişikliği ise bir riskti. Gol yememizde de 3 gol atmamızda da bu riskli değişikliğin az da olsa etkisini gördük.
Volkan: Dün gece pek de iyi değildi. Yediği iki golü de kurtarabilirdi. Gördüğü kırmızı kart ise bence biraz ağır bir karar da olsa anlamsızdı ve bize pahalıya mal olabilir. Volkan çok güven veren bir kaleci, Rüştü ise maçı da alabilir maçı da verebilir.
Hamit – Sabri: Sabri çok riskli bir oyuncu. İnanılmaz agresif olduğu için çok faydalı oluyor ama bazen saç baş da yoldurabiliyor. Dün gece iyi günündeydi ve maçın dönmesinde önemli rol oynadı. Hamit ise bana göre maçın Arda’yla birlikte yıldızıydı. 3 golün de pasını verdi. Zaten takımın hücumdaki etkinliği Hamit’in ileri çıkması ile başladı. Hamit’in bek mi açık mı oynayacağı tartışması turnuvada devam ettiğimiz sürece gidecek fakat Gökhan Gönül iyileştikten sonra arkada Gökhan önünde Hamit onları yedekleyen Sabri ve Kazım ile Avrupa’nın en iyi sağ kanatlarından birine sahip olacağız.
Emre Güngör – Servet – Emre Aşık: Servet sezonun ikinci yarısının ortalarından itibaren sakat. Sakatlığı nedir tam olarak bilmiyorum ama bu sakatlık hem onun performansını etkiliyor hem de belki de futbol kariyerini riske atıyor. O nedenle gösterdiği özveriyi ve oynadığı oyunu kutlamak gerek. Emre Güngör bana göre sakatlanana kadar takımın iyilerindendi. Yerden toplarda kalitesini gösterdi. Tecrübesiz olabilir ama Servet’in yanına gelecek isim odur. Dün gece iyi oynayan Emre Aşık ise onların yedeğidir. Bu üçlünün kalitesi tartışılır. Hatta milli takımın üç stoperine sahip Galatasaray’ın otuzunu devirmiş Simic’in peşine düşmesi anlamsız da olsa bu nedendendir. Ama eldeki bu en iyi üçlü Emre Aşık yedek olacak şekilde kullanılmalıdır.
Hakan Balta: Onun için en ideal mevkii üçlü defansın solu. Fakat bu düzende de elinden geleni yapıyor.
Mehmet (Aurelio – Topal): Aurelio’yu anlatmaya gerek yok. Takımın belkemiği. Hırvatistan maçında onu arayacağız. Onun yokluğunda Topal’a çok iş düşecek. Belki de kariyerinin performansını sergilemek zorunda. Kendi yükü yetmiyormuş gibi bir de Aurelio’nun yükü sırtına binecek. Çünkü Aurelio yerine oynayacak 3 aday da( Emre, Tümer, Ayhan) Aurelio kadar defans yapamaz. Bu üç isimden Tümer saçmalık olacaktır Fatih Terim aynı hatayı bir kez daha yapmaz. Emre iyileşirse ideal seçim, olmazsa da Ayhan oynamalıdır.
Arda – Tuncay: Bu iki isim birbirine çok benziyor. İkisi de çok yetenekli ama bazı eksikleri var. Mesela Tuncay çok hızlı iyi kafa vuruyor vs. ama tekniği zayıf. Arda müthiş bir tekniğe sahip ama biraz yavaş vs. Fakat ikisini de özel futbolcu yapan bir şey var: Agresiflik. Maç içinde sürekli aktifler, top alıyorlar, koşuyorlar, oyundan kaçmayıp sorumluluk alıyorlar falan filan. Böyle olunca da iki oyuncunun da eksikleri kapanıyor ve inanılmaz efektif oluyorlar. Şimdi Tuncay biraz formsuz. Arda ise formda. Ama inşallah Tuncay da düzelecek. Bu aktifliği devam ettiği sürece düzelecektir zaten. Arda daha yaratıcı ve göze hoş gelen bir oyuncu olduğu için Tuncay’ın bir adım önünde. Hatta oyunuyla 2 maçtır tüm takımın önüne geçti. Bu sene Galatasaray bırakmayacaktır ama performansı sürerse ileride iyi bir Avrupa takımında onu görebiliriz. Ciddi bir yetenek ve her şeyden önemlisi büyük oyuncu karakteri var.
Semih – Nihat: Forvet oyuncularını maç maç değerlendirmek çok mantıklı değil. Çünkü oyunları gole göre değerlendiriliyor ve gol de biraz diğer oyuncuların oyununa ve şansa bağlı. Top gelirse atıyorlar işte. Artık kalitelerini ispatlamış Semih – Nihat ikilisi bu takımın forvetidir. Dün Nihat attı 5 gün önce Semih atmıştı. Bu işler böyle.
Kazım: Fenerbahçe’de sezon içinde ve Portekiz maçında da iyi oynuyordu ama bal yapmayan arı gibiydi. Yetenekli olduğu kesin, maç içinde de dikkat çekici hareketler yapıyor ama bir türlü sonuç yok. Biraz bir ara Galatasaray’da oynayan Fabio Pinto’ya benziyor. Sanki Arda ve Tuncay da bahsettiğim “agresiflik ,sonuca gitme” özellikleri yok gibi. Fakat Kazım futbolumuza yeni giren bir isim ve 10 maça bakıp eleştirmek yanlış. Benimki sadece bir öngörü. Umarız ileride kendini geliştirecek ve önemli bir oyuncu olacaktır.
Son bir not da hakeme. Hakem Peter Fröjdfeldt’in maç içinde sıkıntılı kararlar verdiği izlenimi vardı hepimizde ama taraf tuttuğumuz stresli bir 90 dakika içerisinde bu küçük kararları biz de çok sağlıklı değerlendiremeyiz. Maçı bir kez daha izleyip hakemi bir kez daha analiz etmek gerekir. Gece sağlıklı beyinle bazı pozisyonlara tekrar baktım. Maçın başında Topal’a gösterdiği kart anlamsız. Aurelio ise nasıl bir itiraz etti bilmiyorum ama hemen sarıyı görüverdi. Ayrıca bir pozisyonda Arda çok güzel geçmişti ve atağa kalkıyorduk o pozisyonda sarı kartı es geçti. Bunlar önemsiz gibi gözükse de bence önemli hatalar. Volkan’a gösterdiği kırmızının ise ben ağır olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder