Yarabbim nasıl bir takımdır bu Chelsea ki şampiyonluğu kimsede en ufak bir heyecan kıpırdanmasına neden olamadı? Sezonun ta başından beri o kadar kendinden emin ve sağlamcı bir performans sergilediler ki, ligin sonlarına doğru kimi maçlarda hafif tıkanmalarına rağmen rahat bir şekilde ligi zirvede bitirdiler. Dünyanın en hızlı liginde 38 maçta 21 gol yediler diyeyim gerisini siz çıkarın. Söylenecek fazla söze gerek yok; her transfer döneminde dünyada alınabilecek en pahalı 3 oyuncuyu alan bir takım, başta Mourinho kaldığı sürece bu kazanma geleneğini sürdürecektir.
Garip gelebilir, ancak bence Manchester United bu sene kendini aştı . Alex Ferguson’ın yerinde olsam şampiyon olmuş kadar sevinirdim. Onca sakatlığa, Roy Keane ve van Nistelrooy sorunlarına rağmen lider Chelsea’nin 8 puan ardında (83 puanla) ligi 2. bitirdiler. Ancak Şampiyonlar Ligi’nde grupta 4. olarak elenmeleri biraz sırıttı. Yetmiyormuş gibi Rooney olgunlaşarak tam bir superstar haline geldi, yıllardır sakatlıklarla boğuşan Saha kendini buldu. Wigan ’ı 4-0 ezerek kazandıkları Carling Kupası Şeytanları elbet kesmedi lakin tadından da yenmedi. Ancak seneye Ruud’u kaybedecekler gibi. Olsun, Sir Alex başta olduğu sürece United’ın başına ciddi bir şey gelemez sanki. Başarı, istikrar bu değildir de nedir?
Rezalet başladıkları ligi 3. bitirmeleri büyük bir azim, kararlılık ve başarı örneği. İlk sezonunda (2004-05) Liverpool’u Şampiyonlar Ligi şampiyonu yapan Benitez, bu sene bu unvanı koruyamasa da, Şampiyonlar Ligi’ne tekrar kalmanın yanında FA Cup’ı da alarak takımıyla uzun vadede istikrarlı bir grafik sergileyeceğinin sinyallerini verdi. Tek eksiği çok fazla transfer yapıp, takımın iskeletiyle aşırı oynaması.
Arsenal
Sezonu en çok “rahatlayarak” bitiren takım oldular. Highbury’deki son senelerinde, onca sakatlığa, formsuzluğa ve takım içi sorunlarına rağmen (bkz. Arsenal’in En Çalkantılı Yılı), Şampiyonlar Ligi’nde finale kaldılar (şanssız bir şekilde elendiler), son haftada 4.’lüğü Tottenham’ın elinden alarak Şampiyonlar Ligi vizesi aldılar ve en büyük kabusları olan Henry’nin Barça’ya gitme olasılığı gerçekleşmedi. Süperstar, sözleşmesini 4 yıllığına uzatarak bir kulüp efsanesi haline gelmeyi garantiledi. Highbury’deki son maçlarında Wigan ’ı 4-2 yenerek 4.’lüğü ele geçirdikleri maç unutulmazlar arasına girdi. Aynı maçta Henry hat-trick yaparak kendini aştı . Seneye genç oyuncuların daha da olgunlaşmasını umacaklar.
Tottenham
Fenerbahçe’nin Türkiye Süper Ligi’nin son haftalarında sergilediği cehaletin bir benzerini Tottenham Hotspur Premier League’de gösterdi. White Hart Lane’de Arsenal’le 1-1 berabere kalarak, ligin bitimine 4 hafta kala, ezeli rakiplerine 4 puanlık bir bariyer koymuşlardı. Fakat bu üstünlüklerini heyecanlarından ve tecrübe eksikliklerinden dolayı koruyamadılar. Arsenal son haftada Wigan ’ı 4-2 yenerken Hotspur, bir başka ezeli rakibi West Ham’a, Upton Park’ta 2-1 yenildi ve dizini dövmekle yetindi. Seneye daha fazla transfer bombası patlatıp yeniden ilk 4’ü zorlamaya çalışacaklar.
Kısıtlı imkanlarına rağmen 6. olmaları büyük başarı. Sorunlu geçmişini unutup nihayet kendini işine vermeye yeltenen Bellamy, soccernet.com tarafından bu sezonun en iyi çıkış yapan oyuncusu seçildi. Keza bu ödülü pekala Gamst-Pedersen de alabilirdi. Mark Hughes’ın da takımın başında git gide olgunlaşan, başarılı bir yönetim sergilediği aşikar. Seneye UEFA ve ligi beraber götüremeyecekler gibi, takviye yapmaları şart.
Big Sam yönetiminde git gide yükselen, yavaş ama emin adımlarla sınıf atlayan takım görüntüsünü bu sene de bozmadı Bolton Wanderers. Özellikle Kevin Nolan’ın şahane bireysel performansı takdire değerdi. Oynadıkları çirkin, sert ve çağdışı futbolla çoğu futbolseverin tepkisini toplamaları yüzünden, Sam Allardyce İngiltere’nin başına getirilmedi. Seneye de aynı çizgide gidecekler. Yaşlı, küskün yıldızlar Big Sam’in elinde yeniden huzur bulacaklar.
West Ham
Futbolcu fabrikası, altyapısının ve gençlere olan inancının ödülünü yeni yükseldikleri Premier League’de 9. olarak aldılar. Rio’nun kardeşi Anton Ferdinand, takımın en çok göze batan ismiydi. Ama bu demek değildir ki rehavete kapılırlarsa seneye küme düşmeyecekler.
Lige öyle bir başladılar ki, az kalsın Şampiyonlar Ligi’ne kalacaklar sandık. Ancak kadrolarının darlığı takımın yorulmasına ve bu uzun maratonda tökezlemelerine neden oldu. Olsun, çok iyi bir başlangıç performansı yine de… Chimbonda, Roberts, Camara, Baines, Bullard adeta parladılar. Carling Cup’ta da final oynadılar, bakalım seneye ne yapacaklar?
Everton
Geçen sene Şampiyonlar Ligi vizesi almış bir takımdan daha fazlası beklenirdi. Bu sene hem devler ligine kalamadılar, hem de önemli bir kısmını küme düşme hattında geçirdikleri ligde 11. olabildiler. Yeniden yapılanma sürecini acilen atlatmaları lazım yoksa seneye işleri çok zor (bkz. Everton Tekrar Yükselebilecek Mi?).
Fulham
Kadrosunun üstünde işler yapan başka bir takım da Fulham… Kağıt üstünde küme düşmeleri gerekirdi. Ancak oynadıkları şık futbol, savaşçı ruhları ve McBride-Helguson forvet ikilisinin etkileyici performanslarıyla ligi 12. bitirdiler. Fulham küçük bir kulüp ancak kanımca başta Coleman gibi ileri görüşlü bir menajer olduğu sürece sırtları pek yere gelmez.
Charlton
Bir Alan Curbishley klasiği… Lige sıkı bir başlangıç, ardından küme düşmeme savaşı. Son 4 sezondur Charlton’ın başına bu senaryo geliyor. Neyse artık Curbishley yok. Kendisi sezon sonunda istifa etti; ailesine daha fazla vakit ayırmak istiyormuş. Yerine Crystal Palace’dan tanıdığımız Ian Dowie geldi. Bakalım çılgın dazlak Dowie seneye ne yapacak? Unutmadan… Darren Bent sezon boyu sergilediği inanılmaz performansla İngiltere’nin Almanya’06 kadrosuna çağırıldı.
Gerçekten çok enteresan bir sezon geçirdiler. Güzel bir kadroya sahip olmalarına rağmen, sezonun ortasında gayet de sağlam bir şekilde küme düşeceklerdi. Hatta bir ara Arsenal’den 7 yediler. Bütün bu kargaşanın ortasında, McClaren’ın, Sahte Şeyh skandalı nedeniyle Almanya’06’dan sonra Eriksson’dan boşalacak olan İngiltere milli takımı patronluğuna getirileceği dedikodusu, takımda konsantrasyonun sıfırlanmasına neden oldu. Neden sonra toparlanmayı başardılar, efsanevi maçlar sonucunda (hep geriden gelip, hep son dakikada, hep Maccarone ile) UEFA Kupasında finale dahi çıktılar. Seneye McClaren’siz ne yapacaklar acaba?
Ara transfer sonrası tahminlerimde, City’nin çıkışının bir de inişi olacağını öngörmüştüm (bkz. İngiltere’de Ara Transfer & Sezon Arası Tahminleri-2), yanılmamışım. Barton’ın takımdan gitmek istemesi bütün havayı bozdu ve City, geleneği bozmayarak ligi düşme potasının hemen üstünde bitirdi. Menajerlik kariyerindeki ilk sezonu olduğu için Stuart Pearce yine de başarılı sayılır. Ara transferde getirdiği Riera ve Samaras ise bu takıma uzun yıllar hizmet edebilir.
Aston Villa
Sezon öncesi tahminlerimde küme düşmemelerinin büyük başarı olacağını söylemiştim (bkz. Sezon Preview-2). Zoru başardılar. Birmingham City de düştü zaten; az kalsın Ada’nın en büyük ikinci şehrinin Premiership’te hiçbir temsilcisi kalmıyordu. Sorun çok basit: kadroları çok kötü, paraları yok. Baros ve Barry de küme düşme korkusunu iliklerine kadar hissetmişler ki yazın transferini istediler. Moore, Abgonlahor gibi gençlerden medet ummak zorundalar gelecek sezon için.
Gerçekten ucuz yırttılar. Sezon arasında başa İngiltere’nin Yılmaz Vural’ı Harry Redknapp getirilmese kümeyi düşmüşlerdi. Gadyamak’ın onca yatırımı, yapılan onca transfer (bkz. Para Babaları İngiltere’ye Akıyor) boşa gidecekti. Kümede kalmayı garantiledikleri 37. hafta sonrası hem yönetim, hem Redknapp, hem de futbolcuların bi sigara yaktıklarına emin olabilirsiniz.
Hey gidi günler! Heskey, Dunn, Melchiot, Forsell… Bu adamlar alındığında, kimsenin Birmingham’ın flaş takım haline geleceğinden şüphesi yoktu. Fakat onlar taraftarlarını yanılttılar. Sutton ve Pennant’ın son gayretleri de yeterli olmadı ve Championship’i boyladılar. Açıkçası düşmelerini beklemiyordum. Şimdiden takımın yarısı transferini istedi bile. Allah sabır versin…
En sonunda düştüler. Geçen sene de son maçta, Quashie’nin golüyle kılpayı kurtulmuşlardı. Bu sezonun ortasında da Quashie’yi tekrar transfer ettiler, belki benzer bir mucize gerçekleştirir diye ama nafile… İyi oldu, yıllardır bu lige yakışmadıklarını söylemekten dilimizde tüy bitmişti zaten. Onları özlemeyeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder