İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

29.11.2005

Sizin Hiç Takımınız Küme Düştü Mü?

Sizin hiç takımınız küme düştü mü?

Benim bir kere düştü, kör oldum.

Takımımdan ummazdım bunu…



Yazının yazılış amacı hayatımızda hak ettiğinden fazla yer tutan futbolun hayatımızı ne kadar etkilediğini anlayabilmektir.



Yazının başındaki dörtlük futbolun karşılaştırıldığı varlık açısından belki yanlış ama bu kadar ileri gidildiğini göstermek açısından bir o kadar da çarpıcı. Hayatımızın öyle bir yerindeki futbol artık babamızdan çok Drogba’yı görebiliyoruz. Pazartesi gününe nasıl başlayacağımızı hafta sonunda takımımızın oynayacağı maç belirliyor. Yüzümüzün gülmesi ya da sirke satması santrforumuzun ayaklarının ucunda. Futbol artık bizim hayatımızı yönetiyor. Hafta sonları iddia programındaki ilk maçın başlama saatine göre uyanacağımız saat şekilleniyor. Kredi kartları borçları ile programdaki oranlar denk getirilmeye çalışılıyor. Futbol artık iliklerimize kadar işleyen bir kanser gibi. Ondan uzak kalmak krize sokabiliyor insanları. Allah futbolu sevmeyenlere kolaylık versin çünkü bu insanlar Pazar günü televizyonda izleyecek program bulamıyorlar.



Futbol hayatımızda öyle bir yer işgal ediyor ki, şubat ayı ve yazın (eğer dünya kupası, Avrupa şampiyonası gibi bir organizasyon yoksa) yapacak iş bulamayan insanlar haline geliyoruz. Elinden oyuncağı alınmış çocuklara dönüyoruz o zamanlar.



Artık futbol kendimizi ifade etme aracı oluyor. Kendisini tanıtmaya X takımlıyım diye başlıyor insanlar. Ya da hiçbir sivil toplum örgütüne üye olmayan yüzbinler varken, genç Fenerbahçeliler veya ultraaslan’a üye olmayan genç insan sayısı yok denecek kadar az. Artık bir ifade biçimi futbol.



Normal hayatında silik karakterli olan bir insan tribünde aslan kesilebiliyor mesela.Toplum maruz kaldığı haksızlıklar karşısında çok geç örgütlenirken, ülkemize gelmemesi söz konusu olan bir takım için esnafımız hemen bir yerlerden o ülkeye ait beyaz eşyalardan ufak çapta bir yangın çıkartabiliyor. Halbuki biz şairin dediği gibi “gocuklu celep kaldırdı mıydı sopasını katılıveririz sürüye”, ve bu sosyal ortamda da bu huyumuzdan vazgeçmiyoruz. İnsanlar tribünlerde onbinleri tek ses haline getirip tek bir amaç uğruna toplayabiliyor. Yönetilmeye en az tepki gösterdiğimiz yerler takımımızın maçlarını oynadığı tribünler. Gıkımız çıkmaz orda. Her denileni yaparız. Küfür et oğlum, ederiz; sahaya konfeti at oğlum atarız. Feyenord maçında Galatasaray’a sövmenin anlamsızlığını herkes bilir ama Saraçoğlu’nda onbinler bunu bağıra çağıra yapıyordu. 60 bin kişinin küfür edebileceği ve kimsenin bunu garipsemeyeceği başka bir yer var mı sizin bildiğiniz…

Orası bambaşka bir sosyal ortam, orada sizi çevreleyen sorunlar yok, orda patron yok, orda kayınvalide yok. Herkes sizin gibi düşünüyor, herkesin aynı fikirde olabileceği nadir yerlerden biri. Oradaki insanlara sıfırdan, hiç kullanılmamış bir hayat veriyor futbol ve o insanlar da bu hayatı gerçek hayattan daha çok seviyor.

Futbol sizi hiç terk etmeyecek bir sevgili, sizi hep sevecek, elinizi hiç bırakmayacak. Nankörlük yok, aldatma yok. Böyle bir sevgilinin hayatımızda karşımıza çıkma olasılığını düşündüğümüz zaman ne duruyoruz, sevelim takımınızı!!!



O kadar çok insan tanıyorum ki sadece futbol konuştuğu zamanlar nefes aldığının farkında olan ve sadece o zamanlar yaşadığından benim de haberim olan. Coğrafya bilgisi Avrupa futbolundaki takımlar ile şekillenen. Cebindeki üç beş kuruşu takımının ürünlerine harcayan, digitürk elde edebilmek için karısı veya ailesi ile cihat içinde olan, kombine kartı olan arkadaşının hafta sonu şehir dışına çıkmasını dört gözle bekleyen. Futbol sen nelere kadirsin…



Hayatımızda bu kadar önemli olan bir olgunun aslında sadece bir oyun olduğunu ve hayatımızda daha önemli bir çok şeyin olduğunu bize kim ne zaman hatırlatacak peki. 75 yaşında takımımızın maçında kalp krizi geçirdikten sonra başucumuzdaki sandalyede oturan ailenin en genç üyesi mi ? Tamam bende biliyorum futbol sadece bir oyun değil bir çok şey var bu sektörün içinde, her şeyden önce bu bir endüstri, bu asla sadece futbol değil ama bizim hayatımızda bu kadar ön planda olmayı da hak ediyor mu bu melet. Alkol, sigara, esrar gibi bir bağımlılık haline geldi bu oyun. 18 yaşın altındakilere hayatın sadece bu oyundan ibaret olmadığını göstermek için kampanyalar yapmak gerekecek yakında.”Gençlerimizin uefa kupasından başka övünecek şeyleri de olmalı”. Bu ülkenin futbola yorulan beyinlere daha başka yerlerde ihtiyacı var gibi geliyor.



İlk defa iki taşın arasından topu geçirmeye çalışan topluluk bilmeden hayatımıza nurtopu gibi bir problem sokmuş ve o zamandan beri dünya nüfusunun yarısına yakınının hayatında bu sorun var. Fakat birileri bize bu dünyada sadece bir hayatımız olduğunu ve bununda futbol denen oyundan çok daha kıymetli olduğunu hatırlatmalı. Çünkü 90 dakikalar bitip gidiyor ve yeni bir 90 dakika rahatlıkla bulunabilir ama bizim hayat dediğimiz şey çok pahalı ve herkese bir tane veriliyor!!!





Yazının başındaki şiir Cemal Süreyya’nın Sizin Hiç Babanız Öldü mü?, “Gocuklu Celep” Nazım Hikmet’in “Dünya’nın en tuhaf mahluku” şiirlerinden alıntılardır.Gençlerin Uefa kupasından başka övünecek şeyleri de olmalı Cezanın şarkısından alıntılardır.

Hiç yorum yok: