Hafızmazı azıcık zorladığımızda, 2006’dan Hollanda ile ilgili akılda kalanların, oynanan zevksiz futbol, Van Basten – Nistelrooy atışması ve olaylı Portekiz maçı olduğunu görüyoruz..
Hollanda gibi her turnuvaya oynadığı futbolla damgasını vuran “müzmin gönüllerin şampiyonu “ bir takım için son derece kötü bir turnuvaydı. Dünya Kupası’ndan sonra Van Basten ile devam kararı aldılar. Genç hocalarına güvendiler. Van Basten için bu turnuva çok önemli bir sınav olacak. Turnuva sonrası Ajax’ın başına geçecek teknik adamın pek çok oyuncusu ile arası değil. Bu ara bozukluğu nedeniyle Seedorf ve Van Bommel kadroda yoklar, Nistelrooy profesyonellik icabı var. Robben ile de arasının kötü olduğu söyleniyor. Yani kısacası oyuncuları ile arasında sorunlar olan karizmatik bir teknik adamla turnuvaya gidiyor Hollanda.
Fakat Van Basten de epey şansızmış gerçekten. Dünya Kupası’nda olduğu gibi yine ölüm grubuna düştüler. 2000 Avrupa Şampiyonası’nda da ölüm grubuna düşmüşlerdi. Sanırım Hollanda’nın kaderi bu.
Grupta son Dünya Kupası’nın iki finalisti artı Romanya var. Romanya denilen takım da hafife alınıyor ama bu gruptan çıkarsa kimse şaşırmasın. Aynı Romanya’nın elemelerde Hollanda’ya aynı grupta olduğunu ve Hollanda’yı kendi evinde yenip deplasmanda berabere kaldığını hatırlayalım. Grubu da lider bitiren Romanya oldu.
Her ölüm grubunun özelliği 3 güçlü takım bir tane de ortalama takım ya da zayıf takım olmasıdır. Bu gruptaki 3 takımın 2 si çok çok güçlü, biri epey güçlü 4. düşünülen takım ise güçlü. Romanya bu grup dışındaki tüm gruplardan çıkardı bana kalırsa.
Neyse biz Hollanda’ya geri dönelim. Hollanda’nın kadro seçiminde en şok edici gelişme Seedorf’un milli takımı reddetmesiydi. Kadroya seçildikten sonra Van Basten’i aramış ve oynamak istmediğini, kendisini göstermesi için uygun şartların oluşmadığını söylemiş. Önemli bir oyuncu da olsa Seedorf’un bu yaptığı bence affedilmez. Van Basten’le anlaşamadığı için Milli Takım’ı reddettiği söyleniyor. Ne olursa olsun bir oyuncunun Milli Takım’ı reddetme lüksü yoktur bence.
Hollanda kadrosunu 23’e indirdiğinde çıkan isimler çok şaşırtmadı kimseyi. Sürpriz olarak nitelendirilebilecek bir tek Khalid Boulahrouz vardı fakat onun da mevkiisinde Ooijer ile bu sezon yeniden doğan Melchiot vardı. Zaten Van Basten de kararını etkileyen faktörün Melchiot bu sezonki performansı olduğunu söylemiş ve 31 maç oynamış oyuncusunu sezonun genelinde yedek olan Khalid’e tercih etmişti. Sonrasında ise forvet oyuncusu Ryan Babel sakatlanınca Van Basten şaşırtıcı bir kararla Babel’i defans oyuncusu Khalid ile ikame etti. Bu tercihi yapmasındaki en önemli etken Hollanda’nın güçlü forveti, güçsüz defansı olsa gerek.
Hollanda’da kaleyi Van Der Sar koruyacak.
Defansın sağında Melchiot, ortasında ise Atletico Madrid’e transfer olan Heitinga ile Mathijsen oynasa güzel olacak gibi. Defansın ortasına ve Bouma da bir alternatif. Sol bek için ise Van Basten’in göreve geldikten sonra milli formayı verdiği Feyonoord’lu Tim de Cler ile yine Feyenoord’lu tecrübeli Giovanni van Bronckhorst yarışacak. Van Basten’in seçiminin De Cler olmasını beklerdim. Van Bronckhorst’u defansif orta saha olarak da kullanabilir çünkü. Fakat hazırlık maçlarında farklı bir tablo vardı. Hollanda’nı hazırlık maçlarında genellikle Ooijer – Heitinga – Mathijsen – Van Brocnkhorst 4 lüsü ile çıktığını, yani tecrübeli Melchiot ve de Cler ikilisi yerine epey tecrübeli Ooijer – Van Bronckhorst ikilisini tercih ettiği söylemeliyim. Önemli oyuncularının epey yol aldığı, tecrübeli ama bana kalırsa kalitesi tartışılır bir defansı var Hollanda’nın..
Hollanda’nın bir diğer sıkıntılı olduğu yer orta saha. Van Basten muhtemelen beşli orta saha ile oynayacak.. Beşli orta sahanın temel direkleri öndeki üçlünün arkasında oynayan defansif yönlü ikilidir. Burada çok iş görebilecek bir Seedorf onları yalnız bıraktı. Ayrıca yine önemli bir isim Van Bommel de Van Basten’le yaşadığı sorunlardan dolayı kadroda yok. Bu iki ismi kaybeden Hollanda’nın pek alternatifi de yok açıkçası. Hazırlık maçlarını da gösterge alırsak burada De Zeeuw’un yeri garanti gibi. Fakat De Zeeuw’un turnuvada ne kadar iş göreceği bir soru işareti olarak görülüyor çoğu kişi tarafından. Yanında da muhtemelen Engelaar onyayacak. Yedek ise Nigel De Jong. Baktığımız zaman sıkıntılı bir mevkii. Zaten iki kişinin ilk onbirde başlayacağı bir kadroda bu mevkii için 3 isim olması sorun. Ayrıca bu isimlerin “isimleri” yani kaliteleri de Avrupa Şampiyonası için yetersiz kalabilir. Ben genelde isimsiz kahramanlara önem veren bir anlayışa sahibim ama takım içindeki diğer mevkiilere baktğımzda bu bölgenin en azından kağıt üzerinde sıkıntılı olduğunu kabul edebiliriz.
Orta Sahanın önündeki üçlüyü ve ilerideki tek forveti ise ben birlikte değerlendirmek istiyorum. Bu toplam 4 oyuncuya genel anlamda hücum oyuncuları diyebiliriz. Hollanda’nın en kuvvetli olduğu mevkii bu hücum oyuncuları bölgesi. Özellikle “attacking midfielder” olarak nitelendirilen bölgede o kadar çok önemli isim var ki ister istemez bu bölgeyi üçlemek zorunda kalıyorlar. Bunun yapan bir başka takım da Barcelona bildiğiniz gibi. Bu bahsettiğimiz üçlünün ortasında çok formda Sneijder’in yeri garanti gibiydi. Sneijder sakatlanınca bir sıkıntı oluştu ama Hollanda’nın ilk sınavı olan 9 Haziran’da oynanacak İtalya maçına yetişmesi bekleniyor. Üçlünün sağı ve solu için ise birçok alternatif var. Arjen Robben tekrardan formuna kavuşuyor ve solda ve sağda rahatlıkla kullanılabilecek bir isim. Kendisi de zaten bu turnuvayla tekrardan isminden söz ettireceğini söylemiş. Sneijder’in yedeği olması beklenebilecek Van Der Vaart ise hazırlık maçlarında ilk onbirdeydi. Turnuvaya “sakat” gelen Van Persie ve Hollanda futbolunun genç yıldızı PSV’li İbrahim Afellay bu üçlü için diğer alternatifler. Oynarlarsa Van Persie solda, Afellay ortada oynar. Aslında forvetin arkasında oynayacak bu üç oyuncuyu sağ – orta –sol ayrımına tutmak pek doğru olmaz. Bu üç oyuncu muhtemelen forvet arkasında serbest oynayacaklardır ve oyunları ile atlatırlarsa Hollanda’ya bu isimler sınıf atlatacak. Çünkü gerçekten Hollanda kadrosu bu mevkiide inanılmaz kaliteli. Sakatlığı nedeniyle kadrodan çıkarılan yine bu mevkiiye alternatif olabilecek Ryan Babel’den hiç bahsetmedim bile.
Tek forvet olarak da çok muhtemel Van Nistelrooy oynayacaktır. 2006’da ile sorunlar yaşayan forveti Van Basten Dünya Kupası’nda oynatmama riskini almıştı. Fakat şu anki form durumu itibariyle Van Nistelrooy’un oynamaması söz konusu değil. Teknik direktörü ile arası iyi olmasa bile. Teknik direktör için sorun olan bir oyuncuyu teknik direktörün her kim olursa olsun kadrodan çıkarma yetkisinin sonuna kadar arkasındayım ama teknik direktör “Biz profesyonel değil miyiz, işimize bakarız” dediyse buna da saygı duymak gerekir.
Nistelrooy’un varlığında ise sistem gereği Kuyt’e yazık olacak. Kuyt turnuvaya katılan çoğu takımda ilk onbir oynayabilecek kapasitede bir oyuncu olsa da belki gruptan bile çıkamayacak olan Hollanda’da yedek kalacak. Arada forvet arkası üçlüde de görev alabilir ya da maç içinde Van Basten forveti ikilerse Nistelrooy’un yanında göreceğimiz isim Kuyt olacaktır. Bu mevkiinin hiç düşünülmeyen üçüncü ve dördüncü alternatiflerinin de Hesselink ve Huntelaar olduğunu görünce de genel anlamda hücum oyuncuları bakımından turnuvanın en güçlü takımlarından birinin Hollanda olduğunu söyleyebilirim. Ama gerek grubun zorluğu gerek Van Basten ile yaşanan sorunlar gerekse de defansın ve defansif orta sahanın yetersiz kalabilme ihtimali nedeniyle ben Hollanda’nın gruptan çıkamayacağını hatta belki de grupta sonuncu olacağını düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder