Hmmm... Başlık bile yerimde durdurmayan bir keyif verdi nedense. Öncelikle bir düzeltme; geçen yazının sonunda bugünkü yazıya konu seçimin FIFA tarafından yapıldığını yazmıştım. Ama yanlış hatırlamışım. Doğrusu, Uluslararası Futbol Tarih ve İstatistik Federasyonu (IFFHS) olacakmış....
IFFHS, 1999 yılında 20. yüzyılın en iyi oyuncularını ve kalecilerini belirlemek için bir anket düzenlemiş. Anketin tam olarak nasıl yürütüldüğü açıklanmamış ancak, gazeteci ve eski oyuncuların oy verdiği tahmin ediliyor. Anketler hem bütün dünya, hem kıtalar, hem de bir çok ülke için ayrı ayrı yapılmış (maalesef Türkiye yok) ve bana göre oldukça objektif bir sonuç çıkmış ortaya. Eminim herkesin gönlündeki en iyiler farklıdır ama bu listeler, sıralama olarak olmasa da içerdiği oyuncular açısından çok az itiraz yaratacak sonuçları yansıtmış.
Kalecilere sonra döneriz. Eminim merak eden vardır; IFFHS sıralamasına göre 20. yüzyılın en iyi 10 futbolcusu şöyle sıralanmış:
OYUNCU
ÜLKESİ
PUANI
1."Pelé
Brezilya
1705
2.Johan Cruijff
Hollanda
1303
3.Franz Beckenbauer
Almanya
1228
4.Alfredo di Stéfano
Arjantin
1215
5.Diego Armando Maradona
Arjantin
1214
6.Ferenc Puskás
Macaristan
810
7.Michel Platini
Fransa
722
8.Garrincha
Brezilya
624
9.Eusébio
Portekiz
544
10.Robert Charlton
İngiltere
508
Hemen dellenip yorum yapmaya girişmeyin, bunlar benim sıralamam değil. Anlaşılan IFFHS, genel listeden ayrıştırmak yerine her kıta için ayrı bir anket de yürütmüş ki mesela G. Amerika kıtası için yapılan ankete göre Maradona, Di Stefano’nun üstünde ikinci geliyor.
Listedeki ilk kaleci 11. sırada. “Kara Panter” Lev Yashin, zaten FIFA tarafından da yüzyılın en iyi kalecisi ve yüzyılın en iyi 11’ine de seçilmiş. Demek ki bu konuda pek bir tartışma yapmak mümkün değil. Yashin’in ne kadar büyük olduğunu anlamak için bir başka ispat da kendisinin, ilk 50 futbolcu içindeki tek kaleci olması.
Efenim, yazıdan çok tablo ve listelerle geçireceğimiz bu yazıda sözü fazla uzatmadan hemen “20. Yüzyılın En İyi 20 Kalecisi”ni alkışlıyoruz.
OYUNCU
ÜLKESİ
PUANI
1.Lev Yashin
Sovyetler Birliği
1002
2.Gordon Banks
İngiltere
717
3.Dino Zoff
İtalya
661
4.Sepp Maier
Almanya
456
5.Ricardo Zamora
İspanya
443
6.José Luis Félix Chilavert
Paraguay
373
7.Peter Schmeichel
Danimarka
291
8.Peter Shilton
İngiltere
196
9.František Plánicka
Çekoslovakya
194
10.Amadeo Raúl Carrizo
Arjantin
192
11.Gilmar dos Santos Neves
Brezilya
160
12.Ladislao Mazurkiewicz
Uruguay
144
13.Patrick Jennings
İrlanda
132
14.Ubaldo Matildo Fillol
Arjantin
121
15.Antonio Carbajal
Meksika
105
16.Jean-Marie Pfaff
Belçika
95
17.Rinat Dasaev
Sovyetler Birliği
89
18.Gyula Grosics
Macaristan
87
19.Thomas Ravelli
İsveç
66
20.Walter Zenga
İtalya
62
Dikkatimi çeken nokta, 20. yüzyılın en iyi ilk 5 oyuncusundan sadece 2’si Avrupalıyken, ilk 5 kalecinin tamamı Avrupalı. Gerçi bu ilk 20’ye baktığımız zaman durum daha dengeli (Latin Amerika’dan 7 futbolcuya karşılık 6 kaleci-Carbajal dahil). Yine de, özellikle Dünya Kupası tarihini çok iyi bildiğini iddia eden benim gibi birisi için bile Carrizo ve Mazurkiewicz gibi isimler ilk anda çok bir şey ifade etmiyor. Ama mesela Carrizo’yu araştırdığım zaman “River Plate’in Elleri” diye bir lakap hakeden bir kaleciyle karşılaşıyorum. Herneyse, demek istediğim dünya futbolunda ilk akla gelen isimler arasında Latin’ler öne çıkabilmekteyken, konu kalecilik olunca Avrupa’lılar daha ağır basıyor. Bunun da oyun anlayışlarından kaynaklandığını tahmin etmek zor değil. Mesela Brezilya, her zaman için 80’lerin Los Angeles Lakers’ı gibi olmuştur: “kazanmak için yediğinden daha fazla at”.
Kaleciler listesine tek bir itirazım var. Peter Shilton’un 8. sırada ne işi var, biriniz bana söylesin Allah aşkına... Shilton’un kurtardığı bir maç hatırlayan var mı? Peki Shilton’un sattığı bir maç hatırlayan var mı? Adamın tek özelliği 40 küsür yaşına kadar kalede durmuş olması. E dayanıklılık önemliyse 15. sıradaki Carbajal niye daha yukarıda değil? Adam 5 Dünya Kupası’nda oynayabilen ilk isim (diğer tek kişi ise yanılmıyorsam Lothar Matthaus). Belki biraz da Chilavert’e burun kıvırabilirim. Anketleme teknikleri içerisinde “geçmişe yönelik bellek bulanıklığı” diyebileceğimiz bir kavram vardır. Uzak geçmiştekiler, yakın geçmiştekiler kadar “iyi” hatırlanamaz. Hele bir de televizyon gibi bir icadın evrimi düşünülürse bu kavram çok daha önemli hâle geliyor. Bilmem anlatabildim mi.?
Dedik ya bu yazı daha çok tablo dolu olacak diye. Buyrun Avrupa’nın en iyi 20’si, Latin Amerika’nın en iyi 10’u ve diğer kıtaların en iyi 3’leri. İnanın bana, Avrupa hariç tablolara dahil ettiğim sıralardan sonraki isimler hiç bir şey ifade etmeyecek. Avrupa’da ise ilk 10 alabilirdim ama kalan diğer 10 kaleciye kıyamadım ve bu yazıda isimlerini anmak istedim. Bir de benim yukarıda Latinler arasında saydığım Carbajal, Kuzey Amerika’da klasmana alınmış, onu da belirteyim.
AVRUPA
1.Lev Yashin (Sovyetler Birliği)
2.Dino Zoff (İtalya)
3.Gordon Banks (İngiltere)
4.Ricardo Zamora (İspanya)
5.Sepp Maier (F. Almanya)
6.František Plánicka (Çekoslovakya)
7.Peter Schmeichel (Danimarka)
8.Peter Shilton (İngiltere)
9.Gyula Grosics (Macaristan)
10.Jean-Marie Pfaff (Belçika)
11.Patrick Jennings (K .İrlanda)
12.Vladimir Beara (Yugoslavya)
13.Rudi Hiden (Avusturya)
14.Thomas Ravelli (İsveç)
15.Harald Schumacher (Almanya)
16. Rinat Dassaev (Sovyetler Birliği) Giampiero Combi (İtalya)
18. Jan Tomaszewski (Polonya)
19. Michel Preud’homme (Belçika)
20. Hans van Breukelen (Hollanda) Andreas Köpke (Almanya)
GÜNEY AMERİKA
1.Amadeo Raúl Carrizo (Arjantin)
2.José Luis Félix Chilavert (Paraguay)
3.Ubaldo Matildo Fillol (Arjantin)
4.Gilmar dos Santos Neves (Brezilya)
5.Ladislao Mazurkiewicz (Uruguay)
6.Roque Gaston Máspoli (Uruguay)
7.Hugo Orlando Gatti (Arjantin)
8.José René Higuíta (Kolombiya)
9.Sergio Livingstone (Şili)
10.Émerson Leão (Brezilya)
KUZEY VE ORTA AMERİKA
1.Antonio Carbajal (Meksika)
2.Luis Gabelo Conejo (Kosta Rika)
3.Kasey Keller (ABD)
ASYA
1.Mohammed Al-Deayea (S. Arabistan)
2.Naser Hejazi (İran)
3.In-Young Choi (Güney Kore)
AFRİKA
1.Joseph-Antoine Bell (Kamerun)
2.Thomas N'Kono (Kamerun)
3.Sadok Attouga (Tunus)
OKYANUSYA
1.Mark Bosnich (Avusttalya)
2.Frank Van Hattum (Yeni Zelanda)
3.James McNabb (Avustralya)
Afrika’da da müsaadenizle bir itirazım var. 1980’lerin meşhur Liverpool kalecisi ve de geçen seneki ŞL finalindeki penaltılarda Dudek’in hareketlerini taklit ettiği Bruce Grobbelaar, bence Afrika kıtasında 7.’likten daha yukarıları hak ediyor. “Doğru ya, bir de Grobbelaar vardı, n’oldu ki ona!?” diyenler var aranızda, eminim. Hikaye gerçekten ilginç bitiyor, onu da anlatıvereyim bari...
Şimdi bu Grobbelaar (her defasında yazmak zor, bundan sonra Bruce olacak kendisi), 1994 yılında Liverpool’dan, Southampton’a transfer olduğu sene, menşur The Sun gazetesi tarafından şike yapan bir grubun içerisinde olmakla suçlanıyor. Kendisi (zaten tipi de böyle cin laflara pek müsaittir), şike yapmadığını, sadece skandalın patladığı ses kaydındaki şike konuşmalarına, polise kanıt sağlamak amacıyla katıldığını iddia ediyor ve de 1997 yılı itibariyle yırtıyor. Yine cin tipine çok müsait bir şekilde, böyle bir savunmayla yırttığına şükredip oturmak yerine, The Sun’a hakaret davası açan Bruce abimiz bu davadan da 85,000 sterlin götürüyor. Ancak, The Sun işin peşini bırakmıyor ve temyiz davası sonunda iş, sekizinci senenin sonunda Lordlar Kamarası’na kadar gidiyor. Her ne kadar Bruce abimiz suçsuz bulunsa da pek sayın muhterem Lordlar, aşağıda özetlediğim öyle bir açıklama yapıyor ki bence ilgili yerlerde ders niteliğinde bile okutulabilir:
“Hakaret suçunun vuku bulması için, muhatabın itibarının kanunsuz bir şekilde lekelenmesi gerekmektedir. Bruce kardeşimiz, haberler ilk çıkana kadar itibarlı birisiyken, her ne amaçla olursa olsun sportmenliğe aykırı davranışlarda bulunmuş, Liverpool camiasına ayıp etmiş ve korunacak bir itibarı kalmamıştır”.
Bu gerekçeyle, asilzadelikten kırılan Lordlar, Grobbelaar’ın almaya kazandığı tazminat miktarını, yasal alt sınır olan 1 sterline indirmiş, üstüne üstlük The Sun’ın mahkeme masrafları olan 500,000 sterlini de diğer köşeye yuvarlayıvermiş. Bu kadar golü art arda yemeyi kaldıramayan Bruce, iflasını istemiş, doğum yeri olan G. Afrika’ya dönüp menajerliğe başlamış ve geceleri rüyalarında Anfield’a menajer olarak geri dönebilmeyi görür olmuş. The Sun, bütün İngiltere’yi zaman zaman skandallarla, çoğu zaman ise 3. sayfa fıstıklarıyla sarsmaya devam etmiş. Lordlar da uşakları, köpekleri ve de safkan atları eşliğinde ava çıkmaya devam etmişler....
Bu yazımızı da –sıralamalar kişilere göre değişse de- 20. yüzyılın en iyi kalecilerini şöyle bir hatırlayarak geçirdik. Bir sonraki yazıdan itibaren, en iyi 20 kaleciyi size tanıtmaya başlıyorum. Bir türlü karar veremedim; sondan başa mı gitsem yoksa baştan sona mı? Yazıyı yazarken, alfabetik olarak yazmayı düşündüm ama onda da –Banks hariç- en iyiler sona kalıyor. Aslında Banks’le başlamak fena fikir değil. Yashin, yüzyılın en iyi kalecisi olabilir ama Banks de çoğu insanın kabul ettiği şekilde “Yüzyılın Kurtarışı”nı yapmıştır. Hele bir Banks ile başlayalım, gerisi Allah Kerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder