Biraz daha bekleseymişim Zenga
yazımı bitirmemin üzerinden tam 4 yıl geçmiş olacakmış. Dört yıl uzun zaman, hepimiz
değiştik… Okuduk, evlendik, işlendik, çocuklandık, şehirlerden göçtük (@Levent
Öge). Bu sürede memlekette futbol giderek daha tatsızlaştı, dünyada Messi
rüzgarı esti ve daha neler…
Dört yıl içerisinde birkaç defa
Yashin’i de sizlere tanıtıp “20. yy’ın En İyi Kalecileri” serisini bitireyim
dedim ama başta tembellik olmak üzere çeşitli sebeplerle hep erteledim. Ama
bugün deyim yerindeyse ilahî bir işaret geldi. Bir kez daha Yashin’le ilgili
araştırma yapmak için bilgisayarın başına geçtim ve karşıma çıkan ilk
sayfaların birisinde tam 50 yıl önce bugüne gidiyordu. 17 Aralık 1963’te France
Football dergisinin yılın en iyi Avrupalı futbolcusuna verdiği Altın Top
ödülünü ilk ve şimdilik tek defa olmak üzere bir kaleci kazanmıştı. Artık bunu
gözardı edemezdim. Elwood Blues’ın dediği gibi: “We’re on a mission from God”.
İyi de ben şimdi size ne
anlatacağım.!? Artık internet o kadar dallanıp budaklandı ki neyi merak
ediyorsanız Google’a yazıyorsunuz ve sonsuz bir bilgi deryası önünüze
dökülüveriyor. Ayrıca diğer efsane kalecileri –hele de en eskileri- araştırırken
birçok farklı kaynaktan pek de bilinmeyen bilgileri bir araya getirip önünüze
koyuyordum. Ama sıra Yashin’e gelince hemen her yerde tarihe kazınmış bir
kariyeri, başarıları ve rakamları buluyoruz. Rakamlara da gireriz ama ben daha
çok Yashin’in büyüklüğünü ve bu yoldaki hikayesini anlatma taraftarıyım. Hem bu
hikayede başvurduğumuz kaynağa göre pek çokı farklılıklar karşımıza çıkıyor. En
iyisi ben herkese söz vereyim; siz de kendi hikayenizi istediğiniz gibi yazın…
Moskova Ekim devriminin 12.
yıldönümüne hazırlanırken, Ivan Petroviç ve Anna Petrovna Yashin çifti
ailelerine katılan erkek çocuğuna Lev İvanoviç adını verir. İlk isminin anlamı
Rusça’da “aslan” demek olan ve 22 Ekim 1929 günü doğan bu çocuğun bir kardeşi
olmuş mudur, hiçbir yerde yazmıyor. Bilinen ya da tahmin edilen küçük Lev’in
yaşıtlarıyla birlikte futbol oynamayı çok sevdiği. 2. Dünya Savaşı’nın
Sovyetler Birliği’ne sıçramasıyla birlikte, Moskova’da bulunan bazı
fabrikalarla birlikte işçileri de 900km doğuda yer alan, Lenin’in memleketi Ulyanovsk’a
gönderilir. Yashin ailesi de bu zorunlu göçe katılmıştır ve Lev, henüz 12
yaşındayken bir fabrikada çırak olarak çalışmaya başlar. Ama neyin çırağı işte
o kısmı pek muğlak; okuduğunuz kaynağa göre makinist, tesisatçı, tesviyeci,
mühendis….
Savaşın -en azından Sovyet topraklarında-
bitmesiyle birlikte Yashin ailesi de 1944 yılında Moskova’ya döner. Artık
ergenliğe girmiş olan Lev, bir yandan başkentte bir fabrikada çalışmaya ve bir
yandan da Tushino semtinin (bazı kaynaklara göre de çalıştığı fabrikanın) futbol
takımında oynamaya başlar. Aslında hayali birçoğunuz gibi forvet oynayıp
leblebi gibi goller atmaktır ama öncelikle sahadaki en küçük çocuk olduğu
sonralıkla da yeteneği farkedildiği için zorla kaleye geçer. Başka anlatıcılar
ise Yashin’in, akranı birçok Sovyet çocuğu gibi 1936 yılında çekilmiş olan
Vratar (Kaleci – imdb:7.4) adlı filmden çok etkilenerek kaleye geçtiğini iddia
eder (Vratar filmini Dassaev’in hikayesinden de hatırlarsınız). 15 yaşındaki
Lev Yashin, bütün hayatını fabrika ve futbol sahası arasında geçirmeye
başlamıştır ancak bu yoğun tempoya sadece 3 yıl dayanabilir. Bazı kaynaklar,
Yashin’in 18 yaşında ciddi bir bunalım geçirdiğini ve fabrikadaki işinden
ayrıldığını yazmaktadır. Stalin’in Rusya’sında işten kaçma suçlamasına maruz
kalmak ve tamamen yitip gitmek hiç zor değildir ve Yashin bu tehlikeden orduya
yazılarak kurtulur.
Lev Yashin askere yazılmıştır
ancak kendisini keşfeden polis ve KGB’nin takımı Dinamo Moskova olmuştur. 1949
yılında mavi-beyazlıların genç takımına seçilir ve aynı zamanda A takımın 3.
kalecisi olur. Ancak işi hiç kolay değildir ve iş neredeyse futbolu bırakmaya
kadar gidecektir. A takımın kalesinde zaten bir efsane olan Alexei “Kaplan”
Khomich vardır ve onun ilk yedeği de “ilk ve son defa burada göreceğiniz
isimler” müzemizden Walter Sanaya’dır. Bu yetmezmiş gibi Yashin’in Dinamo
kalesindeki ilk 3 deneyimi de tam bir bozgun niteliğinde olur.
Bunlardan ilki 1950 yılında,
Dinamo Moskova ile Stalingrad arasındaki bir hazırlık maçıdır. Stalingrad kalecisi
uzun bir degaj yapar ve top Dinamo ceza sahasına kadar ulaşır. Yashin ise kendisi
gibi sadece yukarıdan gelen topa bakmakta olan defans oyuncusuyla çarpışır ve
top ikisinin yanından geçerek tıngır mıngır Dinamo ağlarına gider. Kimilerine
göre Yashin o kadar heyecanlıdır ki degaj sırasında dizleri titreyerek ceza
sahasını adımlamaktadır. Tabi soyunma odasında genç kaleciyi sıkı bir nutuk
beklemektedir. Ancak Yashin, ikinci kötü maçı sonrası başına geleceği bilse
büyük ihtimalle bu nutku severek kabullenecektir.
Aynı yıl içerisinde bir lig
maçında, Dinamo ezeli rakip Spartak karşısında 1-0 öndeyken Khomich eline gelen
bir darbe ile sakatlanır ve yerini Yashin’e bırakmak zorunda kalır. Yine o
kadar heyecanlıdır ki peş peşe yaptığı hatalar, en sonunda Spartak’ın golüne
dönüşür ve Dinamo galibiyeti kaçırır. Rivayet odur ki maçtan sonra bayağı üst
düzey bir yetkili (bir polis müdüründen, İçişleri Bakanı’na kadar gidiyor)
soyunma odasını basar ve teknik direktöre bağırarak bu salağı bir daha asla
oynatmamasını söyler. Gerçekten de Yashin bir süre Dinamo Moskova’nın
kalesinden uzak kalacaktır ama sadece yeşil sahada.
Sovyetler Birliği’nde yazın
futbol liglerinde oynayan kalecilerin, kışın buz hokeyine geçmesi pek de nadir
olmayan bir olaydır. Yashin de formda kalmak için sürgün yıllarını bu şekilde
geçirir. Ama bir yandan da efsane hokey koçu Arkady Chernyshev’in kanatları
altında gelişimini sürdürür. Hatta 1953 yılında Dinamo Moskova’yla birlikte
SSCB şampiyonu olur ve 1954 yılında yapılacak olan Dünya Şampiyonası’na gidecek
milli takım için adı geçmeye başlar. Ancak kader ağlarını henüz tam örmemiştir…
1953 yazında Dinamo futbol takımı
Yashin’e bir şans daha vermeye karar verir. Mavi-beyazlar rakipleri karşısında
4-1 öndedir ve maçı rölantiye almaya hazırlanır. Ancak Yashin’in oyuna girmesi
ve bir kez daha heyecanına yenilmesiyle skor bir anda eşitleniverir. Allah’tan
Dinamo forveti bir gol daha atmayı başarır ve maçı 5-4 kazanırlar. Artık Lev
için bu son darbe olmuştur ve futbolu bırakıp tamamen buz hokeyine yönelmeyi
düşünmeye başlar. Ancak futbol takımının teknik heyeti bu yetenekli genci
bırakmaya niyetli değildir ve Yashin’i kazanmanın yolunun onu sürekli
oynatmaktan geçtiğine karar verirler. Bu arada, Sanaya’nın takımdan ayrılması
ve 35’ine merdiven dayamış Khomich’in de ağabeylik pozisyonuna geçmesiyle
birlikte Yashin, 1954 yılında Dinamo Moskova’nın birinci kalecisi olur. Efsane
de bundan sonra yazılmaya başlayacaktır…
Zaten uzun bir hikayeye uzun da
bir girizgah ekleyince sizlerin ilginizi ve göz sağlığınızı korumak adına
yazıyı birden fazla bölüm hâlinde yayınlamaya karar verdim… Özlemişim zaten,
daha yolumuz uzun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder