İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

5.09.2005

Eylül Oldu Başladık

Sonunda yazmaya başlayabiliyorum. Ağustos ayını tatile ayırdım ve doğal olarak Avrupa Liglerinin ilk haftalarına biraz uzak kaldım. Yine de birkaç Bundesliga maçı izleme olanağım oldu. Şu tarihte benim için Bundesliga yazmak da zor aslında. Efes Cup devam ediyor, “Flushing Meadows” US Open başladı, 15’inde Avrupa Basketbol Şampiyonası için Sırbistan-Karadağ’a gidiyorum. Bu heyecanların yanında 2 Eylül’de çok kritik(herkesin ardından bi “bak demiştim” çakmayı beklediği) Türkiye-Danimarka maçı var ve yakında Peru’da favorilerden biri olarak gittiğimiz U-17 Dünya Kupası var. Yine de 10 veya 11 Eylül’de yaş gününü beraber kutlayacağımız sitemiz için görevimizi yapalım, “bir Bundesliga overview hazırlayalım” dedim.

Bundesliga’da üç maç gününü arkada bıraktık. Liderimiz 3 maçta 9 puanla Bayern Münih. Sezona iyi başlayan takımlar arasında beklendiği gibi Hamburg(bir yandan da Intertoto’dan Kupa 2’ye katıldıklarını düşünürsek çok çok iyi bir başlangıç) ve Schalke var. Özellikle Westfallen’de alınan Dortmund galibiyeti(bu bir derbi denebilir) Ragnick ve ekibi için önemliydi.

Geride kalan 1 ayda göze çarpan takım ve isimlerden bahsedelim. Beklediğim oldu bir anlamda ve Köln lige iddialı girdi. Lige 2’de 2 ile girip geçen hafta Halil’e yenildiler.(Halil’e demek haksızlık olmaz takdir edersiniz ki) Deplasmanda Stuttgart’ı yenmeleri lige nasıl bir renk katacaklarının kanıtı zaten. Bu maçı Ntv’den izledim. Podolski şimdiden olgun bir lider gibi oynuyor. Köln’ü ne kadar sevdiğini zaten ayrılmayışla kanıtladı. Belki de Bundesliga’da hiçbir takımda böyle bir lider yok. Altyapısından yetişdiği takımının genç yaşta lideri olarak sahada ve geçen sene Bundesliga’ya gelirlerken taraftarı kendine aşık etti artık ne yapsa olur.

Köln ve Podolski’den daha fazlasını da bekliyorum ve diğer olaylara geçiyorum. Az kaldı unutuyordum, Alpay’ı da bu sene Köln formasıyla izleyeceğiz. Bakalım dediği gibi iyimiymiş Kore’deki yılları. Lurling, Grammozis, Sinkala, Szabics, Streit, Madsen gibi isimler de kadroda. Asansörün yukarı ışığı açık gibi duruyor.

Halil Altıntop.. Milli takımda oynamasına karşı çıkanlar vardı. Artık pek kalmaz herhalde. Bundesliga’da ilk “Ayın Futbolcusu” Halil seçildi. 3 maçta 6 gol gerçekten etkileyici. Bence ilk Schalke maçında da golü attıktan sonra sakatlanıp çıkmasa daha da fazla olabilirdi. Lautern de 6 puanla iyi başladı. Schalke maçını da sonlarda yedikleri iki golle kaybettiler. Onlar geçen seneki vasat performanslarından kurtulmaya çalışıyorlar. Skela’da onlar adına iyi başlayanlardan. Onlara da bi “yürü be!” mesajı yolluyorum burdan. En son transferleri de tanıdık; Berkant Göktan. Belli bir yeteneği var Berkant’ın ama kaybettiği de iki sene var ardında. Çok çalışması lazım. Halil’in yedeği olacak gibi duruyor.

Bu sene kadrosunu güçlendiremeyen, bir yandan aldığı fair-play puanları yüzünden! UEFA’ya katılmak zorunda olan Mainz geçen sene Bochum’un yaşadığı gibi bir fiyasko yaşayabilir. Kadrosunu güçlendiremeyen hatta oyuncularını kaybeden Bochum, UEFA’ya katıldığı bir sene sonucu küme düşmüştü geçen sene. Bu sene de Mainz düşer diyorum ve şimdiden 04/05 sezonunda bizlere yaşattıkları sürpriz için teşekkür ediyorum.

Başlangıçtaki hayal kırıklığının adında çoğumuz hemfikirizdir herhalde. Trap ve Stuttgart. Ne büyük sansasyondu halbuki eve dönüyorum diyen Trappattoni’nin evinin yolunu karıştırması. Bunu alıp 3 maçta 1 puan’ın üzerine koyarsak Trap bunadı mı acaba diye bir soru geliyor. Yok ya o kadar da uzun boylu değil. Daha geçen sene Benfica’nın iktidarsızlığına çare olan kurt birkaç ayda kocayacak değil. Ben bu rezil başlangıçı takımın şablonunun geç şekillenmesine bağlıyorum. Tomasson’un Kuranyi’yi aratmayacağını düşünüyorum. Kaptan Meissner, Hitzlsperger kaliteli oyuncular. Gronjkaer de iyi bir ilave takıma. Hinkel inanılmaz bir oyuncu gerçekten izlerken Fatih Akyel’i düşünüp ağlıyorum. Bizim çıkardığımız başka bir sağ bek de olabilir bu imge. Yine de ağlıyorum ya adam cidden “sağ” bek. Yaşıyo adam futbolu oynarken. Herneyse asabımı bozuyor bu abi benim. Gerçekten iyi bir futbolcu. Ragnick de Hamit’i sağ bek’e koymasa sağ bek yok ülkemizde. Trap ve Stuttgart’ın önümüzdeki haftalarda yukarılara doğru zıplayarak ilerleyeceği ön sezisini bir yere bırakıp Bundesliga’ya devam edelim.

Şimdi Schalke iyi takım kurdu. O kesin. Kuranyi geldi, ne biliyim Larsen geldi. Ernst geldi. Giden bi Ailton var bi Hanke. Hala ben Hanke’ye yanıyorum.(Bu arada Schalke’yi sevdiğimi de belli ettim.) Sen git 3.5 milyon avroya Ailton’u sat adam 35’e merdiven dayamış. 4 avroya’da Hanke’yi sat. Olur mu hiç? Klinsmann ve rakipler sevinir anca. Adam milli takımda da taş gibi Konfederasyon Kupası oynadı ya. Larsen de yapar o işi de yine de bari kazıklasalardı biraz Wolfsburg’u. Şimdi ben Ragnick’in oyun düzenine gelicem. Brezilya’da doğmalıymış bu adam. O kesin. Bizim mahalle tabiriyle adam “kazma” gördüğü adamı atıyo ya. Kaleye bile orta saha koycak iki top tuttuğunu görse. İki stoper dışında takımda gerçek bir savunma oyuncusu yok. Krstajic ve Bordon da topla iyi geçiniyorlar. Sağda Hamit’i geçen sene oturtmuştu. Şimdi Ernst gelince solada orta sahadan Kobiasvili’yi çekti. Sağ-sol dediğim de bekler ha burada orta sahanın solu falan değil. Oralara da mümkünse forvet koyuyo zeki görünümlü teknik adam. Benim çok ilgimi çekiyor bu sistem. Takımda topla adam geçemeyecek, ya da topu saklayamayacak hiç adam yok. Krstajic de Lautern maçında 3 adamın arasına topla girip çıkınca dedim zaten bu adam delirmiş diye. 3 maçta 7 puan iyi duruyor ama çok zorlanıyorlar ve beni hayal kırıklığına uğrattılar. Toplam 5 gol attılar 3 maçta. 3 forvetle ve arkalarında bir sürü pasör ve driblingçi ile oynuyorlarken bu sayı az çünkü her maç gol yiyorlar ve bence yerler de. Tabi Lig Kupasında alınan kupanın yanındaki promosyonu olan cezalar takımı olumsuz etkiledi. Lincoln bu takım için çok önemli

unutmamak gerek. Herşeye rağmen bu sene şampiyon olabileceklerine inanıyorum. Fener maçları için yorumum ise şu: Schalke öyle bir takım ki her maçı kazanabileceği gibi hiç beklenmeyen puan kayıplarına da açık bir takım. Zaten dizilişleri de bu kadar riskliyken bu çok normal. Özellikle Fenerbahçe kanatları ofansif anlamda iyi kullanırsa Hamit ve Kobiasvili’nin pozisyonlarındaki tecrübesizliklerinden yararlanabilir ve Schalke’yi rezil de edebilir.

Bayern’den bahsetmeyi hiç sevmiyorum çünkü onlar hep çok güçlü. Amaç Bayern’i indirmek. Prince of Persia’daki son adam gibi yani. Amaç oyunu kazanmaksa her zaman orda olan bir güçlü bir gard var. Geçen sene bütün seneyi götüren Schalke son bölümde Bayern’den fark(puan olarak) yemişti. Bu sene kazandıkları şampiyonluğu korumak istiyorlar ve ilk 3 haftadaki skorlar da sanki bunun kolayca gerçekleşeceğinin haberi gibiydi. Özellikle Leverkusen maçı biraz gövde gösterisi havasındaydı.

Daha pek zorlu maçlara çıkmasa da bir İntertoto angaryasını başarıyla bitiren Hamburg genelde bu kupada ilerleyen takımları yaşadığı lig başlangıcı rezaletini yaşamadı. Bursasporum da bu hastalığa kapılmıştı daha ilk senesinde bu nefret kupanın. Marsilya’nın hali meydanda. Biraz da şanslılar bu zor sezon girişinde çektikleri fikstür dolayısılya. Ligin bu sene bana göre düşmeye aday takımları Nürnberg ve Bielefeld’i yendiler. Hannover ise iyi bir savunma takımı olmaya devam ediyor.Geçen sene inanılmaz az gol yediler.(34 dü galiba ya da 36 şimdi bakmaya üşendim.) Hamburg’dan da deplasmanda bir puanı kaptılar ve 3 maçta 3 beraberlik yaptılar. Helal olsun valla istikrara hayranım.

Herkes konuşuyor nolcak bu Dortmund’un hali diye. Ben de konuşucam izninizle. Paran yok pulun yok gidersin adamlarını satmazsın zamanında. En sinir olduğum idarecilik tavrı. GS de hala aynı şeylerden çekiyo bence. Zamanında kaybet değerli topçularını bedavaya sonra… Bence Dortmund Rosicky’yi o çok değerli olduğu dönemde satıp kurtulacaktı bu pisliğin içinden. Koller de son olarak sene sonu ayrılacağını açıklamış. Ewerthon da gitti Amoroso gibi vasat bir İspanyol takımına. Ağla Westfallen diyecem ama adamlar geçen sene bile 74000 seyirci ortalaması yakaladılar. Ligin ilk yarısını göz önüne alarak konuşuyorum. Bugün için de umut veren şu ki, geçen senenin ikinci yarısının en başarılı takımı oldular. Paramız yok ama gururluyuz karizmasıyla sarı taraftarları yine tribüne çekecek motoyu yakaladılar. Geçen sene başarılı bir yıl gerçiren ve Bielefeld’in sürpriz başarısının mimarlarından Buckley’i aldılar. Nuri Şahin ve Nizamettin Çalışkan da kendi genç takımlarından A takıma katıldılar. Özellikle Nuri çok methiyelere konu olmuş bir kardeşimiz.(Hemen yaşlı ayağına yattım ha) Peru’da da çok şeyler bekliyoruz kendisinden. Fakir ama gururlu Dortmund ile bitiriyorum.

Gladbach Macar ortasaha Listzes’i, Hertha BSC Pantelic’i almış son günde.

İçimde kalmıştı biraz uzunca yazdım. Milli maç arasından sonra Sırbistan’a gitmeden bir kez daha yazmaya çalışacağım. Sağlıcakla,

SON OLARAK DA ORTAFAGOL.COM AİLESİNİN YAŞ GÜNÜNÜ KUTLARIM. HERKESİ BEKLİYORUZ DOĞUM GÜNÜNE.(ayrıntılar forumda.)

Hiç yorum yok: