İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

19.12.2013

Lev Yashin: 1. Bölüm – Zor Yıllar


Biraz daha bekleseymişim Zenga yazımı bitirmemin üzerinden tam 4 yıl geçmiş olacakmış. Dört yıl uzun zaman, hepimiz değiştik… Okuduk, evlendik, işlendik, çocuklandık, şehirlerden göçtük (@Levent Öge). Bu sürede memlekette futbol giderek daha tatsızlaştı, dünyada Messi rüzgarı esti ve daha neler… 

Dört yıl içerisinde birkaç defa Yashin’i de sizlere tanıtıp “20. yy’ın En İyi Kalecileri” serisini bitireyim dedim ama başta tembellik olmak üzere çeşitli sebeplerle hep erteledim. Ama bugün deyim yerindeyse ilahî bir işaret geldi. Bir kez daha Yashin’le ilgili araştırma yapmak için bilgisayarın başına geçtim ve karşıma çıkan ilk sayfaların birisinde tam 50 yıl önce bugüne gidiyordu. 17 Aralık 1963’te France Football dergisinin yılın en iyi Avrupalı futbolcusuna verdiği Altın Top ödülünü ilk ve şimdilik tek defa olmak üzere bir kaleci kazanmıştı. Artık bunu gözardı edemezdim. Elwood Blues’ın dediği gibi: “We’re on a mission from God”. 

İyi de ben şimdi size ne anlatacağım.!? Artık internet o kadar dallanıp budaklandı ki neyi merak ediyorsanız Google’a yazıyorsunuz ve sonsuz bir bilgi deryası önünüze dökülüveriyor. Ayrıca diğer efsane kalecileri –hele de en eskileri- araştırırken birçok farklı kaynaktan pek de bilinmeyen bilgileri bir araya getirip önünüze koyuyordum. Ama sıra Yashin’e gelince hemen her yerde tarihe kazınmış bir kariyeri, başarıları ve rakamları buluyoruz. Rakamlara da gireriz ama ben daha çok Yashin’in büyüklüğünü ve bu yoldaki hikayesini anlatma taraftarıyım. Hem bu hikayede başvurduğumuz kaynağa göre pek çokı farklılıklar karşımıza çıkıyor. En iyisi ben herkese söz vereyim; siz de kendi hikayenizi istediğiniz gibi yazın…
Moskova Ekim devriminin 12. yıldönümüne hazırlanırken, Ivan Petroviç ve Anna Petrovna Yashin çifti ailelerine katılan erkek çocuğuna Lev İvanoviç adını verir. İlk isminin anlamı Rusça’da “aslan” demek olan ve 22 Ekim 1929 günü doğan bu çocuğun bir kardeşi olmuş mudur, hiçbir yerde yazmıyor. Bilinen ya da tahmin edilen küçük Lev’in yaşıtlarıyla birlikte futbol oynamayı çok sevdiği. 2. Dünya Savaşı’nın Sovyetler Birliği’ne sıçramasıyla birlikte, Moskova’da bulunan bazı fabrikalarla birlikte işçileri de 900km doğuda yer alan, Lenin’in memleketi Ulyanovsk’a gönderilir. Yashin ailesi de bu zorunlu göçe katılmıştır ve Lev, henüz 12 yaşındayken bir fabrikada çırak olarak çalışmaya başlar. Ama neyin çırağı işte o kısmı pek muğlak; okuduğunuz kaynağa göre makinist, tesisatçı, tesviyeci, mühendis…. 

Savaşın -en azından Sovyet topraklarında- bitmesiyle birlikte Yashin ailesi de 1944 yılında Moskova’ya döner. Artık ergenliğe girmiş olan Lev, bir yandan başkentte bir fabrikada çalışmaya ve bir yandan da Tushino semtinin (bazı kaynaklara göre de çalıştığı fabrikanın) futbol takımında oynamaya başlar. Aslında hayali birçoğunuz gibi forvet oynayıp leblebi gibi goller atmaktır ama öncelikle sahadaki en küçük çocuk olduğu sonralıkla da yeteneği farkedildiği için zorla kaleye geçer. Başka anlatıcılar ise Yashin’in, akranı birçok Sovyet çocuğu gibi 1936 yılında çekilmiş olan Vratar (Kaleci – imdb:7.4) adlı filmden çok etkilenerek kaleye geçtiğini iddia eder (Vratar filmini Dassaev’in hikayesinden de hatırlarsınız). 15 yaşındaki Lev Yashin, bütün hayatını fabrika ve futbol sahası arasında geçirmeye başlamıştır ancak bu yoğun tempoya sadece 3 yıl dayanabilir. Bazı kaynaklar, Yashin’in 18 yaşında ciddi bir bunalım geçirdiğini ve fabrikadaki işinden ayrıldığını yazmaktadır. Stalin’in Rusya’sında işten kaçma suçlamasına maruz kalmak ve tamamen yitip gitmek hiç zor değildir ve Yashin bu tehlikeden orduya yazılarak kurtulur.
Lev Yashin askere yazılmıştır ancak kendisini keşfeden polis ve KGB’nin takımı Dinamo Moskova olmuştur. 1949 yılında mavi-beyazlıların genç takımına seçilir ve aynı zamanda A takımın 3. kalecisi olur. Ancak işi hiç kolay değildir ve iş neredeyse futbolu bırakmaya kadar gidecektir. A takımın kalesinde zaten bir efsane olan Alexei “Kaplan” Khomich vardır ve onun ilk yedeği de “ilk ve son defa burada göreceğiniz isimler” müzemizden Walter Sanaya’dır. Bu yetmezmiş gibi Yashin’in Dinamo kalesindeki ilk 3 deneyimi de tam bir bozgun niteliğinde olur. 

Bunlardan ilki 1950 yılında, Dinamo Moskova ile Stalingrad arasındaki bir hazırlık maçıdır. Stalingrad kalecisi uzun bir degaj yapar ve top Dinamo ceza sahasına kadar ulaşır. Yashin ise kendisi gibi sadece yukarıdan gelen topa bakmakta olan defans oyuncusuyla çarpışır ve top ikisinin yanından geçerek tıngır mıngır Dinamo ağlarına gider. Kimilerine göre Yashin o kadar heyecanlıdır ki degaj sırasında dizleri titreyerek ceza sahasını adımlamaktadır. Tabi soyunma odasında genç kaleciyi sıkı bir nutuk beklemektedir. Ancak Yashin, ikinci kötü maçı sonrası başına geleceği bilse büyük ihtimalle bu nutku severek kabullenecektir. 

Aynı yıl içerisinde bir lig maçında, Dinamo ezeli rakip Spartak karşısında 1-0 öndeyken Khomich eline gelen bir darbe ile sakatlanır ve yerini Yashin’e bırakmak zorunda kalır. Yine o kadar heyecanlıdır ki peş peşe yaptığı hatalar, en sonunda Spartak’ın golüne dönüşür ve Dinamo galibiyeti kaçırır. Rivayet odur ki maçtan sonra bayağı üst düzey bir yetkili (bir polis müdüründen, İçişleri Bakanı’na kadar gidiyor) soyunma odasını basar ve teknik direktöre bağırarak bu salağı bir daha asla oynatmamasını söyler. Gerçekten de Yashin bir süre Dinamo Moskova’nın kalesinden uzak kalacaktır ama sadece yeşil sahada. 

Sovyetler Birliği’nde yazın futbol liglerinde oynayan kalecilerin, kışın buz hokeyine geçmesi pek de nadir olmayan bir olaydır. Yashin de formda kalmak için sürgün yıllarını bu şekilde geçirir. Ama bir yandan da efsane hokey koçu Arkady Chernyshev’in kanatları altında gelişimini sürdürür. Hatta 1953 yılında Dinamo Moskova’yla birlikte SSCB şampiyonu olur ve 1954 yılında yapılacak olan Dünya Şampiyonası’na gidecek milli takım için adı geçmeye başlar. Ancak kader ağlarını henüz tam örmemiştir…

1953 yazında Dinamo futbol takımı Yashin’e bir şans daha vermeye karar verir. Mavi-beyazlar rakipleri karşısında 4-1 öndedir ve maçı rölantiye almaya hazırlanır. Ancak Yashin’in oyuna girmesi ve bir kez daha heyecanına yenilmesiyle skor bir anda eşitleniverir. Allah’tan Dinamo forveti bir gol daha atmayı başarır ve maçı 5-4 kazanırlar. Artık Lev için bu son darbe olmuştur ve futbolu bırakıp tamamen buz hokeyine yönelmeyi düşünmeye başlar. Ancak futbol takımının teknik heyeti bu yetenekli genci bırakmaya niyetli değildir ve Yashin’i kazanmanın yolunun onu sürekli oynatmaktan geçtiğine karar verirler. Bu arada, Sanaya’nın takımdan ayrılması ve 35’ine merdiven dayamış Khomich’in de ağabeylik pozisyonuna geçmesiyle birlikte Yashin, 1954 yılında Dinamo Moskova’nın birinci kalecisi olur. Efsane de bundan sonra yazılmaya başlayacaktır…

Zaten uzun bir hikayeye uzun da bir girizgah ekleyince sizlerin ilginizi ve göz sağlığınızı korumak adına yazıyı birden fazla bölüm hâlinde yayınlamaya karar verdim… Özlemişim zaten, daha yolumuz uzun…

Hiç yorum yok: