İletişim

Twitter: @ortakafagolcom E-Mail: ortakafagol.com@gmail.com

16.09.2006

Han(g)i Fair Play?

Şampiyonar Ligi’nde yeni sezon öncesinde kafamda bulunan ya da merakla beklediğim konu başlıklarını anket konusu yapmıştım. Bazı konularda ilk haftadan fikirlerimiz oluşmaya başladı. Yine de ilk değineyeceğim konu bunlardan biri değil.


Hakemler insandır, bazen önemli olmayan, bazen doğrudan maça etki eden hatalar yapabilirler. Bu hataları minimize etmede en çok yardım etmesi gerekenler olan oyuncular bu haftaki maçta son derece anti – fair play anlayışı içersindelerdi. Giggs kendini bırakarak maçta eşitliği kazandıran penaltıya sebep verdi. Bu pozisyondan hemen 3 dakika sonra sakatlanması ve 3 hafta boyunca sahalardan uzak kalacak kalması konusunda ben de ancak Denizlisporlu Yusuf gibi “ilahi adalet” işareti yapabilirim. Varsa birisi bana da kart göstersin. Yine bir başka İngiliz takımı Arsenal penaltı kazanırken Van Persie kendini yere attı ve Kirschstein’ın kırmızı kart görmesini sağladı. Maç içersinde bir ara kameralar Kirschstein’ı ağlarken çekti. Açıkça içim gitti. Umarım birilier de Van Persie’yi böyle ağlatır. Bunlar yine anlık pozisyonlar iken Lyon – R.Madrid maçında çok daha tüylerimi ürperten sistematik bir hakemle oynama vardı. Lyonlu oyuncular, hangisi olursa olsun, ne zaman Cannavaro ile ikili mücadele girseler, İtalyana kart göstertmek için ellerinden ne geldilerse yaptılar. Nitekim de ikinci yarıda bunda başarılı oldular. Tamam hakemlere kızıyoruz ama hırsızın hiç mi suçu yok?


Gelgelelim anket seçeneklerine. Oyların yaklaşık yarısını alan Barça vs Chelsea mücadelesini izlemek için yaklaşık bir ay daha bekleyeceğiz yine de iki takımda evinde gol yemeden galip gelmeyi başardılar. Levski ilk maçtan 5 gol yiyerek rekor kırabileceğini gösterdi.


R.Madrid – Lyon maçını iki arkadaşımız yazdığı için çok fazla değinmeyeceğim ama Eray’a katılıyorum, günler geçtikçe İspanyol ekibi daha iyisini yapabilecektir. Galatasaray maddesine değinecek olursak, açıkçası G.Saray’ın kağıt üzerinde en kolay galibiyet elde edebileceği maçtan bir puanla ayrılmak zorunda kaldı. Sanırım zaten kimse de tatmin olmamıştır maçtan.


Gelgelelim Doğu Avrupa takımlarına. Geçtiğimiz sene UEFA Kupası’nda gördüğümüz Doğu Avrupa takımlarının başarısı bu yıl Şampiyonlar Ligi’ne taşınmış durumda ve ilk defa bir Bulgar takımı olmak üzere bu yıl 6 Doğu Avrupa takımı Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek. Doğu Avrupa takımlarının bu yükselişinin sebeplerini araştıracak olursak benim ilk dikkatimi çeken şey bu ülkede yetişen oyuncuların artık çok fazla batıya açılmaması. Tabi bunda daha önceden giden ve başarılı olamayıp yeniden ülkelerine geri dönen oyuncuların etkisi oldukça büyük. Kendi adıma konuşayım, her ne kadar Ukrayna Dünya Kupası’nda çeyrek final oynamış olsa da hala daha Sheva ve Voronin dışında çok da fazla, Ukraynalı oyuncu tanımıyor, anca işte Timoşçuk ya da Rebrov gibi kendi takımlarındaki üst düzey oyuncular. Bunun sebebi tabiki göz önünde bulunan liglerdeki oyuncu azlığı. Bu yüzden her ne kadar biz tanımasak da lokal seviyede iyi oyunculara sahipler ve başarılı oluyorlar. Aynı şey Romanya ve Rusya için de geçerli. Yine de Doğu Avrupa takımlarının ilk maçlarının pek de başarılı geçtiğini söyleyemeyeceğiz. Ukrayna takımları ile Spartak Moskova dörder gol yerken, Levski ilk maçında kalesinde 5 gol gördü. Bu arada S.Bükreş’in galibiyetinin neden bu kadar sürpriz sayıldığını açıçası anlayabilmiş değilim. Sırf D.Kiev, Fenerbahçe’yi eledi diye ve gözümüzün önünde olduğu için birden çok başarılı bir takım mı oldu? Oysa ki ne çabuk unutuyoruz, Bükreş geçen yıl UEFA Kupası’nda yarı final oynadı ve son dakikada saçma sapan bir gol yemese finale kalıyordu.


İlk haftadan belirteceklerim bu kadar. İnter haricinde genel olarak favorilerin kazandığı bir hafta oldu. Görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: